Logo

9. Hukuk Dairesi2022/18750 E. 2023/2557 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, iş sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 438. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca tazminata hak kazanıp kazanmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesinin, davacının mağduriyetine ilişkin tespitlerinin yetersiz gerekçelendirilmesi ve önceki davada hüküm altına alınan tazminat miktarının belirsizliği nedeniyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesi ve Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı hareket edildiği gözetilerek, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2005 E., 2022/3531 K.

DAVA TARİHİ : 22.04.2021

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 49. ... Mahkemesi

SAYISI : 2021/1240 E., 2022/117 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde proje müdürü olarak çalıştığını, eldeki davadan önce davalı aleyhine bir kısım işçilik alacağının tahsili amacıyla dava açıldığını, söz konusu davada talepler arasında 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu’nun (6098 Sayılı Kanun) 438 inci maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen haksız fesih tazminatının da bulunduğunu, Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda net 18.000,00 USD haksız fesih tazminatı hesaplandığını, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiğini ve bu kapsamda taleple bağlı kalınarak net 100,00 USD haksız fesih tazminatının hüküm altına alındığını, davalı vekilinin kararı istinaf etmediğini ve bu şekilde kararın kesinleştiğini ileri sürerek, önceki davada hüküm altına alınmayan net 17.900,00 USD haksız fesih tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 26.03.2019-02.08.2019 tarihleri arasında, Şirketin yapımını üstlendiği Suudi Arabistan projesinde belirli süreli ... sözleşmesi ile proje müdürü olarak net 27,90 USD saat ücreti ile istihdam edildiğini, bunun işyeri dosyasındaki evrak ile sabit olduğunu, davacının ülkeye, projeye ve firmaya uyum sağlayamaması nedeniyle ... sözleşmesinin karşılıklı görüşme ile sonlandırıldığını, davacı hesabına yapılan ödeme dekontlarından da görüleceği üzere tüm alacaklarının ödendiğini, bakiye alacağın bulunmadığını, dayanak yapılan ... 12. ... Mahkemesinin 2019/892 Esas sayılı dosyasında hükme esas alınan bilirkişi raporlarındaki bilirkişi raporunun ve orada hükme esas alınan ücretin gerçeği yansıtmadığını, 6098 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesinde sözleşme özgürlüğünün düzenlendiğini, bu kapsamda sözleşmedeki ücretin belirlendiğini, özel kanunu genel kanuna önceliği ilkesi uyarınca 4857 sayılı ... Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, bu nedenle 6098 sayılı Kanun'un 483 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre talep edilen kötüniyet tazminatı talebinin reddedilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı evrak ve celp edilen ... 12. ... Mahkemesinin kesinleşen dosyasındaki evrak dâhilinde davacıya ait ücretin aylık net 9.000,00 USD olduğu, ilgili dosyada alınan bilirkişi ek raporunda 6 aya kadar seçenekli olarak haksız fesih tazminatının hesaplandığı, eldeki dosyada davacının 2 aylık tutar üzerinden tazminat talebinde bulunduğu, davacının 26.03.2019-02.08.2019 tarihleri aralığında davalı işyerinde çalıştığı anlaşılmakla, kesinleşen ilgili dosyadaki deliller, talep ve savunmalar ile eldeki dosyada yer alan evrak dâhilinde, ... sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshedildiği ve yurt dışındaki çalışmanın süresinden önce feshedilmesi nedeniyle davacının mağduriyet yaşadığı değerlendirilerek bilirkişi ek raporunda hesaplanan 2 aylık maddi zarar tutarı olan 18.000,00 USD yönünden talebin haklı ve makul olduğu gerekçesiyle ve daha önce hükme bağlanan 100,00 USD nin tenzili ile birlikte davanın kabulü ile bakiye 17.900,00 USD'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının 26.03.2019-02.08.2019 tarihleri arasında, Şirketin yapımını üstlendiği Suudi Arabistan projesinde belirli süreli ... sözleşmesi ile proje müdürü olarak net 27,90 USD saat ücreti ile istihdam edildiğini, bunun işyeri dosyasındaki evrak ile sabit olduğunu, davacının ülkeye, projeye ve firmaya uyum sağlayamaması nedeniyle ... sözleşmesinin karşılıklı görüşme ile sonlandırıldığını, davacının kötüniyet tazminatına hak kazanamadığını, davacının davalı işyerinde daha iyi şartlarda çalıştığının kabul edilemeyeceğini, davacının davalı işyerinden ayrıldıktan sonra eski işyerinde çalışmaya devam ettiğini, davacının herhangi bir zararının bulunmadığını ileri sürerek yasal süresi içinde istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile eldeki davadan önce davacı tarafından davalı aleyhine bir kısım işçilik alacağının tahsili amacıyla dava açıldığı, söz konusu davada talepler arasında 6098 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen haksız fesih tazminatının da bulunduğu, Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda net 18.000,00 USD haksız fesih tazminatı hesaplandığı, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve bu kapsamda taleple bağlı kalınarak net 100,00 USD haksız fesih tazminatının hüküm altına alındığı, davalı vekilinin kararı istinaf etmediği ve bu şekilde kararın 22.12.2020 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 22.04.2021 tarihinde açıldığı, eldeki davada önceki davada hüküm altına alınmayan haksız fesih tazminatı kısmının talep edildiği, bu açıklamalar kapsamında davacının 6098 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin üçüncü maddesinde düzenlenen haksız fesih tazminatına hak kazandığı, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçeleri ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesinin İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik esastan ret kararının bozulmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının 6098 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin üçüncü fıkrası gereği haksız fesih tazminatına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 2709 sayılı ... Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır." hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm ile gerekçenin önemi Anayasa düzeyinde vurgulanmış olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesinde bir mahkeme hükmünün neleri kapsaması gerektiği açıklanmıştır.

3. 07.....1976 tarihli ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de; “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklamaya yer verilmiştir.

4. Dairemizin 21.09.2022 tarihli 2022/9319 Esas, 2022/10161 Karar sayılı kararında mahkeme kararının gerekçesinin içeriğine yönelik yerleşik ilkesi şu şekilde belirtilmiştir:

"...

1. Yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.

2. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

3. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. ..."

5. 6100 sayılı Kanun'un 27 ve 303 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri.

6. 6098 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin üçüncü fıkarası.

3. Değerlendirme

1. 6100 sayılı Kanun'un "Hükmün Kapsamı" başlıklı 297 nci maddesinin birinci fıkrasının c bendinde hükmün; "Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" kapsaması gerektiği belirtilmiştir.

2. Bir mahkeme kararının gerekçesi o davaya konu maddi olguların Mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar. Kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141 inci maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı Kanun'un 27 nci ve 297 nci maddeleri, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.

3. Yine, bazen bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden kesin hüküm veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi konularda yapılacak hukuksal değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesi de, o kararın yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.

4. Öğreti ve yargısal uygulamada; kısmi davanın redle sonuçlanması halinde tüm alacak hakkında kesin hüküm oluşacağı kısmi dava kısmen kabul kısmen redle sonuçlanırsa her iki bölüm yönünden de kesin hüküm oluşacağı, kısmi dava tümüyle kabul edilirse de kararın tespit bölümünün açılan ek dava için kesin hüküm oluşturacağı kabul edilmiştir. Maddi anlamda kesin hükmün varlığından sözedilebilmesi için, tarafların, dava konularının ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir. Maddi anlamda kesinlik, yalnız hüküm fıkrası içindir; hükmün gerekçesinin kesin hüküm gücü yoktur. Bununla beraber gerekçe, maddi anlamda kesinlikten tamamen soyutlanmış da değildir. Gerekçenin hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olduğu hallerde, bir başka anlatımla hakimi hüküm vermeye hukuken zorlayan gerekçenin var olduğu durumlarda, gerekçenin de maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceği öğretide ve yargısal uygulamalarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

5. Somut olayda ise davacı tarafından davalı aleyhine açılan ve ... 12. ... Mahkemesinin 24.11.2020 tarihli ve 2019/892 Esas, 2020/564 Karar sayılı kesinleşen Mahkeme kararında davacının 6098 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre talep ettiği tazminatın hangi delillere göre ve neden kabul edildiğine dair bir gerekçe bulunmadığı gibi toplamda ne kadarlık bir alacağın taleple bağlı kalınarak 100,00 USD’lik kısmının kabulüne karar verildiği de anlaşılamadığından kesinleşen Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nitelikte bir yasal gerekçeyi içermediği anlaşılmaktadır. Ayrıca işbu davaya konu kararı veren İlk Derece Mahkemesi kararı gerekçesinde davacının mağduriyet yaşadığı belirtilmiş ise de bu sonuca nasıl varıldığına yönelik bir tespit de bulunmamaktadır.

6. Bu nedenlerle derece mahkemelerince; önceki davanın kesinleştiği ve eldeki davada önceki davada hüküm altına alınmayan haksız fesih tazminatı kısmının talep edildiği, davacının 6098 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen haksız fesih tazminatına hak kazandığı yönündeki gerekçenin yukarıda anılan yasal mevzuat, ilkeler ve içtihatlar doğrultusunda kabulü mümkün değildir.

7. Davacı ... 12. ... Mahkemesinin 24.11.2020 tarihli ve 2019/892 Esas, 2020/564 Karar sayılı kesinleşen dosyasında ... sözleşmesinin hiçbir neden olmadan feshedildiğini, kendisi ile birlikte yaşadığı eşi ve çocuklarının yaşamını da ... doğrultusunda planladığını, işverenin öngörülmeyen tutum ve davranışları nedeniyle ... sözleşmesinin feshedildiğini, davacının bakiye süreden kaynaklı tazminatının ödenmesinin dahi gerçek zararını karşılamadığını, taraflar arasındaki ... sözleşmesi belirli süreli olduğu hâlde projenin 24 ay süreceğini ve bu süre boyunca çalışacağı yönünde şifahi görüşmeler yaptıklarını, ancak süresinden önce ... sözleşmesinin davalı tarafından feshedilmesi nedeniyle daha iyi koşullarda çalıştığı işini kaybettiğini, eski işinde 8.0000,00 USD aldığını ileri sürmüş, Mahkemece bilirkişi raporu ile bilirkişi ek raporu alınmasına rağmen haksız fesih tazminatı olarak ne kadar talep ettiğini açıklamamış, Mahkemece de bu yönde bir tespit hükmü kurulmamıştır.

8. 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinde belirli veya belirsiz süreli ... sözleşmesinin işverence haksız feshi hâlinde, belirsiz süreli ... sözleşmelerinde bildirim süresine ait ücret tutarındaki tazminat, belirli süreli ... sözleşmelerinde ise bakiye süre ücreti tutarı tazminat düzenlendikten sonra, hem belirli hem de belirsiz süreli ... sözleşmelerinin işveren tarafından haksız feshinde söz konusu olan ayrı bir tazminat daha öngörülmüştür. Anılan Kanun’un 438 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre “Hâkim, bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak, ayrıca miktarını serbestçe belirleyeceği bir tazminatın işçiye ödenmesine karar verebilir; ancak belirlenecek tazminat miktarı, işçinin altı aylık ücretinden fazla olamaz."

9. 6098 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin üçüncü fıkrasında haksız fesih tazminatının takdir edilmesinde bütün durum ve koşulların göz önünde tutulacağı belirtilmiştir. Maddenin gerekçesi " ... bütün durum ve koşullar”dan neyin amaçlandığı açıklanmaya çalışılmıştır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, sözleşmenin devam süresi ve fesih için ileri sürülen sebep, somut olayın durum ve koşullarını gösterir. İşçinin işten çıkarılırken tartaklanması, kolundan tutularak veya gerekmediği halde güvenlik aracılığıyla işyerinden uzaklaştırılması, arkadaşları veya ailesi önünde rencide edici şekilde fesih iradesinin açıklanması, fesih öncesi psikolojik baskıya maruz bırakılması gibi davranışlar söz konusu tazminatın takdir edilmesinde ve dikkate alınabilecektir. Ancak tazminatın hüküm altına alınmasında göz önünde tutulacak durum ve koşullar belirtilenlerle sınırlı değildir. Sözleşmenin devam süresi, ileri sürülen fesih sebebi, işçinin kişilik zedelenip zedelenmediği haklarının ve derecesi, işçinin birlikte kusuru gibi durum ve koşullar da tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulmalıdır. ..." şeklindedir.

10. Somut olayda UYAP ile oluşturulan elektronik ortam üzerinden, kesinleşen ... 12. ... Mahkemesinin 24.11.2020 tarihli ve 2019/892 Esas, 2020/564 Karar sayılı dosyası Dairemizce celp edilmiş olup kesinleşen dosya üzerinden yapılan incelemede; taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesine 1 ay, 23 gün kaldığı, işçinin kişilik haklarının zedelenip zedelenmediğine yönelik dosya kapsamında bir delil, tanık beyanı bulunmadığı, davacı dava dilekçesinde eski işyerinde iki ayda bir izin kullandığını, bu işyerinde böyle bir hakkının bulunmadığını beyan etmiş ise de yapılan incelemede bu işyerinde de 31.05.2019- 10.....2019 tarihleri arasında da izin kullandığı, mevcut delil durumu dikkate alındığında davacının 6098 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan tazminata hak kazanamadığı ve davanın reddinin gerektiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesi ve Anayasa'nın 141 inci maddesinin üçüncü fıkrası ile 6098 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin üçüncü fıkrası göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi; Bölge Adliye Mahkemesince de bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun yazılı gerekçe ile esastan reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.