Logo

9. Hukuk Dairesi2022/3009 E. 2022/8109 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı işçilerden, sahte fatura kullanımı nedeniyle oluşan kurum zararının tahsili için açılan birleşen davada zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davaya konu eylemin nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu ve bu suça ilişkin ceza zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu, birleşen davanın açıldığı tarihte bu sürenin henüz dolmadığı gözetilerek yerel mahkemenin, eksik inceleme ile davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti

Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; davalıların ...Turizm Turizm A.Ş.' de görev yaptıkları dönemde ...Turizm Kaleiçi İşletmesinde kullanılan sahte ve mahiyeti itibarıyla yanıltıcı faturalarla ilgili olarak Kurum Teftiş Kurulu tarafından 2001/3 sayılı rapor uyarınca; ... Kaleiçi Yat limanı İşletmesinde yapılan birtakım işler karşılığında kesilen faturaların sahte ve mahiyeti itibarıyla yanıltıcı faturalar olmasından dolayı işletmesi ile ilgili olarak meydana gelen zararın ödenmek zorunda kalındığını ileri sürerek ödeme tarihi olan 19.02.2001 tarihinden itibaren Kurum zararı olan 1.535,36 TL'nin reeskont faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.

Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde, sahte faturalardan dolayı oluşan 8.115,40 TL'lik zararın davalılardan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti

Davalılar vekilleri, davanın reddini istemiştir.

Mahkeme Kararının Özeti

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Bozma ve Bozmadan Sonraki Yargılama Süreci

Kararın davacı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 16.02.2012 tarihli ve 2009/29818 Esas, 2012/4307 Karar sayılı kararı ile;

”…

1.Davalı ...olay tarihinde davalı şirketin Genel Müdürü ve aynı zamanda Yönetim Kurulu Başkanıdır. Uyuşmazlık hizmet aktinden yada İş Kanundan değil, adı geçen davalının yönetim kurulu üyeliğinden kaynaklanmaktadır.

TTK ‘nun 336 vd. maddelerinde yönetim kurulu üyesinin sorumluluğu düzenlenmiş olup, anlatılan hali ile uyuşmazlık nisbi nitelikte bir ticari dava konusunu oluşturmaktadır. Böyle olunca davalı ...hakkında ki davanın tefriki ile Ticaret Mahkemesinde bakılması gerekirken işin esasının incelenip sonuca varılması hatalıdır.

Benzer bir olayda, aynı davacı şirketin, aynı davalı hakkında açtığı başka bir davada İş Mahkemesinden verilen karar, Hukuk Genel Kurulunun önüne gelmiş ve HGK’ lu 07.07.2010 gün, 2010/9-328 E, 2010/370 sayılı kararında aynı sonuca varmıştır.

2-Dava dilekçesinde üç davalı işçi ile ilgili olarak sadece sahte ve mahiyeti itibariyle yanıltıcı faturalardan sorumlu oldukları belirtilerek dava açıldığı görülmüştür.

Dosyada bulunan bilirkişi raporu yetersizdir. Uzman üç kişilik bir bilirkişi heyetinden yapılan usulsüzlüklerle ilgili olarak davalıların her birinin kusurları ile bu kusurlarına bağlı olarak paylarına düşen miktarın ayrı ayrı belirlenip, davalıların zamanaşımı savunması bulunduğundan Kurum Teftiş Kurulu tarafından 2001/3 sayılı raporun Genel Müdüre bildirildiği tarihten zamanaşımı işletilerek, oluşacak sonuç bir değerlendirmeye tabi tutularak hüküm kurulmalıdır. Mahkemece olaya ve oluşa uymayan bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda, toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.

Temyiz

Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe

1.Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2. Uyuşmazlık, birleşen davada, ceza (uzamış) zamanaşımı süresinin uygulanıp uygulanamayacağı ve bu bağlamda davanın zamanaşımı süresi içinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.

Haksız eylemlerden doğan davalarda uygulanacak zamanaşımı süresi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 72 nci maddesinde düzenlenmiş olup 6098 sayılı Kanun’un 72 nci maddesinin ilk fıkrası; "Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde, fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır" hükmünü içermektedir.

Buna göre, haksız eylem aynı zamanda ceza kanunları gereğince bir suç teşkil ediyorsa ve ceza kanunu ya da ceza hükümlerini ihtiva eden sair kanunlar, bu eylem için daha uzun bir zamanaşımı süresi tayin etmişse, tazminat davası da ceza davasına ilişkin zamanaşımı süresine tabi olur.

Diğer taraftan ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için ceza davasının açılmış olması gerekmez; haksız eylemin suç niteliğinde olması yeterlidir. Takipsizlik kararı verilse dahi ceza zamanaşımı uygulanabilir. Ceza davasının hiç açılmaması durumunda, hukuk hâkimi, haksız eylemin suç niteliği taşıdığını saptamışsa, uzamış ceza zamanaşımını uygulayacaktır.

Somut uyuşmazlıkta; davacının, asıl davasını 06.11.2001 tarihinde açtıktan sonra, Kurum zararının 8.115,40 TL’sini talep ettiği ... 11. İş Mahkemesinin 2005/965 Esas sayılı dava dosyasını ise 06.06.2005 tarihinde açtığı ve bu dosyanın asıl dava dosyası ile 23.05.2007 tarihinde birleştirildiği görülmüştür. Mahkemece, birleşen dosyada 06.06.2005 tarihinde bakiye zarar tutarı 8.115,40 TL'nin davalılardan tahsili için dava açıldığı, ödeme tarihi olan 19.02.2001 tarihinden itibaren rücu davasının olay tarihi dikkate alındığında 1-10 yıl ve her hâlükârda 6098 sayılı Kanun’a göre 2-10 yıl içinde açılması gerekmekte ise de fiili ve faili öğrenmeden ve zararın doğmasından itibaren zamanaşımı süresi içerisinde davanın açılmadığı gerekçesiyle birleşen davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir. Ancak davada, sahte faturalardan kaynaklı Kurum zararı talep edilmiş olup olayla ilgili olan ceza dava dosyası içeriği de incelendiğinde davaya konu haksız eylemin nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu ve olayla ilgili olarak Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 20.09.2018 tarihli ve 2018/5229 Esas, 2018/ 5918 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere nitelikli zimmet suçunun 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 202 nci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla aynı Kanun'un 102 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 104 üncü maddesinin ikinci fıkralarında belirtilen 15 yıllık asli zamanaşımı süresine tabi olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla davaya konu haksız eylemlerin 1994-1995 yıllarında gerçekleştirilmesi ve birleşen davanın da 06.06.2005 tarihinde açılması karşısında birleşen davanın açıldığı tarihte ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı görülmektedir.

Hâl böyle olunca Mahkemece; dava konusu olay hakkında, yukarıda anılan uzamış ceza zamanaşımı hükümlerinin uygulanması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile zamanaşımı süresinin geçtiğinden bahisle birleşen davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 21.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.