"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 27.09.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat ... Palas ile davalı vekili Avukat ... geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının, müvekkilinin maliki olduğu...ANA isimli gemide 08.11.2014 ile 10.05.2015 tarihleri arasında kaptan olarak istihdam edildiğini, ... sözleşmesinin bitiş tarihinde tarafların karşılıklı olarak anlaşarak ... sözleşmesini aynı koşullarla aynı süre için uzattıklarını, davalının gemide çalıştığı sırada 26.09.2015 tarihinde gemiyi Misurata Limanına yanaşma manevraları sırasında gemiye alınan kılavuz kaptanın gemiyi yüksek hızda rıhtıma götürdüğünü ve davalının kılavuz kaptana müdahalede geç kaldığını ve geminin rıhtıma sert bir şekilde çarptığını, davalının kusuru nedeni ile gemide ciddi hasarların meydana geldiğini, zarardan davalının sorumlu olduğunu beyan ederek zararın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının yetkin ve tecrübeli gemiadamı olduğunu, davalının işçilik alacaklarının tahsili bakımından dava açtığını, bu davanın istinaf aşamasında olduğunu, davalının davacı aleyhine yapmış olduğu tanıklığın davacı ... rahatsız ettiğini ve bu nedenle işbu davanın açıldığını, müvekkilinin gözünün korkutulmaya çalışıldığını ve hükmedilen alacaklarının tahsilinden vazgeçmesine yönelik süreci başlattıklarını, davacı iddialarını kabul etmediklerini, müvekkilinin bir kusuru bulunmadığı gibi zararın büyümesinin önüne geçtiğini, gemisini güvensiz bir limana demirleten donatanın aldığı bu riskten sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
Davaya konu olan... limanında meydana gelen kazada davacıya ait gemide hasar oluştuğu anlaşılmaktadır. Denizcilik sektöründe özellikle bu tip hasarlanmaların karşılanması açısından kullanılan sigorta çeşitleri bulunmaktadır. “Tekne ve Makine Sigortası (H & M)”, geminin yok olma ve hasara uğraması ya da donatanın hakimiyet alanından çıkması sonucu gemi donatanının malvarlığında meydana gelecek azalmanın güvence altına alınması için yapılan işlemdir. Ayrıca bununla birlikte “Sorumluluk ve Tazminat sigortası (P & I)”, üye donatanın tekne sigortası kapsamına girmeyen üçüncü şahıslara karşı doğan sorumluluk ve masraflarını, karşılıklı sigorta ilkeleri gereğince sigortaladığı bir deniz sigorta sözleşmesi bulunmaktadır. Bu noktada davaya konu kazada hiçbir sigorta incelemesi yapılıp yapılmadığı büyük önem arz etmektedir. Kazanın sigorta eksperleri tarafından incelenmeden sadece gemi kaptanının tuttuğu rapor ile yine gemi kaptanının oluşan kazadan aylar sonra sorumlu tutularak tersane giderlerinin şirket tarafından rücu edilmesi denizcilik teamüllerine aykırı bir uygulama olmuştur.
Oluşan kazaya dair hiçbir inceleme yapılmadığı gibi gemi kaptanının oluşan kazaya dair tuttuğu raporlara dayanarak yaklaşık 6 ay sonra tersaneye giren geminin hasarından sorumlu tutulması hem denizcilik teamüllerine göre hem de hayatın doğal akışına ters düşen bir durum oluşturmuştur.
Davalı asıl kaptan konumunda olup, kazada/gemide yer alan ancak davacı tarafından sorumlu tutulmayan kılavuz kaptanın görevinin ise belirli bir kılavuzluk bölgesi için gemilerin seyir ve yönetimi ile görevli, bu bölgedeki seyir rotaları, geçitler, işaretler ve yöresel tehlikeler hakkında geniş bilgiye sahip olan deniz adamı olarak açıklanmıştır. Kılavuz kaptan, bölgeye ya da limana ait yerel bilgilere sahip olması ve römorkör ve palamarlar ile haberleşme içinde olması itibarı ile liman yanaşma ve kalkış manevralarında operasyon yönetimini ele alır. Ayrıca bu kadar fazla bilgi ve yetkiyi elinde bulunduran kılavuz kaptanı yanaşma manevrasında oluşan bir rıhtıma çatma durumunda tamamen suçsuz kabul edip, gemi kaptanı olan davalının %100 sorumlu tutmak hayatın doğal akışına aykırı kabul edilmiştir.
Dava konusu olaya ilişkin olarak dosyada mevcut deliller mahkememizce değerlendirilmiş olup, dava konusu zarar ile ilgili olarak alınan bilirkişi raporu incelenmiş ve mahkememizce hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
Kazaya sebep olan manevrayı gerçekleştirenin kılavuz kaptan olduğu, asıl kaptan olan gemi kaptanı davalının kusurlu olduğuna yönelik dosya kapsamı itibari ile bir tespitin olmadığı mahkememizce anlaşılmıştır. Oluşan hasara ilişkin olarak davacının sigorta şirketinden bu hasar miktarını karşılama olanağının bulunması, olaydan yaklaşık 6 ay sonra kusuru bulunmayan davalı aleyhine davanın açılması hususları gözönünde bulundurularak ve ayrıca alanında uzman bilirkişi heyet raporu mahkememizce değerlendirildiğinde, davalının savunmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, davacının talebinin hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı inancına varılmıştır..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı gemi kaptanının davacı Şirkette çalıştığı dönemde, kılavuz kaptanın gemiyi yüksek hızda rıhtıma götürmesi ve davalı gemi kaptanının da buna müdahalede geç kalması sebebiyle gemide hasar oluştuğunu, davalının bu hasarın oluşmasında kusurunun olduğunu, davalının özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda teknik konulardaki en temel hususların göz ardı edildiğini, geminin sigorta muafiyetinin 100.000,00 USD olduğunu ve kaza sonucu doğan zararın bu bedelin altında olması sebebiyle sigortadan tazminat talebinde bulunulmadığını, İlk Derece Mahkemesinin yeterli bilgiye sahip olmayan bilirkişilerin hatalı tespitiyle karar verdiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
İlk Derece Mahkemesi kararının Dairemizce de benimsenmiş maddi deliller ve hukuksal gerekçelere dayandığı anlaşılmakla tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacı tarafın istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacının 26/09/2015 tarihinde ...Limanında gerçekleştiği iddia ettiği gemi kazasına dair 27/09/2015 tarihinde davalının da imzası bulunan hasar tespit tutanağı düzenlendiği, bunun dışında hasarın meydana gelmesine sebep olan kazanın ne şekilde gerçekleştiğine dair bilgi ve belge bulunmadığı; davacının, kazanın gerçekleşmesindeki davalı kusurunun tespitine yönelik delil sunmadığı kanaatiyle, iddiasını ispat edemediği anlaşılmıştır..." gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilli temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı işçinin davacı işverenin uğradığı iddia edilen zarardan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve temyiz sebeplerine göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.