"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1003 E., 2022/2012 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. ... Mahkemesi
SAYISI : 2019/324 E., 2021/196 K.
MAHKEMESİ : ... 4. ... Mahkemesi
SAYISI : 2020/211E., 202011 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 361 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca bölge adliye mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar davalı vekiline 30.01.2023 tarihinde tebliğ edilmiş; temyiz dilekçesi ise yasal süre geçirildikten sonra 08.05.2023 tarihinde verilmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süreden REDDİNE,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.10.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
2709 sayılı ... Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) “A. Hak arama hürriyeti” başlıklı 36 ncı maddesine göre “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz”.
Anayasa’nın “XV. Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında “Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir. (Ek fıkra: 3/10/2001-4709/16 md.)” denilmiş; ikinci fıkrasında ise, “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır” hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendine göre mahkeme hükmünde varsa kanun yolu ve süresinin yazılması zorunludur.
Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli kararının hüküm kısmında “Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere” karar verildiği belirtilmiş, temyiz süresi gösterilmemiştir. Karar davalı vekiline 30.01.2023 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından temyiz başvurusu 10.05.2023 tarihinde yapılmıştır. Yukarıda belirtilen Anayasa hükümleri ve 6100 sayılı Kanun'daki düzenleme uyarınca, mahkemeler hükümde kanun yolu ve süresini doğru bir şekilde belirtmekle yükümlü kılınmışlardır. İnceleme konusu hükümde temyiz yolunun açık olduğu belirtilmişse de, süresi gösterilmemiştir. Bu durumda Anayasa’nın 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrası ile 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendine aykırı bir hüküm söz konusu olduğundan, davalı vekili tarafından yapılan temyiz başvurusunun süresinde yapıldığı kabul edilmelidir. Anayasa ve Kanun hükmüne aykırı olarak temyiz süresi belirtilmediği hâlde davalı tarafın temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddedilmesi Anayasa ile güvence altına alınmış olan mahkemeye erişim hakkının ihlaline yol açacaktır. Bu sebeple sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.