Logo

9. Hukuk Dairesi2023/13959 E. 2023/17509 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı arasında işçi-işveren ilişkisi bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak davacının kıdem, ihbar ve yıllık izin ücreti taleplerinin hukuki dayanağı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının davalı şirket bünyesinde birden fazla alanda müdürlük görevi yaptığı, fiilen işçi gibi çalıştığı, bağımlılık ilişkisi içinde olduğu ve ücretinin fatura karşılığı ödenmesinin iş ilişkisinin mahiyetini değiştirmediği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/624 E., 2023/1059 K.

DAVA TARİHİ : 21.07.2019

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

SAYISI : 2020/419 E., 2021/9 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.11.2023 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ... ve davacı vekili Avukat ... geldiler.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı firmada 01.10.2010 tarihinde çalışmaya başladığını, ... sözleşmesine 31.12.2018 tarihinde son verildiğini, davacının davalı işyerinde en son teknik müdür, satın alma müdürü ve lojistik müdürü görevlerini sürdürdüğünü, davalı firma tarafından yerine başka bir kişinin alınması sebebiyle ... sözleşmesinin haksız yere feshedildiğini, davalı firmanın ...’da kurmuş olduğu fabrika için davacı ile ... görüşmesi yaptığını ve 01.10.2010 tarihinde başlayacak şekilde hizmet almaya başladığını, taraflar arasında imzalanan 01.10.2010 başlangıç tarihli sözleşmenin danışmanlık sözleşmesi olarak adlandırıldığını, ancak çalışma hayatında geçen 8 yıllık süreçte davacı ile davalı arasındaki bağımlılık ilişkisi, davacının çalışma şartları, davacının görevleri dikkate alındığında işbu sözleşmenin danışmanlık sözleşmesi olmadığını, taraflar arasındaki fiili durum karşısında ... sözleşmesinin şartlarının oluştuğunu, davacının 2013 yılında imzalanan sözleşmede fabrika müdürü olarak görev tanımı bulunduğunu, yine Ticaret Sicil Gazetesinde de müdür olarak görev tanımı bulunduğunu, ayrıca Şirket yetkilileri tarafından verilen vekâletnamede de davacıya müdür olarak bir çok görevi verildiğini, davacıya en son fatura karşılığında net 5.250,00 Euro ücret ödendiğini, davalı firmanın davacının sigortasını yapmadığını, davalı işverenin maliyetlerin artmaması için fatura kesmesini talep ettiğini, davacının çalışmış olduğu yıllar boyunca 8 yıllık izne hak kazandığını, yıllık izinlerini kullanamadığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının hiçbir zaman davalı Şirketin işçisi olarak 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 8 inci maddesi kapsamında çalışmadığını, davalı Şirkete hizmet verdiği tüm süre boyunca herhangi bir ... sözleşmesine bağlı işçi olarak değil, bağımsız bir ... görme sözleşmesi ile işçi olmaksızın profesyonel bir hizmet veren olarak işini gördüğünü, davacının davalı Şirket ile danışmanlık sözleşmesi akdettiği sırada hissedarı olduğu ... ... Ltd. Şirketinde şube müdürü ve yetkilisi olarak görev yaptığını ve aynı zamanda ... Ticaret –... isimli şahıs Şirketi bulunduğunu, davalı Şirket ile danışmanlık ilişkisi süresince kendi şahıs Şirketinden danışmanlık hizmeti nedeniyle fatura kestiğini, davacının davalı Şirket ile kurmuş olduğu ilişkide ... sözleşmesinin bu kurucu unsurlarının mevcut olmadığını, davacının vermiş olduğu danışmanlık hizmeti karşılığında kendisine her ay fatura kesmesi ile Euro üzerinden hizmet bedeli ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davanın esasına girilmeksizin görev yönünden reddi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar taraflar arasında danışmanlık sözleşmesi imzalanmış olsa da 01.01.2017 tarihli sözleşmede danışmanın teknik müdürlük görevinin onaylandığının belirtilmesi, davacı tanıklarının beyanlarında davacının işletme müdürü, fabrika müdürü, teknik müdür, lojistik müdürü ve satın alma müdürü olarak görev yaptığının, emir ve talimatları ... isimli üst yetkiliden alarak çalıştığının, ithalat ve ihracat faturalarına imza attığı, üretim ile ilgilendiği, işe alımlara ilişkin ön görüşme yaptığı, ... günlerinde düzenli işe devam ettiğinin ifade edildiği, 21.02.2018 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde davalı Şirketin fabrika müdürü olarak görev yapan davacının müdürlüğünün sonlandırıldığına ilişkin kararının yayımlanması, davacı adına tescil edilen ... Ticaret Şirketinin davacının davalı Şirket nezdinde çalıştığı sürelerde davalı Şirkete yönelik fatura kesmek amacıyla kullanıldığı, yıllık bazda her ay sabit tutarlı faturalar bulunduğu ve karşılığının ödendiği, buna göre davacının fiilen davalı Şirkette müdür olarak çalıştığı, davalı Şirketin uygulaması ve fatura kesilmesi talebine yönelik olarak kendi adına Şirket açtığı, bu bağlamda davacı ile davalı Şirket arasındaki bağın gerçekte ... sözleşmesine dayalı olduğu, taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğu, ... sahibine bilgi ve hesap verme yükümlülüğü bulunduğu, hizmet sözleşmesinin temel unsuru olan bağımlılık unsurunun taraflar arasında var olduğu, bu itibarla uyuşmazlığın Mahkemenin görevine girdiği, dosya kapsamına ibraz edilen sözleşmeler uyarınca ve tanık beyanları da nazara alındığında davacının süresine yönelik iddiasını ispatladığını, davacının 01.10.2010-31.12.2018 tarihleri arasında çalıştığını, davacının aylık ücretinin net 5.250,00 Euro olduğunu, davalı işveren tarafından davacının ... sözleşmesinin tazminat hak etmeksizin sona erdirildiğinin ispatlanamadığını, davacının hak ettiği izinlerin kullandırıldığı yahut karşılığının ödendiğinin davalı Şirket tarafından ortaya konulamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın görevli Mahkemede açılmadığını, taraflar arasındaki bir uyuşmazlığın ... mahkemelerinde görülebilmesinin ön koşulunun taraflar arasında bir ... sözleşmesinin bulunması gerektiğini, davacının hiçbir zaman davalı Şirketin işçisi olarak 4857 sayılı Kanun'un 8 inci maddesi anlamında çalışmadığını, taraflar arasında danışmanlık sözleşmesi olduğunu, taraflar arasında imzalanan danışmanlık sözleşmesinin 8 inci maddesinde de davacı danışmanın vermiş olduğu hizmet karşılığında kendisine her ay fatura kesmesi karşılığında Euro üzerinden hizmet bedelinin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, kendi adına ayrı bir ticarethanesi, vergi kaydı ve numarası bulunan davacının serbest kazanç erbabı olduğunu, tüm emek ve mesaisini müvekkiline harcayan kişi olmadığını, müvekkili Şirkete danışmanlık hizmeti verirken aynı anda başka Şirketlerde hissedar ve yönetici olmasının yanı sıra şahıs Şirketinin de faal olarak çalışmaya devam ettiğini, hüküm altına alınan ihbar tazminatı ile yıllık izin ücret alacağına uygulanan faizin hatalı olduğunu, bu alacak kalemlerine uygulanacak faiz türünün yasal faiz olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalıya ait işyerinde birden fazla alanda müdürlük görevi yaptığı bu şekilde ... görme unsurunun sabit olduğu, bu emeğine karşılık hakkettiği ücretin fatura kesilerek ödendiği, ücret unsurunun da bulunduğu, bağımlılık unsuru açısından ise dinlenen tanık beyanları ile davacının mesaisinin tamamını işverene hasrettiği, emir ve talimatları işverenden aldığı, İtalya'da bulunan ve işyerine gelen işveren temsilcisine raporlar sunduğu, çeşitli departmanlarda müdürlük yaptığı, malzeme tedarik sürecinde olduğu, üretilen malzemelerin kontrolünü yaptığı, banka işlerini takip ettiği, işyerinin yurt dışı işlemlerini takip ettiği, bu şekilde danışmanlık işlemlerinin ötesinde işçi-işverenlik ilişkisi kapsamında çalıştığı, Mahkemenin taraflar arası ilişkiyi işçi işveren ilişkisi olarak kabul etmesinin yerinde olduğu, alacaklara uygulanan faiz türünün yerleşik Yargıtay uygulamalarına uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davacı ile davalı işveren arasında işçi işveren ilişkisi bulunup bulunmadığı ve buna göre davacının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı, hüküm altına alınan alacaklara uygulanan faiz türü noktasındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi,

2. 4857 sayılı Kanun'un 8, 17 ve 59 uncu maddeleri ile 120 nci maddesinin atfı ile uygulanmaya devam olunan mülga 1475 sayılı ... Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

3. 3095 sayılı Kanun Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 4/a maddesi

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine ,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.