"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafındn istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 08.04.2021 tarihli karar ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 12.04.2022 tarihli karar ile İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafınan istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... İşletmelerine (...) bağlı ... ... İşletmesi Müdürlüğünün lavvar tesislerinde, davalı Kurum yetkililerinin emir ve talimatları altında 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesine aykırı olarak muvazaalı şekilde görünüşte alt işveren işçisi olarak çalıştığını, hizmet alım sözleşmelerinin geçersiz olduğunu, davacı ve arkadaşlarının başlangıçtan itibaren davalı Kurumun işçisi olarak muamele görmeleri gerektiğinden bahisle dengi kadrolu işçiye göre yoksun kaldığı hakların tahsili için işbu davayı açtıklarını, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu hususunda ... 1. Asliye Hukuk (...) Mahkemesinin dosyasında karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, davalı Kurumda davacının dengi işçi bulunduğunu ileri sürerek aylık ücret farkı, ikramiye, kömür yardımı, bedelsiz yemek iaşe bedeli, sabun aydınlatma bedeli, koruyucu madde ve giyim bedeli alacağı, sosyal yardım zammı alacağı, vardiya zammı alacağı, denge ödeneği alacağı ve ilave tediye alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'i ve husumet itirazında bulunduklarını, davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkili Kuruma dayanışma aidatı kesilmesine dair hiçbir belge veya bilginin Sendika tarafından gönderilmediğini, davacının Kurumları işçisi olmadığını ve ücretlerini Kurumlarının ödemediğini, müvekkili Kurumun ihale makamı olduğunu, işveren sıfatını haiz olmadığını, davacı ile müvekkili Kurum arasında herhangi bir bağ veya sözleşme olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı Kurum ile dava dışı Şirketler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesinde incelendiğinde, söz konusu işin mal ve hizmet üretimine ilişkin olmakla beraber doğrudan organizasyonu içerisinde yer almayan, yardımcı ... kapsamında olduğu bu bakımından davalı ile davalı şirket arasında muvazaaya dayanmayan asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; müvekkilinin davalı Kurumun kömür zenginleştirme ihalesi kapsamında çalıştığını, iki adet kömür zenginleştirme tesisi bulunduğunu ve bunlardan birini Kurumun kendisinin işlettiğini, verilen işin muvazaalı olduğunu, daha önce de aynı işe ilişkin muvazaa kararlarının verildiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kesinleşen ilâm içerikleri ve tanık beyanları, dosyada keşif sonucu alınan bilirkişi kurul raporu dikkate alındığında davacının Kurum işçisi olarak kabulünün gerektiği, davacının Kurum işçisi olması sebebiyle ilave tediye alacağına hak kazandığı, ayrıca sendika üyesi olduğu ve üyelik bildiriminin davalı Kuruma yapıldığı bu nedenle yürürlükte bulunan toplu ... sözleşmesinden de yararlanması gerektiği, "denge ödeneği" adı altında bir sosyal yardım düzenlemesi olmadığı, davacının bir öğün yemeğinin ayni olarak karşılandığı, vardiya zammı vardiyasını gösterir delil sunulmadığından bu alacakların reddine karar verildiği, 01.09.2020 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; husumet itirazlarının olduğunu, muvazaayı kabul etmediklerini, Ana statü uyarınca bağlı bulundukları Bakanlığın Olur'ları ile ihalelere çıkmakta olduğunu, dolayısı ile dava konusu edilen işin mevzuata uygun olarak ihale edilmiş bir ... olduğunu, muvazaanın söz konusu olmadığını, işin yardımcı nitelikte bir ... olduğunu, bilirkişi raporunda fiilen çalışılan günlere göre kıstelyevm hesaplama yapılmadığını, ilave tediye miktarları yönünden yapılan hesaplama ve kurulan hükümlerinde yerinde olmadığını, ayrıca verilen kararda davacının yaptığı işin kömür üretiminin bir parçası niteliğinde asıl ... mi yoksa yardımcı nitelikte bir ... mi olduğu konusunda değerlendirme yapılmadığını, davayı kabul etmemekle birlikte net miktarlar üzerinden karar verilmesi gerekirken, brüt miktarlar üzerinden karar verilmesinin yerinde olmadığını, kararda belirtilen faiz başlangıç tarihleri ve faiz türünün de hukuka aykırı olduğunu, harçlar, yargılama giderleri, masraflar, arabuluculuk ücreti ve vekâlet ücretine ilişin hükümlerin de hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı ile muvazaanın varlığı hâlinde gerçek işveren tarafından bağıtlanan toplu ... sözleşmesinden yararlanma koşulları, talep konusu alacakların hesabına esas alınacak ücret ile hesaplama yöntemi, faiz, yargılama gideri ve vekâlet ücreti noktalarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi, 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi ile 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi.
3. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu ... Sözleşmesi Kanun'un (6356 sayılı Kanun) uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte olan "Toplu ... sözleşmesinden yararlanma" kenar başlıklı 39 uncu maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"(1) Toplu ... Sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır.
(2) Toplu ... Sözleşmesinde sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanır.
(3) Toplu ... Sözleşmesinin imza ile yürürlük tarihleri arasında ... sözleşmesi sona eren üyelerde ... sözleşmelerinin sona erdiği tarihe kadar Toplu ... Sözleşmesinden yararlanır.
(4) Toplu ... Sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların Toplu ... Sözleşmelerinden faydalanbilmeleri, Toplu ... Sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle Toplu ... Sözleşmesinden yararlanma talep tarihinden geçerlidir. İmza tarihinden önceki talepler imza tarihi itibarıyla hüküm doğurur.
..."
4. Dairemizin 28.11.2022 tarihli ve 2022/15578 Esas, 2022/15283 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir:
"...
6356 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinde toplu ... sözleşmesi yapmaya yetkili sendikanın başvuru süreci ana hatları ile düzenlenmiş olup ikinci fıkrasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde; başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını işverene bildireceği düzenlenmiştir. Bu bildirim ile 6356 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesine göre yetki itirazı sürecinin işletilmesi mümkün olmaktadır.
6356 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesinde ise yetkili sendikanın bağıtladığı toplu ... sözleşmesinden yararlanma koşulları düzenlenmiştir. Buna göre sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren toplu ... sözleşmesinden yararlanabilirler.
6356 sayılı Kanun'un yukarıda belirtilen maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; 39 uncu maddede, imza tarihinde üye olan işçilerin toplu ... sözleşmesinden yararlanmaya başlama tarihlerinin yürürlük tarihi olarak belirtilmesinin esasen 42 nci madde ile bağlantılı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Şöyle ki işveren, toplu ... sözleşmesinin tarafı olan sendikaya üye olan işçileri ve sayısını Kanun'un 42 nci maddesi doğrultusunda yetki sürecinde öğrenmektedir. Dolayısıyla işveren, toplu ... sözleşmesinin imza tarihinde üye olan işçileri zaten bilmekte olduğundan ayrıca bir bildirime gerek bulunmaksızın bu işçiler, toplu ... sözleşmesinden yürürlük tarihinden itibaren yararlanabilmektedir. Toplu ... sözleşmesinin imza sürecinden sonra üye olanların işverence bilinebilmesi ise üyeliğin işverene bildirilmesi ile mümkün olabilmektedir. Bu sebeple toplu ... sözleşmesinin imza tarihinden sonra taraf sendikaya üye olan işçilerin toplu ... sözleşmesinden yararlandırılmaları, işverene üyeliğin bildirilmesi şartına bağlanmıştır.
Ne var ki toplu ... sözleşmesi yapmaya yetkili sendikanın tespitinde alt işveren işçileri hesaba katılmadığından asıl işverene, alt işveren işçilerinin sendikaya üyeliklerinin de bildirilmesi şeklinde bir usul bulunmamaktadır. Şu durumda asıl işveren, yetki sürecinde de alt işveren işçilerinin sendikaya üyeliklerinden haberdar olamamaktadır.
...Asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığının ya da geçerli olarak kurulmadığının ve işçinin çalışma süresinin en başından itibaren asıl işverenin işçisi olduğunun belirlendiği durumlarda; işçi, toplu ... sözleşmesinin imza tarihinde yetkili sendikaya üye olsa da gerçek işveren olan asıl işverenin toplu ... sözleşmesinden yararlanabilmesi; ancak taraf sendika üyeliğinin gerçek işverene bildirildiği tarihten itibaren mümkündür. ..."
2. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dosya içeriğine ve aynı döneme ilişkin olarak Dairemizce temyiz incelemesi yapılan davalara ilişkin emsal kararlara göre, asıl işveren davalı Kurum ile alt işverenler arasındaki hizmet alım sözleşmelerinin muvazalı olduğunun tespitinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak davacının davalı Kurumun taraf olduğu toplu ... sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağı hususunun ayrıca çözümü gereklidir.
3. Somut olayda davacı, işyerinde örgütlü ve yetkili olan Maden ... Sendikasına üye olduğunu, fakat muvazaalı bir biçimde yüklenici firmaların işçisi olarak gösterildiğinden Sendika ile davalı Kurum arasında imzalanan toplu ... sözleşmesinden yararlandırılmadığını iddia etmiştir.
4. Toplu ... sözleşmesinden yararlanma, 6356 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, benzer düzenleme mülga 2822 sayılı Toplu ... Sözleşmesi, ... ve ... Kanunu'nun 9 uncu maddesinde de bulunmaktadır.
5. Dairemiz uygulaması, İlgili Hukuk kısmında yer verilen kararda açıklandığı şekildedir. Buna göre muvazaanın kabulü davacının doğrudan asıl işverenin taraf olduğu toplu ... sözleşmesinden yararlanmasını sağlamaz. Davacının muvazaanın tespiti hâlinde asıl işverenin taraf olduğu toplu ... sözleşmesinden yararlanabilmesi için, sendikaya üye olması yeterli olmayıp bunun yanında üyeliğinin asıl işverene bildirilmiş olması gerekir. Asıl işverenin taraf olduğu toplu ... sözleşmesinden dayanışma aidatı ödemek suretiyle yararlanma talebinin de asıl işverene yapılması gerekmekte olup bu durumda toplu ... sözleşmesinden yararlanma, talepte bulunma tarihinden itibaren ve ancak ilgili toplu ... sözleşmesinin yürürlük süresi ile sınırlı olarak mümkündür.
6. Dosya kapsamından davacının 26.....2019 tarihli dilekçesi ile dayanışma aidatı ödemek suretiyle yararlanma talebini, 13.09.2019 tarihli dilekçe ile de sendika üyeliğini davalı Kuruma bildirdiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının, 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük süreli toplu ... sözleşmesinin imzalandığı 01.10.2019 tarihinden önce 08.09.2019 tarihinde sendikaya üye olduğu, buna göre toplu ... sözleşmesinden işe girdiği tarihten itibaren yararlanabileceği gerekçesiyle 2019 yılı Nisan-Eylül ayları arasındaki dönem için hesaplama yapılmıştır.
7. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında, davacının davalı Kuruma vermiş olduğu 26.....2019 tarihli talep dilekçesi dikkate alınarak bu tarihten itibaren toplu ... sözleşmelerinden kaynaklanan fark ücret talepleri ile ilgili karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden önceki dönemin de hesaplandığı bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.