"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/923 E., 2023/1003 K.
DAVA TARİHİ : 17.06.2020
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 32. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/312 E., 2021/130 K.
Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılımının en aza indirilmesi amacıyla ve kamu hizmetlerini de aksatmayacak şekilde ihtiyacı karşılayacak kadar asgari sayıda personelin bulundurulmasına yönelik olarak 22.03.2020 tarihli ve 2020/4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi'nin (Genelge) aynı gün 31076 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girdiğini, davacı işçinin söz konusu Genelge'nin yayımlandığı tarihte 114 günlük yıllık izin hakkı bulunduğunu, ancak davalı İstanbul Gaz Dağıtım San. ve Tic AŞ (Şirket) tarafından davacının idari izinli sayılması gereken 21 günün yıllık ücretli izin hakkından düşüldüğünü, işyerinde kronik rahatsızlığı olan ve belirli yaşın üstünde olan kişilerin idari izinli sayılmasına karşın kendisi gibi hastalığı olmayan işçilerin yıllık ücretli izne ayrılmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ileri sürerek davalı Şirketin Genelge kapsamında olduğunun tespiti ile bu Genelge kapsamında 22.03.2020 tarihinden sonra Covid-19 salgını ile mücadele çerçevesinde izne gönderilen davacının kullandığı izinlerin idari izin olduğunun ve bu izinlerin yıllık ücretli izin günlerinden düşülmemesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın dayanağı olan Genelge'nin yürürlükten kaldırılmış olduğunu, davanın tarihi itibarıyla yürürlükte bulunmayan söz konusu Genelge'nin davalı Şirket yönünden uygulanamayacağını, izin kullanımının işverenin yönetim hakkı kapsamında bulunduğunu, davalı Şirketin belediye iştiraki olduğunu, kamu kurumu olmadığı için Genelge kapsamında olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı Şirketin Beykoz Müşteri Hizmetler Müdürlüğünde çalıştığı, İstanbul ilinin doğal gaz ihtiyacının karşılanması için 1987 yılında ticaret sicile tescil ve ilan edilen davalı Şirketin bir belediye iştiraki olarak kurulduğu, sermayesinin büyük bölümü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına ait olsa da 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na göre bir özel hukuk tüzel kişisi olduğu, davalı Şirketin bağlı kuruluş olmayıp iştirak şirketi olması nedeniyle davaya konu Genelge kapsamı dışında kaldığı, somut olayda davalı işyerinde iş sağlığı ve güvenliği noktasında her türlü önlemi almakla yükümlü olan ve işin düzenlenmesi, mesai ve tatil saatlerinin belirlenmesi ile yıllık izinlerin kullanımı hususlarının işverenin yönetim hakkı kapsamında bulunduğu, işveren tarafından Covid-19 salgını sebebiyle Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu ve Dünya Sağlık Örgütü tavsiyelerine uyularak kronik rahatsızlığı bulunanlar ile belirli yaş üstü işçilerin işyerinden uzak tutularak hem iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun hareket edilmesi, hem de bu şekilde davacıya nazaran daha fazla risk altındaki personelin korumasının eşitlik ilkesine aykırı olmadığı, bilakis İstanbul geneline gaz dağıtımı yapmakla görevli davalı Şirketin, kalan personeli yönetim hakkına istinaden yıllık izne ayırmak suretiyle dönüşümlü çalıştırarak hem işin devamlılığını sağlaması, hem de toplumsal ve işyeri bazlı salgınla mücadele etmesi karşısında davacı işçinin yıllık izinlerinin idari izin sayılmasına ilişkin talebinde üstün yararının tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, davalı işverence yapılan izin uygulamasının haksız bir uygulama hâlini aldığını ve bu durumun çalışma hayatını da ciddi manada olumsuz etkilediğini, açılan davanın dava şartı arabuluculuğa tâbi olmadığı ve bu konuda herhangi bir arabuluculuk başvurusu da bulunmadığından arabuluculuk ücretinin tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının çalıştığı davalı Şirketin 25.12.1986 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri (İETT) Genel Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının bazı iştiraklerinin katılımı ile kurulduğu, kendi görev ve hizmet alanlarında ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre kurulan bir sermaye şirketi olduğu, talebin dayanağı olan söz konusu Genelge'de çalışanın idari izinli sayılması gerektiği yönünde emredici bir hüküm bulunmayıp Genelge'de sayılan yöneticiler tarafından belirlenecek esaslar dâhilinde kurum ve kuruluşların yöneticilerine takdir hakkı tanındığı, buna göre davalı Şirketin yönetim hakkı kapsamında, sağlık sorunu bulunmayan davacının yıllık izne ayrılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olduğu, aksine itirazların hiçbirisinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davalıya ait işyerinde Covid-19 salgını ile mücadele çerçevesinde yıllık izin kullanan davacının kullandığı izinlerin idari izin olarak kabul edilip edilemeyeceğine ve arabuluculuk ücretine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 106 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun "Dava şartı olarak arabuluculuk" kenar başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi şöyledir:
"Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır."
3. 22.03.2020 tarihli ve 31076 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Genelge'nin ilgili bölümü şöyledir:
"...
Çalıştırılma biçimine bakılmaksızın kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlara uzaktan çalışma, dönüşümlü çalışma gibi esnek çalışma yöntemleri uygulanabilir. Buna dair usul ve esaslar Cumhurbaşkanlığı, bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşları için üst yönetici; bakanlıklar, bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşları için bakan; taşra teşkilatları (bakanlıklarca belirlenmemiş ise) ile mahalli idareler, bağlı kuruluşları ile mahalli idare birlikleri için ilgisine göre vali veya belediye başkanı; diğer kamu kurum ve kuruluşları için üst yönetici tarafından belirlenir. Bu belirleme yetkisi devredilebilir. Bu kapsamda dönüşümlü çalışanlar fiilen göreve gelmedikleri süre zarfında idari izinli sayılır.
...
Daha önce, Covid-19 kapsamında idari izinli sayılanlar, yeni bir karar verilinceye kadar idari izinli sayılmaya devam edecekler; yıllık veya mazeret izni kullanabilecekleri belirtilen çalışanlar da bu genelge kapsamında belirlenecek usul ve esaslar dahilinde idari izinli sayılabileceklerdir."
4. 3857 sayılı İş Kanunu'nun 56 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 399 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dosya kapsamına göre işçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklanan tespit davasında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesi zorunluluğu bulunmamakta olup, somut olayda da arabuluculuk yoluna gidilmemiştir. Buna rağmen İlk Derece Mahkemesi kararında davacının aleyhine arabuluculuk giderine hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davacı tarafın temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan "680,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına," şeklindeki ibarenin hükümden tamamen çıkartılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,13.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.