"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2165 E., 2023/1064 K.
KARAR : Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 14. ... Mahkemesi
SAYISI : 2016/678 E., 2020/310 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 5953 ... Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştırılanlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun (5953 ... Kanun) kapsamında çalıştığını, 27.04.2016 tarihinde ... sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedildiğini, fesih sonrasında davacıya yaklaşık 130.000,00 TL ödeme yapılmış ise de kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının tam olarak ödenmediğini, 5953 ... Kanun'un 14 üncü maddesinden ... ikramiyelerin verilmediğini, fazla çalışma, hafta tatili ile ... ... ve genel tatil çalışmalarının karşılığının ödenmediğini, yıllık izin alacağının ödenmediğini ileri sürerek fark kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin alacağı, ikramiye, fazla çalışma, hafta tatili, ... ... ve genel tatil ücreti ile günlük %5 fazlalıklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ... sözleşmesinin geçerli nedenle fesh edildiğini, davacıya fesih sonrası ödeme yapıldığını, davacının fazla çalışma yapması hâlinde hak ettiği ücretinin ödendiğini savunmuş, 30.11.2017 tarihli dilekçesi ile de cevap dilekçesini ıslah etmiş ve dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının hizmet süresinin 01.03.1992-27.04.2016 tarihleri arasında 24 yıl, 1 ay, 26 gün olduğu, ... sözleşmesinin feshi tarihinde aylık ücretinin net 3.042,00 TL, brüt 4.255,08 TL olduğu, ... sözleşmesinin davalı tarafından haklı neden olmadan feshedildiği, davalı tarafından davacıya yapılan ödemenin mahsubu ile davacının bakiye kıdem tazminatına hak kazandığı, ihbar tazminatı için yapılan miktarın hesaplanan tazminatı karşıladığı anlaşıldığından ihbar tazminatının reddine karar verildiği, 5953 ... Kanun'un 14 üncü maddesinin son fıkrasına göre davacının ikramiyeye hak kazandığı, davacının davalı işyerinde fazla çalışma yaptığı, hafta tatilleri ile ... ... ve genel tatil günlerinde çalıştığı ancak karşılığının ödenmediği, fazla çalışma, hafta tatili, ... ... ve genel tatil çalışmalarının %5 fazlalıklarının dayanağı olan normun iptal edildiği, Anayasa Mahkemesi iptal kararına göre dava konusu %5 fazlalıklara ilişkin ilgili taleplerin reddi gerektiği; ancak davanın açılış tarihi itibarıyla %5 fazla ödemeye dair yasal düzenleme yürürlükte olduğundan ve bu alacakların dava tarihinden sonra Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının gereği olarak reddedilmelerine karar verildiğinden, davalı lehine vekâlet ücreti takdir edilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; müvekkilinin fazla çalışma, hafta tatili ile ... ... ve genel tatil alacaklarının %5 fazlalıklarının hesaplanmamasının hatalı olduğunu, söz konusu alacaklarının Anayasa Mahkemesinin iptal kararından etkilenmemesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; İlk Derece Mahkemesi tarafından davacının, 4.255,08 TL brüt ücret aldığı sonucuna varılarak ve bütün hesaplamaların bu tutar üzerinden gerçekleştirildiğini, bordrolar ile de ispatlandığı üzere davacının son olarak 2.736,00 TL brüt ücret aldığını, davacının kıdem tazminatı alacağı bulunmadığını, bu kapsamda bordrolar ve davacıya yapılan kıdem tazminatı ödemeleri birlikte değerlendirildiğinde, davacının davalı Şirket nezdinde herhangi bir alacağı olmadığını, davacının davalı Şirketten fazla çalışma, yıllık izin ücreti, hafta tatili ve ... ... ve genel tatil alacağı bulunmadığını, yerleşik kararlara göre bir kimsenin günde 3 saatten fazla çalışma yapması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının ikramiye alacağının da bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 5953 ... Kanun'da kıdem ve ihbar tazminatı hesabında işçiye çıplak ücreti dışında sağlanan parayla ölçülebilen faydalandırmaların da dâhil edilmesiyle belirlenecek olan giydirilmiş ücret esas alınacağına dair bir hüküm bulunmadığı, bu nedenle bu Kanuna tâbi işçinin ihbar ve kıdem tazminatı alacakları çıplak brüt ücret esas alınarak hesaplanması gerektiği, davacının işçilik alacaklarının hesaplanması için yeni bir bilirkişiden rapor alındığı ve davacının, davalı işyerinde en son 2.736,00 TL brüt aylık ücret ile çalıştığı, davacının kıdem tazminatı alacağının net 65.585,29 TL olduğu, davacıya ödenen 96.355,08 TL ödendiği, bu nedenle davacının bakiye kıdem tazminatı alacağının bulunmadığı, net ihbar tazminatı alacağının ise 6,914,50 TL olduğu, davacıya 11.297,18 TL ödendiği bu nedenle davacının bakiye ihbar tazminatı da bulunmadığı, bordrolarda, aylık ücretin yanında her ay davacıya ayrıca ikramiye ödemelerinin yapıldığı ve bu ödenen ikramiyelerin yıllık toplamlarının bir aylık ücretin üzerinde olduğu, buna göre davacının davalı Şirketten 5953 ... Kanun'un 14 üncü maddesine göre ikramiye alacağı talep edemeyeceği, dinlenen davacı tanıklarının davacı ile aynı işyerinde çalıştıkları, tanık beyanlarına göre yapılan değerlendirmede davacının haftada 24,5 saat fazla çalışma yaptığı ve davacının ... ... ve genel tatil günlerinde çalıştığı, 01.07.2011-27.04.2016 tarihleri arasındaki çalışma döneminde; 01 Haziran, 31 Ağustos ve 15 Ocak-15 Şubat tarihleri arasında hafta tatili gününde çalıştığı, davacının 12.04.2023 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplanan bu alacaklara hak kazandığı, hesaplanan miktarlar üzerinden %30 indirim yapıldığı, davacının hizmet süresi karşısında hak etmiş olduğu yıllık ücretli izin gün sayısı 868 gün olduğu, dosyaya sunulan imzalı izin formları ve izin çizelgelerinden davacının toplam 135 gün izin kullandığı, bakiye 733 gün izin hakkının kaldığı, 2016 Nisan ayı ücret bordrosunda brüt 35.407,68 TL izin ücreti tahakkuku yapıldığından söz konusu ödemenin mahsubu ile bakiye yıllık izin alacağının bulunduğu, 14.02.2020 tarihli ve 31039 ... Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile dava konusu fazla çalışma, hafta tatili ile ... ... ve genel tatil alacağının %5 fazlalıklarının dayanağı olan normun iptal edildiği, emsal nitelikteki Yargıtay kararlarında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, bu iptal kararının kesinleşmemiş davalara da tatbiki gerektiği, bu kapsamda fazla çalışma ile hafta tatili, ... ... ve genel tatil ücretine ilişkin %5 fazlalık alacağı talepleri yönlerinden davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davalı tarafın cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunmadığını, bu nedenle zamanaşımı def'inin dikkate alınmasının hatalı olduğunu, davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ... ... ve genel tatil alacaklarının %5 fazlalıklarının hesaplanmamasının hatalı olduğunu, söz konusu alacaklarının Anayasa Mahkemesinin iptal kararından etkilenmemesi gerektiğini belirterek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, cevap dilekçesinin ıslahı ile ileri sürülen zamanaşımı def'ine değer verilip verilmeyeceği ile davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ... ... ve genel tatil alacaklarının %5 fazlalığına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 ... Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 ... Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Anayasa Mahkemesinin 5953 ... Kanun’un 04.01.1961 tarihli ve 212 ... Kanun’un 1 inci maddesiyle değişik ek 1 inci maddesinin sekizinci fıkrasının (2) nci cümlesinin iptaline dair 19.11.2019 tarihli ve 30953 ... Resmî Gazete'de yayımlanan 19.09.2019 tarihli ve 2019/48 Esas, 2019/74 Karar ... iptal kararı.
3. Anayasa Mahkemesinin (2) numaralı paragrafta yer verilen iptal kararının kesinleşmemiş davalara da uygulanması gerektiğine dair Dairemizin 14.10.2020 tarihli ve 2016/27633 Esas, 2020/12010 Karar ... ilâmı.
4. 5953 ... Kanun'un 1 vd. maddeleri.
5. Dairemizin 27.10.2021 tarihli ve 2021/10852 Esas, 2021/15039 Karar ... ilâmında zamanaşımı def'ine ilişkin Dairece benimsenen ilkeler şu şekilde ifade edilmiştir:
"...
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 ... Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
...
Mülga 1086 ... Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 ... Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.....2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.). ..."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 ... Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve temyiz nedenlerine göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 ... Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.