"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1011 E., 2023/1422 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 10. İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/206 E., 2023/12 K.
Taraflar arasındaki müfettiş raporunun iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak yeniden yargılama yapılması için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili, davalı Bakanlık ve İŞKUR vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait işyerinde bazı çalışanların şikayeti üzerine İŞKUR'un çalışma başlattığını ve rapor tanzim ederek müvekkiline 21.05.2018 tarihinde tebliğ ettiğini, müvekkili firmada sigortasız eleman bulunmadığını, tüm elemanların hak ettikleri ücret ve diğer haklarının ücret bordrolarında gösterilerek kendilerine yasal haklarının banka vasıtasıyla ödendiğini, söz konusu raporun müvekkiline verilmediğini ve tebliğ de edilmediğini, müvekkili ile şikayette bulunan bazı çalışanlar arasında sorunlar yaşandığını, işten kıdem tazminatı alarak çıkmak isteyen bu şahısların işten çıkarılmak için haksız ve mesnetsiz iddialarda bulunduklarını, işyeri resmi kayıtlarının incelenmesinde çalışan bazı kişilerin yalan söyleyerek işten çıkarılmak için gerekçe oluşturmaya çalıştığının görüldüğünü, Kuruma şikayette bulunan çalışanlardan ..., ... ve ...'nun işyerini ibra ederek haklarını aldıklarını iddia ederek 14.02.2018/7977-İNC-03, 9205-İNC-03 sayılı rapora itirazlarının kabulü ile raporun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı İŞKUR vekili cevap dilekçesinde; iş müfettişleri raporlarına karşı açılan davaların işçilerin bireysel başvuruları üzerine iş müfettişi tarafından işçi alacaklarına ilişkin yapılan tespitlere karşı olduğunu, bu tespitlere karşı işçi tarafından yapılan tespitin eksik olduğu ve daha fazla alacağının olduğu gerekçesiyle itiraz edilmesinin eda davası niteliğinde, söz konusu tespite işveren tarafından yapılan tespitin hatalı olduğu ve kısmen ya da tamamen borçlu olmadığı gerekçesiyle yapılan itirazın ise menfi tespit davası niteliğinde olduğunu, dolayısıyla iş müfettişi raporlarının işçi alacaklarına yönelik kısımlarına karşı, işçi ya da işveren tarafından açılacak davalarda işçi ve işverenlerin taraf olarak yer alması gerektiğini, Türkiye Çalışma ve İş Kurumu Genel Müdürlüğü ile Bursa İl Müdürlüğünün bu davalarda taraf sıfatının bulunmadığını, davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, teftişe yetkili müfettişler tarafından düzenlenen tutanak ve raporların aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olduğunu, bu tutanak ile kayıt altına alınan hususların aksini ispat edecek herhangi bir delil ibraz edilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Dahili Davalı ... cevap dilekçesinde; davada taraf sıfatını haiz olmadıklarını ve rapordaki tespitlerin doğruluğunun davacı tarafından da imza ile teyit edildiğini savunarak davanın husumetten veya esastan reddini istemiştir.
3. Diğer dahili davalı işçiler davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 14.11.2019 tarihli ve 2018/275 Esas 2019/460 Karar sayılı kararı ile; davacı tarafça iddiasını ispatlar mahiyette herhangi bir delil ve tanık bildirilmediği, Bursa Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünce yapılan tespitin aksinin davacı tarafça ispatlanamadığı, davacı Şirketin iş müfettişi tarafından işçi alacaklarına ilişkin yapılan tespitlere karşı dava açabileceği, bu davalarda Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğünün taraf sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından, bu davalı yönünden davanın husumetten reddine, dâhili davalılar yönünden ise esastan reddine karar verilmiştir.
2. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 20.05.2022 tarihli ve 2020/705 Esas 2022/1023 Karar sayılı kararı ile; dava konusu yapılan 14.02.2018 tarihli ve 7977/İNC-03, 9205-İNC-03 sayılı raporun davalılar ..., ..., ... ..., ... ve ... isimli işçilerin şikayeti üzerine tanzim edildiği, raporda, altı işçi için fazla çalışma ve ulusal ... genel tatil ücretlerinin ödenmesi gerektiği sonucuna varılarak bu hususun davacı işverene yazılı olarak bildirildiği, incelemenin, yukarıda isimleri bildirilen işçilerin şikayeti üzerine gerçekleştiği anlaşıldığından husumetin ... ile şikayette bulunan işçilere yöneltilmesi gerektiği, inceleme raporunda fazla çalışma ücreti ödenmesi gerektiği belirtilen işçi ...'nın şikayetine rastlanmadığından davaya dâhil edilmesine gerek bulunmadığı, Mahkemece, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 124 üncü maddesi kapsamında hasımda yanılma nedeniyle dava Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yönlendirilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılama yapılıp sonuca gidilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
3. Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine davacı vekili tarafından verilen 26.12.2018 tarihli dilekçe ile davaya dâhil edilmeleri talep edilen ..., ..., ..., ..., ... ve ... dâhili davalı olarak dosyaya eklenmiş, istinaf kararından sonra davalı ... davaya dâhil edilerek Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafça iddiasını ispatlar mahiyette herhangi bir delil ve tanık bildirilmediği, Bursa Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünce yapılan tespitin aksinin davacı tarafça ispatlanamadığı, davacı Şirketin iş müfettişi tarafından işçi alacaklarına ilişkin yapılan tespitlere karşı dava açabileceği, bu davalarda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının taraf sıfatının bulunmadığı, davalı ...'nın ise şikayetine rastlanmadığından bu davalılar yönünden davanın husumetten reddine, diğer davalılar yönünden ise esastan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; işlemi yapanın Kurum olduğunu bu sebeple Kurum hakkında ret kararı verilmesinin hatalı olduğunu, tüm davalıların itirazı kayıtsız imzalarını taşıyan bordro ve işyeri belgelerinin sunulduğunu, işyeri kayıtları ve ücret ödemesinin bankadan sorulması ve sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekirken davalıların yazılı beyanları ve idare mahkemesi kararının dikkate alınmamasının hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi Kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davada, Kurum tarafından düzenlenen raporda yer alan tespitlerin aksine, çalışma saatlerini gösteren kayıtlar sunulmadığından, davalı işçi ...'dan fesih tarihinden bir gün sonra alınan ibraname niteliğindeki belgenin geçerliliğinden söz edilemeyeceği, dosyaya sunulan bordroların bir kısmında fazla çalışma tahakkuku bulunmadığı ve tahakkuk bulunan bordroların ise tespit ve beyanlarla örtüşmediği, yargılama aşamasında dinlenen davalı tanıkları fazla çalışma olgusunu doğruladığı, davacı tarafından dayanılan İdare Mahkemesi kararı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından düzenlenen 31.10.2017 tarihli rapora dayalı, 13.01.2018 tarihli 645850 sayılı işlemin iptaline ilişkin olduğundan İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş ise de; dava konusu iptale ilişkin rapor, işçi şikayeti üzerine işyerinin genel uygulamasını belirlemeye yönelik olarak ... iş müfettişliğince hazırlanmış olup Bakanlık aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, dava konusu iş/işlem, davalı Bakanlık yetkililerince yapıldığından, davalı Bakanlık aleyhine açılan ve kanıtlanamayan davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın ... hakkında husumet nedeniyle reddine, Bakanlık ve işçiler yönünden ise davanın esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılardan Bakanlık ve İŞKUR vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; temyiz başvuru dilekçesinde istinaf başvuru sebeplerini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı Bakanlık vekili temyiz dilekçesinde; dava reddedildiği ve önceki hükümde lehine vekâlet ücreti takdir edildiği hâlde Bölge Adliye Mahkemesi kararında lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesinin isabetsiz olduğunu ileri sürmüştür.
3. Davalı İŞKUR vekili; temyiz başvuru dilekçesinde İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının Kuruma tebliğ edilmediğini, 6100 sayılı Kanun'un 124 üncü maddesi uyarınca hasım olmaktan çıkartıldıklarını lehe vekâlet ücreti takdiri gerektiği hâlde bu yönde hüküm kurulmamasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, İlk Derece Mahkemesi kararının davalı İŞKUR'a usulüne uygun olarak tebliği sağlanarak istinaf yoluna başvurma imkânı tanınıp tanınmadığı hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Elektronik tebligat" başlıklı 7/a maddesi şöyledir:
" Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.
1. 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar.
2. 5018 sayılı Kanunda tanımlanan mahallî idareler.
3. Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları.
4. Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri.
5. Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar.
6. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları.
7. Kanunla kurulanlar da dahil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri.
8. Noterler.
9. Baro levhasına yazılı avukatlar.
10. Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler.
11. İdareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birim.
Birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri hâlinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır.
Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.
Bu Kanun uyarınca yapılan elektronik tebligat işlemleri, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi tarafından kurulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi üzerinden yürütülür. Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, sistemin güvenliğini ve bu sistemde kayıtlı verilerin muhafazasını sağlayacak her türlü tedbiri alır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir."
3. Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin "Tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olanlar" kenar başlıklı 5 inci maddesi şöyledir:
" (1) Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur:
a) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cet-vellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar.
b) 5018 sayılı Kanunda tanımlanan mahallî idareler.
c) Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları.
ç) Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri.
d) Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar.
e) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları.
f) Kanunla kurulanlar da dâhil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri.
g) Noterler.
ğ) Baro levhasına yazılı avukatlar.
h) Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler.
ı) İdareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birim.
(2) Birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri hâlinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur."
4. Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin "Elektronik tebligatın hazırlanması ve muhataba ulaştırılması" kenar başlıklı 9 uncu maddesinin beşinci fıkrası ise şu şekildedir:
"Elektronik yolla tebligat, idareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birime yapılır. Temsile yetkili olan kişilerin ayrı bir elektronik tebligat adresinin bulunması bu kuralın uygulanmasına engel olmaz."
3. Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının, davalı ... (İŞKUR) vekili Av. ... Gürcü adına Bursa Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü Üçevler Mah. ... Sok. No: 1 Nilüfer/Bursa adresine normal yolla tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
2. Kararın İlgili Hukuk kısmının (2) numaralı paragrafında belirtilen 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesinin on birinci fıkrası ile (3) ve (4) numaralı paragraflarında açıklanan Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin 5 ve 9 uncu maddelerine göre, gerekçeli kararın davalı İŞKUR Genel Müdürlüğünü vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birime elektronik yolla tebliğ edilmesi gerekmektedir.
3. Açıklanan sebeplerle İlk Derece Mahkemesi kararının davalı İŞKUR vekiline usulune uygun olarak tebliği sağlanmalı, yasal süre içinde istinaf yoluna başvurulması hâlinde istinaf incelemesi yapıldıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Bölge Adliye Mahkemesince İŞKUR vekiline gerekçeli karar tebliğ edilerek istinaf yoluna başvurma imkânı tanınmadan, savunma ... kısıtlanarak karar verilmesi hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davacı vekili ve davalılardan Bakanlık ve İŞKUR vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının talep hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.