"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1310 E., 2023/1624 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 33. ... Mahkemesi
SAYISI : 2021/632 E., 2023/92 K.
Taraflar arasındaki yetki tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Bakanlık tarafından yapılan tespitte çalışan sayısı hatalı tespit edildiği gibi müvekkili işverenliğin ana faaliyet konusunun bir amaç ve yönetim birliği içinde gerçekleşmesi için çalışan ve birbirine hukuki olarak bağlı ... bir işyeri olduğunun da dikkate alınmadığını, ... bir bütün işyeri olarak faaliyet gösteren ... ve merkeze bağlı şubeden ibaret iki ayrı lokasyondan oluşan işyeri söz konusu olmasına rağmen tespitin işletme düzeyinde yapılması nedeni ile yetki tespitinin hatalı olduğunu, çalışan sayısının eksik hesaplandığını, Tuzla ... ve Düzce fabrikanın nitelik yönünden birbirine bağlı bir biçimde örgütlendiğini, tüm kararların doğrudan ... elden organizasyon yapısı içinde Tuzla ... tarafından alındığını, bu anlamda yönetimde birliğin söz konusu olduğunu, işe alma ve işten çıkarmalar dâhil işçi işveren ilişkisine dair tüm kararların doğrudan ... elden ve ... organizasyon yapısı içinde Tuzla ... tarafından Düzce şubeyi de bağlayıcı şekilde alındığını, satın alma, muhasebe, satış, kurumsal iletişim, pazarlama ve satış sonrası hizmetler birimlerinin tamamının Tuzla merkezde olduğunu, Düzce şubede bu birimlerin yer almadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 28.09.2021 tarih ve 4336 sayılı yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde; işyerlerinin işletme kavramı içinde olduğu kararının ticaret sicil gazetesinde yer alan kayıtlar doğrultusunda alındığını, bu hususta farklı adreslerde faaliyet yürüten ve aynı işkolunda yer alan işyerlerinin yönetimde birlik, nitelik yönünden bağlılık ve amaçta birlik unsurlarına göre değerlendirilerek işyeri olduğuna hükmedilmesinin sayın mahkemenin takdirinde olduğunu, diğer taraftan çalışan sayısının hesaplanmasında, müvekkili Bakanlık tarafından sendika yetki tespiti sistemi üzerinde yer alan veriler doğrultusunda işlem tesis edildiğini, bu nedenlerden dolayı dava dilekçesinde yer alan iddialara katılma imkanı bulunmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; Bakanlık tarafından düzenlenen 28.09.2021 tarihli yetki tespit yazısında yer alan çalışan sayısının SGK kayıtları üzerinden tespit edildiğini, davacının söz konusu tespite ilişkin somut bir itirazı bulunmadığını, ayrıca başvuru tarihinde işyerinde çalışan işçi sayısının tespitinde işveren ve işveren vekillerinin çalışan sayısından düşülmesi gerekeceğinden davacı Şirkette çalışan ve yetki tespitinde dikkate alınması gereken işçi sayısının Bakanlık tespitinden daha az olacağını, bu durumda müvekkili Sendika kanunun aradığı çoğunluğun çok üzerinde üye sayısına sahip olacağından davacının itirazlarının reddi gerektiğini, iki ayrı işyeri bulunduğunu, bu işyerlerinin bağlı işyeri olarak kabul edilebilecek nitelikte olmayıp işletme düzeyinde yetki tespiti yapılmasının hukuka uygun olduğunu, Düzce'deki işyerinde esas olarak bina teknolojilerine ilişkin pompalar ve hidrofor sistemleri ile yedek parça üretiminin yapıldığını, Tuzla'daki işyerinde ise yangın sistemlerinin üretiminin yapılmakta olduğunu, her iki fabrikada da 100'e yakın işçinin çalıştığını, bu hususta her iki fabrikada bağımsız üretim yapıldığını, fabrikaların ayrı işyerleri olarak örgütlendiğini gösterdiğini, davacı tarafın iddiasının aksine fabrikalar arasında yönetimsel birliğin de söz konusu olmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda dosya kapsamına göre davacıya ait her iki işyerindeki üretim, depolama, satış, sevkiyat, personel sayıları, organizasyon yapılanması değerlendirildiğinde her iki işyerinde ayrı ayrı üretim süreçlerine özgülenmiş farklı bölümlerin ve bunlara ilişkin test bölümlerinin bulunduğu, yine kalite kontrol, planlama ve lojistik birimlerinin olduğu, her iki işyerinde de idari birimlerin, fabrika müdürünün ve insan kaynakları personelinin yer aldığı, aynı şekilde ar-ge işlerinin yapıldığı, tespitten sonra Düzce'deki bazı bölümlerin Tuzla'daki fabrikaya taşındığı, iki fabrika arasındaki mesafe ve çalışan işçi sayıları hep birlikte değerlendirildiğinde her iki işyerinin birbirine bağlı ... bir işyeri sayılamayacağı, davalı Sendikanın davacı işyerinde toplu ... sözleşmesi yapmaya yetkili olduğuna ilişkin Bakanlık tespitinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; dava dilekçesinde yazılı sebeplerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı Şirkete ait her iki işyerinde de üretim süreçlerinin ayrı ayrı örgütlenmiş olduğu, farklı bölümlerin ve bu bölümlere ilişkin test bölümlerinin bulunduğu, kalite kontrol, planlama ve lojistik birimlerinin olduğu, bu işyerlerinde ayrı ayrı idari birimlerin, fabrika müdürlerinin ve insan kaynakları personelinin yer aldığı, ar-ge işlerinin yapıldığı tespit edildiğinden yetki tespitinin işletme düzeyinde yapılmış olmasında bir hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; dava ve istinaf dilekçelerinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu ... Sözleşmesi Kanunu’nun (6356 sayılı Kanun) 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında yetki tespitine itiraz istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2709 sayılı ... Cumhuriyeti Anayasası’nın “Toplu ... sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu ... sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
2. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrası da şöyledir:
“Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu ... sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu ... sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
3. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi ise şöyledir:
“(1) Toplu ... sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.
(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı ... günü içinde bildirir.
(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.
(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.
(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”
4. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki İtirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesi de şöyledir:
“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı ... günü içinde mahkemeye yapabilir.
(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı ... günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı ... günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İnceleme konusu davada, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 22.09.2021 başvuru tarihi itibarıyla davacıya ait (1181917.034) ve (1029556.081) sicil numaralı 2 birimin işletme teşkil ettiği, işletmede toplam 204 işçi çalıştığı ve 85 sendika üyesi bulunduğu gerekçesiyle davalı Sendikanın toplu ... sözleşmesi yapabilmek için gerekli çoğunluğu sağladığına dair 28.09.2021 tarihli ve 4336 sayılı olumlu yetki tespit kararı verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince davanın reddine ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
3. Somut uyuşmazlıkta davacı işveren tarafından yetki tespitine esas alınan birimlerin ... bir işyeri niteliğinde olduğu ve Sendika tarafından yarıdan fazla çoğunluğun sağlanması gerektiği iddia edildiğinden, aynı işkolunda yer alan tespite konu birimlerin ... bir işyeri niteliğinde mi yoksa işletme niteliğinde mi olduğu hususunun belirlenmesi gerekmektedir.
4. Bu noktada bir toplu ... sözleşmesi ünitesi olarak işyeri ve işletme kavramlarının açıklanması faydalı olacaktır. 6356 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında işyeri kavramı yönünden 4857 sayılı ... Kanunu'na (4857 sayılı Kanun) atıf yapılmıştır. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin gerekçesinde, işyeri, teknik bir amaca diğer bir deyişle mal ve hizmet üretimine yönelik ve değişik unsurlardan meydana gelen bir birim olarak belirtilmiştir. İşyerinin sınırlarının saptanmasında işyerine bağlı yerler ile eklentiler ve araçların bir birim kapsamında oldukları belirtildikten sonra özellikle bir işyerinin mal ve hizmet üretimi için ayrı bir alanı da kullanması hâlinde bunların ... işyeri mi yoksa birbirinden bağımsız işyerleri mi sayılacağı konusunda amaçta birlik yani aynı teknik amaca bağlı olarak üretimde bulunma, nitelik yönünden bağlılık ve yönetimde birlik yani aynı yönetim altında örgütlenmiş olma şartlarının aranacağı düzenlenmiştir. Öte yandan, teknolojik ve ekonomik gelişmeler doğrultusunda bir işyeri çerçevesinde mal ve hizmet üretimi, pazarlama ve müşterilere sunum hususlarının çok yönlü bir yapısal değişikliği gerektirmesi sebebiyle, bir işyerinin amacının gerçekleşmesinde işlerin görülmesi işyerinin kurulu bulunduğu yerin dışına taşmıştır. Bu bağlamda 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde “İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan ... organizasyonu kapsamında bir bütündür.” hükmü düzenlenmiştir.
5. Diğer taraftan 6356 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu ... sözleşmesinin ancak işletme düzeyinde yapılabileceği ifade edilmiştir. Belirtilen düzenleme emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkindir (Talat ..., Toplu ... Sözleşmesinin Düzeyi ve Türleri, ... 2013, s.128; ... Doğan ..., ... Hukukunda İşyeri ve İşletme, ... 2007, s.344). Dairemizin uygulaması da, işletme toplu ... sözleşmesine ilişkin hükmün kamu düzenine ilişkin olduğu yönündedir.
6. Bu noktada belirtmek gerekir ki işverene ait bir birimin idari bir gereklilik sebebiyle ayrı bir işyeri sicil numarası ile Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde tescil edilmesi, bağımsız bir işyeri olduğu sonucunu doğurmamaktadır. Bu cümleden olarak yukarıda ayrıntılı şekilde açıklanan işyeri kavramının unsurları ile işletme kavramının unsurları gözetilerek sonuca gidilmesi gerekmektedir.
7. Bu açıklamalar çerçevesinde; bilirkişi raporunda yer alan tespitlere göre "...Davacı şirketin incelenen işyerlerinde, genel ifadeyle, çeşitli alanlarda kullanılmak üzere santrifüj pompa üretimi yaptığı, yetki tespitine konu Tuzla 1 işyerinde, Tasarım, Teknik Resim Çalışmaları, Ürün Ağacı Oluşturma, Model Yapım Süreci, Döküm Talep ve Satınalma, Çevre Elemanları, Tahrik ve Kontrol Üniteleri Satın Alımları, Çıplak Pompaların Motor ile Akuplajı, Motorlu Pompaların Yangın Grubuna Dönüşmesi işlemlerinin, Düzce işyerinde; Döküm İşleme Süreçleri, Çıplak Pompa Montajı, Çıplak Pompaların Tuzlaya Transferi işlemlerinin yapıldığı, Tuzla ve Düzce fabrikada yapılan işlemlerin, nihai ürünün ortaya çıkmasında birbirini tamamlayıcı nitelikte prosesler olduğu, benzer tamamlayıcı halin, bazı departmanlar ve buradaki personel dağılımı bakımından da bulunduğu tespit edilmiştir..."
8. Yine bilirkişi raporunun 14, 15 ve 16 ncı sayfalarında, Tuzla ve Düzce'de yer alan birimlerdeki üretim sürecinin birbirini tamamlayıcı nitelikteki aşamalarına ilişkin somut örneklere de yer verilmiştir. Bu itibarla inceleme konusu davada yetki tespitine konu birimler arasında hukuki bağlılık, amaçta birlik ve yönetimde birlik unsurları mevcut olduğundan, tespit konusu birimler ... organizasyonu kapsamında bir bütün olarak ... bir işyeri niteliğinde kabul edilmelidir.
9. Bu maddi ve hukuki olgulara göre somut olayda toplu ... sözleşmesi yapabilme yetkisi için, işçi sendikası tarafından başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının üye kaydedilmesi gerekmekte ise de belirtilen nisapta çoğunluğun mevcut olmadığı açıktır. Buna göre davanın kabulü ile yetki tespitinin iptaline karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, 6356 sayılı Kanun'un 43 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca hükümlerin bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan sebeplerle;
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
1. Davanın KABULÜ ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 28.09.2021 tarihli ve 4336 sayılı yetki tespiti kararının İPTALİNE,
2. Karar tarihi itibarıyla alınması gerekli 269,85 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubuyla bakiye 210,55 TL harcın davalı Bakanlık harçtan muaf olduğundan davalı ... Sendikasından alınarak Hazineye gelir kaydına,
3. Davacının yatırmış olduğu 59,30 TL peşin harcın davalı Bakanlık harçtan muaf olduğundan davalı ... Sendikasından alınarak davacıya verilmesine,
4. Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre 17.900,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine,
5. Davacı tarafından yapılan 10.680,30 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, davalıların yaptıkları yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
6. Davacının yatırdığı istinaf karar harcı 179,90 TL ve istinaf yoluna başvurma harcı 492,00 TL olmak üzere toplam 671,90 TL'nin davalı Bakanlık harçtan muaf olduğundan davalı ... Sendikasından alınarak davacıya verilmesine,
7. Yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.