Logo

9. Hukuk Dairesi2023/20341 E. 2024/3649 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, iş sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle işverenden kıdem, ihbar ve yıllık izin ücreti ile diğer işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yıllık izinlerin kullandırıldığına dair ispat yükünün işverende olduğu, işverenin izin defteri veya eşdeğer belge sunmadığı, mahkemenin ise bordrolardaki izin ücretlerine dayanarak eksik inceleme yaptığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2364 E., 2023/3532 K.

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/47 E., 2023/28 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait yurt dışı şantiyelerinde üst montaj ustası olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız bir şekilde feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, ulusal ... ve genel tatil ücreti, ücret ve davalı işverence karşılanacak olan ancak ödenmeyen yol, sağlık raporu vs. ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının belirli süreli iş sözleşmeleri ile aralıklı olarak çalıştığını, tüm ücretlerinin banka aracılığı ile ödendiğini, belirli süreli iş sözleşmeleri ile çalıştığından kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, müvekkili Şirket tarafından işçilere her iş bitiminde hak etmedikleri hâlde ihbar tazminatı ödemelerinin yapıldığını, bu ödemelerin yapılacak hesaplamadan mahsup edilmesi gerektiğini, davanın haksız kazanç sağlamak adına kötüniyetle açılmış olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yurda giriş çıkış kayıtları dikkate alınarak davacının 05.05.1999-18.12.2013 tarihleri arasında kesintili olarak ve tamamı yurt dışında geçen süreler itibarıyla toplam hizmet süresinin 5 yıl 5 ay 1 gün olduğu, iş sözleşmesinin haksız nedenle feshedildiği, her bir kesintili hizmet süresine ilişkin döneme dair ayrı ayrı süreler dikkate alınmak suretiyle ve her birinde yapılan ödemelerin ayrı ayrı mahsubu ile ihbar tazminatının hesaplandığı, dinî bayramların birinci günü hariç ulusal ... ve genel tatil günlerinde çalıştığı, yurt dışı giriş çıkış kayıtları göz önüne alınarak hesaplamanın yapıldığı, davacının yol, sağlık raporu vs. ücretine dair herhangi bir delil sunmadığından bu talebin ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; lehlerine hükmedilen vekâlet ücretinin eksik, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin ise fazla hesaplandığını, hizmet süresinin dosyadaki tüm deliller değerlendirilerek tespit edilmesi gerektiğini sadece yurt dışı giriş çıkış kayıtlarına ve hizmet döküm cetveline göre hizmet süresinin belirlenmesinin hatalı olduğunu, davacının işe giriş tarihinin 01.01.1995 olmasına rağmen hatalı olarak belirlendiğini, müvekkilinin yıllık izinlerin kullanmadığını, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bazı bordrolarda izin ücreti olarak yer alan günlerin dikkate alınarak yıllık izin kullandığının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, işverence yıllık izinlerin kullandırıldığının belge veya formla ispatlanamadığını, yurt dışında çalışan davacının yıllık izin kullansa idi Almanya yerine Türkiye'de iznini geçireceğini, giydirilmiş ücrete eklenen barınma ve yemek yardımının çok düşük olduğunu, işverence açıklama yapılmadan Almanca düzenlenmiş kağıtlar ile boş belgelere ve ödeme makbuzlarına imza alındığını, bu belgelerin müvekkili açısından geçerliliğinin bulunmadığını, ulusal ... ve genel tatil ücretinin eksik gün üzerinden hesaplandığını, yapılan % 30 indirimin fahiş olduğunu, taleplerin zamanaşımına uğradığını ayrıca davacının tanık beyanları ile yol, sağlık vs. giderlerinin davalı Şirket tarafından ödenmediğinin ve müvekkili tarafından karşılandığının açıkça ispat edildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davacıya yapılan ödemelerin tamamının dikkate alınmadığını, sadece banka ödemelerinin dikkate alınmasının kabul edilemeyeceğini, ödemelerin bir kısmının makbuz yoluyla gerçekleştiğini, yapılan tüm ödemelerin güncel değerlerinin tespit edilerek ana para ve faiz toplamından mahsup edilmesi gerektiğini, her bir dönem için yapılan mahsup işleminin kabul edilemeyeceğini, ihbar tazminatının dönemler itibari ile ayrı ayrı hesaplanmasının hatalı olduğunu, ücret tespiti hatalı yapıldığından çıkan fark ücreti kabul etmediklerini, davacının aylık 40 saat çalıştığının dosya kapsamında doğrulandığını, davacıya 40 saat aylık çalışma üzerinden ücretinin tam olarak ödendiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanmasına dair bir itiraz bulunmadığından Türk hukukunun uygulanmasının yerinde olduğu, davacının belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışmakta olup kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, Mahkemece kabul edilen ücretin ve hizmet süresinin dosya kapsamına uygun olduğu, yol, sağlık vs. giderlerine dair taleple ilgili yapılan masraf tutarlarının davacı tarafından karşılandığına dair dosya kapsamında veri bulunmamakta olup talebin reddinin isabetli olduğu, yapılan hakkaniyet indiriminin yerleşik uygulamalara uygun olduğu, vekâlet ücretinin kabul ve ret oranlarına göre belirlendiği yine zamanaşımı hususundaki değerlendirmelerinde yerinde olduğu gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve uyuşmazlığa uygulanacak hukuk noktasında da Bölge Adliye Mahkemesinin usule ve kanuna aykırı değerlendirmelerde bulunarak istinaf taleplerinin reddine karar verdiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; uygulanacak hukuk, davacının hizmet süresi, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanamadığı, ücret seviyesi ile giydirilmiş ücretin tespiti, yıllık izinlerin kullanıp kullanılmadığı veya ücretinin ödenip ödenmediği, indirim oranı, yol, sağlık vs. giderler ile vekâlet ücretine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 17 ve 32, 54, 55, 59 uncu maddeleri ile 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

3. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un 24 ve 27 nci maddeleri.

4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) ilgili hükümleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıda yer alan paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 4857 sayılı Kanun'un 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi hâlinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır.

3. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Sözleşmenin feshi hâlinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin ... izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.

4. 4857 sayılı Kanun'un 54 üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Yine önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan arta kalan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin ... belirlenir. İşçinin yukarıdaki fıkralar ve 55 inci madde hükümlerine göre hesaplanacak her hizmet yılına karşılık, yıllık iznini gelecek hizmet yılı içinde kullanacağı düzenlenmiştir.

5. Yıllık izin ... anayasal temeli olan bir dinlenme ... olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez.

6. Somut uyuşmazlıkta; davacı yıllık izinlerini kullanmadığını ve ücretlerinin de ödenmediğini, eğer izin kullansa idi bu iznini yurt dışı yerine ailesinin yanında Türkiye'de geçireceğini ileri sürmüş, davalı işveren ise ücret bordrolarında gözüktüğü üzere davacı işçiye yapılan izin ödemelerinin bulunduğunu ve bu ödemelerin yıllık izin ücretinden mahsup edilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı işverence dosyaya yıllık izinlerin kullandırıldığını gösterir defter, form veya başkaca bir belge sunulmamış ancak imzasız bir kısım bordolarda "izin ücreti" adı altında tahakkukların yer aldığı görülmüştür. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda yurda giriş - çıkış kayıtlarına göre hesaplanan 5 yıllık hizmet süresi için davacının 70 gün izin ... olduğu, bordrolarda çalışma süresi içerisinde olduğu anlaşılan izin ücreti tahakkuklarının gün olarak mahsubu, çalışma döneminin sonuna denk gelen izin tahakkuklarında ise, ödenenen toplam miktarların hak kazanılan miktardan mahsubu ile davacının yıllık izin ücretine hak kazanamadığı tespit edilmiştir. Ne var ki bu kabul şekli eksik incelemeye dayalı olup hatalıdır.

7. Öncelikle İlk Derece Mahkemesince; davacının çalışma süresine rastlayan izin tahakkuklarının ait olduğu dönemlerde Türkiye'de olup olmadığı, Türkiye'de ise bu tarihlere ilişkin aylık ücretlerinin ödenip ödenmediği araştırılarak ücretleri ödenmiş ise davacının yıllık ücretli izinlerini Türkiye'de bulunduğu tarihlerde kullandığı kabul edilerek buna göre hesap yapılıp karar verilmelidir. Diğer taraftan Türkiye'de bulunulan dönemlerin ücretleri ödenmemişse veya izin tahakkuklarının ait olduğu tarihlerde davacı yurt dışında ise bu sürelerde yıllık ücretli izin kullanmadığının kabulü ile sonuca gidilmesi gerekir. Ücret bordrolarında yer alan izin tahakkuklarının çalışma döneminin sonuna rastladığı kabulü ile hesaplama yapılan dönemler bakımından ise davacının yurt dışında bulunduğu döneme ait izin ücretinin ödendiğinin anlaşılması hâlinde şimdiki gibi bu sürelere ait ödenen izin ücreti miktarları yıllık izin ücretinden mahsup edilmelidir. Şayet izin tahakkuklarının karşılığı ödenmemişse izin ücretinin ödenmediği kabul edilerek sonuca gidilmelidir. Mahkemece eksik inceleme ile karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

8. Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince hüküm altına alınan miktarın karar tarihindeki Merkez Bankası Euro efektif satış kuru üzerinden Türk lirası karşılığının hatalı belirlenmesi suretiyle davacı lehine daha az vekâlet ücretine hükmedildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca reddedilen miktar dikkate alındığında, davalı lehine belirlenen vekâlet ücretinin de fazla olduğu görülmekle karar bu yönüyle de hatalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.