"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1214 E., 2023/1616 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Rize İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/378 E., 2023/14 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 01.06.2022 tarihli ve 2021/2209 Esas, 2022/974 Karar sayılı kararıyla İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince 06.04.2023 tarihli ek karar ile; kararı tamamlamak ve ek olmak üzere; davacının dava tarihi olan 19.03.2019 tarihi itibarıyla yevmiyesinin brüt 167,81 TL olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Kararların davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1998 yılında Rize İl Özel İdaresinde çalışmaya başladığını, 2010 yılı Haziran ayında Yol-İş Sendikasına üye olduğunu, öncesinde Koop-İş Sendikası üyesi olduğunu ve toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandığını, davacının 2011 yılında Rize Valiliğine geçmesine rağmen 15.07.2013 tarihine kadar Yol-İş Sendikası ile imzalanan toplu iş sözleşmesine göre özlük haklarının verilmeye devam edildiğini, davacının intibakı yapılırken önceki hizmetleri yok sayılarak yeni işe başlamış gibi kabul edildiğinden eksik derece ve kademeye bağlı olarak eksik ücret ödemesi yapıldığını, Rize İş Mahkemesinde bu yönde açtıkları davanın kabul edilerek kesinleştiğini, derece ve kademesinin tespit edildiğini, davalı Rize Valiliğinin bu kararın kendilerini bağlamadığını belirterek davacıya eksik ödeme yaptığını, ayrıca davacının 15.07.2013 tarihinden itibaren Koop-İş Sendikası üyesi olarak iş yerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden tam anlamıyla yararlandırılmadığını ileri sürerek davacının derece ve kademesinin doğru şekilde tespiti ile 15.07.2013 tarihinden itibaren Koop-İş Sendikası üyesi olarak iş yerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanma şeklinin tespiti ve aylık ücret, ikramiye, ilave tediye, yıpranma primi alacakları ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, müvekkili İdare ile Yol-İş Sendikası arasında 01.03.2011-28.02.2013 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin 26.06.2012 tarihinde imzalandığını, davacı ve diğer işçilerin toplu iş sözleşmesi hükümlerine tâbi olduklarını, toplu iş sözleşmesinin 4 üncü maddesine göre bu maddeye dayanılarak başka işverenin veya aynı işveren olmakla birlikte Yol-İş Sendikası üyeliğinden önce başka işkolunda çalışılan çalışma süreleri için derece kademe ilerlemesi talebinde bulunulamayacağını, davacının ücretlerinin eksiksiz ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda davalı Rize Valiliğinin tüzel kişiliği bulunmadığından 6100 sayılı Kanun'un 124 üncü maddesi gereğince İçişleri Bakanlığının davaya iştirakinin sağlandığı ve Rize Valiliğinin taraf sıfatının kaldırıldığı, dosyada mevcut davacının 07.01.2013 tarihinde açtığı ve Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince bozulan ve sonrasında Rize İş Mahkemesinin 2015/492 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada verilen karar uyarınca, davacının önceki hizmetleri derece ve kademe tespitinde değerlendirilerek tespitine karar verilen yeni derece ve kademesi doğrultusunda toplu iş sözleşmesi karşılığı ücret skalasına göre olması gereken ücretleri ile ödenen ücretleri mukayese edilip zamanaşımı hususu gözetilerek dava tarihi 07.01.2013 tarihine kadar olan fark ücret, akdi ikramiye, ilave tediye ve yıpranma primi ücretlerinin tahsiline karar verildiği, bu kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2019/2649 Esas, 2019/6755 Karar sayılı kararı ile bozulması üzerine Rize İş Mahkemesinin 2019/135 Esas, 2020/433 Karar sayılı dosyasında verilen kararda, davacının 07.01.2013 tarihi itibarıyla 6. derece ve 12. kademede olduğunun belirlendiği, bu kararın 12.01.2022 tarihinde onanarak kesinleştiği, davacının bu defa işbu dava ile 15.07.2013 tarihinden itibaren Koop-İş Sendikası üyesi olarak davalı işyerinde imzalanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden olması gerektiği şekilde yararlandırılmadığından bahisle fark ücret alacaklarını talep ettiği, davacı asılın Rize İş Mahkemesinin 2019/135 Esas, 2020/433 Karar sayılı dosyasında verilen karar, Yargıtay Dairesince onanıp kesinleştiğinden bu dava için davacının 15.07.2013 tarihi itibarıyla 6. derece ve 12. kademede ve bu tarihteki yevmiyesinin ise brüt 88,07 TL olduğunun tespitiyle bu yönde ve zamanaşımı def'i de değerlendirilerek yapılan hesaplama doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin 06.04.2023 tarihli ek kararı ile; davacı vekilinin tamamlama talebinde bulunması üzerine, 05.01.2023 tarihli ve 2022/378 Esas, 2023/14 Karar sayılı kararı tamamlamak ve ek olmak üzere; davacının dava tarihi olan 19.03.2019 tarihi itibarıyla yevmiyesinin brüt 167,81 TL olduğunun tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararlarına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; zamanaşımı defînde bulunduklarını, yetki, hak düşürücü süre ve husumet itirazlarının bulunduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, faiz başlangıcı ve faiz türünün hatalı olduğunu, davacının uzun yıllar Rize İl Özel İdaresine ait işyerinde çalıştığını, Yol-İş Sendikasının taraf olduğu 26.06.2012 tarihinde imzalanan ve 01.03.2011-28.02.2013 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin geçici 4 üncü maddesinde yer alan; başka bir işverenin ve aynı işveren olmakla birlikte Yol-İş Sendikası üyeliğinden önce başka bir işkolunda geçen çalışma süreleri için derece ve kademe ilerlemesi talebinde bulunulamayacağına ilişkin hüküm gereğince davacının taleplerinin haksız olduğunu, davanın reddi gerektiğini, aleyhe vekâlet ücretine ve giderlere hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacının davalı İdareden alacağı bulunmadığını, asıl ve ek kararın bozulması gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının Rize İl Özel İdaresi aleyhine mevsimlik işçi olarak çalıştığı dönemlerin derece ve kademe belirlenmesinde dikkate alınmasına yönelik 07.01.2013 tarihinde dava açtığı, Rize İş Mahkemesinin 2019/135 Esas ve 2020/433 Karar sayılı kararı ile; davacının 07.01.2013 tarihi itibarıyla 6. Derecede ve 12. kademede olduğu tespit edilerek 01.01.2013 tarihine kadar hak ettiği alacaklara İl Özel İdaresi aleyhine hükmedildiği, kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12.01.2022 tarihli ve 2021/12844 Esas, 2022/252 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, kararda tespit edilen derece ve kademenin davalı İdare tarafından uygulanmaması üzerine eldeki davanın açıldığı, davacının üye olduğu sendika bilgileri ve toplu iş sözleşmeleri birlikte değerlendirildiğinde; alacakları ile derece ve kademesinin belirlenmesinde hata bulunmadığı, davalı İdare ile imzalanan toplu iş sözleşmeleri gereğince hesaplanan alacaklardan davalı İdarenin sorumlu olduğu, Rize İş Mahkemesinin davada yetkili olduğu, derdestlik bulunmadığı, zamanaşımının gözetildiği, faiz türünde hata bulunmadığı, alacakların önceki davada hüküm altına alınan tarihlerden sonrasına ilişkin olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (6111 sayılı Kanun) kapsamında devredildiği davalı işyerinde yevmiyesinin tespiti ile davalı işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği tarih ve buna bağlı olarak toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fark ücret alacaklarının hesap yöntemi ve dönemi hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 6111 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin altıncı fıkrası şöyledir:
"Devredilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları; toplu iş sözleşmesi bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadar devir işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, toplu iş sözleşmesi olmayan işçiler bakımından 2010 yılı Kasım ayında geçerli olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenir. Devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan kurum sorumlu tutulamaz. Kıdem tazminatına ilişkin hükümler saklıdır.”
3. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi ile 53 üncü maddesinin ikinci fıkrası.
4. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun "Dava şartı olarak arabuluculuk" kenar başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca "Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.". Maddenin ikinci fıkrasında ise "...Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." düzenlemesi yer almaktadır.
5. 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacının dava konusu dönemde hesaplamalara esas alınacak yevmiye miktarı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Davacı 1998 yılında Rize İl Özel İdaresinde çalışmaya başlamış, 2011 yılı Kasım ayından itibaren Rize Valiliği nezdinde çalışmasına devam etmiştir.
3. Davacı, dava dışı Rize İl Özel İdaresi aleyhine geçici işçi olarak çalıştığı dönemlerin derece ve kademesinde dikkate alınmasına yönelik 07.01.2013 tarihinde dava ikame etmiş; yapılan yargılama sonucunda verilen karar, temyiz incelemeleri sonucu iki kez bozulmuş ve en son Rize İş Mahkemesinin 2019/135 Esas ve 2020/433 Karar sayılı kararı ile; davacının 07.01.2013 tarihi itibarıyla derecesinin 6, kademesinin 12 olduğu tespit edildikten sonra 01.01.2013 tarihine kadar hesaplanan fark alacak miktarının, sözü edilen davanın davalısı Rize İl Özel İdaresi dönemine ilişkin olan kısmı hüküm altına alınmıştır. Bu karar Dairemizin 12.01.2022 tarihli ve 2021/12844 Esas, 2022/252 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiş; kararda tespit edilen derece ve kademenin Rize Valiliği tarafından uygulanmadığı ve davacının 15.07.2013 tarihinden itibaren Koop-İş Sendikası üyesi olarak iş yerinde yürürlükte olan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden tam anlamıyla yararlandırılmadığı ileri sürülerek temyiz incelemesine konu somut dava ikame edilmiştir.
4. Eldeki davada hükme esas alınan 10.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacının 07.01.2013 tarihindeki yevmiyesi 82,68 TL olarak esas alınıp, bu miktara toplu iş sözleşmesi gereği uygulanan ücret artışı ve zam oranıyla birlikte 15.07.2013 tarihindeki davacı yevmiyesi 88,07 TL olarak belirlenmiştir. Ne var ki bu şekilde sonuca gidilmesi hatalıdır.
5. Şöyle ki davacı tarafından davalı Rize İl Özel İdaresi aleyhine 07.01.2013 tarihinde açılan ve kesinleşen yukarıda sözü edilen davada; davacının, 07.01.2013 tarihi itibarıyla hak ettiği derecesinin 6, kademesinin 12 olduğu, Rize Valiliğine geçiş tarihi olan 01.11.2011 itibarıyla yevmiyesinin 75,32 TL olduğu tespit edilmiştir. Devir tarihi için belirlenen bu yevmiye, Rize Valiliği bakımından da bağlayıcı ise de; Rize Valiliği sözü edilen bu dosyanın tarafı olmadığından, önceki davada Rize Valiliğinde çalışmanın başladığı 01.11.2011 tarihinden sonrası için yapılan hesaplama ve belirlenen yevmiye tutarının Rize Valiliği bakımından bağlayıcı olduğundan söz etmek mümkün değildir. Dolayısıyla somut davada hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Rize İş Mahkemesinin 2019/135 Esas ve 2020/433 Karar sayılı dava dosyasında 01.11.2011 tarihinden sonrası için yapılan hesaplama ve belirlenen yevmiye esas alınarak 07.01.2013 tarihindeki yevmiye ücretinin tespiti hatalı olmuştur.
6. Şu hâlde davacının 01.11.2011 tarihindeki geçiş yevmiyesi 75,32 TL olarak hesaplamaya esas alınmalı ve sözü edilen dava davacı bakımından kesin olduğundan, 07.01.2013 tarihinde davacının derecesi 6, kademesi 12 kabul edilmelidir.
7. Taraflar arasında çözümlenmesi gereken bir diğer uyuşmazlık, 6111 sayılı Kanun gereğince davalı Kuruma devredilen davacının ücret, özlük ile mali haklarının belirlenmesinde hangi toplu iş sözleşmesinin uygulanması gerektiği ve bu bağlamda devir tarihi itibarıyla devralan Kurumun tarafı olduğu toplu iş sözleşmelerinden yararlanma şartlarını taşıyıp taşımadığı noktalarında toplanmaktadır. İlgili Hukuk kısmında yer verilen 6111 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin altıncı fıkrasındaki düzenleme bir geçiş düzenlemesi mahiyetindedir. Bu hükümden, devir esnasında yararlandığı bir toplu iş sözleşmesi bulunan devredilen işçinin ücret ile diğer malî ve sosyal haklarının; devrolduğu işyerinde yararlanma hakkına sahip olduğu yeni bir toplu iş sözleşmesi imzalanıncaya kadar, devir öncesinde yürürlüğü devam eden toplu iş sözleşmesi hükümlerine tâbi olacağı anlaşılmaktadır.
8. Davacının nakledildiği işyerinde yeni bir toplu iş sözleşmesi düzenleninceye kadar nakilden önce tâbi olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanmayı sürdürmesi Kanun'un açık hükmünün gereğidir. Bu itibarla söz konusu toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya devam edebilmek için sendika üyeliğinin devamı şartı aranmaz. Aynı şekilde bir başka sendikaya üye olunması yahut işkolu değişikliği toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya devam etme bakımından herhangi bir etki yaratmaz. Esasen Kanun'da "devredilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları ... toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, ... belirlenir" denilerek devredilen işçilerin devir olunan işyerinde yeni bir toplu iş sözleşmesi düzenleninceye kadar yaşayabilecekleri maddi kayıpların önüne geçilmek istenmiştir. 6111 sayılı Kanun'da devredilen bir işçiye devir öncesi tâbi olduğu toplu iş sözleşmesinin uygulanmasına devam olunacağı değil; işçinin ücret, malî ve sosyal haklarının devir öncesinde yararlanılan toplu iş sözleşmesine göre belirleneceği vurgulanmaktadır.
9. Belirtilen bu ilkeler ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde; davacı dava dışı Rize İl Özel İdaresinde çalışırken Kasım 2011 tarihinde 6111 sayılı Kanun kapsamında davalı Rize Valiliğine devredilmiş ve devirden sonra 07.01.2013 tarihinde Koop-İş Sendikasına üye olmuştur. Davacının sendikaya üye olduğu tarih itibarıyla davalı tarafından devirden sonra imzalanan ilk toplu iş sözleşmesi 16.12.2013 tarihinde imzalanan ve yürürlük tarihi 15.07.2013-14.07.2015 olan toplu iş sözleşmesidir. Dava dilekçesinde davacı, Koop-İş Sendikası üyesi olarak, bahsi geçen toplu iş sözleşmesi hükümlerinden 15.07.2013 tarihinden itibaren olması gerektiği şekilde yararlandırılmadığını ve Kasım 2011 tarihinde davalı Kuruma geçiş yapmış ise de 15.07.2013 tarihine kadar devirden önce tâbi olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlandırıldığını ileri sürmüştür. 6111 sayılı Kanun'un ilgili açık hükmü gereği davacı devirle geldiği işyerinde yenisi imzalanıncaya kadar devir işleminden önce tâbi olduğu toplu iş sözleşmesinden faydalanabilecektir.Yeni toplu iş sözleşmesinin 16.12.2013 tarihinde imzalanması karşısında davacının bu tarihten önceki bir tarih esas alınarak davalı işyerinde yürürlükte olan 15.07.2013-14.07.2015 tarihli toplu iş sözleşmesinden yararlanma imkânı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının toplu iş sözleşmesi hükümlerinden 15.07.2013 tarihi itibarıyla yararlandırılması hatalı olmuştur.
10. Sonuç itibarıyla davacının; Kasım 2011 tarihindeki yevmiyesi 75,32 TL olarak esas alınmalı (ve davacı bakımından kesinleşen karar gereği 07.01.2013 tarihi itibarıyla davacının hak ettiği derecenin 6, kademenin 12 olduğu kabul edilmeli), devirle geldiği işyerinde yeni toplu iş sözleşmesinin 16.12.2013 tarihinde imzalanması nedeniyle bu tarihe kadar devir işleminden önce tâbi olduğu toplu iş sözleşmesi hükümleri gereği uygulanan ücret artışı ve zam oranıyla birlikte yevmiyesi belirlenmeli, 16.12.2013 tarihinden itibaren ise yevmiyesi Koop İş Sendikasının taraf olduğu 15.07.2013-14.07.2015 arası yürürlük süreli ve sonraki tarihli toplu iş sözleşmeleri hükümlerine göre belirlenerek sonucuna göre, davacının talebi ile bağlı kalınarak ve usuli kazanılmış haklar gözetilerek fark alacak hesabı yapılmalıdır.
11. Diğer yandan dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş, sürecin anlaşamama ile sonuçlanması üzerine 08.03.2019 tarihli son tutanak dava dilekçesine eklenerek dava açılmıştır. Hükme esas alınan ve davacının ıslahına dayanak oluşturan bilirkişi raporunda, dava konusu alacaklara ilişkin hesaplamalar 19.03.2019 tarihine kadar yapılmıştır. Arabuluculuk faaliyeti ise tarafların anlaşamadığına ilişkin düzenlenen son tutanak tarihinden önce muaccel olan alacaklar için gerçekleştirilmiştir. Arabuluculuk son tutanak tarihinden sonra muaccel hâle gelen talep dönemi için arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği dikkate alındığında; bu dönem yönünden davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da hatalı olup bir diğer bozma nedenidir.
12. Diğer yandan dava eda davası niteliğinde olup davacının tespite yönelik talebinin ayrı bir dava gibi değerlendirilmesi ve ek karar ile ayrıca tespit hükmü kurulması da hatalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi karar ve ek kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.