Logo

9. Hukuk Dairesi2023/21144 E. 2024/5241 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı kurum ile davacı arasında alt işverenlik ilişkisi bulunduğu iddiasıyla açılan alacak davasında, mahkemenin verdiği hükümde alacak miktarlarının belirsiz ve denetime elverişli olmaması ile davacının tespit talebinin eda davasında ön sorun olarak değerlendirilmemesi uyuşmazlığına ilişkin temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesi'nin hüküm fıkrasında alacak miktarlarını net bir şekilde belirlemeden tamamlama dilekçesindeki miktarları hüküm altına alması, hükmedilen miktarların bilirkişi raporlarıyla örtüşmemesi ve hesaplama yönteminin açıklanmaması nedeniyle denetime elverişli olmaması, ayrıca davacının asıl işverenlik tespit talebinin eda davasında ön sorun olarak değerlendirilmesi gerekirken ayrı bir tespit hükmü kurulması usul hataları gözetilerek, İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :... Mahkemesi

SAYISI : 2023/385 E., 2023/856 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince 11.10.2023 tarihli ek karar ile davalı vekilinin temyiz dilekçesinin kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Ek karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.

İlk Derece Mahkemesince, kararın kesin nitelikte olması nedeniyle davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiş ise de verilen kararın 6100 ... Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 ... Kanun) 341 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen miktar itibarıyla kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemeyeceğinden kesinlik sınırına bakılmaksızın temyizin olanaklı bulunduğu kabul edilmelidir. Bu durumda temyiz dilekçesinin miktardan reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; 11.10.2023 tarihli ek kararın bozularak ortadan kaldırılması gerekir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen asıl kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... İşletmelerine (...) bağlı ... Linyitleri İşletmesi (GLİ) Müdürlüğünün lavvar tesislerinde, davalı Kurum yetkililerinin ... ve talimatları altında 4857 ... ... Kanunu'nun 2 nci maddesine aykırı olarak muvazaalı şekilde görünüşte alt işveren işçisi olarak çalıştığını, hizmet alım sözleşmelerinin geçersiz olduğunu, davacı ve arkadaşlarının başlangıçtan itibaren davalı Kurumun işçisi olarak muamele görmeleri gerektiğinden bahisle dengi kadrolu işçiye göre yoksun kaldığı hakların tahsili için işbu davayı açtıklarını, işyerine ilişkin alt işverenlik sözleşmesinin muvazaalı olduğu hususunda ... 1. Asliye Hukuk (...) Mahkemesinin dosyasında karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, davalı Kurumda davacının dengi işçi bulunduğunu ileri sürerek fark ücret, ikramiye, ilave tediye alacakları ile toplu ... sözleşmesinden kaynaklı bir kısım işçilik alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'i ve husumet itirazında bulunduklarını, davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkili Kuruma dayanışma aidatı kesilmesine dair hiçbir belge veya bilginin sendika tarafından gönderilmediğini, davacının Kurumları işçisi olmadığını ve ücretlerini Kurumlarının ödemediğini, müvekkili Kurumun ihale makamı olduğunu, işveren sıfatını haiz olmadığını, davacı ile müvekkili Kurum arasında herhangi bir bağ veya sözleşme olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Fer'î müdâhiller ... ile ... vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı ile müvekkili Şirketler arasında muvazaalı alt işverenlik sözleşmesinin yapıldığını iddia ettiğini, ancak ihale konusu işte davalı Kurumun ihale makamı pozisyonunda olduğunu, alt işverenlik sözleşmelerinin muvazaalı olmadığını, bu nedenle fer'î müdâhil olarak katılmayı talep ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

... ... Mahkemesinin 11.01.2023 tarih, 2022/414 Esas ve 2023/16 Karar ... kararı ile; davalı Kurum ile dava dışı Şirketler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi incelendiğinde, söz konusu işin mal ve hizmet üretimine ilişkin olmakla beraber doğrudan organizasyonu içerisinde yer almayan, üretimin zorunlu unsuru olmayan ancak asıl ... devam ettikçe devam eden ve asıl işe bağımlı olan ... olduğu, davacının yaptığı işlerin teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren bir ... olmadığı, tanık anlatımlarından işyerinde verilen ... ve talimat ilişkisinin her işyerinde amirler tarafından verilen talimatlar olduğu, kullanılan malzemelerin normal hayatın içinde olduğu, bu bakımından davalı Kurum ile alt işveren şirketler arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu ve ilişkinin geçerli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 27.02.2023 tarihli ve 2023/424 Esas, 2023/531 Karar ... kararıyla; davacının yer üstünde ihale yapılan ... doğrultusunda elektrikçi olarak çalıştığı ve yapılan işin niteliği itibarıyla davalı ile alt işveren firma arasında muvazaa ilişkisi bulunmayıp asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğunun anlaşıldığı; bu yönüyle İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu, yine davacının asıl işveren işyerinde uygulanan toplu ... sözleşmesinden kaynaklanan alacakları nedeniyle başvurusu olmadığı, bu yöndeki ret kararının da yerinde olduğu belirterek davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur

2. Dairemizin 07.....2023 tarihli ve 2023/7829 Esas, 2023/8763 Karar ... ilâmı ile; dava konusu alacak taleplerinin muvazaa tespiti yapılan ve kesinleşen döneme ilişkin olduğu, bu nedenle muvazaanın kabulü ile davacının davalı Kurum işçisi olarak talep edilen alacaklara hak kazanıp kazanmadığının tespitinin gerektiği gerekçesiyle kararın bozularak dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda, hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğu, davacının sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirildiğine dair somut delil olmadığı, toplu ... sözleşmesinden yararlanma talebine ilişkin 27.04.2018, 29.08.2018, 02.01.2019 ve 13.09.2019 tarihli dilekçeleri sunduğu ve toplu ... sözleşmesine bağlı alacaklara hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; kararın kesin olmamasına rağmen temyiz isteminin reddedilmesinin hatalı olduğunu, fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak hüküm kurulmasını kabul etmediklerini, davanın belirsiz alacak davası olduğunu ve bu davaya bağlı ek dava açılamayacağını, muvazaa tespitine, husumete, zamanaşımına yönelik itirazlarını tekrarladıklarını, davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, muvazaa tespitinin hatalı olduğunu, davacının ilave tediye ücretine hak kazanmadığını, davacının sendika üyeliğinin müvekkili Kuruma bildirilmediğini, yakacak yardımının ayni verildiğini, toplu ... sözleşmesinden kaynaklı ikramiye alacağı hesaplamasını kabul etmediklerini, brüt ücret üzerinden karar verilmesinin ve yürütülen faiz türü ile başlangıç tarihinin doğru olmadığını, yargılama gideri, harç ve vekâlet ücretinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

1. 6100 ... Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddeleri.

2. 6100 ... Kanun'un "Hükmün kapsamı" kenar başlıklı 297 nci maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

"Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir."

3. Değerlendirme

1. 6100 ... Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre hüküm fıkrasında, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.

2. Somut olayda bozmadan sonra kurulan hükümde İlk Derece Mahkemesince, alacakların tamamına yönelik bir belirleme yapılmadan tamamlama dilekçesindeki miktarlar hüküm altına alınmış, sadece ücret farkı alacağının davacının talebi ile bağlı kalınarak hüküm altına alındığı belirtilmiştir.

3. Diğer yandan İlk Derece Mahkemesince hüküm altına alınan alacak miktarları bilirkişi raporları ile hesaplanan miktarlarla örtüşmemektedir. İlk Derece Mahkemesince hangi bilirkişi raporuna itibar edildiği yahut hükmedilen alacak miktarlarının ne şekilde hesaplandığı açıklanmamış olduğundan dava konusu alacakların hesabına esas hesap unsurlarının denetlenmesi mümkün değildir. Bu hâliyle hüküm altına alınan miktar denetime elverişli değildir.

4. Ayrıca davacı dava dilekçesinde müvekkilinin baştan itibaren davalı Kurumun işçisi olduğunun tespiti talebiyle birlikte bu sebeple ... fark ücret alacaklarını talep etmiştir. Davacının bu tespit talebi eda davasında ele alınması gereken bir ön sorundur. Mahkemece ayrı bir dava gibi değerlendirili tespit hükmü kurulmuş olması da bir başka hatalı yöndür.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. İlk Derece Mahkemesince verilen 11.10.2023 tarihli ek kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.