"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/217 E., 2023/826 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile asıl davanın kısmen kabulü, birleşen davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Malatya 3. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/118 E., 2023/28 K.
BİRLEŞEN DAVA
MAHKEMESİ : Malatya 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/173 E., 2020/143 K.
Taraflar arasındaki tespit ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... TAO (Banka) vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonunda, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Banka vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı Banka vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddi ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin en son Malatya Hukuk İşleri Müdürlüğünün ve Bankanın adliyelerdeki davalarla ilgili her türlü takip işlemlerini, resmî daireler nezdindeki işlerini, dosya kapama işlerini, avans çekme ve kapama işlerini yaptığını, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında müvekkilinin her ne kadar temizlik şirketi çalışanı gözükmekte ise de başından itibaren davalı Bankanın çalışanı olduğunu, müvekkilinin davalı Banka tarafından işe aldığını, çalışma düzeninin davalı Banka tarafından belirlendiğini, emir ve talimatları davalı Bankadan aldığını, davalılar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu, müvekkilinin aynı statüde, aynı zamanda, aynı şartlarda çalışan A.K, O.K, S.T, M.B, H.G, O.T ve C.G. ile aynı işi yapmasına rağmen aynı ücret ve sosyal hakların müvekkiline verilmediğini, 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 5 inci maddesine aykırı davranıldığını, ücretinin eksik ödendiğini, fazla çalışma yapmasına rağmen karşılığının ödenmediğini ileri sürerek müvekkilinin davalı Bankanın çalışanı olduğunun tespiti ile 13.05.2010-21.08.2015 tarihleri arasındaki eşitlik ilkesine aykırılıktan doğan tazminat, fark ücret, ikramiye, temettü alacağı, mesken ve meslek tazminatı, eşya nakil masrafı, prim, harcırah, giyim yardımı, fazla çalışma ücreti ve davalının kötüniyetli olduğunun tespiti ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun (1136 sayılı Kanun) 164 üncü maddesinin 4 ve 5 inci fıkralarınca belirlenecek olan vekâlet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; asıl dava dilekçesindeki gerekçeleri ileri sürerek 21.08.2015-26.07.2016 tarihleri arasındaki eşitlik ilkesine aykırılıktan doğan tazminat, fark ücret, ikramiye, temettü alacağı, mesken ve meslek tazminatı, eşya nakil masrafı, prim, giyim yardımı ve davalının kötüniyetli olduğunun tespiti ile 1136 sayılı Kanun'un 164 üncü maddesinin 4 ve 5 inci fıkralarınca belirlenecek olan vekâlet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Banka vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazında bulunarak davacının diğer davalının çalışanı olduğunu, hizmet alımı sözleşmesine dayalı hukuki ilişkinin muvazaalı olduğu iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili Banka çalışanları ile aynı eşit haklardan faydalanmak istemesinin haksız ve kötüniyetli olduğunu, eşit işe eşit ücretin ancak kendi işvereninin bünyesindeki kendi statüsünde çalışanlar ile sınırlı olacağını, davacıya her türlü hak ve alacağının çalışmakta olduğu Kurum tarafından eksiksiz ve zamanında ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının başından itibaren davalı Bankanın çalışanı olduğu, davalı Bankanın diğer davalı Şirketle imzaladığı muvazaalı sözleşme ile daha düşük ücretle ve sosyal haklar ödemeksizin banka işlemlerini yürütmek amacıyla personel temini yoluna gittiği, 4857 sayılı Kanun'un 5 inci maddesine aykırı davrandığından davacının 4 aylık tazminata hak kazandığı, 03.11.2010-21.08.2015 tarihleri arasında davacıyla aynı işi yapan işçi A.K'ye ödenen aylık ücretlere göre fark alacağa hak kazandığı, aynı işçiye ödenen temettü ücretinin davacıya da ödenmesi gerektiği, Banka Personel Yönetmeliği'ne göre ikramiye, mesken ve meslek tazminatı ile giyim yardımına hak kazandığı, davacının takip memuru olarak katıldığı hacizlerde düzenlenen haciz tutanakları ile 2014-2015 yılları haciz beyannamelerinin dosyaya sunulduğu, davacıya bu görevleri için harcırah ödemesi yapılmadığından harcırah alacağına hak kazandığı, davalı Banka tarafından sunulan belgeye göre dava edilen 2010/4-2015/3 dönem arasında 4 personele prim ödendiği, davacıya da prim ödenmesi gerektiği, davacı ile avukatı arasındaki vekâlet ücreti taraflar arasındaki hukuki ilişkiden kaynaklandığından davalılar aleyhine sonuç doğurmayacağı; birleşen davada ise asıl davada eşit işe eşit ücret tazminatı hakkında karar verildiğinden tekrar bu alacağın kabul edilmesinin mükerrerlik oluşturacağı, diğer alacak taleplerinin asıl davadaki gerekçelerle kabulü gerektiği gerekçeleriyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Banka vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Banka vekili; davanın husumet yönünden reddedilmesi gerektiğini, diğer davalı ile arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığını, Banka çalışanları ile davacının eşit haklardan faydanlanmak istemesinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporundaki ücret farkı ve diğer haklardan davacının faydalanması hususundaki tespitlerin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalılara karşı işe iade davası açtığı, davada davacının davalı Şirkete iadesine karar verildiği, davacı tarafından karara karşı kanun yoluna başvurulmadığı, işe iade davası açtığı dönemin 01.07.2016-30.06.2018 ihale dönemi içinde olduğu, bu dönem bakımındanmuvazaa bulunmadığını davacının kendisi kabul ettiğinden bu dönemde muvazaadan kaynaklı fark alacağının bulunmadığı, diğer ihale dönemlerinde ise davalı Banka ile davalı Şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu; ancak davacının sendika üyesi olmadığı ve dayanışma aidatı ödemediği, bu nedenle toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanamayacağı, Bankada kadrolu olup sendikasız çalışan emsal personel bulunmadığından ücret farkı ve eşitlik ilkesine aykırılıktan doğan tazminat talebi ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan diğer taleplerin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı Bankanın istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Banka vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; davadaki taleplerinin kaynağının sendika üyeliği ve toplu iş sözleşmesi olmadığını, taleplerinin Vakıfbank Personel Yönetmeliğinde düzenlendiğini, taleplerinin ret gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, davalılar arasında muvazaa olduğunun ... olduğunu, davacının kadrolu işçiler gibi işe alınsaydı sendika üyesi olacağını, sendika üyesi olmasa bile Personel Yönetmeliği'nden yararlandırılması gerektiğini, davalının eşit işe eşit ücret ilkesine aykırı davrandığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; zamanaşımı def'i ileri sürmelerine rağmen değerlendirilmediğin, davacının fazla çalışma alacağının zamanaşımına uğradığını, davacının fazla çalışma alacağının kendi ücreti üzerinden hesaplanması gerektiğini, diğer davalı ile Banka arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı ve bu nedenle davacının alacağının bulunup bulunmadığı, eşit işe eşit ücret ilkesine aykırılık iddiasıyla tazminata hak kazanıp kazanmadığı, davalı Banka tarafından ileri sürülen zamanaşımı def'inin değerlendirilip değerlendirilmediği hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 177 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 317 nci maddesinin ikinci fıkrası, 319 uncu maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı Kanun’un "Tanımlar" başlıklı 2 nci maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:
"Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. ..."
3. Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin "Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulma şartları" kenar başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi şöyledir:
"Alt işverene verilen iş, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise, verilen iş işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmalıdır.""Alt işverene verilen iş, işyerinde mal veya hizmet üretiminin yardımcı işlerinden olmalıdır. Asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi durumunda ise, verilen iş işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmalıdır."
4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesine göre bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı ve davalı Banka vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta; davacı, asıl davada başından beri davalı Bankanın işçisi olduğunu ileri sürerek 13.05.2010- 21.08.2015 tarihleri arasındaki döneme ilişkin alacaklarını talep etmiş, birleşen dava ile de 21.08.2015-26.07.2016 tarihleri arasındaki döneme ilişkin alacaklarını talep etmiştir. Davacının Malatya 1. İş Mahkemesinde açtığı işe iade davasında, 06.12.2016 tarihinde davacının davalı Şirketteki işyerinde işe iadesine karar verilmiş, davacı bu kararı istinaf ve temyiz etmemiştir. Böylece davacı, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığını kabul etmiş olup işe iade davasında verilen karar ile davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı hususu kesinleşmiştir. Bu durum davacının çalıştığı tüm dönem için geçerlidir. Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesince davalılar arasında sadece son ihale döneminde muvazaa olmadığının kabulü hatalıdır. Davalılar arasındaki tüm ihale dönemi bakımından muvazaanın olmadığının kabulü ile davacının muvazaa nedeniyle talep ettiği alacaklarının bu gerekçeyle reddi gerekmektedir. Fazla çalışma alacağının da emsal olarak kabul edilen işçiye göre değil davacının kendi ücretine ve 4857 sayılı Kanun'un fazla çalışma alacağına ilişkin hükümleri doğrultusunda yapılan hesaplamaya göre hesaplanıp hüküm altına alınması gerekir.
3. Diğer yandan, davacı 2015 yılına kadar harcırah ödemesi yapıldığını, 2015 yılından itibaren bu alacaklarının ödenmediğini ileri sürmüştür. Davacının 2011, 2012 ve 2013 yıllarında yaptığı görev seyahatlerine ilişkin düzenlenen harcırah beyannameleri dosyada mevcut olup davacıya yapılan harcırah ödemesinin işyeri uygulaması hâline geldiği sabittir. Bu nedenle davacının dosyada bulunan 2015 yılına ait haciz tutanak ve beyannameleri dikkate alınarak kendi ücreti üzerinden yapılacak hesaplama doğrultusunda bu alacağının hüküm altına alınması gerekmektedir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.