Logo

9. Hukuk Dairesi2023/2537 E. 2023/5184 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı kurum ile alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı, davacının ücret farkı, kıdem ve manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının asıl işverenin işçisi olduğuna dair iddiasını ispatlayamaması, fiilen yaptığı işin uzman yardımcılığı olmadığının tespiti ve psikolojik taciz iddiasını destekleyecek yeterli delil sunulamaması gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddeden direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl davada dava dilekçesinde; davacının 01.01.2012 tarihinde davalı Kurumun Erzincan 11. Bölge Müdürlüğünde çalışmaya başladığını, işe başladığı, tarihten itibaren sürekli işçi kadroya geçiş tarihinine kadar değişen alt işveren şirketler nezdinde çalıştığını, 2012-2014 yılları arasında yardımcı hizmet personeli, 2014 yılından kadroya geçtiği 01.04.2018 tarihine kadar nitelikli hizmet personeli ve 01.04.2018 tarihinden işten ayrıldığı 25.02.2019 tarihine kadar ise büro personeli olarak görev yaptığını, ... sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini, fesih tarihindeki brüt ücretinin 3.995,00 TL olduğunu, davacının davalı Kurum bünyesinde kadrolu çalışan uzman yardımcılarının yaptığı işi yapmasına rağmen sekreter kadrosunda çalıştırıldığını, davalı Kurum ile alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, bunun tespiti ile davacının 01.01.2017 tarihinden itibaren davalı Kurum nezdinde uzman yardımcısı olarak çalıştığının tespitini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleşen davada dava dilekçesinde; davacının, müdürünün talimatı ile kendi görev kapsamı dışında kalan işlere ilave olarak diğer personelin yapması gereken işleri de yerine getirdiğini, buna göre uygulamalı girişimcilik eğitimleri kapsamında görev tanımındaki işlere ilave olarak işler de yerine getirdiğini, kendisine verilen görevleri eksiksiz yerine getirmesine rağmen sebepsiz yere azarlanarak kötü muameleye maruz bırakıldığını, davacıya uygulanan mobbingin (psikolojik taciz) özellikle son 2 aylık süreçte yoğunlaştığını, uygulanan psikolojik tacizin davacı açısından artık dayanılmaz bir hâl aldığını, sağlığının bozulduğunu ve bu sebeplerle ... sözleşmesini feshetmek zorunda kaldığını ve manevi tazminata hak kazandığını ileri sürerek kıdem tazminatı, fark ücret alacağı ve manevi tazminat alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında yüklenici şirket personeli olarak çalıştığını, yapılacak işlerin ihalenin teknik şartnamesinde yer aldığını, bu doğrultuda yüklenici firma tarafından hazırlanan ve davacının imzaladığı bilinen belirli süreli ... sözleşmesinde aynı işlerin yer aldığını, ilgiliden ya da yükleniciden ihale süresince ... tanımları dışında herhangi bir ... yapılmasının istenmediğini, davacının 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, işçilerin kadroya geçmeden önce varsa geçmiş hak ve alacaklarından vazgeçtiklerini beyan ettiklerini ve sulh sözleşmesi imzalayarak kadroya geçirildiklerini, davacının geçmiş döneme ilişkin olarak hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğini, davacının 696 sayılı KHK ile 01.04.2018 tarihinde atandığı sürekli işçi kadrosunda 24.02.2019 tarihine kadar büro elemanı olarak çalıştığını, davacının ... sözleşmesini 25.02.2019 tarihinde bildirim şartına uymaksızın feshettiğini, Başkanlık Makamının 05.03.2019 tarihli oluru ile işten çıkışının uygun görüldüğünü, müvekkili Kurum ile hizmet alımı yapılan şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olmayıp geçerli bir şekilde kurulduğunu, davacının uzman yardımcısı olarak görev yapmadığını, kaldı ki davacının uzman yardımcılığı görevi için gerekli şartlara da haiz olmadığını, bu husustaki taleplerin haksız ve dayanaksız olduğunu savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; alt işveren işçilerinin bir kısmının, üstlenilen hizmet dışında asıl veya yardımcı başka işte çalıştırılmalarının asıl işveren alt işveren arasındaki sözleşmeyi muvazaalı hâle getirmeyeceğini, sadece başka işte çalıştırılan işçi açısından asıl alt işveren ilişkisinin unsurlarının bulmadığının kabul edilmesi gerektiği, davacının muvazaa iddiasını ispata yönelik olarak davalı işyerinde uzman yardımcısı olarak çalışan K.A'nın davacıya verdiği sistem şifresi ve kullanıcı adını yazdığı el yazılı belgeyi, davalı işyerinde müdür olarak çalışan S.Ö.B. tarafından paylaşılan görevlendirme elektronik postasının bilgisayar görüntü çıktılarını, Whatsapp görüşme görüntülerini ve tanık beyanlarını delil olarak ileri sürdüğü, davacının alt işverenler nezdinde çalıştığı döneme ilişkin 2017 yılı KOSGEB İdaresi Başkanlığı Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı İşi Teknik Şartnamesi'nin "Hizmetin tanımları" başlığını taşıyan 4 üncü maddesinde personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımına ilişkin konuların belirlendiği, davacının çeşitli dönemlerde alt işverenlere ilişkin nitelikli ve yardımcı hizmet alımı aylık faaliyet raporu ya da hizmet alımı faaliyet sonuç raporu belgeleri bulunduğu, bu raporların tamamında davacının söz konusu faaliyet döneminde gerçekleştirdiği ... ve işlemlerin sekretarya işlemleri, gelen ve giden evrak kayıt işlemlerini yapma, gelen telefonlara cevap verme, ilgili birimlere faks çekme, kargo ve posta işlemlerini yapma, arşiv dosyalama işlemlerini yapma, Kurumun destek ve faaliyetleri ile ilgili bilgilendirme ve tanıtım hizmetleri, toplantı organizasyon ve tanıtım hizmetleri olarak belirtildiği, davacı tarafından sadece emsal olarak bildirilen karar dışında davalı ile alt işverenler arasındaki ilişkinin muvzaalı olduğuna dair bir delilin dosyaya sunulmadığı, bu bağlamda davacının muvazaaya yönelik iddiasını ispat edemediğinden davacı tarafın tespit talebinin yerinde görülmediği; birleşen davaya konu talepler yönünden yapılan değerlendirmede ise psikolojik taciz iddiasına dayalı haklı fesih olgusunun dosya kapsamına göre sübut bulmadığı ve bu nedenle davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağı, genel ispat kuralları gereği davacının kişilik haklarının zedelendiğini ispat etmesi gerektiğinden, psikolojik taciz iddiası ve kişilik haklarına saldırı yapıldığı ispatlanamadığından şartları oluşmayan manevi tazminat talebinin reddine karar verildiği ve davacının ücret farkı alacağının da ispat edilemeyen muvazaa iddiası nedeniyle reddi gerektiği, davalı taraf ihbar talebinde bulunmuş ise de ihbarını talep ettiği şirketlerin adreslerini ve tebligat giderini yatırmadığından ihbar talebinin gereğinin yerine getirilemediği gerekçeleriyle asıl dava ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf başvurusunda; davacının herhangi bir geliri olmadığından adli yardım talebinin kabulü ile yargılama giderlerinin adli yardımdan karşılanmasına karar verilmesini, müvekkilinin çalışmaya başladığı tarihten itibaren davalı Kurumun sözleşme imzaladığı alt işveren şirketlere bağlı olarak çalıştığını, müvekkilinin başından beri asıl işveren nezdinde uzman yardımcısına ait işleri yerine getirdiğini ancak büro işçisi (sekreter) olarak istihdam edilmiş gibi gösterildiğini, muvazaa yönünden ret kararı verilmesinin hatalı olduğunu, aynı şekilde müvekkilinin uğradığı baskı ve psikolojik taciz yüzünden işten ayrılmak zorunda kaldığını, nitekim kadroya geçen davacının ortada hiçbir sebep yok iken istifa etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, asıl işveren ile alt işveren arasındaki muvazaalı ilişkinin açıkça ortada olmasına ve müvekkilinin kendi görev tanımı içerisindeki işlere ilave olarak görev tanımı dışındaki diğer uzman yardımcılarının ve müdürün yapması gereken işleri de yaptığı da ... olup bu surette ücreti de eksik ödenmiş olmasına rağmen fark ücret alacağı talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, başka personelin yapması gereken işlerin sık sık müvekkiline verildiğini, müvekkili işçinin, kendisine işyerinde psikolojik taciz uygulandığına dair kuşku uyandıracak olguların ileri sürmesinin yeterli olduğunu, işyerinde psikolojik taciz gerçekleşmediğini ispat külfetinin davalıda olduğunu, hukuk yargılamasında ve özellikle de psikolojik tacize dayanan iddialarda yüzde yüzlük bir ispatın aranmadığını, şüpheden uzak delil aramanın ceza yargılamasına ait olduğunu, ... hukuk ve ... hukuku yargılamasında vicdani kanaatin oluşmasına yetecek kadar bir ispatın yeterli olduğunu, taraflarca ileri sürülen delillerin sıhhat ve kuvvetinde tereddüt edilmesi hâlinde işçi lehine yorum ilkesinin uygulanması gerektiğini, psikolojik taciz gibi diğer dava türlerine göre ispatı nispeten daha zor olan bir konuda kesin ve mutlak bir ispatın aranmayacağını, bu konuda işçi lehine ispat kolaylığı göstermenin hakkaniyet ve adalete daha uygun olacağını, tanıklara doğru şekilde soru sorulmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi hâlinde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme unsurunun gerçekleşmiş olması gerektiği, bundan başka asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle haklarının kısıtlanması veya daha önce asıl işveren tarafından o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulması gibi muvazaa kriterlerinin bulunmaması gerektiği, aksi hâlde alt işveren işçisinin başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem göreceği, dosya kapsamına göre davacının yaptığı ... olarak gösterilen büro işlerinin davalının yardımcı işi niteliğinde olduğu, davacının iddia ettiği gibi uzman yardımcısı olarak çalıştığına dair bir işyeri kaydına rastlanmadığı, davacı fiilen yaptığı işin farklı olduğunu ileri sürmüş ise de bizzat davacı tanıklarının çalıştığı süre boyunca davacının görev tanımına uygun şekilde sekreterlik ve büro işlerinde çalıştığını beyan ettikleri, davacı tarafça uzman kadrosunda olan bir işyeri çalışanının işlem yapma şifreleri ve işyerine dair mesaj kayıtlarının delil olarak sunulduğu, uzman yardımcılığı için belirli bir eğitim ve sınav gibi yeterlilik şartlarının arandığı, davacının bu şartları taşımadığı gibi amir/uzman yardımcısının kendi görevi kapsamında gerekli işlemleri yaptıktan sonra amirlerin direktifi doğrultusunda davacının sekreterlik işi kapsamında kalacak şekilde amir işlemlerine yardım niteliğinde sayılabilecek bilgisayar sistemi üzerinden işlemleri takip ve sonlandırma kabilinden yaptığı işlerin davacının fiilen uzman yardımcısı olarak çalıştığı anlamına gelmeyeceği, bunun dışındaki iddialarla ilgili davacı tanıklarının davacıyı doğrular beyanları bulunmadığı gibi başkaca bir delil de bulunmadığı, bu nedenle davacının psikolojik taciz iddiasını ispat edemediği, davacının muvazaa ve bu iddiaya dayanan fark ücret talebi ile psikolojik tacize dair iddiası ispat edilemediğinden bu sebeplere dayandığı ileri sürülen işçi feshinin haklı fesih olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvurusunda; istinaf başvurusundaki sebepleri tekrar etmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme ile karar verildiğini savunarak kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı ile dava dışı alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığına ve davacının ücret farkı alacağına hak kazanıp kazanmadığına, ... sözleşmesinin feshi ile kıdem tazminatı ve manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.

2. 4857 sayılı ... Kanunu'nun 2 ve 24 üncü maddeleri ile 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan 1475 sayılı ... Kanunu'nun 14 üncü maddesi, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 58 ... maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihâi kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer ... sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.