Logo

9. Hukuk Dairesi2023/8649 E. 2023/7246 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalının takas def'ini süresinde ileri sürüp sürmediği, takasa konu alacağının bulunup bulunmadığı ve mahsup işleminin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının takas def'ine ilişkin savunmasının ve mahsup işleminin usul ve yasaya uygun olduğu, davacıya yapılan ödemelere ilişkin delillerin ve hesaplamaların doğru olduğu değerlendirilerek yerel mahkemenin kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :... Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 10.01.2008-15.08.2015 tarihleri arasında davalı Şirketin Çanakkale Bölgesinde satış ve pazarlama işlerinde çalıştığını, en son 5.500,00 TL net ücret aldığını ancak Sosyal Güvenlik Kurumuna eksik ücret üzerinden bildirim yapıldığını, aylık ücretine ilaveten yemek yardımından faydalandığını, ... sözleşmesinin davalı tarafça haksız ve bildirimsiz feshedildiğini, ancak kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmediğini, ... ... ve genel tatillerde çalıştırılmasına rağmen karşılığı olan ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izinlerini kullanamadığını ve kullandırılmayan yıllık izin ücretinin ödenmediğini, yaptığı satışlardan hak kazandığı prim alacaklarının da ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ... ... genel tatil ücreti ve prim alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının performansının yetersiz olması nedeniyle ... sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının müvekkili Şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığı gibi Şirkete borçlu olduğunu, davacıya 2012 yılında borç olarak iki ayrı çek verildiğini, davacının çek bedellerini tahsil etmesine rağmen müvekkiline herhangi bir ödeme yapmadığı için davacıdan alacaklı olduklarını beyanla alacağın takas mahsubunu talep etmiş; müvekkili Şirket 13.09.2010 yılında kurulduğu için davacının iddia ettiği gibi 10.01.2008 tarihinde müvvekkili nezdinde çalışmaya başlamasının söz konusu olmadığını, davacının herhangi bir prim alacağının bulunmadığını, yıllık izinlerini kullandığını, ... ... ve genel tatil günlerinde çalışma yapılmadığını beyanla öncelikle davanın reddine karar verilmesini istemiş; aksi kanaatle karar verilecek olması hâlinde ise takas def'i ve mahsup itirazlarının nazara alınmasını gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 24.05.2021 tarihli ve 2019/2453 Esas 2021/1233 Karar sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrası ücret konusunda taraf beyanlarının alındığı, dosya kapsamına göre davacı ücretinin aylık net 4.500,00 TL olduğunun anlaşıldığı, davalının feshe ilişkin savunmasına rağmen davacının hangi performans kriterlerine göre sözleşmesinin feshedildiğine ve buna ilişkin olarak savunmasının alınıp alınmadığına dair delil bulunmadığı, gerek sunulan e-posta çıktısı gerek davalı tanığının beyanlarına üstünlük tanınarak davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davalı tanıkları K.K. ve E.T'nin beyanlarından davacının dinî bayramlarda çalışmadığı ancak resmî bayramlarda çalıştığının anlaşıldığı, davacının 130 ... karşılığı yıllık izin ücreti alacağına hak kazandığı, dosyada primin hangi kriterlerde hangi oranda ödendiğine ve davacının bu kriterleri gerçekleştirip gerçekleştiremediğine dair bilgi ve belge bulunmadığından davacının prim alacağının reddine karar verildiği, davalı tanığı K.K'nin davacının ev alırken Şirketten 40.000,00 TL'lik çek aldığını daha sonra da kısım kısım işverene geri ödediğini beyan ettiği, davalı tanığı E.T'nin ise davalı Şirketin davacıya ev alırken yardım ettiğini, ancak primine istinaden bu ödemenin yapıldığını, davacının borcunun kalmadığını beyan ettiği, bu kapsamda taraflar arasındaki dava dışı alacak borç ilişkisine dair tespit yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle takas-mahsup işlemi yapılmadığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 24.05.2021 tarihli ve 2019/2453 Esas, 2021/1233 Karar sayılı kararıyla; her ne kadar Mahkemece, davacının ücretine ilişkin olarak 12.03.2019 günlü bilirkişi ek raporunun (B) seçeneğinde yer ... 4.500,00 TL aylık net ücret üzerinden yapılan hesaplamanın hükme esas alındığı belirtilmişse de dosya kapsamından Mahkemece hedeflenen anlatımın anılan ek raporun (A) seçeneğine yönelik olduğu, davalı tanıkları hakkında yalan beyanda bulundukları yönünde ciddi ve inandırıcı delil ileriye sürülmemiş olmakla, Mahkemece davalı tanıklarının beyanlarına itibar edilmesinde aykırı yön bulunmadığı, davalı cevap dilekçesinden de anlaşıldığı üzere takas mahsup def'ine konu olan hukuki işlemin, 2012 yılında davacıya verildiği savunulan iki adet çeke konu tutar olduğu, söz konusu çeklerin suretlerine yargılama aşamasında yapılan araştırmalara rağmen ulaşılamadığı, davalı tanığı E.T'nin beyanlarına itibarla çek bedellerinin ödendiğinin kabülü gerektiğini, bunun yanında davalı tarafça delil olarak gösterilen 20.10.2014 tarihli 50.000,00 TL tutarlı banka dekontunun takas mahsup def'ine konu olmadığı, olağan çalışma hayatında ödeme tarihi daha önce olan bir alacak dururken ödeme tarihi daha sonra bulunan bir alacağın bulunduğunu iddia etmenin mümkün olmadığı, çekle yapıldığı iddia edilen ödeme tarihlerinin 2012 yılına ilişkin olduğu, cevap dilekçesinde de davalı Şirketin 20.10.2014 tarihli ve 50.000,00 TL tutarlı bir alacağı bulunduğundan bahsedilmediği, bu nedenle takas ve mahsuba konu davacı borcu olmadığının kabülünde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmadığı, gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 21.09.2021 tarihli ve 2021/8248 Esas, 2021/12487 Karar sayılı ilâmı ile; davalı vekilinin diğer temyiz sebeplerinin reddine karar verilerek bir takas def'i olduğu taraflarca ileri sürülmedikçe kendiliğinden dikkate alınamayacağı, karşılık dava olarak ileri sürülebileceği gibi def'i olarak da ileri sürülebileceği, davalının cevap dilekçesinde, davacıya 2012 yılında iki adet çek verdiğini ve davacının çek bedellerini bankadan tahsil ettiğini, bu surette davacıya 40.000,00 TL ödeme yapıldığını belirterek takas def’inde bulunarak yapılan ödemenin mahsubunu talep ettiği; davacının, davalının bu savunmasına karşı çıkmayıp borcuna karşılık 30.000,00 TL ödeme yaptığını, bakiyesinin prim alacaklarından kesilerek davalı tarafından tahsil edildiğini, dava tarihi itibarıyla bir borcunun bulunmadığını beyan ettiği, buna mukabil davalının söz konusu ödemenin banka aracılığı ile davacıya ödenen 50.000,00 TL’lik borca mahsuben yapıldığını savunduğu, davacı vekili tarafından da dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra ileri sürülen takas def'inin savunmanın genişletilmesi mahiyetinde olduğu ve buna muvafakat etmediklerinin bildirildiği, davacının borcuna karşılık 30.000,00 TL’yi banka kanalıyla, bakiyesinin ise prim alacağından kesinti yapılmak suretiyle ödendiğinin tanık beyanları ile anlaşıldığına ilişkin kabule konu gerekçenin hüküm kurmaya yeterli olmadığı, dosya içeriğinde, bahse konu çeklerin suretleri ve/veya ne şekilde tahsil edildiklerine dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı da nazara alındığında, davacının ikrarı gözetilmek suretiyle, davalının takas def’ine ilişkin savunmasının üzerinde durulması ve çeklerin hangi bankanın hangi şubesinden verildiği ve davacı tarafından ne tutarda tahsil edildiğinin araştırılması, banka kanalı ile yapılan ödemeden sonra bakiye tutarın kalması hâlinde ise bunun davacının prim alacaklarından ne surette tahsil edildiğinin yöntemince belirlenmesi gerektiği gerekçeleriyle Bölge Adliye Mahkemesi kararın bozularak ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı işveren tarafından borç olarak verilen çeklere ilişkin olarak ilgili bankalardan bilgi evrakı celp edildikten sonra bilirkişiden rapor alındığı, yapılan araştırmaya göre toplam 40.000,00 TL bedelli çeklerin, davalı işveren tarafından davacıya ciro edildiği görülmekle bedellerinin tahsil edildiğinin anlaşıldığı, davacı tarafça her ne kadar tanık beyanına ve işyeri muhasebe birimi ile yaptığı elektronik posta yazışmalarına dayanılarak borcunun kalmadığı savunulmuşsa ise de iddiaya dayanak yapılan yazışmalardan davacının Haziran ayı itibarıyla hâlen işverene borcu bulunduğunun anlaşıldığı, davacının bakiye kalan 10.000,00 TL borcunu ödediğine ilişkin belge ya da ödeme makbuzu sunamadığı, dolayısıyla 10.000,00 TL yönünden borcun ödendiğinin ispatlanamadığı, Yargıtay bozma ilâmında belirtilen eksikliklerin giderildiği, davacının ... sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacağı şekilde sona erdiğinin yapılan yargılama ile ... olduğu, davalı tarafın takas def'i ve mahsup talebi yönünden, Yargıtay bozma ilâmı kapsamı ve konuya ilişkin mevzuat hükümleri gereğince belirlenen esaslara uygun şekilde aldırılan bilirkişi raporuna göre hesaplanan alacakların hüküm altına alındığı, takas def'i gözetilerek bakiye kalan tutarın 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 102 nci maddesinde yer ... esaslar gözetilerek mahsup işlemi uygulandığı, mahsup sonrası bakiye genel tatil alacağı bulunmadığı, geriye kalan alacak kalemlerinin aynı anda muaccel oldukları gözetildiğinde bakiye tutarın temerrüt tarihi önce gerçekleşmiş olan borçtan, yani kıdem tazminatından mahsup edildiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz yoluna başvurmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz başvurusunda; yargılamanın geldiği aşamada davalı tarafın 50.000,00 TL ödemeye ilişkin takas mahsup def'inde bulunmasının mümkün olmadığını, ortada olmayan bir borç için takas mahsup def'inde bulunan davalının, ayrıca iddia ettikleri bu bedel için göstermelik icra takibi de başlattığını, bozma sonrası alınan bilirkişi raporunda müvekkili iddialarının doğrulandığını, raporda da yer verildiği üzere hem davalı hem de davacı taraf tanıklarının, davalı işyerinde satışa bağlı prim uygulaması olduğunu, primlerin bir kısmının banka kanalı ile bir kısmının da elden ödendiğini, davacıya ev alırken yapılan ödemenin prim alacaklarına istinaden yapıldığını doğruladıklarını, davalı işverenin muhasebe departmanı ile yapılan elektronik posta yazışmalarından da davacının düzenli olarak prim aldığının, 2015 yılında davacıya ödenen prim tutarlarından, davalıya olan borcu için otomatik olarak kesinti yapıldığının anlaşıldığını, dolayısıyla davacının 10.000,00 TL'nin de primlerinden kesilmek suretiyle davalıya ödendiğinin gerek tanık anlatımları gerek taraflar arasındaki elektronik posta yazışma içerikleri ile doğrulandığını, buna rağmen bu bedelin hak kazanılan işçilik alacaklarından mahsubunun haksızlığa sebebiyet verdiğini, davacının düzenli olarak prim aldığını, 2015 yılında davacıya ödenen prim tutarlarından otomatik olarak borcuna karşılık kesinti yapıldığının da belge ile ispatlandığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz başvurusunda; müvekkili tarafından davacıya verilen ve davalı tarafça tahsil edilen 40.000,00 TL bedelli iki adet çeke ait bilgiler bankadan sorulmadan ve eksik inceleme ile karar verildiğini, 50.000,00 TL tutarlı ödemeye ilişkin beyanların takas değil mahsup niteliğinde olduğunu ve itiraz niteliğinde olduğu için yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceğini, aksi kanaatle karar verilmesinin kanuna aykırı olduğunu, davacının ücreti, hak ve hak edişleri, yıllık ücretli izni, tahsil ettiği çek bedelleri gibi çekişmeli konularda kurum ve kuruluşların yazılı cevaplarına, yazılı belge olan bodrolara ve banka kayıtları yerine tanık beyanına itibarla karar verilmesinin kanuna aykırı olduğunu, yıllık ücretli izin konusunda bir çalışanın sekiz yıl boyunca hiç izin kullanmamış olmasının mümkün olmadığının gözden kaçırıldığını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının takas def'ini süresinde ileri sürüp sürmediği, takasa konu alacağının bulunup bulunmadığı ile buna göre mahsup işleminin usulüne uygun biçimde ve yöntemince yapılıp yapılmadığı konularına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.

2. 4857 sayılı Kanun'un 17, 24, 25, 32, 53, 57 ve 59 uncu maddeleri ile aynı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı ... Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

3. 6098 sayılı Kanun'un 102 ve 139 uncu maddeleri

4. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 6 ıncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer ... sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

17.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.