"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve katılmaya yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirkette 01.....2016-30.11.2018 tarihleri arasında genel müdür olarak çalıştığını, ... sözleşmesi feshedilirken davacının aldığı ücretin 74.360,00 TL olduğunu, işverenin fesih baskısı sonucu ikale ile ... sözleşmesinin sona erdirildiğini, davacı ile davalı arasında imzalanan 30.11.2018 tarihli bu sözleşmeye göre, davalı Şirket tarafından davacıya net 12.139,94 TL kıdem tazminatı, 71.441,51 TL ihbar tazminatı, 30.031,... TL izin ücreti ve 305.142,18 TL ikale bedeli olmak üzere 28.02.2019 tarihine kadar toplam net 423.745,69 TL ödeneceğini, dava tarihi itibarı ile bu alacak kalemlerinden davacıya 12.130,94 TL kıdem tazminatı, 21.441,53 TL ihbar tazminatının ödendiğini, 50.000 TL bakiye ihbar tazminatının, 35.031,18 TL izin ücreti ve ikale bedelinin ödenmediğini bu nedenle Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2019/1886 Esas sayılı dosyasıyla davalı Şirket adına icra takibi başlatıldığını, davacının haksız şekilde bu takibe itiraz ettiğini ileri sürerek davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkili Şirket arasında ikale imzalanmadığını, davacının ... sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiğini, davacı feshin kendisine bildirildiği tarihi takiben 30 gün içinde feshin geçersizliği ve işe iade talebiyle arabulucuya başvurmadığından feshin kesinleştiğini, davacının ibraname imzaladığını, davalı Şirketin ibraname ile imza altına alınan ödemeleri gerçekleştirdiğini, ikalenin fiil ehliyetine sahip olan, ortadan kaldırılacak alacak ve borçlar üzerinde tasarruf yetkisi bulunan işçi ve işveren vekili tarafından imzalanabileceğini, müvekkili Şirketin imza sirkülerinde Şirketi temsilen imza atmaya ve imzasının hukuken sonuç doğurmaya muktedir kişilerin yetki sınırlarının belli olduğunu, bu çerçevede davacının işbu haksız davasına dayanak gösterdiği ikaleyi imzalamaya yetkili kişilerce ve/veya yetki sınırları dâhilinde imzalanmadığından davalı Şirket açısından herhangi bir sonuç doğurmadığını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyaya kazandırılan ticaret sicil belgelerine göre; davacı ile imzalanan 30.11.2018 tarihli ikalenin geçerli olabilmesi için, Yönetim Kurulu başkanı M.A. ile birlikte Yönetim Kurulu başkan vekili İ.U'nun imzalarının birlikte olmasının zorunlu olduğu ancak sözleşmede sadece M.A'nın imzası bulunduğundan sözleşmenin davalı Şirketi tasarruf ve taahhüt ehliyetine ... imza ile yetkisi olmayan kişi tarafından yapıldığı, ikalenin işveren adına sadece M.A. imzası ile yapılmasına ilişkin açık bir yetkilendirme bulunmadığı, yargılama sırasında mali müşavir bilirkişinin 10.11.2022 tarihli raporunda davacının sunduğu ikaledeki 411.614,74 TL tutarındaki ikale bedelinin 2018 yılı kanunen kabul edilmeyen giderler arasında gösterildiği, bu anlamda ödenmeyen ikale bedelinin vergi matrahını oluşturan giderler arasında gösterilmediğinin tespit edildiği, dolayısıyla giderleştirilmediği, bunun da davalı Şirketin ikaleye icazet vermediğini gösterdiği, her ne kadar geçersiz kabul edilse de ibranamede de ikale bedeline yer verilmediği, 6102 sayılı ... Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulan anonim şirket niteliğindeki Şirketin, Genel Müdürü olarak çalışan ve C ... imza yetkilisi olduğu anlaşılan davacının, ikalenin geçerlilik doğurabilmesi için Şirket adına çift imza atılmasına ihtiyaç bulunduğunu bilmesi gerektiği hususları dikkate alındığında ikalenin geçerli olmadığı ve ikale bedelinin reddi gerektiği, 30.11.2018 tarihli ibranamenin geçerlilik şartlarını taşımadığı ancak içerdiği miktar itibarıyla bankadan ödenmek koşuluyla makbuz hükmünde olduğu, davacının ödenmeyen ihbar tazminatı, yıllık izin alacaklarının bulunduğu, davacı tarafça davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü ispatlanmadığından işlemiş faiz alacağının doğmadığının kabulü gerektiği, davacının icra takibine konu alacağa hak kazanıp kazanmadığı ve miktarın takip tarihi itibarı ile tartışmalı olup yargılamayı gerektirdiğinden likit alacak olmadığı, buna göre davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine, davacının icra takibini kötüniyetle yaptığı ispatlanamadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmek üzere davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; ikalenin davalı Şirket yönetiminin müşterek kararı olduğunu,
Şirketin ikinci imza yetkilisi olan İ.U'nun ikalenin doğrudan içerisinde olup içeriği hakkında bilgi sahibi olduğunu, WhatsApp yazışmalarında bu durumu kabul ettiğini, Şirket hukuk müşavirinin de sözleşmeye onay verdiğini, ikalenin muhasebeleştirilmiş olduğunu, sözleşme çerçevesinde düzenlenen bordronun Şirket muhasebesi tarafından düzenlendiğini ve Şirket kayıtlarına intikal ettirildiğini, ticari defter ve belgelere işlenmiş alacağın çok sonradan kabul edilmeyen giderlere atılmış olmasının davacı açısından hukuki sonuç doğurmayacağını, Kurumlar Vergisi beyannamelerinde 5 yıl süre ile düzeltme yapılabileceğini, sözleşmeye yönelik bir imza inkârının olmadığını, faiz konusunda verilen kararın hatalı olduğunu, davalı tarafından ilk ödemenin yapıldığı tarih 02.04.2019 olduğundan davalının ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek bulunmadığını, davalının süresinde davaya cevap vermediğini, inkâr sınırını aşan savunma ve davalı delillerinin dikkate alınmaması gerektiğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesi istemiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, müdür pozisyonunda çalışan davacının Şirketin müşterek imza ile temsil edildiğini bilen kişi olması nedeniyle geçersiz olduğunu çok iyi bildiği bir sözleşmeye istinaden hak talep edemeyeceğini, kötüniyetle bu sözleşmeye dayanarak icra takibine giriştiğini, davacının organizasyon şemasının en üst noktasındaki yetkili olması nedeniyle kendi çıkış sürecini muvazaalı şekilde planladığını ve müvekkili Şirkete yine geçersiz ... imzalı ikale sözleşmeleri ile dava açan diğer dava dosyaları ile kötü niyetli hareket ettiğini, davacının alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ikalenin geçersiz olduğu kabul edildiğinden, davacı tarafın ikale bedeline ilişkin alacak talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, işlemiş faiz alacağı talebinin değerlendirilmesinde, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarında faize hak kazanılması için davalının ayrıca temerrüde düşürülmesi gerektiği, davacı tarafça davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığından, işlemiş faiz alacağının doğmadığının kabulü gerektiği, davacının icra takibine konu alacağa hak kazanıp kazanmadığı ve miktarı takip tarihi itibarı ile tartışmalı olup yargılamayı gerektirdiğinden likit alacaklardan olmadığı, buna göre davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davacının icra takibini kötüniyetle yaptığı ispatlanamadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin de hukuka uygun olduğu gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve katılma yoluyla davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın tamamen kabulüne karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
2. Davalı vekili katılma yoluyla sunduğu temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelere benzer sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz ettiği husus bakımından bozularak ortadan kaldırılması isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacının başlatmış olduğu icra takibine itirazın iptalinin gerekip gerekmediği ile icra inkâr ve kötüniyet tazminatı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı ... Kanunu'nun 32 nci maddesi.
3. 2004 İcra ve İflas Kanunu'nun 67 nci maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
"Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.