"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2022/242 E., 2023/858 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında Mahkemece görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairece kararın ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemesi kararı davacı vekili ile davalı Millî Eğitim Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı asıl işveren Millî Eğitim Bakanlığına bağlı Güzelsu İMKB Yatılı Bölge İlköğretim Okulunda ihale yolu ile hizmet satın alınan alt işverenler nezdinde 09.02.2006 ile 15.06.2012 tarihleri arasında okul temizliği, teknisyenlik, kalorifer yakım işlerinde hizmetli olarak çalıştığını, okulda yatılı olarak kaldığını ve 14 günde bir evine gidebildiğini, fazla çalışma yaptırıldığı, hafta tatillerinde, ulusal ve resmî bayramlarda izin kullandırılmadığı hâlde karşılığı ücretlerin ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... İnşaat Yemek Otomasyon İnsan Kaynakları Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. (... İnşaat Şirketi) vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının belirli süreli iş sözleşmesiyle okulların açık olduğu dönemlerde çalıştığını, davacının iş sözleşmesi haklı neden olmaksızın kendisinin feshettiğini, iş sözleşmesinin süresi sonunda işe gelmeyen işçinin daha sonraki ihale sürecinde işe alınmamasından dolayı davalı firmanın sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Millî Eğitim Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunmuş, davacının davalı ... İnşaat Şirketi ile sözleşme yaptığının dava dilekçesinden anlaşıldığını, davalı Millî Eğitim Bakanlığının sözleşmenin tarafı olmadığını, başka işlerde çalışma, fazla çalışma gibi sözleşme ihlali durumlarında bu durumun ispatlanması şartıyla muhatabın davalı Şirket olduğunu, çalışma saatleriyle ilgili bildirim yükümlülüğünün iş sözleşmesinde taraf olan alt işverene ait olduğunu, çalışma koşullarının ihlali ile ilgili Kuruma davacı tarafından herhangi bir şikâyet yada bildirimde bulunulmadığını, Bakanlığın iş sözleşmesinin tarafı olmadığını, alt işveren ile davacının aralarındaki sözleşme ile üçüncü kişi durumunda olan Bakanlığı borç altına alacak sözleşme yapmalarının hukuken mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 18.05.2016 tarihli ve 2015/114 Esas, 2016/167 Karar sayılı kararı ile; davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu, davacının ağırlaştırılan çalışma koşulları nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedene dayalı olarak feshettiği, davacının işyerinde fazla çalışma yaptığı, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde ve hafta tatillerinin bir kısmında çalışmasını sürdürdüğü ancak karşılığı ücretlerin ödenmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle bilirkişi raporundaki hesaplamalar doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... İnşaat Şirketi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 07.11.2016 tarihli ve 2016/23363 Esas, 2016/24940 Karar sayılı kararı ile; davalı ... İnşaat Şirketinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, oysa somut olay bakımından davacının kıdem tazminatı talebinin belirsiz alacak davasının konusunu oluşturmayacağının anlaşıldığı, bu nedenle söz konusu talebe yönelik davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, esasa girilerek bu talebin kabulüne karar verilmesi isabetsiz bulunduğu, öte yandan; davacının Güzelsu İMKB Yatılı Bölge İlköğretim Okulunda davalı Şirket işçisi olarak okul temizliği (okul, yatakhane, yemekhane, spor salonu, çok amaçlı salon vs.), öğrencilere üç öğün yemek dağıtımı vs. işlerinde hizmetli olarak çalıştığını iddia ettiği, Mahkemece dinlenen davacı tanıklarınca da davacı işçinin kalorifer işlerinde ve yaz aylarında diğer işlerle de çalıştığının beyan edildiği; ancak Mahkemece söz konusu iddia ve beyanların tereddüte mahal verilmeyecek şekilde ortaya konarak davacının çalışma şartlarının belirlenmediğinin görüldüğü, bu itibarla davacının fiîlen yaptığı iş veya işler, bunların ne şekilde yapıldığı, okulun hangi bölümlerini kapsadığı, çalışılan işyerinin kapsam ve kapasitesi, vardiya veya nöbet sisteminin bulunup bulunmadığı hususlarının tespit ve değerlendirilmesi amacıyla denetime elverişli ve ayrıntılı bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 14.10.2020 tarihli ve 2017/27 Esas, 2020/82 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyulmasına karar verilerek yapılan yargılamada, davalı Şirketten davacının çalışma dönemine ilişkin imzalı ücret bordrolarının, puantaj kayıtlarının, yıllık ücretli izin ve defteri veya belgelerinin fazla çalışma çizelgelerinin, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil, bayram tatili çizelgelerinin gönderilmesi istenilerek davacı tarafın tanıkları yeniden dinlenilmiş ve bu kapsamda yeniden 14.06.2019 ve 10.02.2020 tarihli bilirkişi raporları alınmış, neticede ilk kararı davalı Bakanlığın temyiz etmemesi nedeniyle bu davalı yönünden davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek, davalı ... İnşaat Şirketi yönünden belirsiz alacak davası olarak açılan kıdem tazminatı alacağı talebinin hukuki yarar yokluğundan usulden reddine ve 10.02.2020 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda talep konusu fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Millî Eğitim Bakanlığı ve davalı ... İnşaat Şirketi vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 21.10.2021 tarihli ve 2021/7048 Esas, 2021/14707 Karar sayılı kararı ile; davalı Millî Eğitim Bakanlığı vekilinin tüm, davacı ve davalı Şirket vekillerinin ise diğer temyiz itirazları reddedilerek, davacının işyerinde kalorifer yakım ve bakım işlerinde işçi olarak, bir hafta haftanın 7 günü, diğer hafta haftanın 6 günü olmak üzere, sabah 06.30 ile akşam 20.30 saatleri arasında 2 saat ara dinlenme süresinin düşülmesi ile günlük 12 saat çalıştırıldığı, buna göre bir hafta 27 saat, diğer hafta ise 31 saat fazla çalışma yaptığı, ayda iki hafta tatilini kullandığı ve dinî bayramların bir gününde ve diğer ulusal bayram ve genel tatil günlerinin ise tümünde çalışmasını sürdürdüğü kabulüyle hüküm kurulmuş ise de Dairemizin 2021/7031 sayılı esasına kayıtlı olarak aynı gün temyiz incelemesi yapılan, davacı işçi ile birlikte aynı işyerinde temizlik işçisi olarak görev yaptığı anlaşılan H.Y. isimli başka bir işçinin dosyasında Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda söz konusu işçinin; iklim şartlarına göre Ekim ve Nisan ayları arası dönemde; hava ısısının 15 derecenin altında olduğu günlerde kaloriferlerin devamlı yakıldığı, bu dönemde işyerinde dört kalorifercinin dönüşümlü şekilde 24 saat çalışma ve 48 saat dinlenme esaslı olarak, bir hafta üç gün, diğer hafta iki gün olmak üzere, üç haftalık periyotta toplam 21 saat ve haftalık ortalama 7 saat fazla çalışma yaparak çalıştığı, bu dönemde ulusal bayram ve genel tatil günlerinin 1/3’ünde çalışmasını sürdürdüğü, bu çalışma şekline göre hafta tatilinin kullanılmış sayıldığı, Mayıs, Haziran ve Eylül aylarında ise; yine iklim şartlarına göre iki kaloriferci olarak 08.00 ile 18.00 saatleri arası 1 saat ara dinlenme süresinin mahsubu ile günlük 9 saat çalışarak, haftanın 6 günü toplam 9 saat fazla çalışma yaptığı, bu dönemde ayrıca hafta tatili kullanmadığı, tüm ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmasını sürdürdüğü değerlendirmesiyle, tümüyle farklı bir biçimde belirlenmiş olan çalışma şekline istinaden hesaplama yapıldığının anlaşıldığı, aynı zamanda, aynı işyerinde benzer koşullarda çalışan işçiler hakkında farklı sonuçlar doğuracak şekilde kararlar verilmesinin 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10 uncu maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırı olduğu, uygulama birliği, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine de uygun düşmediği, aynı dönemde, aynı işleri yapan işçilerin farklı usullerde çalışması beklenemeyeceğinden, dosyaların birlikte değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin hatalı bulunduğu, davacı tanıklarından işçi C.G’nin işçilik alacaklarının tahsili talebi ile davalılar aleyhine açmış olduğu davasının Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 2016/3999 Esas sayılı dosyasından yapılmış olan temyiz incelemesinde, dosya kapsamı içerisinde davalı Şirket yetkilisi M.K’nın işyerinin 800 öğrenci kapasiteli yatılı okul olduğu, çalıştırılan işçi sayısının yeterli olmaması nedeniyle çalışanların fazla çalışma yapmak durumunda kaldıkları, işçilerin 15 günde bir dönüşümlü olarak izne ayrıldıkları, cuma günü öğleden sonra ile pazartesi sabahı arasında 2,5 gün izinli oldukları yönünde beyanda bulunduğu, yine dosya içeriğinde yer alan hizmet alım sözleşmeleri incelendiğinde; 2009 yılı ihalesinde 4 kaloriferci, 2 aşçı ve 15 temizlik işçisi, 2010 yılı ihalesinde 2 kaloriferci, 2 aşçı ve 12 temizlik işçisi, 2011 ve 2012 ihalelerinde 18 personel, 2013 yılı ihalesinde ise 12 personel çalıştırılmasına dair hizmet alımlarının yapıldığının görüldüğü, netice itibarıyla; 800 öğrenci kapasiteli yatılı bölge ilköğretim okulu olan davalı işyerinde temizlik görevlisi olarak okulların kapalı olduğu yaz tatilleri haricinde çalışan davacının hizmet alım sözleşmelerinde belirlenen sayıda diğer kalorifer işçileri ile birlikte işyerinde yatılı kalarak ve dava dilekçesindeki beyan dikkate alındığında; iki haftada bir cuma günleri mesai bitiminden pazartesi günleri mesai saatine dek izin kullanmak suretiyle, ücret alacaklarının tüm dosya kapsamı ile diğer işçilerin açmış olduğu dosyalar birlikte değerlendirilmek ve ilk kararın yalnızca davalı Şirket tarafından temyiz edilmesi nedeniyle oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmek suretiyle yeniden bir hüküm kurulması için bozulması gerektiği, ayrıca davalı Millî Eğitim Bakanlığının Mahkemece verilen ilk kararı temyiz etmemesi nedeniyle oluşan usuli kazanılmış hakkın bozma sonrası verilen kararda gözetilmesi yerinde bulunmakla birlikte, davalının sorumlu olduğu tutarların infazda sakıncaya neden olabilecek şekilde çelişkili biçimde yazılmasının ve davacı lehine hükmedilen vekâlet ücreti bakımından davalı Bakanlığın sorumluluğunun dikkate alınmamasının isabetsiz bulunduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının yeniden bozulmasına karar verilmiştir
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 14.12.2023 tarihli ve 2022/242 Esas, 2023/858 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; bozma kararı doğrultusunda alındığı belirtilen 17.09.2023 tarihli bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın hükme esas alındığı ve ilk kararı davalı Bakanlığın temyiz etmemesi nedeniyle oluşan usuli kazanılmış hakkın gözetildiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve Millî Eğitim Bakanlığı vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; bozma öncesi ve sonrası dinlenen tanıklarca davacının çalışma koşullarının ne denli yoğun olduğunun açıklanmış olduğu ancak bilirkişi raporunda bu durumun hatalı değerlendirilerek eksik hesaplama yapıldığını, hatalı rapor dayanak alınarak verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, hüküm altına alınan alacaklara uygulanan faiz başlangıçlarının yanılgılı olduğunu, davalı Millî Eğitim Bakanlığı tarafından ilk karar aleyhine temyiz yoluna başvurulmadığından bu davalı yönünden kararın kesinleşmesi nedeniyle yeniden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığını belirterek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Millî Eğitim Bakanlığı vekili; kıdem tazminatı alacağının davalı Bakanlık yönünden kararın kesinleştiği gerekçesiyle hüküm altına alınmasının hukuka aykırı olduğu, diğer davalı için belirsiz alacak davasına konu edilmesi nedeniyle hukuki yarar yokluğundan bu alacağın reddine karar verildiğini bu nedenle davalı Bakanlık bakımından da aynı doğrultuda karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; Mahkemenin 18.05.2016 tarihli kararını temyiz etmeyen davalı Millî Eğitim Bakanlığı yönünden kurulması gereken hüküm, bozma kararlarının gereğinin yerine getirilip getirilmediği ve davacının fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hesaplanma yöntemi hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
2. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 41, 44, 46, 47, 68 inci maddeleri.
3. Dairemizin 15.06.2020 tarihli ve 2020/1451 Esas, 2020/5501 Karar sayılı kararında usuli kazanılmış hak kavramı şöyle açıklanmıştır:
"...
Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay'ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmünün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da farklı bir hüküm kuramaz. Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğmuş olur. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur. ..."
3. Değerlendirme
1. Dairemizce verilen bozma kararına Mahkeme tarafından uyulmasına karar verilmiş olmasına karşın, bozmanın gereği yerine getirilmeksizin, dosya kapsamı ile uyumsuz ve denetime elverişsiz 17.09.2023 tarihli rapora göre hüküm kurulmuş olması İlgili Hukuk kısmının (3) numaralı paragrafında yer alan ilkelere aykırıdır.
2. Dosya münderecatının yanı sıra aynı işyerinde aynı koşullarda davacı gibi kalorifer görevlisi olarak çalışmış olup davalılara yönelik aynı taleplerle dava açmış olan işçilerin dava dosyaları hep birlikte değerlendirildiğinde; davalı yatılı okul işyerinde kalorifer görevlisi olarak çalışan davacının, fiilî çalışma süresince bir hafta 5 gün, bir hafta 7 gün olmak üzere Ekim ve Nisan ayları arasında geçen kış döneminde hafta içi 06.30 ile 19.00 saatleri arası ve 7 gün çalışılan haftalarda hafta sonu 08.00 ile 19.00 saatleri arası, ara dinlenme sürelerini de kullanmak suretiyle çalıştığı, yine bu dönemde diğer kaloriferci işçiler ile nöbetleşe geceleri de kalorifer kazanını kontrol ettiğinden bunun için ilave 1 saat daha çalışmış olduğu, okulların tatil olduğu yaz döneminde çalışmadığı, kış dönemi dışında okulun açık bulunduğu diğer dönemlerde ise sadece banyo ihtiyacı için kalorifer kazanı yakıldığından gece çalışması yapılmaksızın 06.30-19.00 arası ara dinlenme sürelerini de kullanmak suretiyle çalıştığı, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde dönüşümlü olarak işyerinde kalındığından yaz tatiline denk gelmeyen dönemlerde üçte biri oranında çalışma yaptığı sonucuna varılmıştır.
3. Şu hâlde Mahkemece uyulmasına karar verilen Dairemizin 21.10.2021 tarihli bozma kararının gereği yerine getirilmediğinden, uzman bir hesap bilirkişisinden rapor alınmak suretiyle; yukarıda açıklanan çalışma düzenine göre ve hafta tatili ücretinin ayrıca talep edildiği dikkatten kaçırılmadan, dosya kapsamına göre oluşan usuli kazanılmış haklar da gözetilerek hak kazanılan fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının yeniden hesaplanması için hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacı tarafa iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
26.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.