"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Mahkeme kararının ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece ikinci bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Mahkeme kararının üçüncü kez bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece 15.12.2021 tarihli karar ile bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme kararının taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 27.09.2022 tarihli ve 2022/10777 Esas, 2022/10522 Karar sayılı kararıyla dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.10.2023 tarihli ve 2022/9-1193 Esas, 2023/983 Karar sayılı kararı ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının hukuki yarar yokluğundan reddine, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Dairemiz bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece Hukuk Genel Kurulunun bozma kararı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 07.09.2011 tarihinde işine son verilmesi üzerine açılan davada İstanbul Anadolu 16. İş Mahkemesinin 2010/504 Esas, 2013/58 Karar sayılı kararıyla; feshin geçersizliğine hükmedildiğini, kararının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, yasal süresi içinde işe başlatılması için davalı tarafa başvurulduğunu, bu başvuruya olumlu yanıt verilerek işe başlamaya davet edilmişse de işe başlatma kararının samimi olmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı farkı, ihbar tazminatı farkı, boşta geçen süre ücreti, iş güvencesi tazminatı ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ücret ve özlük hakları korunarak işten ayrılmadan önceki görevi olan pazarlama müdürü olarak çalışmak üzere işe davet edildiğini; ancak davacının usulüne uygun ve iyiniyetli şekilde yapılan bu davete icabet etmediğini, bu nedenle önceki feshin geçerli hâle geldiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 21.04.2015 tarihli ve 2013/1105 Esas, 2015/143 Karar sayılı kararıyla; davalı Şirketin davacıyı hangi pozisyonda ve ne koşullarla çalıştıracağını açıkça belirttiği, Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) işe giriş bildirimini yaptığı, çalışacağı odayı ve hatta tahsis edilecek aracı dahi hazırladığı sonrasında keşide edilen 08.07.2013 tarihli ihtarname ile de davacının hangi koşullar altında çalıştırılacağı açıkça belirtilerek, işe başlaması için 3 gün daha ek süre verildiği, tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, davalı Şirketin, davacıyı işe başlatma konusunda samimi ve ciddi olduğunu açıkça ortaya koyduğunun anlaşıldığı, buna rağmen davacının, davalı Şirketin işe başlatma kararını samimi bulmayarak işe başlamadığından önceki feshin geçerli hâle geldiğinin kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 20.03.2018 tarihli ve 2015/20467 Esas, 2018/5803 Karar sayılı kararı ile; davalının ilk işe davetinin samimi olmadığı, sonradan yaptığı yeni işe davetin ise ilk davetin samimiyetini ispatlamak için yeterli olmadığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 10.07.2018 tarihli ve 2018/173 Esas, 2018/443 Karar sayılı kararıyla; toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna dayanılarak fark kıdem tazminatı ile işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti ve yıllık ücretli izin alacakları hüküm altına alınmıştır.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 15.01.2019 tarihli ve 2018/9652 Esas, 2019/1014 tarihli kararıyla; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının işe başlatılmadığı tarihteki ücretine yönelik farklı bir iddia ve delil bulunmadığı gerekçesiyle geçersiz fesih tarihindeki ücrete göre davacı alacaklarının hesaplandığı; ancak davacı tarafın dava dilekçesindeki ücretin belirlenmesi yönündeki talebi gibi belirleme yapılması gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 11.01.2021 tarihli ve 2019/112 Esas, 2021/12 Karar sayılı kararıyla; bozma kararı doğrultusunda bilirkişi raporu alındığı, davacının bozma kararından önce verdiği 25.03.2014 tarihli talep artırım dilekçesi ile bozma kararından sonra verdiği 17.02.2020 tarihli talep artırım dilekçesinin ıslah niteliğinde olduğu, bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı, aynı davada sadece bir kez talep artırılabileceği ya da sadece bir kez ıslah yapılabileceği, buna göre davacının 17.02.2020 tarihli talep artırım dilekçesi dikkate alınmaksızın 25.03.2014 tarihli dilekçede talep edilen miktarlar esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 26.04.2021 tarihli ve 2021/3561 Esas, 2021/3561 Karar sayılı kararıyla; davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 107 nci maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açıldığı, toplam dava değerinin 2.100,00 TL olarak gösterildiği, Mahkemece 28.11.2013 tarihli ön inceleme duruşmasında davacı tarafa "taleplerini belirlenebilir miktarlara arttırması" için kesin süre verildiği ve 18.03.2014 tarihli duruşmada da yine bu konuda kesin süre verilerek aksi hâlde davanın usulden reddedileceği ihtarının yapılması üzerine 25.03.2014 tarihinde ara karar gereğimin yerine getirilerek davaya konu alacaklara yönelik talepler belirlendiği ve gerekli harçların da yatırıldığı, bozma kararı sonrasında davacı tarafça 17.02.2020 tarihli dilekçe ile nihai olarak taleplerin belirlendiği, 25.03.2014 tarihli dilekçenin niteliği itibarıyla talep artırımı olmayıp Mahkemece verilen ara kararın yerine getirilmesi mahiyetinde olduğu, Mahkemece yapılan ihtar gereği bir miktar belirlendiği, davacının, son bozma kararı sonrası alınan rapora göre talep artırımında bulunduğu, buna göre davacının 17.02.2020 tarihli talep artırımına değer verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile söz konusu artırım dikkate alınmadan sonuca gidilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
F. Direnme Kararı
Mahkemenin 15.12.2021 tarihli ve 2021/416 Esas, 2021/1037 Karar sayılı kararıyla; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olduğu belirtilmiş ise de 25.03.2014 tarihli dilekçenin içerik olarak ıslah mahiyette olduğu, davacı tarafça yatırılan 25.03.2014 tarihli sayman mutemedi alıntısı ile açıkça ıslah harcı olarak yatırıldığı, aksi kabulde belirsiz alacak dava ikamesi ile taleplerinin defeatle artırılması sonucunun doğacağı ve kısmi alacak dava türünün işlevsiz kalacağı, davacı tarafın sunduğu 17.02.2020 tarihli dilekçe ve harç açıklamalarından da anlaşıldığı üzere, ikinci ıslah yapıldığı gerekçesiyle bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.
G. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. Direnme kararının taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.10.2023 tarihli ve 2022/9-1193 Esas, 2023/983
Karar sayılı kararıyla; Mahkemece verilen ara kararlar üzerine davacı vekili tarafından sunulan 25.03.2014 tarihli dilekçenin esasen ara karar gereğinin yerine getirilmesi mahiyetinde olmakla talep artırım dilekçesi olarak kabulüne olanak bulunmadığı, dava dilekçesinde açıkça belirtilmek sureti ile belirsiz alacak davası açılmış olduğu, alacakların yapılan tahkikat sonucu belirli hâle gelmesi üzerine verilen 17.02.2020 harç ve havale tarihli dilekçenin ilk talep artırım dilekçesi mahiyetinde olduğu ve bu dilekçeye değer verilerek alacakların hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
H. Mahkemece Hukuk Genel Kurulu Kararı Üzerine Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafın 25.03.2014 tarihli dilekçesinin talep artırım değil ara kararın yerine getirilmesi olarak dikkate alınıp 17.02.2020 tarihli dilekçesinin ilk talep artırım olarak değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davacının yargılama aşamasında ücrete ilişkin itirazda bulunmadığını, Mahkemenin davacı talebiyle bağlı olduğu, ispat yükünü yerine getirmeyen davacının, işe başlatmama suretiyle fesih tarihindeki ücretinin geçersiz fesih tarihindeki ücretten daha fazla olduğu yönündeki iddiasını ispat edemediği, ücret zammı konusunda takdirin tamamen müvekkili işverene ait olduğunu, boşta geçen süre ücret dönemi 2011 yılı Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ilişkin olup ücret alacaklarının zamanaşımına uğradığını, 01.07.2013 tarihi itibarıyla hesaplanmış olduğundan kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin ve işe başlatmama tazminatı alacaklarının da zamanaşımına uğradığını, davacının talep artırım dilekçesinin dikkate alınmaması gerektiğini, alacağın belirlenebilmesi bozma sonrasında veya bilirkişi raporlarıyla mümkün hâle gelmemiş olup daha önce belirlenebilir hâle geldiğini, müvekkili Şirket tarafından işe başlaması amacıyla davacıya yapılan davetin ciddi ve samimi olduğunu, buna rağmen işe başlamayan davacının işe iade davasının mali sonuçlarına ilişkin hükümlerden yararlanamayacağını, davacının işten ayrılmadan önce çalıştığı bölüm olan kronik grup pazarlama bölümüne ve eski görevi olan pazarlama müdürü olarak işe davet edildiğini, iddia ettiği şekilde, davacıya bağlanan üç ürün müdürünün farklı grupta ve farklı ilaçlar çalışmasının önem arz etmediğini, sektörün ihtiyaçlarına göre, çalışılan ürünler de sürekli değiştiğinden pazarlama ve ürün müdürlerinin çalıştığını esasen davacıya, grubun hacmi, cirosu, ürün gamı ve yapılanma durumu açısından önceki grup ve pozisyonundan daha zengin bir grupta çalışma imkânı tanındığını, işe başlatmama olarak kabul edilen tarihten itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, faiz türünün de doğru olmadığını belirterek Mahkeme kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının hüküm altına alınması gereken alacak miktarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
2. 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
02.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.