"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 40. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin Gürcistan'da bulunan işyerinde 22.07.2015-26.12.2016 tarihleri arasında tünel işçisi olarak aylık net 1.650 USD ile çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, müvekkilinin haftanın 7 günü 07.00-19.00 ve 19.00-07.00 saatleri arasında iki vardiya usulüyle çalıştığını, ulusal bayram ve genel tatil günleri ile hafta tatillerinde de çalıştığını, alacak ve tazminatlarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Şirketin davacının Gürcistan'a gitmesine aracılık etmediğini, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının dava dışı ... Şirketinde çalıştığını, davacının Şirketleri nezdinde çalışması olmadığından Şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, dava dışı ... Şirketinin Gürcistan kanunlarına göre kurulmuş ayrı bir şirket olduğunu, uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının iş sözleşmesi kapsamında sadece davalının Gürcistan’da bulunan işyerinde çalışmış olup bu durumda mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı yer olan Gürcistan olduğu, uyuşmazlık hakkında Gürcistan hukukunun uygulanması gerektiği, davacının 22.07.2015-26.12.2016 tarihleri arasında tünel işçisi olarak çalıştığı, ispat yükü üzerinde olan davalı işverence feshin davacı tarafından yapıldığına ilişkin iddianın ispat edilemediği dikkate alındığında davacının ihbar tazminatına hak kazandığı ancak uygulanan ülke hukukunda yer almaması nedeniyle kıdem tazminatına hak kazanılmadığı, bilirkişi raporunda Gürcistan hukuku dikkate alınarak davacının taraflar arasındaki iş sözleşmesinde belirtilen aylık net 825,00 USD ücret ile çalışıldığı kabulünden hareketle hesaplama yapılmasının yerinde olduğu, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının ispatı bakımından somut olayda yazılı delil bulunmaması nedeniyle tanık beyanlarına itibar edildiği, Gürcistan hukuku dikkate alınarak yapılan hesaplamanın isabetli olduğu, ödemelerin mahsubu neticesinde fazla çalışma alacağının kalmadığı, yıllık izin ücreti alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; somut olayda uyuşmazlıkta Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, talep artırım için süre verilmeden hüküm aşamasına geçilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Gürcistan hukuku uygulanacak olsa dahi kıdem tazminatının kamu düzeninden olduğunun dikkate alınması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin ücretinin eksik hesaplandığını, bu nedenle tüm işçilik alacaklarının hatalı olarak tespit edildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamına göre öncelikle davacının tüm çalışma döneminde Gürcistan’da bulunan davalıya ait işyerinde çalışmış olup davacı tarafından iş görme ediminin fiilen söz konusu ülkede yerine getirildiği ve ilgili dönemde mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Gürcistan olduğu, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde sözleşme şartlarının Gürcistan kanunlarına tâbi olacağının ifade edildiği ve bu suretle tarafların bir hukuk seçimi anlaşması yaptıkları, uyuşmazlığa Gürcistan hukukunun uygulanması suretiyle yargılamanın sonuçlandırılmasının usul ve yasaya uygun olduğu, Gürcistan hukukunda kıdem tazminatı alacağına ilişkin bir düzenlenme bulunmadığı, davacının ücretinin taraflar arasında imzalanan sözleşme, banka kayıtları ve dosya kapsamına uygun belirlendiği, davacının fazla çalışma ücretinin ödenmesi nedeniyle söz konusu talebin reddinin isabetli olduğu, davacının yıllık izinlerini kullandığı, davacı tarafça talep artırım talebinde bulunulmadığı, istinaf talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar etmekle birlikte ek olarak sürpriz karar yasağı nedeniyle müvekkili aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, aylık ücret miktarı, iş sözleşmesinin feshi, davacının kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı, belirsiz alacak davasında davacıya talebini tam ve kesin olarak belirlemesi için süre verilmesi gerekip gerekmediği ile vekâlet ücreti noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 6100 sayılı Kanun'un "Belirsiz alacak davası" kenar başlıklı 107 nci maddesi şu şekildedir:
"(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
(2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.
(3) (Mülga:22/7/2020-7251/7 md.)"
3. 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesini değiştiren 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un (7251 sayılı Kanun) 7 nci maddesinin gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir:
"...
Uygulamada sorun yaşanan ve doktrinde de tartışılan konu, alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu “an”ın tespitine yöneliktir, ikinci fıkrada yapılan değişiklikle, bu “an”ın, bir başka ifadeyle alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün hale geldiğinin tespiti mahkemece yapılacaktır. Hâkim, alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin “mümkün olduğu anda” talebini tam ve kesin olarak belirlemesi için davacıya iki haftalık kesin süre verecektir. Bu süre verme işlemi tahkikat aşaması sona ermeden yapılacaktır. Bu hüküm bölge adliye mahkemesince tahkikat yapıldığı hallerde de uygulanabilecektir. İsviçre hukukunda da kabul edilen genel görüş, hâkimin davacıya talebini belirlemesi için süre vermesi gerektiği yönündedir. Ayrıca 107 nci maddenin ikinci fıkrasında yer alan ve davacının, davanın başında belirtmiş olduğu talebini “artırabileceğine” ilişkin hüküm, yapılan diğer değişikliğin zorunlu sonucu olarak davacının talebini tam ve kesin olarak “belirleyebileceği” şeklinde değiştirilmektedir. Aynı fıkraya eklenen son bir cümleyle, hâkim tarafından verilen kesin süreye rağmen alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmemesi durumunda davanın talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanacağı açıkça hükme bağlanmaktadır.
..."
4. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu'nun 2, 5, 8, 24, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri ile Gürcistan İş Kanunu'nun ilgili hükümleri.
5. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 05.07.2023 tarihli ve 2023/10294 Esas, 2023/10943 Karar sayılı; 27.03.2023 tarihli ve 2023/4108 Esas, 2023/4449 Karar sayılı ilâmları.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Kararın İlgili Hukuk bölümünün (2) numaralı paragrafında da belirtildiği gibi belirsiz alacak davasında davacıya, alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilme hakkı tanınmaktadır.
3. 7251 sayılı Kanun'la 107 nci maddenin ikinci fıkrası yeniden düzenlenerek hâkim tarafından davacıya tahkikat sona ermeden talebini tam ve kesin olarak belirleyebilmesi için iki haftalık kesin süre verilmesi öngörülmüştür. Bu Kanun ile maddede yapılan değişiklikler Dairemizce, şartları mevcut olan belirsiz alacak davasında yapılan yargılama ile alacağın belirli hâle gelmesi durumunda hâkimin geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmesi için alacaklıya süre vermesi gerektiği yönünde değerlendirilmiştir. Ayrıca Kanun'un gerekçesinde de bu sürenin, alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda hâkim tarafından verilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Bu sebeple, belirsiz alacak davasının şartlarını taşıyan bir davada Kanun'da belirtilen an hâkim tarafından resen gözetilmeli ve davacıya resen kesin süre verilmelidir. Davacının verilen süreye rağmen geçici talep sonucunu kesin talep sonucuna dönüştürmemesi durumunda davanın, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanacağı 107 nci maddenin ikinci fıkrasının son cümlesinde düzenlenmiştir.
4. Somut uyuşmazlıkta; fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacakları yönünden dava belirsiz alacak davası türünde açılmış olup davacı vekilinin bilirkişiden ek rapor alınması talebi hakkında İlk Derece Mahkemesince 17.01.2013 tarihli celsede bir karar verilmemiş, nihai kararın verileceği belirtilerek davacı vekiline diyecekleri sorulmuştur. Davacı vekilinin "davanın kabulünü talep ederiz" şeklindeki beyanı nedeniyle davacı tarafa talep artırım dilekçesi sunması için süre verilmeden hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacakları bakımından dava dilekçesindeki talep miktarlarının kabulüne karar verilmiş ise de İlk Derece Mahkemesi kararı, ilâmın İlgili Hukuk bölümünün (2) ve (3) numaralı paragraflarında belirtilen kanun hükmü ve gerekçesi karşısında yerinde değildir. Aynı şekilde Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tarafın talep artırım talebinde bulunmadığı gerekçesiyle bu konudaki istinaf başvurusunun reddedilmesi de ilgili Kanun hükmüne aykırıdır.
5. İlk Derece Mahkemesince, belirsiz alacak davasında alacağın tamamının dava konusu yapıldığı ve belirsiz alacak davasına konu edilen alacaklar bakımından ek dava açılamayacağı da dikkate alınmak suretiyle, davacı tarafa 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca talebini tam ve kesin olarak belirlemesi için süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
6. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda Gürcistan İş Kanunu'na göre ihbar tazminatı net 1.650,00 USD olarak hesaplanmıştır. İlk Derece Mahkemesince gerekçesi de açıklanmaksızın ihbar tazminatının net 1.725,00 USD olarak hüküm altına alınması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.