Logo

9. Hukuk Dairesi2024/11366 E. 2024/12705 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı Bakanlığın yetki tespit yazısına itiraz eden davacı, işyerlerinin tek bir işyeri olduğunu ve davalı Sendikanın çoğunluğu sağlayamadığını ileri sürerek yetki tespitinin iptalini talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında tespit edilen birimlerin aynı işkolunda bağımsız işyerleri olduğu ve yetki tespitinin işletme düzeyinde yapılması gerektiği, davalı Sendikanın işletme toplu iş sözleşmesi için gerekli çoğunluğu sağladığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 50. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/868 E., 2024/1034 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 4. İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/210 E., 2024/74 K.

Taraflar arasındaki yetki tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 4. İş Mahkemesinin 15.12.2022 tarihli ve 2022/333 Esas, 2022/847 Karar sayılı kararı ile İstanbul iş mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin 31.03.2023 tarihli kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, başvuru üzerine Dairemizce yapılan incelemede Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına hükmedilmiş, davacı vekilinin dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi sonrası yetkili İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de; inceleme konusu dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinde temyizde duruşmaya tâbi davalar arasında belirtilmediğinden duruşma isteminin reddi ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı Bakanlıkça müvekkiline ait işyerlerinde 82 işçi çalıştığını, bunlardan 36'sının davalı Sendika üyesi olduğunu, davalı Sendikanın işletme toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yetkili olduğunun tespit edildiğini, olumlu yetki tespiti yazısının müvekkili tarafından 19.07.2022 tarihinde tebliğ alındığını, olumlu yetki tespiti kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, kararın maddi gerçeklerle bağdaşmadığını, müvekkiline ait yetki tespitinde dikkate alınan birimlerinin bağımsız işyeri olmadığını, işyerine bağlı yer niteliğini taşıdıklarını, bu nedenle davalı Sendikanın müvekkiline ait işyerinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasını üye kaydetmesi gerektiğini ve davalı Sendikanın işyerinde çoğunluğu sağlayamadığını ileri sürerek davalı Bakanlığın 07.07.2022 tarihli ve 148944 sayılı yetki tespit yazısının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın görevli makam İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesi olan İstanbul iş mahkemelerinde açılması gerektiğini, tespit konusu birimlerin bağlı işyerleri olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.

2. Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacının davaya konu birimlerin bir işletme değil, işyeri olduğuna ilişkin iddiasının toplu iş hukuku açısından bir geçerliliği olmadığını, daha önce verilmiş ve kesinleşmiş Mahkeme kararıyla davacı işyerinin bir işletme olduğunu, davanın uzatılmaya çalışıldığını, yetki başvuru tarihi itibarıyla sayısal çoğunluğun sağlandığını ve diğer iddiaların doğru olmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın süresinde açıldığı, davalı Bakanlıktan yetki tespitine konu 3 işyerinin işkolu tarihçelerinin istendiği, gönderilen cevabi yazıda yetki tespitine konu işyerlerinin kuruluşundan yetki tespit başvuru tarihine kadar İşkolları Yönetmeliği'nin 15 sıra numaralı taşımacılık işkolunda faaliyet gösterdiğinin bildirildiği, yetki tespitine konu davacıya ait 3 işyerinde toplam 82 işçinin çalıştığı ve bu tespitin kayıtlar ile uyumlu olduğu, Sosyal Güvenlik Kurumundan gelen kayıtlarda yer alan meslek kodları ile davacı vekili tarafından sunulan belgelerin incelenmesinde davacıya ait her 3 işyerinde de teknisyen ve müşteri kabul görevlisi, muhasebe müdürü muhasebe yardımcısı, istasyon amir yardımcısı ve teknik personelin çalıştığı, her işyerinde ayrı ayrı amir ve yardımcılarının istihdam edildiği, bu nedenle her şubede ayrı ayrı yönetim oluşturulduğu, işyerinde tek elden yönetim değil her şubede ayrı ayrı yönetim birimlerinin oluşturulması nedeniyle söz konusu 3 birimin tek bir işyeri olarak değerlendirilemeyeceği, çalışan ve üye sayılarına göre davalı Sendikanın işletme toplu iş sözleşmesi yapabilmek için kanunda öngörülen üye çoğunluğunu sayısal olarak sağladığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacı Şirkete ait birimlerin tek bir işyeri olduğunu, bu nedenle 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu (6356 sayılı Kanun) anlamında farklı şart ve durumlara karşılık gelen işletme statüsü bulunmadığını, davacıya ait işyerinin merkezi ile diğer tüm birimlerinin çalışma şartları, uygulamaları ve sorumluluk alanlarının aynı olduğunu, hukuki ve idari anlamda tek bir yönetim altında örgütlendiğini, şirket merkezi ile şubelerin birbirine bağlı şekilde aynı ve tek bir teknik amacı gerçekleştirdiğini, 6356 sayılı Kanun anlamında işletme değil, tek bir işyeri üzerinden değerlendirme yapılması gerektiğini, bu nedenle davalı Sendikanın işyerinde yarıdan fazla çoğunluğa sahip olması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında yetki tespitinin işyeri veya işletme düzeyinde yapılıp yapılamayacağı noktasında uyuşmazlık bulunduğu, 6356 sayılı Kanun'un 2 ve 34 üncü maddeleri uyarınca İlk Derece Mahkemesinin yetki tespitine konu edilen birimlerin aynı işkolunda bağımsız işyerleri olduğu ve yetki tespitinin işletme düzeyinde yapılması gerektiğine ilişkin kabulünün dosya kapsamına uygun olduğu, başvuru tarihi itibarıyla işletmede çalışan işçi sayısının 82 olduğu, bunlardan 36'sının davalı Sendikaya üye olduğu, dolayısıyla davalı Sendikanın 6356 Sayılı Kanun'un 41 inci maddesinde öngörülen işletme toplu iş sözleşmesi için gerekli yüzde kırk çoğunluğu sağladığı, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesi ile başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 6356 sayılı Kanun'un 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında yetki tespitine itiraz istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme ...” kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”

2. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin ilgili fıkraları şöyledir:

“(1)Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.

(2) İşletme toplu iş sözleşmeleri için işyerleri bir bütün olarak dikkate alınır ve yüzde

kırk çoğunluk buna göre hesaplanır.

(3) İşletmede birden çok sendikanın yüzde kırk veya fazla üyesinin olması durumunda

başvuru tarihinde en çok üyeye sahip sendika toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”

3. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi ise şöyledir:

“(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.

(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir.

(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.

(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.

(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”

4. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki İtirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesi de şöyledir:

“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.

(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.

(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.

(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.

(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”

5. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.