Logo

9. Hukuk Dairesi2024/11393 E. 2025/135 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı işverene ait Kuveyt'teki şantiyede çalışan davacının, iş sözleşmesinin fesih şekli, alacaklarının hesaplanması ve mahsup işlemlerine ilişkin ihtilafı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının Covid-19 pandemisi nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği, kıdem tazminatına hak kazandığı ancak ihbar tazminatına hak kazanmadığı, ulusal bayram ve genel tatil ücretine hak kazanmadığı ve fazla mesai alacağı hesabında mahsup işleminin hatalı yapıldığı gözetilerek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1732 E., 2024/2067 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/462 E., 2024/185 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.01.2018-07.05.2020 tarihleri arasında demirci ustası olarak davalıya ait Kuveyt'te bulunan şantiyesinde çalıştığını, son ücretinin net 473,00 Kuveyt Dinarı olduğunu, aylık ücretle çalışmasına rağmen, raporlu olduğu günler, tatil günleri ve çalışılmayan hafta tatili günleri ücretlerinin ödenmediğini, davacının iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret, yol ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, Kuveyt mahkemelerinin yetkili olduğunu, iş sözleşmesinin istifa nedeniyle sona erdiğini, davacının kıdem tazminatı ile ihbar tazminatına hak kazanmadığını, fazla çalışmaların bordroya yansıtılarak ödendiğini, davacının haftada bir gün izin kullandığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışması hâlinde bordrolarda gösterilerek ödendiğini, yıllık izinlerini kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesinin 11.12.2023 tarihli kaldırma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; iş sözleşmesinin işverence haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğinin kabul edildiği, davacının kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak belirtildiği şekilde fazla çalışma yaptığı, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığının ispat edildiği, rapordaki hesaplama uyarınca %30 oranında uygun indirim yapılarak söz konusu alacakların kabulüne karar verildiği, davacının hak kazandığı yıllık izin ücreti alacağına karşılık işveren tarafından yapılan ödemeler mahsup edildiğinde bakiye yıllık izin ücreti alacağı kalmadığı anlaşıldığından yıllık izin ücreti alacağının reddi gerektiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının Kuveyt İş Kanunu çerçevesinde dava konusu alacaklara hak kazandığı, İlk Derece Mahkemesince, ortadan kaldırma-gönderme kararında belirtilen hata giderilerek yıllık izin alacağının reddine karar verildiği, yabancı para borcu olarak talep edilen alacaklara 3095 sayılı Kanunu Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 4/a maddesi uyarınca faiz işletilmesinde bir aykırılık görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Husumet nedeniyle davanın reddi gerektiğini,

2. Bölge Adliye Mahkemesince alacakların hesaplama yöntemlerine ilişkin itirazlarının değerlendirilmediğini, hükmedilen alacak kalemlerinin hatalı olduğunu,

3. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda alacakların hesaplamasının ay bazlı değil toplam çalışma süresi ve toplam hak ediş üzerinde yapılması gerektiğini,

4. Mahsup işleminin hatalı olduğunu, önce indirim daha sonra mahsup işlemi yapılması gerektiğini,

5. Ücret hesabının hatalı yapıldığını, Kuveyt iş hukukuna göre ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapılmadığı takdirde ücret ödeneceğine dair düzenleme bulunmadığını,

6. Davacının istifa dilekçesinin dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanmadığını ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Taraflar arasında, iş sözleşmesinin feshi, hüküm altına alınan alacakların ispatı ve hesaplama yöntemi, hesaplanan alacaklardan yapılan mahsup konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. İş sözleşmesinin feshi taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu olup, bu husus Kuveyt Özel Sektör İş Kanunu hükümleri çerçevesinde ele alınıp incelenmelidir.

Kuveyt Özel Sektör İş Kanunu'nun 48. maddesi; "Aşağıdaki durumların herhangi birinde işçi bildirimsiz olarak iş sözleşmesini sonlandırabilir ve iş sonu ikramiyesi alabilir:

a- İşveren Kanun hükümlerine veya iş sözleşmesine uymazsa,

b- İşveren veya vekili işçiye saldırırsa ya da onu kışkırtırsa,

c- Sağlık Bakanlığı Tıbbi Hakem Komitesi kararına göre işçinin işe devam etmesi güvenliğini ve sağlığını tehlikeye atacaksa,

d- Sözleşmenin imzalanmasından sonra, işveren veya vekili işin şartlarıyla ilgili hile veya kandırmaya başvurursa,

e- İşveren işçiye ceza gerektiren bir suç isnat eder ve işçi bu suçtan mahkeme kararı ile beraat ederse,

f- İşveren veya temsilcisi, işçiye karşı ahlaka aykırı bir eylemde bulunursa." şeklindedir.

Kuveyt İş Kanunu'nun 52. maddesinde ise "Bu Kanunun 45. Maddesi hükümleri gözetilmekle birlikte işçi, aşağıdaki hallerde bir önceki maddede belirtilen iş sonu ikramiyesini tam olarak hak eder: a- İş sözleşmesi işveren tarafından feshedilmişse,

b- Belirli süreli iş sözleşmesinin süresi sona ermiş ve yenilenmemişse,

c- İş sözleşmesi bu Kanun’un 48, 49, 50. Maddeleri hükümlerine göre feshedilmişse,

d- İş sözleşmesi evlilik tarihinden itibaren bir yıl içinde ve evlilik sebebiyle kadın çalışan tarafından feshedilmişse." hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde; Covid-19 salgınıyla beraber şantiyedeki işçilerin yemek, temizlik ve barınma gibi temel ihtiyaçları Şirket tarafından yeterli seviyede karşılanmadığı gibi gerekli sağlık tedbirleri de alınmadığını, işçilerin toplu şekilde işten çıkartıldığını ve gruplar hâlinde ihbar tazminatlarının yanı sıra işçilik alacakların bir kısmı da ödenmeden Türkiye'ye gönderildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı talep etmiş, davalı vekili ise cevap dilekçesinde; davacı işçinin Türkiye'ye dönmek için istifa etmek istediğini ilgili amirlerine ve personel departmanına sözlü olarak beyan ettiğini, işçinin istifa sonrası gerekli işlemleri yapmak üzere personel birimine gelmediğini, davacının istifa ederek ayrıldığını kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı almaya hak kazanmadığını savunmuştur.

Dosya içeriğinde, davacının el yazısı ile imzasını taşıyan dilekçe bulunmakta olup davacı işçi bu dilekçede; "Çalışmakta olduğum limak s.p.c kuwait şirketimizde c19 corona virüs salgınından dolayı sağlığım açısından 26.04.2020 tarihinden itibaren bütün haklarımın tarafıma verilmesini arz ederim." şeklinde beyanda bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, istifa dilekçesi ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın işverenin iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanmayacak şekilde sona erdirildiğine ilişkin ispat yükünü yerine getiremediği sonucuna varılarak kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına hükmedilmiş ise de ulaşılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.

Somut olayda davacıya ait dilekçe içeriği ile dinlenen tanıkların beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; davacının, pandemi dönemi koşullarında davalıya ait Kuveyt'te bulunan işyerinde çalışmayı sürdürmesinin sağlığını tehlikeye atacak boyutlara ulaşması sebebiyle çalıştığı ülke mevzuatı uyarınca iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği anlaşılmaktadır.

Açıklanan sebeplerle, iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği sabit olan davacı lehine kıdem tazminatı alacağına hükmedilmesi isabetlidir. Diğer taraftan haklı olsa da iş sözleşmesini fesheden taraf ihbar tazminatı talep edemeyeceğinden davacının ihbar tazminatı alacağı talebinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

3. Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık ulusal bayram ve genel tatil ücretine ilişkindir.

Kuveyt Özel Sektör İş Kanunu'nun 68. maddesi şöyledir:

"İşçinin tam ücretli olarak resmi izinli sayıldığı günler:

a- Hicri Yıl Başlangıcı, 1 gün

b- İsra ve Mirac günü, 1 gün

c- Ramazan Bayramı, 3 gün

d- Kurban Bayramı Arefe günü, 1 gün

e- Kurban Bayramı, 3 gün

f- Hz. Peygamberin Doğumu, 1 gün

g- Milli Gün 25 Şubat, 1 gün

h- Kurtuluş Günü 26 Şubat, 1 gün

i- Miladi Yıl Başlangıcı, 1 gün

İş koşulları bugünlerden birinde işçinin çalışmasını gerektirirse, işçi çift ücret ve bir gün tatil hakkı elde eder."

Somut olayda; davacı dava dilekçesinde; Türk dinî bayram günlerinin bir kısmı ile Türk millî bayramlarının tamamında çalıştığını iddia etmiştir. Hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda; davacının, ramazan ve kurban bayramlarının 1 günü dışında Kuveyt ulusal bayram ve genel tatil günlerinin tümünde çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapıldığı anlaşılmıştır. Yargılama sırasında dinlenen ve davası bulunmayan davacı tanığı M.B dinî bayramlarda izinli olduklarını, ancak ücretinin ödenmediğini, Kuveyt'in millî bayramlarında 1 yada 2 gün izin verildiğini; davacı tanığı E.Ç. ise ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapmadıklarını beyan etmiştir.

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda beyanlarına dayanılan davacı tanıklarının, davalı aleyhine açtıkları davalarının olması ve davacının Kuveyt işyerinde çalıştığı hususları dikkate alındığında; davacının Kuveyt İş Kanunu'na göre ulusal bayram ve genel tatil olarak kabul edilen günlerde çalışmadığı anlaşılmaktadır. İspatlanamayan ulusal bayram ve genel tatil ücreti talebinin reddi yerine kabulü de bozmayı gerektirmiştir.

3. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma alacağı hesabında ödenen miktarlar mahsup edilirken, önce mahsup yapılıp sonra indirim uygulanması Dairemiz ilke ve esaslarına aykırıdır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 29.04.2024 tarihli ve 2024/2024/2856 Esas, 2024/7435 Karar sayılı karar). Buna göre, belirlenen fazla çalışma miktarından önce uygun bir indirim yapılıp ardından ödenen miktarın mahsup işlemi gerçekleştirilmelidir. Hatalı mahsup işlemi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.01.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Somut olayda; davalı Şirkete ait yurt dışındaki inşaat işyerinde çalışan davacı iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatlarını istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız feshedildiği gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.

Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içeriğinde davacının imzasını taşıyan "Çalışmakta olduğum limak s.p.c kuwait şirketimizde c19 corona virüs salgınından dolayı sağlığım açısından 26.04.2020 tarihinden itibaren bütün haklarımın tarafıma verilmesini arz ederim." şeklinde el yazılı bir dilekçe bulunmaktadır.

Dairemizce gerek bu dilekçe içeriği gerekse dinlenen tanıkların beyanlarına göre davacının, pandemi dönemi koşullarında davalıya ait Kuveyt'te bulunan işyerinde çalışmayı sürdürmesinin sağlığını tehlikeye atacak boyutlara ulaşması sebebiyle çalıştığı ülke mevzuatı uyarınca iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği ve bu nedenle ihbar tazminatı talebinin reddi gerektiği sonucuna ulaşılmış ise de bu sonuca aşağıda belirteceğimiz nedenlerle katılmamız mümkün değildir:

Davacı vekili temyize cevap dilekçesinde; Covid-19 salgını nedeniyle Kuveyt’te saat 16.00’dan sonra sokağa çıkma yasağı başladığını, bu yasak kapsamında işin aksamasından endişe eden davalı Şirket tarafından, aynı şantiyede çalışan ancak şantiye dışında evlerde kalan yaklaşık bin kişi civarı Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Nepal ve Filipin uyruklu işçinin şantiye içindeki kamplara nakletmesi nedeniyle Covid-19 bulaşan hasta sayısının arttığını, işverence yapılan uygulamaların işçilerin kendi istekleri ile gitmelerini sağlama amacını taşıdığını, aralarında davacının da olduğu işçilerin herhangi bir kıdem veya ihbar tazminatı ile diğer işçilik alacakları ödenmeden Türkiye’ye gönderilmeye çalışıldığını, davacıya imzalatılan belgenin işçilerden tüm alacaklarının ödeneceği vaadiyle alınan bir belge olduğunu, davacı işçinin yurt dışında bulunduğu süre zarfında pasaportu ve her türlü evrakının davalı işveren bünyesinde alıkonulup Türkiye'ye dönebilmesi için uçak biletinin davalı işveren tarafından alındığını, davalı işverenin işçilerin ücretlerini bir kaç ay geriden ödeyerek uhdesinde tuttuğunu, bu şartlar altında irade fesadının söz konusu olduğunu ve herhangi bir geçerliliğinin bulunmadığını ifade etmiştir.

Yargılama sırasında dinlenen davacı tanığı S.T. de; “Davacıları korona sebebiyle gönderdiler geri de çağırmamışlardır. ...Servis araçlarımızda da Hindistanlılarla, nepallilerle birlikte gidip geliyorduk. Korona hiç önemsenmedi. İşverene bunu ilettik ilgilenmediler. Nepalliler, Hindistanlılar dışarda kalıyorlardı. Kampa yerleştirdiler, korana iyici yayıldı. Kampta pozitif çıkan arkadaşlarımız oldu. Korona olanları ayrı bir yere koydular orada karantinada kaldılar. Davacıları da işveren Türkiye ye göndermişlerdir . Korona sebebiyle Türkiye ye gönderdiler. ... benim haziran temmuz ayında alacaklarım vardı. Vermeyeceğiz diye Tehdit ettikleri için istifa dilekçesi imzalamak zorunda kaldım.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Dosya kapsamından ve dinlenen tanıkların anlatımından çalışanların Covid-19 salgınından dolayı tedirgin oldukları, Covid-19 salgını nedeniyle gerekli tedbirleri aldığını iddia etmeyen, herhangi bir önlem almadığı ve tanık anlatımlarına göre davacı ile bir kısım arkadaşlarını Türkiye’ye göndermek istediği anlaşılan işverenin işçiye imzalattığı belge davacı işçinin feshi olarak değerlendirilemez. Bu durumda davacının, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiği yönündeki iddiasını ispatladığı kabul edilerek sonuca gidilmelidir. Kaldı ki davacının "Çalışmakta olduğum limak s.p.c kuwait şirketimizde c19 corona virüs salgınından dolayı sağlığım açısından 26.04.2020 tarihinden itibaren bütün haklarımın tarafıma verilmesini arz ederim." şeklindeki beyanını içeren belgenin feshe yönelik kesin ve açık bir irade beyanı olarak değerlendirilmesi kanımızca mümkün değildir.

Ayrıca aynı işverene karşı pandemi dönemindeki fesih iddiaları ile ilgili olarak açılan davalarda Dairemizce verilen emsal kararlar da aynı doğrultudadır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 26.10.2023 tarihli ve 2023/16337 Esas, 2023/16239 Karar; 26.02.2024 tarihli ve 2024/2144 Esas, 2024/3639 Karar; 17.12.2024 tarihli ve 2024/11798 Esas, 2024/16186 Karar sayılı kararları).

Açıklanan nedenlerle iş sözleşmesi davalı işverence haksız olarak feshedilmiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesince davacının ihbar tazminatının hüküm altına alınması isabetli olduğundan Sayın Çoğunluğun ihbar tazminatının reddi gerektiği yönündeki görüşüne katılamıyoruz.