"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 41. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/1246 E., 2024/1395 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında İstanbul Anadolu 1. İş Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olup Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına Bölge Adliye Mahkemesince direnilmesi üzerine, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; Dairemizce bozma kararının bir bent dışındaki kısımlarının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle 21.09.2023 tarihli ilâm ile dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca; bir uyuşmazlık yönünden Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararının bozulmasına; bir diğer uyuşmazlık bakımından ise Bölge Adliye Mahkemesi direnme kararının onanmasına ve dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddi ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ... Başkanlığına (Belediye) bağlı Fen İşleri Müdürlüğünde alt işveren Kent-Yol AŞ'nin işçisi olarak usta konumunda çalıştığını, Genel-İş Sendikasına (Sendika) üye olmasına rağmen davalı ile Sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmadığını, Sendikanın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yaptığı başvuru üzerine İş Teftiş Kurul Başkanlığının 07.07.2014 tarihli ve 4687 sayılı raporu ile Şişli Belediyesi ile dava dışı Kent-Yol AŞ ve ... İnş. San. Tem. Ltd. Şti. arasında yapılan bazı hizmet alım sözleşmelerine dayalı olarak kurulan asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespit edildiğini, İstanbul Anadolu 24. İş Mahkemesinin 2014/468 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada rapora yönelik itirazların reddi ile muvazaanın tespitine kesin olarak karar verildiğini, bu tespit sebebiyle müvekkilinin baştan itibaren davalı ... işçisi sayılması ve buna göre de davalı ... ile Sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmelerinden yararlandırılarak özlük haklarının geçmişe dönük olarak yeniden düzenlenmesi gerektiğini ileri sürerek toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; tespite itiraz davasında verilen kararın Yargıtay tarafından bozulması sebebiyle kesinleşmediğini, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, öte yandan alacakların zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, davacının çalıştığı Şirket olan dava dışı Kent-Yol AŞ'nin davaya dâhil edilmesi gerektiğini, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun (5393 sayılı Kanun) 67 nci maddesi uyarınca belediyelere verilen tüm görev ve hizmetlerin ihale yoluyla üçüncü kişilere gördürülmesinin mümkün olduğunu, ihalelerin 4734 Kamu İhale Kanunu'na (4734 sayılı Kanun) uygun olarak yapıldığını, Belediyenin ihale ile verdiği işle ilgili denetim yetkisi bulunmasının ilişkinin muvazaalı olduğunu göstermeyeceğini, ayrıca davacının tüm alacaklarını aldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İstanbul Anadolu 1. İş Mahkemesinin 22.10.2019 tarihli kararıyla; davalı ile dava dışı Kent-Yol AŞ arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun kesinleşmiş Mahkeme kararı ile sabit olduğu, davalı Belediyenin işçisi sayılması gereken davacının sendika üyelik tarihi olan 20.08.2014 tarihi esas alınarak davalı Belediyenin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlandırılması suretiyle 20.08.2014-01.05.2017 tarihleri arasındaki dönem için hesaplama yapan bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 26.02.2020 tarihli kararıyla; İstanbul Anadolu 24. İş Mahkemesinin 2016/130 Esas sayılı dosyasında davalı işveren ile dava dışı Kent-Yol AŞ arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkinin muvazaalı olduğuna ilişkin verilen kararın Özel Daire denetiminden geçerek onanması sebebiyle davacının Kent-Yol AŞ'de çalıştığı dönem yönünden asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğuna ilişkin kabulün yerinde olduğu, öte yandan hesaplama yapılan dönemler itibarıyla zamanaşımına uğrayan alacak bulunmadığı ancak talepten fazlasına hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 17.11.2020 tarihli kararıyla; kesinleşen müfettiş raporu ile muvazaaya dayalı olduğu tespit edilen sözleşmelerin geçerli olduğu dönem yönünden hesaplanan ve hüküm altına alınan alacaklar bakımından Mahkeme kararı doğru olup davalının bu yöndeki temyizi yerinde değil ise de bir ihale dönemi için kurulan asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayanmasının önceki ve sonraki ihale dönemleri bakımından bir sonuç doğurmayacağı kabul edildiğinden ve ayrıca dava konusu ihale dönemlerini kapsayan tarihlerde yürürlükte bulunan 4734 sayılı Kanun'un 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile 5393 sayılı Kanun'un 67 nci maddesi uyarınca davalı Belediyenin görevi konusuna giren işlerin hizmet alım sözleşmesi ile gördürülmesinin mümkün olduğu hususları dikkate alınarak davacının çalışma dönemini kapsayan ihale sözleşmeleri dosya arasına celp edilip kesinleşen muvazaa tespiti dışında kalan davaya konu olan dönemler bakımından, söz konusu dönemlere ilişkin ihalenin kapsamı tespit edilerek ve yukarıda izah edildiği üzere her ihale dönemini kendi arasında değerlendirmek sureti ile davalı ile dava dışı Kent-Yol AŞ arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin usulüne uygun olarak kurulup kurulmadığı, muvazaaya dayanıp dayanmadığı tespit edildikten sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 28.06.2022 tarihli kararıyla; bozmaya uyularak celbedilen İstanbul Anadolu 24. İş Mahkemesinin 2016/130 Esas sayılı dosyasındaki teftiş raporu ve bilirkişi raporları incelendiğinde sermayesinin %99,59'u davalı Belediyeye ait olan Kent-Yol AŞ'nin çok farklı alanlarda davalı Belediyeye işçi temin ettiği, bu Şirketin davalı Belediyenin işçilerini bordrosunda gösterme dışında bir işlevinin olmadığı, yönetim hakkının Belediyeye ait olduğu, kesinleşen müfettiş raporunda Kent-Yol AŞ yönünden muvazaalı hukuki ilişki bulunduğu, ... İnşaat Sanayi Tic. Ltd. Şti. yönünden ise muvazaalı asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığının tespit edildiği, bu durumda Kent-Yol AŞ ile davalı ... arasında bir ihale dönemine ilişkin olarak verilen muvazaa tespiti kararı bulunmakla aynı işçinin çalışmasında bir farklılık bulunmamasına rağmen çalışma dönemlerini ayırarak bazı dönem çalışmalarının muvazaalı olduğunun kabul edilmesinin iş barışını ve adalete olan inancı olumsuz etkileyeceği, somut olayda yol ustası olarak Kent-Yol AŞ'de hizmet alım sözleşmelerine istinaden çalışan davacının kapsamında çalıştığı ihalelerin teftiş raporunda belirtilmediği, davacının 01.07.2014-31.12.2016 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan her türlü personel destek hizmet alım işi ihalesi ve 18.01.2017-30.04.2017 dönemini kapsayan Şişli Belediyesi her türlü personel destek hizmet alımı işi kapsamında çalıştığı, dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında Kent-Yol AŞ'nin bir organizasyondan, uzmanlıktan ve hukuksal bağımsızlıktan yoksun olduğu, davalı Belediyenin işçilerini kendi bordrosunda gösterme dışında bir fonksiyon üstlenmediğinden davalı ... ile Kent-Yol AŞ arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Dairemizin 05.12.2022 tarihli kararıyla; davalı ... tarafından 03.03.2022 tarihli yazı cevabında bildirilen davacının istihdam edildiği hizmet alım sözleşmelerinin genel olarak personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri mahiyetinde oldukları, 11.09.2014 tarihli ve 29116 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun (6552 sayılı Kanun) ile 4734 sayılı Kanun'un 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun (4735 sayılı Kanun) 8 inci maddesinde yapılan değişiklikler ile personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmelerinin yapılabilmesine imkân tanındığı hususu dikkate alındığında söz konusu düzenlemelerin yürürlüğe girdiği 11.09.2014 tarihinden sonraki çalışma dönemi için yapılan personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmelerinin sırf bu sebeple muvazaalı olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, buna göre davacının 01.07.2014-31.12.2016 dönemi dışındaki çalışmalarının muvazaalı olduğunun kabulü gerektiği; ayrıca Bölge Adliye Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda sorumluluk primi alacağının davacının temizlik işçisi olarak çalıştığının kabulü ile hesaplandığı; ancak davacının yol ustası olarak çalıştığı hususu sabit olduğundan sorumluluk primi alacağının yapılan iş dikkate alınarak yeniden değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 28.02.2023 tarihli kararıyla; önceki gerekçeye ilaveten Özel Dairenin 17.11.2020 tarihli ilk bozmasında hesaplamaların yerinde olduğu ancak ihale dönemleri yönünden muvazaa bulunup bulunmadığı noktasında bozma yapılması ve bu bozmaya uyulması karşısında hesaplamalar yönünden davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, ayrıca yargılamanın hiçbir aşamasında davalı tarafça öne sürülmeyen, İlk Derece Mahkemesi yargılamasında belirtilmeyen ve istinaf sebebi yapılmayan hesaplamaların temyizde ileri sürülmesinin mümkün olmadığı vurgulanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
E. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.04.2024 tarihli kararıyla; 6552 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanun'un 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde ve 4735 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinde yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği 11.09.2014 tarihinden bu düzenlemelerin geçerliliğini koruduğu döneme kadar Belediyenin işlerini personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmesi ile gördürebilmesi mümkün hâle geldiğinden Belediyenin asli görevi kapsamına giren 5393 sayılı Kanun'un 67 nci maddesinde belirtilen işlerin hizmet alım sözleşmesi ile gördürülebilmesi ve bu işlerin Belediyelerce kurulan şirketlere hizmet alımı yoluyla yaptırılması kanunen olanaklı hâle gelmiş olup bu hususların tek başına muvazaaya delil teşkil etmeyeceği; öte yandan dava dışı Şirket işçilerinin davalı Belediyenin faaliyet alanındaki işlerde çalıştırılması, emir ve talimatları davalı ... yetkililerinden almaları, davalı ... işçileri ile benzer işlerde çalıştırılmaları ve dava dışı Şirketin davalı Belediyeye ait araç ve gereçleri kullanması hususlarının yasal düzenlemeler karşısında muvazaa kriteri olarak kabul edilmesine imkân bulunmadığı, dolayısıyla davalının kabulünde olduğu üzere davacının personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştırıldığı sabit olup ilgili yasal düzenlemeler dikkate alındığında, 30.06.2014 tarihinde imzalanan 2014/55194 ihale numaralı ve 01.07.2014-31.12.2016 yürürlük süreli "Her Türlü Personel Destek Hizmeti Alımı İşi" ihalesi kapsamı dışındaki 01.01.2017-01.05.2017 arasındaki çalışmaları yönünden davalı ... ile dava dışı Kent-Yol AŞ arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, bu yöndeki Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu; ancak davalı vekilinin istinaf ve temyiz dilekçelerinde sorumluluk priminin hesaplanması ile ilgili bir itiraz sebebi ileri sürmediği dikkate alındığında Bölge Adliye Mahkemesince uyulmasına karar verilen 17.11.2020 tarihli ilk bozmada bozma konusu yapılmayan sorumluluk priminin hesaplanmasına esas unsurlar yönünden davacı lehine kazanılmış hak oluştuğunun kabulü ile davacının yol ustası olarak çalıştığı dikkate alınarak sorumluluk priminin yeniden değerlendirilmesini öngören bozma sebebine karşı Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle taraflar arasındaki muvazaaya ilişkin uyuşmazlık yönünden Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararının bozulmasına; sorumluluk primi alacağına ilişkin uyuşmazlık bakımından ise Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına ve dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
F. Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı ÜzerineVerilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının bünyesinde istihdam edildiği hizmet alım sözleşmelerinin imza tarihleri dikkate alındığında, 01.07.2014-31.12.2016 dönemi dışındaki 01.01.2017-01.05.2017 arasındaki çalışmalarının muvazaalı olmadığı, yalnızca bu döneme ilişkin çalışması yönünden muvazaanın bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davacının Kent-Yol AŞ işçisi olup Belediye tarafından yapılan hizmet alımlarının mevzuat hükümlerine uygun olduğunu, muvazaa tespit kararında belirtilen hizmet alım ihaleleri kapsamında çalışıp çalışmadığının araştırılmadığını, davalı ... ile Kent-Yol AŞ arasındaki alt işveren asıl işveren ilişkisinin 4734 sayılı Kanun çerçevesinde kurulduğunu, davacının sendika üyeliğinin geçerli olmadığını, üyeliğin Belediyeye bildirilmemiş olmasının davanın reddi sebebi olduğunu, davacının Belediyenin taraf olduğu sendikal haklardan yararlanmak istediğine dair müracaatının bulunup bulunmadığı araştırılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı tarafından talep edilen alacakların tamamı yönünden istinaf ve temyiz talebinde bulunulduğu açık olduğundan sorumluluk primi alacağı yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan söz edilemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, Hukuk Genel Kurulu kararı ile bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; 01.01.2017-01.05.2017 tarihleri arasındaki dönem yönünden davalı ile dava dışı Şirket arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı, ilk bozma kararına uyulmakla alacakların hesabı yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşup oluşmadığı; buradan varılacak sonuca göre sorumluluk priminin davacının yol ustası olarak çalıştığı dikkate alınarak yeniden değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi, 6552 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri, 4734 sayılı Kanun'un 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi, 4735 sayılı Kanun'un 8 nci maddesi, 5393 sayılı Kanun'un 14, 67 nci ve 70 inci maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 nci maddesinin yedinci fıkrası, Alt İşverenlik Yönetmeliğinin 4, 11, 12 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.