"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince 14.09.2021 tarihli ve 2017/205 Esas, 2021/292 Karar sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 06.04.2023 tarihli ve 2021/3397 Esas, 2023/966 Karar sayılı karar ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesi kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 15.09.2009-31.03.2017 tarihleri arasında çalıştığını, davalının mevzuatında bulunmayan yardımcı eleman pozisyonunda işe başlatıldığını, işyerinde kendisi ile aynı işi yapan diğer işçilerin hak kazandığı mali, sosyal ve sendikal haklardan yoksun bırakıldığını, davalının eşit davranma borcuna uygun şekilde hareket etmediğini, müvekkiline baskı ve psikolojik taciz (mobbing) uygulandığını, işyerinde fazla çalışma yapıldığını, iş sözleşmesinin müvekkilince haklı nedenle feshedildiğini, hak kazandığı tazminat ve işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, fark ücret, fark ek ödeme, fark ikramiye, fazla çalışma ücreti, zam farkı, prim farkı ile ayrımcılık tazminatı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taleplerin zamanaşımına uğradığını, iş sözleşmesinin işçinin istifa etmesi sebebiyle sona erdiğini, davacıya sözleşmede kararlaştırılan ücretin ödendiğini, ikramiye ve prim ödemelerinin Kurum içi mevzuata uygun şekilde yapıldığını, iddia ve istemlerin haksız olduğun savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dilekçesindeki iddiaların davacı ... M.S'nin anlatımları ile doğrulandığı, davacının kıdemi de dikkate alındığında istifa dilekçesi vermesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığının kabulü gerektiği, bu hâlde davacının kıdem tazminatına hak kazanacağı, dosya kapsamı itibarıyla davacının, yardımcı eleman olarak işe başladığı 15.09.2009 tarihinde ön lisans Bilgisayar Teknolojisi ve Programlama mezunu olup 29.07.2013 tarihinde İktisat ve 27.06.2016 tarihinde İstatistik bölümlerinden lisans mezunu olduğu, 15.09.2009-31.01.2015 tarihleri arasında yardımcı eleman ve 01.02.2015-31.03.2017 tarihleri arasında ise uzman yardımcısı statüsünde çalıştığı, 13.02.2015 tarihinde sendika üyesi olduğu, üyeliğinin 17.02.2015 tarihinde davalı işverene bildirildiğinin anlaşıldığı, dosya kapsamında mevcut ve yerinde inceleme sonrası dosyaya kazandırılan belgelerle emsal olarak alınacak işçinin tespitine yönelik, davalı işyerinde çalışan ., ...., ., ., ., . ve ...' nın işe başladıklarında lisans mezunu oldukları, B.B.Y'nin ise işe başladığında yüksek lisans mezunu olduğu, ...'nin işe başladığında ön lisans mezunu olduğu ve devam eden süreçte lisans mezuniyetinin bulunmadığı, ... 31.05.2010 tarihinde ön lisans mezunu olduğu ve devam eden süreçte 21.07.2014 tarihinde lisans mezunu olduğu ve 01.02.2015 tarihinde uzman yardımcısı statüsüne geçtiğinin görüldüğü; ancak işe başladığında lise mezunu olup sekreter olarak başladığı için davacı yönünden emsal kabul edilemeyeceği, davacı için emsal kabul edilebilecek tek çalışanın davacı gibi ön lisans mezunu olan ve devamında lisans mezunu olarak davacı gibi 01.02.2015 tarihinde uzman yardımcısı statüsüne geçen ve 2015/3 döneminde sendika üyesi olan .... Olabileceği ve bilirkişi heyet raporunda yapılan hesaplamaya göre fark ücret alacağı ile fark ikramiye alacağının bulunduğu; dosya kapsamında yer alan sözleşmelerden 31.07.2013-31.01.2014 tarihleri arasındaki dönem için haftalık 40 saat çalışmanın öngörüldüğü, diğer sözleşmelerde 4857 sayılı İş Kanunu'na (4857 sayılı Kanun) atıf yapıldığı, toplu iş sözleşmesinde ise haftalık çalışma süresinin 40 saat olarak düzenlendiğinin anlaşıldığı, dosyaya celbedilen bilgi ve belgeler, emsal çalışana ait bordro ve ödeme kayıtları ile tanık anlatımları birlikte değerlendirilmek suretiyle 28.01.2019 tarihli bilirkişi kök raporu ile 22.11.2020 ve 12.04.2021 tarihli bilirkişi ek raporlarındaki hesaplamalar doğrultusunda ıslah edilen miktarlar göz önüne alınarak davacının fazla çalışma ücret alacağının bulunduğunun anlaşıldığı, dosya kapsamı itibarıyla toplu iş sözleşmesi öncesi dönemde mevcut sözleşmelerde zam oranı ve prime ilişkin hüküm bulunmadığı, toplu iş sözleşmesi sonrası dönemde ise öngörülen zam oranı uygulanarak ücretlerde artış yapıldığı, toplu iş sözleşmesinin 31 inci maddesinde “ Toplu iş sözleşmesi kapsamında bulunan işçilerden prim ve tazminat ödenecek olanlar ile bu ödemelerin miktar ve esasları Bilim Kurulu'nca tespit edilir. Yapılacak bu ödemeler, başka hiçbir ödemeyi etkilemeyeceği gibi müktesep hak da teşkil etmez” şeklinde düzenlemeye yer verildiği, dosya kapsamı itibarıyla talep konusu prim talebini ispata yarar delil de ibraz edilmediğinden zam ve prim farkı alacağı ile ek ödeme fark alacağı taleplerinin yerinde bulunmadığı, 4857 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile öngörülen şartların somut olay yönünden mevcut olmadığının anlaşılmasına göre ayrımcılık tazminatı isteminin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesince müvekkilinin işçilik alacaklarının, sendikaya üye olduğu dönemle sınırlı hüküm altına alındığını, davacının işe ilk giriş tarihinden itibaren işyerinde aynı işi yapan diğer işçilerin haklarından mahrum bırakıldığını, dava dışı ...'nin emsal işçi olmadığını, bilirkişi raporuna itirazların dikkate alınmadığını, müvekkilinin, .... ve .... ile aynı birimde çalıştığını ve aynı işi yaptığını, bu kişilerin emsal işçi kabul edilerek hesaplamaların yapılması gerektiğini, müvekkilinin bir dönem sendika üyesi olamamasının nedeninin yardımcı eleman kadrosunda işe başlatılması ve işverenin izin vermemesi olduğunu, davalı işverenin, müvekkilinin sendikaya üye olmasını ve sendikal haklardan yararlanmasını engellediğini, yardımcı eleman pozisyonunda işe başlatılan davacının, işyerinde kendisi ile aynı işi yapan diğer işçilerin hak kazandığı mali, sosyal ve sendikal haklardan yoksun bırakıldığını, ek ödeme talebinin reddinin hukuka aykırı olduğunu, talep edilen işçilik hak ve alacaklarının, müvekkilinin işe girdiği ve yardımcı eleman olarak çalıştığı dönemi de kapsar şekilde hesap içerir bilirkişi raporuna göre belirlenmesi gerektiğini, salt kadrolu ve sendika üyesi olduğu dönemle sınırlı hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, fark ücret, fark prim, ikramiye, zam farkı ve fazla çalışma ücretlerine dair taleplerin belirsiz alacak davası olarak açıldığı, buna rağmen İlk Derece Mahkemesince davanın kısmi dava türünde açıldığının benimsenerek zamanaşımı savunmasının gözetildiğini, ek ödeme, prim farkı ve zam farkı alacaklarının hesaplanmamasının hukuka aykırı olduğunu, ayrımcılık tazminatına da hak kazanıldığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; İlk Derece Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kaldırma kararından sonra daha fazla çalışma ücreti alacağına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının istifa dilekçesi sunarak iş sözleşmesini feshettiğini, kıdem tazminatı hakkı doğmadığını, itibar edilen bilirkişi raporunda emsal işçi olduğu esas alınan şahsın, davacının emsali konumunda olmadığını, fark ücret ve ikramiye alacaklarının tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu, fazla çalışma ücreti alacağının bulunmadığını, denkleştirme uygulamasının dikkate alınmadığını, fazla çalışma ücretlerinin toplu ödendiğini, ara dinlenme süresinin eksik tespit edildiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; davanın kıdem tazminatı, fark ücret, fark ek ödeme, fark ikramiye, zam farkı ve prim talepleri açısından kısmi dava, fazla çalışma ile ayrımcılık tazminatı istemleri açısından ise belirsiz alacak davası türünde açıldığı, dosyaya sunulan istifa dilekçesinde yazılı ifadenin genel bir içerik taşıması karşısında, işçinin dava dilekçesinde somut fesih sebeplerini belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, hak kazandığı halde ödenmemiş işçilik alacaklarının bulunduğundan işçi feshinin haklı nedene dayandığı, .... isimli işçinin davacının emsali konumunda bulunduğunun esas alınarak değerlendirme yapılmasının isabetli olduğu, toplu iş sözleşmesinden yararlanılmayan dönem bakımından, bireysel iş sözleşmelerinde zam oranına ilişkin bir düzenleme yer almadığı, toplu iş sözleşmesinden yararlanılan dönemde, toplu iş sözleşmesinde öngörülen zamların uygulanarak ücret artışlarının gerçekleştirildiği, zam farkı alacağının bulunmadığı, prim alacağının kanıtlanmadığı, hak kazanılan ek ödeme alacaklarının ise işverence ödendiği, fark ek ödeme alacağının bulunmadığı, ayrımcılık tazminatına hükmedilme koşullarının oluşmadığı, ara dinlenme süresinin de düşülerek belirlenen haftalık fazla çalışma saati üzerinden fazla çalışma ücreti alacağının usul ve yöntemince hesaplandığı, zamanaşımına yönelik değerlendirmede isabetsizlik olmadığı, 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelere dayanarak ve resen dikkate alınacak nedenlerle davanın kabulüne karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelere dayanarak ve resen dikkate alınacak nedenlerle davanın reddine karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının iş sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazanmasını gerektirecek şekilde sona erip ermediği, ayrımcılık tazminatına hak kazanıp kazanmadığı ile ücret farkı, ikramiye, fazla çalışma, ek ödeme, prim farkı ve zam farkı alacaklarının bulunup bulunmadığı ve davanın türü hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun’un 107 ve 109 uncu maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı Kanun’un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi, 4857 sayılı Kanun’un 5, 24, 32, 41 ve 63 üncü maddeleri, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekili, müvekkilinin işe girmiş olduğu tarihten itibaren kendisi ile aynı işi yapan ve sendikal haklardan yararlanan diğer işçilerin faydalandığı haklardan mahrum kaldığını iddia ederek ücretinin emsal işçiye göre belirlenmesini ve buna göre dava konusu alacakların hesaplanarak hüküm altına alınmasını talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince .... isimli işçinin davacıya emsal olduğu kabul edilerek ücret belirlenmiştir. Ne var ki varılan sonuç dosya kapsamı ile örtüşmemektedir.
3. 4857 sayılı Kanun sistematiğinde eşit davranma borcu, işverenin genel anlamda borçları arasında yerini almıştır. Buna karşın eşitlik ilkesini düzenleyen 5 inci maddede, her durumda mutlak bir eşit davranma borcu düzenlenmiş değildir. Yine değinilen maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarında, işverenin ücret ödeme borcunun ifası sırasında ayrım yapamayacağından söz edilmektedir. Burada sözü edilen ücretin genel anlamda ücret olduğu ve ücretin dışında kalan ikramiye, prim vb. ödemeleri de kapsadığı açıktır.
Eşit davranma ilkesi tüm hukuk alanında geçerli olup iş hukuku bakımından işverene işyerinde çalışan işçiler arasında haklı ve objektif bir neden olmadıkça farklı davranmama borcu yüklemektedir. Bu bakımdan işverenin yönetim hakkı sınırlandırılmış durumdadır. Bununla birlikte eşit davranma borcu tüm işçilerin hiçbir farklılık gözetilmeksizin aynı duruma getirilmesini gerektirmeyip eşit durumdaki işçilerin farklı işleme tâbi tutulmasını önlemeyi amaç edinmiştir. İşverence, işçiler arasında farklı uygulamaya gidilmesi yönünden nesnel nedenlerin varlığı hâlinde eşit işlem borcuna aykırılıktan söz edilemez.
Eşit davranma borcuna aykırılığı ispat yükü işçide olmakla birlikte, anılan maddenin son fıkrasında yer alan düzenlemeye göre işçi ihlalin varlığını güçlü biçimde gösteren bir delil ileri sürdüğünde aksi işveren tarafından ispatlanmalıdır.
Diğer yandan 4857 sayılı Kanun'un 5 inci maddesinde; aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret belirlenmesi dışında, işe girişte ücret konusunda eşit davranma borcundan söz edilmiş değildir. 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu'nda da iş ilişkisinin kurulmasında, çalışma koşullarının uygulanmasında ve sona erdirilmesinde ayrımcılık yasaklanmıştır. O hâlde işe girişte ücretin tespitine yönelik toplu iş sözleşmesi, personel yönetmeliği gibi objektif düzenlemeler içeren kurallar bulunmadığı ve mutlak emredici düzenlemeler ile mutlak ayrım yasakları (dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep vb.) ihlal edilmediği sürece sözleşme özgürlüğü kapsamında ücret serbestçe belirlenebilir. Diğer bir anlatımla, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla ücrette pazarlık serbestisi ilkesi geçerli olup işe girişte her bir işçinin ücret tutarı farklı kararlaştırılabilir.
İşverenin çalışan ile yeni işe aldığı işçi arasında özellikle ücret yönünden eşit davranma borcu bulunmamaktadır. Zira eşit davranma borcu iş ilişkisi kurulduktan sonra doğar. Yaptırılacak iş aynı nitelikte olsa bile işe yeni başlayan işçinin ücreti, işyerinde çalışan işçilerin ücretlerinden daha yüksek olabilir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 14.12.2020 tarihli ve 2016/34297 Esas, 2020/18304 Karar, 07.10.2013 tarihli ve 2011/33127 Esas, 2013/25090 Karar ve 07.05.2012 tarihli ve 2011/14158 Esas, 2012/15801 Karar sayılı kararları).
Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) 100 No'lu Eşit Ücret Sözleşmesi hükümlerine göre eşit işe eşit ücret verilmesi gerekmekte ise de bu sözleşme, eşit değerde iş için erkek ve kadın işçiler arasında cinsiyet ayrımına dayalı ücret eşitsizliği ile ilgilidir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 09.02.2022 tarihli ve 2022/390 Esas, 2022/1506 Karar sayılı kararı).
4. Yukarıda yapılan açıklamaların yanı sıra İlk Derece Mahkemesince dosya kapsamında mevcut ve yerinde inceleme sonrası dosyaya kazandırılan belgelerle emsal olarak alınacak işçinin tespitine yönelik yapılan araştırma sonucunda; davalı işyerinde çalışan dava dışı .... ve .... isimli çalışanların işe başladıklarında lisans mezunu oldukları, B.B.Y'nin işe başladığında yüksek lisans mezunu olduğu, dava dışı ...'nin ise işe başladığında ön lisans mezunu olduğu gibi sonrasında da lisansı olmadığı, 31.05.2010 tarihinde ön lisans ve 21.07.2014 tarihinde lisans alan dava dışı ... davacı gibi 0.1.02.2015 tarihinde uzman yardımcısı statüsüne geçtiği görülmekte ise de işe başladığında lise mezunu olup sekreter olarak işe başladığı için davacı yönünden emsal kabul edilemeyeceği isabetli olarak tespit edilmiştir.
Bununla birlikte davacı gibi ön lisans mezunu olduğu, sonrasında lisans alarak yine davacı gibi 01.02.2015 tarihinde uzman yardımcısı statüsüne geçtiği ve 2015/3 döneminde sendika üyesi olduğu gerekçesiyle dava dışı .... isimli çalışan davacıya emsal kabul edilmiştir. Ancak davacı vekili 16.10.2023 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde; davacıya emsal olabileceği kabul edilen dava dışı ...'nin proje asistanı olarak çalıştığını, müvekkili ile Bilişim Sistemleri Biriminde beraber çalışmadığını ve aynı işi yapmadığını, emsal kabul edilemeyeceğini ifade etmiştir.
4. Şu hâlde davacı tarafça kendisi ile aynı işi yapan ve aynı konumda olan işçilerden daha az ücret aldığı ispatlanamadığından, İlk Derece Mahkemesince; dava dışı .... davacıya emsal kabul edilmek suretiyle buna göre belirlenen ücret doğrultusunda hesaplama yapılarak hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olduğundan bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.