Logo

9. Hukuk Dairesi2024/13293 E. 2025/791 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İhtiyari arabuluculuk sonucunda imzalanan anlaşma belgesinde belirtilen paranın davacıya ödenip ödenmediği ve anlaşmanın geçerliliği hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, arabuluculukta imzalanan anlaşmada belirtilen miktarın kendisine ödenmediği iddiasına karşın, davalı tarafından ödeme yapıldığına dair makbuz sunulması ve davacının iradesinin fesada uğratıldığı iddiasını ispatlayamaması gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1814 E., 2024/1880 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 17. İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/363 E., 2024/113 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirket bünyesinde 17.10.2019-07.09.2022 tarihleri arasında çalıştığını, davalının müvekkilinin iş sözleşmesini feshettikten bir gün sonra 08.09.2022 tarihinde ihtiyari arabuluculuk sürecine başvurduğunu, aynı gün tarafların katılımı ile arabuluculuk görüşmeleri gerçekleştirilerek davacıya 22.750,00 TL ödenmesi konusunda tarafların mutabık kaldığını, aynı görüşme içerisinde ve tutanakta anlaşma tutarının müvekkiline defaten nakit olarak ödendiğinin belirtildiğini, davalı tarafın arabuluculuk görüşmelerinden önce müvekkilini kandırarak anlaşılacak tutarın ödemesinin işyerinde gerçekleşeceğini belirttiğini ve müvekkilinin, davalının bu söylemine kanarak ve durumu kabul ederek tutanağı imzaladığını, müvekkilinin 3 yıl boyunca emek verdiği işyerinde Şirket yetkilisinin kendisini kandıracağına/aldatacağına ihtimal vermediğini ve yine arabuluculuk görüşmesinin ciddi bir müessese olduğu bilinci ile davalı Şirket yetkilisinin kendisine karşı böyle bir hareket sergileyeceğini düşünmediğini, bu bağlamda anlaşma tutanağında geçen miktar ödenmediği hâlde davalı tarafın müvekkilinin iradesini fesada uğrattığını, burada ispat yükünün davalı Şirkette olduğunu, davalının mutabık kalınan tutarı müvekkiline ödediğini yazılı delillerle ispatlaması gerektiğini; davalı Şirketin, davacının dava şartı arabuluculuk sürecine başvurusunu beklemeden, sırf ibra niteliği kazandırmak adına ve açılacak işe iade davası dâhil tazminat ve alacaklarla ilgili olarak lehine delil ve dava açma yasağı oluşturma gayesi ile sözleşmenin feshinden bir gün sonra ihtiyari arabulucuğa başvurduğunu, anlaşma belgesinin müvekkili yönünden geniş kapsamlı bir ibraname olarak değerlendirilebilmek istendiğini, ibranamenin geçerli olabilmesi için 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 420. maddesinde yer alan şartların sağlanması gerektiğini, ibraname tarihinin iş sözleşmesinin sona ermesi tarihinden en az 1 ay sonraki bir tarih olmasının, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının ibranamede açıkça ve detaylıca belirtilmesi ile ibranamede yer alan tutarın eksiksiz olarak bankaya yatırılmasının şart olduğunu, fakat mevcut durumda arabuluculuk anlaşma tutanağının, müvekkilinin iş sözleşmesi feshedildikten bir gün sonra düzenlendiğini ve gerek banka kanalıyla gerekse elden yapılan herhangi bir ödemenin de söz konusu olmadığını, dolayısıyla anlaşma tutanağının bu hâliyle de geçersiz olup iptal edilmesi gerektiğini, davalı şayet ödeme yaptığını iddia etmekte ise bu ödemeyi banka yolu ile yapması gerektiğini, müvekkilinin anlaşma tutanağında yer alan 22.750,00 TL'lik ödemeyi hiçbir şekilde almadığını ileri sürerek ihtiyari arabuluculuk tutanaklarının ve anlaşma belgesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun (6325 sayılı Kanun) 18. maddesi gereği taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesinin icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilâm niteliğinde belge sayıldığını, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağını ve huzurdaki davanın arabuluculuk tutanağının ilâm hükmünde olması sebebi ile dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, dava dilekçesi incelendiğinde davacının arabuluculuk sürecinde mutabık kalınan ve ödenerek tutanak altına alınan bedelin ödenmemiş olmasından hareketle davayı ikame ettiğinin anlaşıldığını; oysaki ekli ödeme belgesinden açıkça görüleceği üzere davacının, isteği üzerine nakit olarak 22.750,00 TL'yi aldığını ve bu sebeple de arabuluculuk son tutanağını imzaladığını, iş sözleşmesini istifa ile sonlandıran davacı tarafa hiçbir baskı uygulanmadığı gibi bu yönde herhangi bir iddia da yer almadığını, davacı tarafın gerek istifa etmediği gerekse parayı almadan tutanağı imzaladığı ve hiçbir yazılı belge bulunmadığı şeklindeki beyanlarının ekli belgelerden de açıkça anlaşılacağı üzere gerçeğe aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı işyerinde 17.10.2019 tarihinden 07.09.2022 tarihine kadar kesintisiz şekilde depo sorumlusu olarak çalıştığı, 08.09.2022 tarihinde ihtiyari arabuluculuğa başvurduğu, ihtiyari arabuluculuğun 08.09.2022 tarihinde son bulduğu, ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinde, davacının iş sözleşmesinin sona ermesine itirazının olmadığı, herhangi bir maddi-manevi hak talebinde bulunmayacağı, ihbar tazminatı, ücret zammı alacağı gibi işçilik alacaklarının olmadığı, kıdem tazminatına karşılık olarak 22.750,00 TL net bedelin ödenmesi hususunda tarafların anlaştıkları ve bu miktarın nakit olarak defaten ödendiği belirtilmiş ise de ihtiyari arabuluculukta belirtilen 22.750,00 TL'nin banka kanalıyla ödenmediği, davacının dava dilekçesinde ve yargılama aşamasında nakit parayı almadığını beyan etmesi, ihtiyari arabuluculuk anlaşmasının davacı aleyhine kararlaştırılmış olması hususları ile iş hukukunda işçi işveren ilişkilerinden kaynaklanan davalarda davanın işçi lehine yorumlanması ilkesi birlikte dikkate alındığında son tutanağın iptali gerektiği gerekçesiyle ihtiyari arabuluculuk son tutanağının iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyaya sunulan ve imzası davacı tarafça da kabul edilen makbuzda 22.750,00 TL'nin davacıya nakden ve elden teslim edildiğinin yazılı olduğu, her ne kadar Mahkeme ödemenin banka aracılığıyla yapılmadığını davanın kabulüne yönelik gerekçe yapmış ise de bu hususun arabuluculuk tutanaklarının iptali için yeterli bir neden olmadığı, mevcut davada araştırılması gereken hususun arabuluculuk sürecinin usulüne uygun yürütülüp yürütülmediği olup davacı taraf ödeme konusunda iradesinin fesada uğratıldığını iddia etmiş ise de tüm dosya kapsamından arabuluculuk sürecinin sonuna kadar böyle bir irade fesadı iddiasının varlığının anlaşılamadığı; ayrıca 22.750,00 TL'nin ödenip ödenmediği konusunda da her iki tarafın birbirine aykırı beyanlarda bulunduğu, davacının arabuluculuk anlaşma tutağını irade fesadı altında imzaladığına ilişkin iddiasını somut olarak ispatlayamadığı gerekçesiyle davalı tarafın bu yönü amaçlayan istinaf başvurusunun kabulü ile düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesinin kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

1. İhtiyari arabuluculuk son tutanağında her ne kadar anlaşılan 22.750,00 TL'nin defaten ödendiği yazılmış ise de arabuluculuk görüşmesi öncesi davacının davalı tarafça kandırıldığını ve anlaşılacak tutarın ödemesinin işyerinde yapılacağı belirtildiğinden, davalının bu söylemine kanan davacının durumu kabul ederek tutanağı imzaladığını; ancak belirtilen tutarın hiçbir şekilde kendisine ödenmediğini,

2. İşverenin ödemeyi banka kaydıyla ve Şirket kayıtlarıyla ispat etmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin 6325 sayılı Kanun'un 18/5 hükmü kapsamında geçerli bir anlaşma belgesi olup olmadığı hususundadır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.