Logo

9. Hukuk Dairesi2024/13416 E. 2025/769 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İhtiyari arabuluculuk anlaşma tutanağının, davacı tarafından daha önce ödendiği iddia edilen kıdem tazminatı nedeniyle irade fesadına dayanılarak kısmen iptali talebinin reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı şirketin, arabuluculuk sürecinde iradesinin sakatlandığı iddiasını ispatlayamaması ve basiretli bir tacir olarak hareket etmesi gerektiği gözetilerek, mahkemelerin ihtiyari arabuluculuk anlaşmasının iptali talebini reddeden kararları onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 50. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1207 E., 2024/1489 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : (Kapatılan) Küçükçekmece 9. İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/38 E., 2024/31 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı işçinin müvekkili Şirkette 27.04.2004-16.08.2023 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesini Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) aldığı kıdem tazminatına esas yazı ile sonlandırdığını ve birtakım alacak kalemlerinin tahsili amacı ile arabuluculuk sürecine başvurduğunu, müvekkilinin bu esnada vekili olmadığından arabuluculuk anlaşma sürecine yönelik iradesinin sakatlandığını, normalde üstlenmesi gereken edimin çok üzerinde bir meblağ ile sorumluluğunun doğduğunu, davalının çalıştığı tarihler arasında bir kez işten çıkıp tekrar işe alındığını ve kendisine döneme göre hesaplanan kıdem tazminatının ödendiğini, müvekkilinin arabuluculuk sürecinde vekilinin olmamasından, sürecin icrası ve bağlayıcılığı ile ilgili yeteri kadar bilgisinin bulunmamasından kaynaklı olarak kıdem tazminatına yönelik teklifi kabul ettiğini, ancak müvekkilinin ödediği bir bedeli tekrar ödemekle yükümlü tutulmaması gerektiğini ileri sürerek ihtiyari arabuluculuk anlaşma tutanağının kıdem tazminatına ilişkin kısmının iptali ile kıdem tazminatı olarak ödenen miktarlar kadar davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı Şirketin arabuluculuk tutanağı ve anlaşma belgesinin iradesinin sakatlanması nedeniyle iptalini talep etmesinin gerçeği yansıtmadığını, arabuluculuğun geçerli bir ilâm niteliğinde olduğunu, fiil ehliyetsizliği ve irade fesadı gibi iddiaların somut bir şekilde ispatlanması gerektiğini, aksi hâlde son tutanağın geçerli olduğunu, somut olayda irade fesadını ispatlar nitelikte herhangi bir delil bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; iptali istenen arabuluculuk tutanağında tarafların ıslak imzası bulunmakta olup davacı tarafça imza inkârında bulunulmadığı, ihtiyari arabuluculuk sürecine başvuranın davacı işverenin kendisi olduğu, arabuluculuk sürecinde davacı işvereni temsil eden E.A. adlı kişinin Şirketin imzaya yetkili kişisi olmadığı ancak Şirket tarafından yetkilendirildiği, salt ödeme iddiasının ihtiyari arabuluculuk tutanağı imzalanırken iradenin fesada uğradığı iddiasını ispata yeterli olmadığı, davanın niteliği itibarıyla alacak veya istirdat davası olmadığı, davacının tacir olup basiretli davranma yükümlülüğünün bulunduğu, davacının düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden bahsedilemeyeceği, davacı tanık beyanına göre davacı tarafın arabuluculuk görüşmelerine giderken Şirketin muhasebecisine kıdem tazminatı miktarını hesaplattığı, sadece davalının beyanına dayanılmasının basiretli tacirden beklenmeyecek bir hareket olduğu, ayrıca sözleşme özgürlüğü ile irade serbestisi gereğince tarafların istedikleri rakamlar üzerinden anlaşabileceği, hatta mükerrer ödemenin dahi kararlaştırabileceği, her ne kadar davacı tarafından ihtiyari arabuluculuk son tutanağında ödenmesi kararlaştırılan kıdem tazminatı miktarının SGK tarafından verilen yazı nedeniyle o miktar kadar belirlendiği iddia edilmiş ise de evrakın incelenmesinde davalı işçinin başvurusu üzerine kıdeme esas gün sayısı ve prim ödeme sayısının belirtildiği, fakat doğrudan ödenmesi gereken kıdem tazminatı miktarının bu yazıda yer almadığının anlaşıldığı, yine davacının arabuluculuk tutanağının sadece kıdem tazminatına ilişkin bir kısmında hataya düştüğünü diğer alacak kalemleri bakımından hataya düşmediğini iddia etmesinin de düşülen hatanın esaslı olmadığını gösterdiği, arabuluculuk görüşmesine davacı Şirket adına katılan temsilcinin iradesinin fesada uğramasının söz konusu olmadığı, tüm bu nedenlerle davacının ihtiyari arabuluculuk tutanağının imzalanmasında esaslı hataya düştüğü iddiasının ispat edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; arabuluculuk son tutanağının sahteliği ispatlanıncaya kadar geçerli belgelerden olduğu, davacı tarafın arabuluculuk son tutanağının sahteliği konusunda iddiası bulunmadığı, fiil ehliyetsizliği ve kısıtlılık hâlleri dışında irade fesadına dayalı iddiaların ancak somut ve kesin delillerle ortaya konulması gerektiği, dosyada irade fesadı iddiasının ispatına yönelik somut ve kesin delil bulunmadığı, kaldı ki davacı taraf Şirket olup dinletilen tanık beyanı ile de irade fesadı iddiasının ispatlanamadığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Davacıla daha önce ödenen kıdem tazminatı dikkate alındığında, anlaşılan kıdem tazminatında fahiş bir oransızlık bulunduğunu,

2. Arabuluculuk sürecinde müvekkilinin iradesinin sakatlandığını ve borçlu olunmayan bir miktarın ödenmesinin kamu düzenine ve emredici hukuk kurallarına aykırılık oluşturduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, dava konusu ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin kısmen iptali gerekip gerekmediği ve buna göre davacının menfi tespit talebinin yerinde olup olmadığına ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.