"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Sendikanın davalı ... Ambalaj Sanayi ve Ticaret AŞ'ne (... Şirketi) ait işyerinde örgütlenme çalışması başlattığını ve çok kısa bir sürede işyerinde yetkili Sendika olduğunun tespit edildiğini, davalı ... Şirketinin çalışma koşullarını düzeltecek girişimleri müvekkili Sendika ile görüşmek yerine, önce ekonomik sebepler, ardından küçülme, ardından sair suçlamalarla sendika üyesi işçileri tek tek işten çıkardığını, işçilere feshe bağlı haklarını dahi ödemeyerek dava açma yolunu gösterdiğini, işçilerle birebir görüşmeler yaparak sendikadan vazgeçmelerini söylediklerini, ya üyelikten ya işyerinden ayrılmaları konusunda işçilere baskı yaptığını, istifayı kabul etmeyen işçilere zam verilmediğini ve ahlâka aykırı tüm yöntemlerin denendiğini, davalı ... İnsan Kaynakları ve Danışmanlık Ltd Şti.nin (... Şirketi) davalı ... Şirketinin bünyesinde gerçekleştirilen sendikal faaliyetleri kırmak ve bu Şirket bünyesindeki sendika üye sayısını bitirmek amacıyla muvazaalı şekilde kurulmuş bir Şirket olduğunu, davalı ... Şirketi gibi muvazaalı şirketler kurularak işçilerin sigortasının benzer şirketlere kaydırıldığını, kaydırılan işçilerin görev yerlerinin dahi değişmediğini, işçilerin ... Şirketine ait fabrikanın bulunduğu adreste aynı işi, ... Şirketine ait makinelerle yapmaya devam ettiğini ileri sürerek davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olması sebebiyle davacı Sendikaya üye işçilerin başlangıçtan beri davalı ... Şirketinde çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı Sendika tarafından aynı konuda açılmış davada, davacı Sendikanın hukuki yararı olmadığı, muvazaa iddiasının iş müfettişleri tarafından ve her bir işçi için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği belirlenerek taleplerin reddine karar verildiğini, davacı Sendikanın iş müfettişlerinin yetkisinde olan bir muvazaa tespitinde hukuki yararı olmadığı için somut davanın tarafı olamayacağını, müvekkiline ait işyerinde yapılan teftiş sonucu düzenlenen 25.12.2023-9628/İNC/19 ve 9388/İNC/20 sayılı iş teftiş raporlarının iptali talebiyle Manisa 1. İş Mahkemesinin 2024/122 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, iş teftiş raporunun henüz kesinleşmediğini, müvekkili ... Şirketi tarafından alınan yönetim kurulu kararları gereği işletmesel kararların uygulamaya koyulduğunu ve uygulamaların mali verilere olumlu yansıması sonucunda da bu kararların uygulandığını, müvekkiline ait işyeri ile devredilen işyerindeki tüm işçilerin hak ve alacaklarının korunduğunu, hiçbir hak kaybı yaşatılmadığını, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl işin bölünerek alt işverenlere verilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut uyuşmazlıkta davacı Sendikanın üye tüm işçileri temsilen açtığı işbu davada tüm işçilerin muvafakati olduğuna dair herhangi bir belge sunulmadığı, genel çerçevede alt işverenlik sözleşmesi ilgili muvazaa iddiasının idari işlem kapsamında iş müfettişleri tarafından incelenmesi gereken bir husus olduğu ki somut olayda zaten muvazaa iddiası ile ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca teftiş yapıldığı, düzenlenen rapor ile davalılar arasında muvazaalı alt işverenlik ilişkisi kurulduğunun tespit edildiği, her ne kadar işbu teftiş raporuna karşı Manisa 1. İş Mahkemesinin 2024/122 Esas sayılı dosyasında işverenlerce dava açılmış ise de Mahkemece ret kararı verilmesi hâlinde işverenlerce teftiş raporunun gereğini yapmanın zorunlu olduğu, kabul kararı verilmesi hâlinde ise her bir işçi yönünden muvazaa tespitine yönelik dava açılması gerektiği ve somut olayda davacı Sendikanın tüm işçiler adına işbu davayı açmasında hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; muvazaa iddiasının her bir işçi yönünden ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, muvazaalı olduğu iddia edilen alt işverenlik sözleşmesi kapsamında çalışan işçilerin sendika üyesi olduğu ve onlar adına dava açıldığının iddia edilmediği, davada taraf olmayan işçiler hakkında bu işçilerin hak alanını ilgilendirecek şekilde muvazaa tespiti kararı verilemeyeceği, davacı Sendikanın tüzel kişi olarak kendi adına bu davayı açmakta güncel hukuki yararının bulunmadığı; bununla birlikte muvazaa iddiasına ilişkin olarak şikayet üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılan teftiş sonrası düzenlenen raporda davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu tespit edilerek alt işverenin işyerlerinde istihdam edilen işçilerin başlangıçtan itibaren davalı ... Şirketi işçisi olarak işlem görmeleri gerektiğinin belirtildiği, söz konusu raporun dava tarihinden önceki tarihli olduğu dikkate alındığında da dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Müvekkili Sendikanın herhangi bir muvafakat almaksızın üyelerin haklarını temsilen işbu davayı açmakta hukuki yararının olduğunu, davacı Sendikanın üyesi işçilerin grev hakkının korunması adına bir topluluk davası açmakta hukuki yararının bulunduğunu,
2. Sendikanın kolektif nitelikte dava açma hakkının kanunda belirtilenlerle de sınırlı olmadığını, Bakanlıkça işyerinde kurulan asıl işveren alt işveren ilişkilerinin muvazaalı olduğunun tespit edildiğini, işverenin muvazaalı alt işverenlik ilişkileri ile Sendikanın grev hakkını etkilediğinin sabit olduğunu,
3. Bakanlıkça yapılan muvazaa tespitine ilişkin olarak davalı ... Şirketinin açtığı davada taraf sıfatları bulunmadığından ilgili davaya delil sunamayıp savunma yapamayacakları gibi ilgili dava sonucunda aleyhe bir karar çıkması hâlinde karara itiraz edemeyeceklerini, bu nedenle işbu davanın açılmasında hukuki yararın bu yönüyle de mevcut olduğunu ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, davacı Sendika tarafından davalılar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespitine ilişkin dava açılmasında hukuki yararın bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca kuruluşlar, çalışma hayatından, mevzuattan, örf ve adetten doğan uyuşmazlıklarda işçi ve işverenleri temsilen dava açmak ve bu nedenle açılmış davada davayı takip yetkisine sahiptir. Kanun'da tanınan dava takip yetkisi çerçevesinde sendikalar, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespitini talep edebilir. Ancak tespit davası ile elde edilecek hukuki koruma başka bir yolla veya başka bir davayla sağlanabiliyorsa bu konuda tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmamaktadır (... ..., ... Usûl, ..., On Beşinci Baskı, 2018, s. 976-977).
Somut uyuşmazlıkta, iş müfettişleri tarafından düzenlenen raporla, davalı işverenler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespit edildiği ve davalı tarafça muvazaa tespitine ilişkin rapora karşı Manisa 1. İş Mahkemesinin 2024/122 Esasına kayıtlı dava ile itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı Sendikanın, muvazaa tespitine itiraza yönelik davada davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yanında müdahil olarak yer almak suretiyle eldeki tespit davası ile elde edilmek istenilen amaca ulaşması mümkün olacaktır. Hâl böyle olunca, davacı Sendikanın somut davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı açıktır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle yukarıdaki paragrafta yapılan açıklamaya göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.