"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
KARAR : Davanın kısmen kabulü
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin ... Havalimanı projesinde 09.09.2018-07.05.2020 tarihleri arasında çelik montaj ustası olarak çalıştığını, davalı ile aylık net 1.700,00 Amerikan Doları (USD) ücret ile anlaşarak çalışmaya başladığını ancak fiilî olarak kendisine her ay ücreti karşılığı ... Dinarı (...) cinsinden ödeme yapıldığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiğini, tazminatlarının ödenmediğini, ödenmeyen ücret alacağı bulunduğunu, fazla çalışma yaptığını, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, karşılığı ücretlerin ödenmediğini, yıllık ücretli izinlerin kullandırılmadığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret alacağı, yıllık ücretli izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ... cinsinden faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının kendi çalışanları olmadığını, davacının çalışmasının davalı ... Sanayi ve Ticaret AŞ’nin tüzel kişi ortak olarak yer aldığı ... Şirketinde bulunduğunu, davalı Şirket ve ... Şirketi arasında da iş hukuku anlamında herhangi bir organik bağın bulunmadığını, husumet itirazında bulunduklarını ve taleplerin zamanaşımına uğradığını, davanın ... kanunlarına göre çözülmesi gerektiğini, davacının iş sözleşmesinin devamsızlık nedeniyle sona erdiğini, fazla çalışma ve tatil günleri çalışmalarına dair iddiaların gerçeği yansıtmadığını, çalışma karşılıklarının ödendiğini, yıllık ücretli izinlerin kullandırıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 25.10.2022 tarihli ve 2020/548 Esas, 2022/715 Karar sayılı kararı ile; davacının davalı Şirketin yurt dışında bulunan işyerinde 09.09.2018-07.05.2020 tarihleri arasında 1 yıl 7 ay 29 gün çalıştığı, en son aylık 515,00 ... ücret, 27,10 ... Genel Sağlık Sigortası ve 46,39 ... yemek-barınma yardımı olmak üzere giydirilmiş brüt 588,50 ... ücret aldığı, davalı işverence iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği ispat edilemediğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından davacının fazla çalışma yaptığı, davalı tarafça bu çalışma karşılığı ücretlerin eksiksiz olarak ödendiğine ilişkin delil sunulmadığı, davacının yıllık ücretli izin, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ile ücret alacağına ilişkin taleplerinin ise dosyada mevcut bordrolara göre ödendiği görüldüğünden bu taleplerin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
1. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 30.03.2023 tarihli ve 2022/4753 Esas, 2023/901 Karar sayılı kararı ile; davacının ...'te çalıştığı, kayıtlı işvereni dava dışı ... ünvanlı Şirket ise de; organik bağ ve birlikte istihdam olgusu dikkate alındığında davalı Şirketin işçilik alacaklarından dava dışı firmayla birlikte sorumlu olduğu, davalı işverence uyuşmazlığa yabancı hukukun uygulanması istenilmiş ise de 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun hükümleri dikkate alındığında, taraflar arasında hukuk seçimi yapıldığına dair geçerli bir iş sözleşmesi hükmü bulunmadığı, her ne kadar mutad işyeri hukuku yabancı hukuk ise de somut olayın özelliğine ve dosya içeriğine göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili hukukun Türk hukuku olduğu, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesinin dördüncü fıkrasına göre uyuşmazlığın çözümünde Türk hukukunun uygulanmasının isabetli olduğu, iş sözleşmesinin devamsızlık sebebiyle feshedildiği inandırıcı delille ispatlanamadığından davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının fazla çalışma yaptığı, dinlenen tanıkların İlk Derece Mahkemesince beyanlarının alındığı tarihte işverene karşı davalarının bulunmadığı, tanıkların beyanlarına itibar edilmesinin yerinde olduğu, fazla çalışma ücretinin ödendiği işverence kanıtlanamadığından talebin kabulünün yerinde olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, %5 GSS payı eklenerek ücretin brütleştirilmesinin doğru olduğu, çalışma süresi, temel ücret, giydirilmiş ücret açısından da bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 02.05.2023 tarihli ek kararı ile; hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanan dava konusu alacakların toplam tutarının, Dairenin karar tarihi itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasınca belirlenen efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının temyiz kesinlik sınırının üzerinde olduğu, davacı vekilince fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak alacağın bir kısmının dava edilmesinin temyiz kesinlik sınırının belirlenmesinde neticeye etkili olmadığı, Dairenin kararına karşı temyiz yolunun açık olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin miktar itibarıyla kesin olmasına rağmen hükümde karara karşı temyiz yolunun açık olduğunun belirtilmesinin hatalı olduğu ve düzeltilmesi gerektiğine yönelik 28.04.2023 tarihli tashih talebinin reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 27.11.2023 tarihli ve 2023/13450 Esas, 2023/18273 karar sayılı kararı ile; davacının 09.09.2018-07.05.2020 tarihleri arasında çalıştığı, taraflar arasında davacının çalışma dönemine ilişkin olarak “...” başlıklı iki adet sözleşme yapıldığı, orjinali İngilizce ve Arapça dilinde olan sözleşmelerin Türkçe tercümelerinin dosyaya sunulmadığı, tarafların hukuk seçimi anlaşması yapmadıkları veya yapılan hukuk seçimi anlaşmasının geçersiz olduğu dönemde iş sözleşmesine, kural olarak işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukukunun uygulanması gerektiği, çalışma döneminde davacının ...'te çalıştığı, mutad işyerinin işçinin işini fiilen yaptığı ... olduğu, buna göre taraflar arasındaki sözleşmenin yabancı dilde düzenlendiği, davacının yabancı dil bildiğine dair delil sunulmadığı gözetildiğinde sözleşmenin hukuk seçimine ilişkin hükümleri uyuşmazlıkta uygulanamaz ise de; davacının hukuk seçimi anlaşmasının geçerli olmadığı ve daha sıkı ilişkili hukukun Türk hukuku olmadığı anlaşılan tüm çalışma dönemi yönünden 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında mutad işyeri hukuku olan ... hukukunun uyuşmazlıkta uygulanması gerektiği, buna göre uzman bir bilirkişiden denetime elverişli rapor alınarak, dosyadaki delil durumu birlikte değerlendirilerek dava konusu alacaklar hakkında, usuli kazanılmış haklar da gözetilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, ... hukuku konusunda uzman bilirkişiden rapor alındığı, davacının davalı şirketin ...'te bulunan işyerinde çalıştığı, en son aylık 515,00 ... ücret aldığı, davalı işverence iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin ispat edilemediği, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından davacının fazla çalışma yaptığı, davalı tarafça bu çalışmalar karşılığı ücretlerin ödendiğine ilişkin delil sunulmadığı, davacının yıllık ücretli izin, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ile ücret alacağına ilişkin taleplerinin ispatlanamadığından reddedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı vekili; fazla çalışma ücreti tanık beyanına göre hesaplanmasına rağmen indirim yapılmamasının hatalı olduğunu, bu alacaktan önce indirim yapılıp ardından ödemelerin mahsubu gerektiğini, davacının kıdeminin 3 yılın altında olduğunu, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, alacaklara faiz işletilmesinin isabetsiz olduğunu ve faiz türünün hatalı belirlendiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davacı vekili; uyuşmazlığa Türk hukuku uygulanması gerektiğini, iş sözleşmenin yabancı dilde hazırlandığını ve davacının yabancı dil bildiğine ilişkin dosyaya delil sunulmadığını, hukuk seçimi yapıldığını söylemenin mümkün olmadığını, aksi kanaatte dahi davacının ... hukukuna göre kıdem ve ihbar tazminatının hatalı hesaplandığını, bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, davalı tarafından düzenlenen imzasız "Payroll" başlıklı belgeye göre davacının alacaklarından mahsup yapılmasının mümkün olmadığını, davacının ücretine brütleştirme ve sosyal yardım eklemesi yapılmamasının hatalı olduğunu, davacının ücret alacağı bulunduğunu ve kabulü gerektiğini, davacı aleyhine ret vekâlet ücreti, yargılama gideri ile arabuluculuk masrafına hükmedilmemesi gerektiğini, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin tamamının davalıya yüklenmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; uyuşmazlığa uygulanacak hukuk, hüküm altına alınan alacakların ispatı ve uyuşmazlığın çözümünde esas alınan ... Özel Sektör İş Kanunu hükümlerine göre yapılan hesaplamaların yöntemi, mahsup, fazla çalışma ücreti alacağından indirim yapılması gerekip gerekmediği, hükmedilen faiz, vekâlet ücreti ve yargılama giderleri hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.
2. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"...
(3) Hukuk seçimi taraflarca her zaman yapılabilir veya değiştirilebilir. Sözleşmenin kurulmasından sonraki hukuk seçimi, üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak kaydıyla, geriye etkili olarak geçerlidir.
3. 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesi şu şekildedir:
" (1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."
4. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 40 ve 44 üncü maddeleri.
5. ... Özel Sektör İş Kanunu'nun 44 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"İş sözleşmesi belirsiz süreli olursa taraflardan herhangi biri diğer tarafa bildirimde bulunmak suretiyle sözleşmeyi sonlandırabilir. Bildirim aşağıdaki şekilde yapılacaktır:
a- Aylık ücret alanlar için sözleşmenin sonlandırılmasından en az 3 ay önce,
b- Diğer işçiler için sözleşmenin sonlandırılmasından en az 1 ay önce
Bildirim süresine uymayan tarafın diğer tarafa bildirim süresi miktarında işçi ücreti ödemesi gerekir.
..."
6. ... Özel Sektör İş Kanunu'nun 45 inci maddesi şöyledir:
"İşveren kendisine verilen ve önceki maddede geçen sözleşmeyi sonlandırma hakkını, işçi bu Kanun’da sayılan izin haklarından birinden faydalandığı sırada kullanamaz."
7. ... Özel Sektör İş Kanunu'nun 51 inci maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"İşçi aşağıdaki şekilde iş sonu ikramiyesine hak kazanır:
a- İlk 5 yıllık hizmetine karşılık her yıl için 10 günlük, izleyen yıllarda her yıl için 15 günlük ücret. Ücretleri günlük, haftalık, saatlik veya parça başı olarak ödenen işçilerin ikramiyeleri, bir yıllık ücretten fazla olamaz.
b- İlk 5 yıllık hizmetine karşılık her yıl için 15 günlük, izleyen yıllarda her yıl için bir aylık ücret. Ücretleri aylık olarak ödenen işçilerin ikramiyeleri bir buçuk yıllık ücretin toplamından fazla olamaz.
İşçi senenin bir kısmı için de çalıştığı süre kadar ikramiyeye hak kazanır. İşçinin almış olduğu borç ya da kredi miktarı, iş sonu ikramiyesinden kesilir.
..."
8. ... Özel Sektör İş Kanunu'nun 52 nci maddesi şöyledir:
"Bu Kanunun 45. Maddesi hükümleri gözetilmekle birlikte işçi, aşağıdaki hallerde bir önceki maddede belirtilen iş sonu ikramiyesini tam olarak hak eder:
a- İş sözleşmesi işveren tarafından feshedilmişse,
b- Belirli süreli iş sözleşmesinin süresi sona ermiş ve yenilenmemişse,
c- İş sözleşmesi bu Kanun’un 48, 49, 50. Maddeleri hükümlerine göre feshedilmişse,
d- İş sözleşmesi evlilik tarihinden itibaren bir yıl içinde ve evlilik sebebiyle kadın çalışan tarafından feshedilmişse."
9. ... Özel Sektör İş Kanunu'nun 64 üncü maddesinin ilgili bölümü şu şekildedir:
"Bu Kanunun 21. Maddesinin hükümleri saklı kalmak kaydıyla ve yine bu Kanunda belirtilen hallerin dışında işçi, haftalık 48 ve günlük 8 saatten fazla çalıştırılamaz. Ramazan ayında çalışma saatleri haftalık 36 saattir.
..."
10. ... Özel Sektör İş Kanunu'nun 65 inci maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"a- İşçinin, en az bir saatlik bir mola vermeden aralıksız olarak 5 saatten fazla çalıştırılması yasaktır. Dinlenme saatleri çalışma saatinden sayılmaz.
Bundan bankacılık, finans ve yatırım sektörü muaftır. Bu sektörlerde çalışma saatleri ara vermeden 8 saat olabilir.
..."
11. ... Özel Sektör İş Kanunu'nun 66 ncı maddesi şöyledir:
"Bu Kanunun 21 ve 64. Maddelerinin hükümleri saklı kalmak kaydıyla, işverenin yazılı talimatı ile tehlikeli bir kazayı önlemek, yapılanı düzeltmek, gerçek bir zararı engellemek veya günlük miktarın üstünde çalışmak gerektiği durumlarda ilave çalışma yapılabilir. İlave çalışma saatleri bir günde 2 saatten fazla artırılamaz. Yıllık ilave çalışma saati sınırı 180’dir. Ayrıca haftalık üç günden ve yılda 90 günden fazla günde ilave çalışma yapılamaz. İşçi, işverenin kendisinden ilave çalışma yapmasını istediğini herhangi bir yolla ispat etme hakkına sahip olacaktır. İşçi ayrıca ilave çalışma süresi için normal ücretinin yaptığı ilave çalışma kadarının % 25 fazlası ücret alacaktır. Bu Kanunun 56. Maddesi bu ücret için de uygulanır. İşveren, çalışma tarihlerini, ilave çalışma saatlerini, kendisinin yükümlülüğünde olan ve ilave çalışma karşılığında ödenen ücretleri açıklayan özel bir kayıt tutacaktır."
12. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un (3095 sayılı Kanun) 4/a maddesi şu şekildedir:
"Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır."
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı nedenle feshedildiği ispatlanamadığından, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı kabulü yerinde ise de söz konusu alacak kalemlerinin ... Özel Sektör İş Kanunu hükümlerine göre hesap yöntemi hatalıdır. Şöyle ki; davacı, aylık ücretle çalışan işçi olup İlgili Hukuk bölümünün (7) numaralı paragrafında yer verilen Kanun hükümleri doğrultusunda, davacının ilk 5 yıllık hizmetine karşılık her yıl için 15 günlük ücreti üzerinden kıdem tazminatının hesaplanması gerekirken, 10 günlük ücreti üzerinden hesaplama yapılması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3. İlgili Hukuk bölümünün (5) numaralı paragrafında yer verilen Kanun hükümleri doğrultusunda; ihbar tazminatının, aylık ücretle çalışan davacının 3 aylık ücreti üzerinden hesaplanması gerekirken, 1 aylık ücreti üzerinden hesaplama yapılması da bozmayı gerektirmiştir.
4. İlgili Hukuk bölümünün (9) numaralı paragrafında yer verilen ... İş Kanunu'nun 64 üncü maddesinin birinci fıkrasında; genel bakımdan çalışma süresinin günlük 8 saat, haftalık ise 48 saat olduğu düzenlenmiştir. Dava konusu fazla çalışma alacağının hesaplanmasına esas alınan temel saat ücretinin tespitine ilişkin olarak hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının aylık ücreti 225'e bölünerek bulunan miktar üzerinden söz konusu alacağın hesaplandığı anlaşılmaktadır. Davacının ... İş Kanunu kapsamında çalıştığı dikkate alındığında günlük yasal çalışma süresine göre aylık çalışma süresinin 240 saat olduğu, bu nedenle fazla çalışma alacağının hesaplanmasına esas alınacak temel saat ücretinin, davacıya aylık ödenen ücretin 240'a bölünmesi neticesinde elde edilebileceği gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
5. Taraflar arasında fazla çalışma ücreti alacağından uygun indirim yapılması gerekip gerekmediği konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Usul hukukuna ilişkin yasal karineler ve ispat yükü hâkimin hukukuna (lex fori) tâbidir (..., Devletler Hususi Hukuku 21. Baskı, İstanbul 2015). Yabancılık unsuru taşıyan ve Türk mahkemelerinde görülen bir davada ispat hukukuna ilişkin konulara Türk hukukunun uygulanması gerekecektir.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması hâlinde Yargıtayca son yıllarda indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama hâlini almıştır. Bu indirim, dosyadaki delillerin durumu ve niteliğine göre yapılması gerekli uygun bir indirimdir. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
Bu açıklamalara göre dosya kapsamında tanık beyanları esas alınarak hesaplanan fazla çalışma ücretinden uygun indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.
6. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; hesaplanan fazla çalışma ücreti miktarından, işyeri kayıtları arasında bulunan ve banka kayıtları ile uyumlu olduğu tespit edilen bordrolarda yani "Payroll" başlıklı belgede her ay değişen tutarlarda fazla çalışma ücreti tahakkuku yapıldığı ve davacıya ödendiği belirtilerek bu miktarlar mahsup edilmiştir. Ancak yapılan hesap yöntemi hatalıdır.
Dosyada mübrez, davalı tarafından bilirkişi raporuna beyan dilekçesi ekinde sunulan ve ödeme iddiasında bulunulan "Payroll" başlıklı belge incelendiğinde; belgenin imzasız olduğu, belgede her ay davacıya ödenen ücret tutarı ile fazla çalışma ücreti tutarlarının ayrı ayrı tahakkuk ettirildiği ve toplam bedelin bankaya yatırıldığı tespit edilmiştir. Şu hâlde davacı tanık beyanları doğrultusunda her ay için hesaplanan fazla çalışma ücretinden yine her ay için uygun oranda indirim yapıldıktan sonra hesaplanan ay için "Payroll" belgesinde bulunan fazla çalışma ücreti tahakkuku, indirim yapılarak bulunan tutardan fazla ise o ay hesaplamadan dışlanarak, indirim yapılan tutardan daha az ise o ay için tahakkuk edilen miktar mahsup edilerek sonuca gidilmelidir. Açıklanan şekilde her ay için ayrı ayrı hesaplama yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
7. İlgili Hukuk bölümünün (12) numaralı paragrafında yer verilen 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi ve dava dilekçesinde uyuşmazlık konusu alacakların yabancı parayla tahsilinin talep edilmiş olduğu dikkate alındığında; hüküm altına alınan alacaklara, 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi uyarınca Devlet bankalarınca ... Dinarı (...) üzerinden açılmış bir yıllık vadeli mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının uygulanması gerekir. Bu husus gözetilmeden karar verilmesi de doğru olmamıştır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
09.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.