"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı Kurum bünyesinde bayi kontrolörü ünvanıyla sendikalı kamu işçisi olarak çalışmakta iken kendisine e-posta yoluyla bildirilen 03.01.2022 tarihli ve 16 sayılı yazı ile memur kadrosuna atandığını, bu işleme karşı Ankara 4. İdare Mahkemesinde açılan iptal davasında iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilerek davanın görevsizlikten reddine karar verildiği, davalı Kurumun toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince davacıya görev tazminatı ödemesi gerekirken bu ödemeyi yapmadığı gibi davacının ünvanını memur ünvanına düşürdüğünü, davalının bu işlemine karşı 01.03.2022 tarihinde Kamu Denetçiliği Kurumuna başvuru yapıldığını, bu Kurum tarafından yapılan işlemin 4857 sayılı İş Kanunu'nda (4857 sayılı Kanun) düzenlenen hüküm gereği esaslı değişiklik olduğu, İdare tarafından başvurucunun fiilen başka bir hizmette çalıştırılmasına ilişkin zorunlu şartların oluştuğuna dair bir gerekçenin sunulmadığı, yapılan görev değişikliği işleminde dürüstlük kuralına uygun davranılmadığı hususlarında davalıya tavsiyede bulunulmasına karar verildiğini, davalı Kurumun bu tavsiye kararını dikkate almadığını ileri sürerek davacının 01.01.2022 tarihinden geçerli olmak üzere memur kadrosuna düşürülmesi işleminin iptaline ve söz konusu işlemin geçersizliğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının açmış olduğu görev tazminatlı davanın reddedildiğini, ... Personel Yönetmeliği'nin 26/1-(a) maddesinde, teşkilat başkanı tarafından personelin teşkilat içinde bir göreve nakledilebileceğinin düzenlendiğini, yine taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin 3. maddesinde; personelin idare tarafından yapılan her türlü tasarrufları peşinen kabul ettiği, 6. maddesinde; işyerinin hususiyetine göre işveren veya vekilinin, değişiklik tasarrufunu peşinen kabul etmiş sayıldığı hususlarının düzenlendiğini, alınan Yönetim Kurulu kararının hukuka uygun olduğunu, davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamda memur olmadığını, bayi kontrolörü ünvanlı personel ile memur ünvanlı personel arasında yapılan iş ve kadro ücreti bakımından bir fark bulunmadığını, müvekkili İdarenin değişen ve gelişen iş hacmi göz önüne alınarak personelin ünvanının değiştirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının işyerinde örgütlü ... Sendikası üyesi olduğu, 01.03.2021-28.02.2023 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin “İş ve İşyeri Değişikliği” başlıklı 20. maddesinde iş değişikliğinin ancak zorunlu hâllerde ve işin benzerliği durumunda mümkün olduğunun belirtildiği, bireysel iş sözleşmesinin 6. maddesinde iş değişikliğinde ise işverene tasarruf hakkının tanındığı, davacı ile akdedilen bireysel iş sözleşmesi ile toplu iş sözleşmesi hükümleri arasında aykırılık bulunduğu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 36. maddesinde iş sözleşmelerinin toplu iş sözleşmesine aykırı olamayacağı ve iş sözleşmelerinin toplu iş sözleşmesine aykırı hükümlerinin yerini toplu iş sözleşmesindeki hükümlerin alacağının düzenlendiği, bu hâlde davacının görev değişikliği hususunun bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre değil toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği, cevap dilekçesinde İdarenin değişen ve gelişen iş hacmi göz önüne alınarak ünvanının değiştirildiği belirtilmekte ise de bu gerekçenin ileri sürülmesine yönelik bir verinin sunulmadığı, Ankara 68. İş Mahkemesindeki yargılama da dikkate alındığında davacı her ne kadar sahada kontrolör olarak görevlendirilmemiş ise de bu görevi yaptığı sürece görevlendirme ihtimalinin ve çalıştığı sürece toplu iş sözleşmesinde yer alan görev tazminatı menfaati ihtimalinin bulunduğu, yapılan ünvan değişikliğinin 4857 sayılı Kanun'un 22. maddesi gereğince davacının çalışma koşullarında esaslı değişiklik meydana getirdiği, bu değişikliğin davacının rızası olmaması nedeniyle geçerli olmadığı kabul edilerek memur kadrosuna atanma işleminin iptaline karar verildiği, davacının unvanın bayi kontrolörü olarak değiştirilmesi talebi ile hak edişlerinin düzeltilmesi talebinin davalının yönetim hakkı kapsamında kaldığını belirterek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Davacının ünvanının değiştirilmesinin esaslı değişiklik niteliğinde olmadığını,
2. ... Personel Yönetmeliği'nin 26/1-(a) maddesinde, teşkilat başkanı tarafından personelin teşkilat içinde bir göreve nakledilebileceğinin düzenlendiğini,
3. Taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin 3. maddesinde; personelin idare tarafından yapılan her türlü tasarrufları peşinen kabul ettiği, 6. maddesinde; işyerinin hususiyetine göre işveren veya vekilinin, değişiklik tasarrufunu peşinen kabul etmiş sayıldığı hususlarının düzenlendiğini,
4. Bayi kontrolörü ünvanlı personel ile memur ünvanlı personel arasında yapılan iş ve kadro ücreti bakımından bir fark bulunmadığını,
5. Müvekkili İdarenin değişen ve gelişen iş hacmi göz önüne alınarak personelin ünvanının değiştirildiğini,
6. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen, müvekkili lehine vekâlet ücretine hükmedilmediğini ve yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre hesaplanmadığını, ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, 30.12.2021 tarihli ve 97 sayılı Yönetim Kurulu kararıyla 01.01.2022 tarihinden geçerli olmak üzere davacı işçinin bayi kontrolörü olan kadrosunun memur (iş sözleşmesine tâbi büro memuru ünvanı) olarak değiştirilmesi işleminin hukuka uygun olup olmadığına ilişkindir.
4857 sayılı Kanun’un “Çalışma koşullarında değişiklik ve iş sözleşmesinin feshi’’ kenar başlıklı 22. maddesinde işyeri şartlarında esaslı değişiklik yapılabilme şartları düzenlenmiştir. Madde metni; “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde, kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir sebebe dayandığını veya fesih için başka bir geçerli sebebinin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21’inci madde hükümlerine göre dava açabilir. Taraflar aralarında anlaşarak çalışma şartları her zaman değiştirebilir. Çalışma koşullarında değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz.” şeklindedir.
İşyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği işveren ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamayacaktır.
4857 sayılı Kanun’un 22/1 hükmünün asıl konuluş amacı, işverenin tek taraflı değişiklik işlemlerine karşı işçiyi korumak; işçinin isteği dışında işini, işyerini ve diğer çalışma şartlarını değiştirecek işveren davranışlarına engel olmaktır.
Belirtmek gerekir ki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 2. maddesi uyarınca, herkes haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. İşçinin 4857 sayılı Kanun’un 22. maddesi kapsamında şekil eksikliğini ileri sürmesi, hukukumuzun en temel ilkelerinden biri olan dürüstlük kuralına aykırılık oluşturmamalıdır. 4721 sayılı Kanun'un 2. maddesine aykırılık teşkil eden bir durumun genel yaptırımı, herhangi bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılmasının hukuk düzenince korunmamasıdır (..., İş Hukuku, İstanbul, Yenilenmiş 9. Baskı, 2013, s.570).
Davacı vekili; işe girdiği tarihten itibaren bayi kontrolörü olarak çalışan davacıya, davalı tarafından e-posta gönderilerek, 03.01.2022 tarihli ve 16 sayılı yazı ile memur (iş sözleşmesine tâbi büro memuru) kadrosuna atandığının bildirildiğini, 31.12.2021 tarihli ve 97 sayılı Yönetim Kurulu kararının hukuka aykırılığının tespiti ile iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Somut olayda 31.12.2021 tarihli ve 97 sayılı Yönetim Kurulu kararına göre; bayi kontrolörü kadrosunda olan davacı ve bir kısım işçilerin, 01.01.2022 tarihinden itibaren iş sözleşmesine tâbi olarak büro memuru kadrosunda görevlendirildikleri ve sözü edilen kararın davacıya e-posta yoluyla 03.01.2022 tarihinde gönderildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacının kadrosu davalı tarafından tek taraflı alınan kararla değiştirilmiş ise de davacı tarafından Yönetim Kurulu kararının 03.01.2022 tarihinde öğrenildiği; ancak davacının, kadrosunun iş sözleşmesine tâbi büro memuru olarak değiştirildiğini öğrendiği bu tarihten sonra makul kabul edilemeyecek bir süre daha herhangi bir başvurusu olmaksızın çalışmaya devam ettiği dikkate alındığında; sözleşmenin karşı tarafı olan işverende bu değişikliğin kabul edildiği yönünde bir inancın oluşması olağandır. Bu durumda davacı işçinin değişikliğe uygun şekilde çalışmaya başlayıp makul bir süre geçtikten sonra 4857 sayılı Kanun'un 22. maddesinde öngörülen şekil eksikliğini ileri sürmesi dürüstlük kuralına uygun düşmemektedir.
Şu hâlde Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Diğer yandan kabul şekline göre; kural olarak mahkemelerce işverence alınan kararın hukuka aykırı olup olmadığının tespiti mümkün ise de kararın iptaline yönelik icrai nitelikte bir karar verilmesi mümkün değildir. Buna rağmen İlk Derece Mahkemesince işlemin iptaline karar verilmesi de doğru olmamıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.