"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
KARAR : Davanın kısmen kabulü
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen menfi tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline işe girerken zorla boş senetler imzalatıldığını, 2014 yılı Nisan ayında işten çıkartıldıktan sonra zorla imzalatılan 30.07.2012 düzenleme ve 31.03.2014 vade tarihli 2.000,00 Euro bedelli ve 30.07.2012 düzenleme ve 31.03.2014 vade tarihli 25.000,00 Euro bedelli senetler gerekçe gösterilerek davalı tarafça müvekkili aleyhinde İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2014/11352 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalıya karşı borçlu olmadığını ileri sürerek müvekkilinin İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2014/11352 Esas sayılı dosyası ile takip dosyasına konu edilen senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine %20'den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iş sözleşmesinin davacı seferde iken Yunanistan sınırları içinde aracın dorsesinde 23 adet kaçak yolcu taşıyarak insan kaçakçılığı yapması sebebiyle haklı nedenlerle sona erdirildiğini, bu olay nedeniyle müvekkili Şirketin ödemek zorunda kaldığı cezalar, pasaporttaki vizelerin Şirketin bilgisi dışında başka işlerde kullanılması dolayısı ile Şirketin uğradığı zararlara ilişkin borcu bulunduğunu, takibe konu senetlerin işbu borçların karşılığında düzenlendiğini, tüm bunların dışında davacının cari hesap borcu da bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.01.2021 tarihli kararı ile; davaya konu senetlerin davacı işçiden işe girerken veya iş ilişkisi devam ederken alınan teminat senetleri olduğu ve davacının senetlerden kaynaklı davalı işveren Şirkete borcunun bulunmadığı, takibin kötüniyetli olması nedeniyle %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 18.01.2023 tarihli kararı ile; davaya konu bonoların davacı işçiden işe girerken veya iş ilişkisi devam ederken alınan teminat senedi niteliğinde olduğu ve davacı işçinin anılan senetler nedeniyle davalı işverene borcunun bulunmadığı, bu kapsamda işverence işçi aleyhine başlatılan icra takibinin haksız ve kötüniyetli olduğu, takibin kötüniyetli olması nedeniyle %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 13.09.2023 tarihli kararı ile; işverence işçiden alınan teminat senetlerinde, işverenin borç verdiğini iddia etmesi hâlinde borcun kaynağını açıklamak ve miktarını ispat etmek zorunda olduğu, aksi hâlde teminat niteliğinde alınan senetlerin, işverenin alacağını veya zararını kanıtlamadığı sürece geçersiz sayılması gerektiği, somut uyuşmazlıktaki davada davalının zarara uğradığına dair bir kısım belgeler sunduğu, İlk Derece Mahkemesince belgeler değerlendirilmeden davanın kabulüne karar verildiği, eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğu, İlk Derece Mahkemesince, davalının sunduğu belgelerin dikkate alınıp değerlendirilmesi ve sonucuna göre davalının zararını ispatladığı miktar bakımından davacının borçlu olacağı bir diğer ifade ile senedin geçerli olacağı gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmı doğrultusunda davalının zararını ispatladığı miktar bakımından hesap bilirkişinden rapor alındığı ve alınan bu bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, raporda toplam zarar miktarının 8.830,00 Euro olduğunun tespit edildiği, davacının davalı Şirkete 8.830,00 Euro borçlu olduğu, icra takibinin 27.000,00 Euro üzerinden yapıldığı, davalı Şirketin zarar miktarı takip miktarından düşüldüğünde takibin 18.170,00 Euro üzerinden devam etmesi gerektiği gerekçesiyle davacının İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2014/11352 Esas sayılı takip dosyası kapsamında davalıya 18.170,00 Euro borçlu olmadığının tespiti ile takibin kötüniyetli olması nedeniyle %20 oranında kötüniyet tazminatının kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; uyuşmazlığa konu senedin teminat senedi olmadığını, müvekkilinin davalı Şirkette işe girerken işe alınma şartı olarak şantaj ve senedi imzalamazsa işe alınmayacağı tehdidiyle müvekkiline zorla imzalatıldığını, uluslararası tır şoförlerinin işe girişlerinde zorla senet alındığı yönündeki Yargıtay kararlarının dosyaya sunulduğunu, müvekkiline zorla imzalatılan senetler teminat senedi olarak değerlendirilemeyeceğinden davalı Şirketin sunduğu belgeler üzerinden müvekkilinin borçlandırılacağının kabulünün hukuka aykırı olduğunu, belge içeriklerinin doğruluğu araştırılmadan kusur raporu alınmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davalı Şirketin zarar iddiasına rağmen alacak davası açmadığını belirterek davanın kabulü istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; hükme esas alınan raporun eksik ve hatalı olduğunu, rapora karşı yapılan itirazların gerekçe belirtilmeden reddedildiğini, bilirkişi raporunda zararın doğduğu kabul edilmesine rağmen hesaplama yapılmadığını, davacının insan kaçakçılığı suçu nedeniyle müvekkili Şirketin aracının parkta kaldığını, iş ve kâr kaybı oluştuğunu, bu zararın dikkate alınmadığını, eksik ve hatalı hesaplamalar doğrultusunda hüküm kurulduğunu, kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için gerekli şartların oluşmadığını belirterek davanın reddi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2014/11352 Esas sayılı dosyasına konu olan 0.07.2012 düzenleme ve 31.03.2014 vade tarihli 2.000,00 Euro bedelli ve 30.07.2012 düzenleme ve 31.03.2014 vade tarihli 25.000,00 Euro bedelli senetler nedeniyle borçlu olduğu miktar, miktarın ispatı ve davacı lehine hükmedilen kötüniyet tazminatının şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) "Menfi tesbit ve istirdat davaları" kenar başlıklı 72 nci maddesi şöyledir:
"Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(Değişik: 9/11/1988-3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazımgelmediğini ispata mecburdur."
3. 6100 sayılı Kanun'un 190 ve 191 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıda yer alan paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İlâmın İlgili Hukuk bölümünde belirtilen 2004 sayılı Kanun'un 72 nci maddesinin beşinci fıkrasına göre menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması hâlinde, istem varsa, davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup bu hususta ispat yükü, takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacının üzerindedir.
3. Somut olayda, icra takibinin davacı tarafından davalı işverenin uğradığı zarar karşılığı verilen senetlere dayalı olarak başlatıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı itibarıyla kötüniyetle icra takibi yapıldığı kanıtlanamadığından ve kötüniyet tazminatının koşulları oluşmadığından, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olmuştur.
4. Kabule göre de kötüniyet tazminatının hüküm fıkrasında miktar olarak belirlenmesi ve bu miktarın vekâlet ücreti ile yargılama gideri hesabında dikkate alınması hatalı olmuştur.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harçlarının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
18.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.