"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 10.08.2016 - 16.09.2017 tarihleri arasında davalı ... şahıs şirketinde, 10.10.2018 - 13.01.2022 tarihleri arasında ise davalı ... Hafriyat Şirketinde çalıştığını, 13.01.2022 tarihinde sebepsiz olarak işten çıkarıldığını, akabinde asıl şirkette işe başlatılacağına dair söylemler ile iradesi sakatlanarak arabulucuda anlaşmaya zorlandığını, müzakerelerin arabuluculuk usulüne uygun şekilde, tarafsız olarak devam etmediğini, son tutanakta düzenlendiği yer olarak “...Üniversitesi 15 Temmuz Şehitler Kampüsü Hukuk Fakültesi 7. Kat 714 ... Mah ... ANKARA” olarak belirtildiğini, tutanağın tarafların birlikte katılımı ile imza altına alınması gerekir iken davalı Firmada çalışan şef tarafından müvekkilinin memleketi olan ...'de bir çay evinde arabulucu evrakının imzalatıldığını, müvekkilinin tutanakta belirtilen miktarı kabul etmek durumunda kaldığını, evrak imzalanırken “siz imzalayın, biz sizi tekrar işe alacağız” şeklinde beyanda bulunulduğunu, arabulucunun görevinin başladığı tarihin 20.01.2022 olup, anlaşma belgesini düzenleyerek sonuçlandırdığı tarihin ise 09.03.2022 olduğunu, kanunda belirtilen süreye uyulmadığını ileri sürerek 09.03.2022 tarihli 2022/25366 numaralı ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde;davacı taraf ile ihtiyari arabuluculuk görüşmelerinin 21.01.2022 tarihinde başladığını ve taraflar arasında görüşmeler sonucunda 09.03.2022 tarihinde arabuluculuk sürecinin anlaşma ile sonuçlandırıldığını, davacının “arabulucuyu davalı tarafın seçtiği” yönündeki iddiasının aksine tarafların "arabulucu belirleme tutanağı" ile mutabakata varmak suretiyle arabulucuyu belirlemiş olduklarını, davacının iradesinin sakatlandığı iddiasının yazılı belge ile ispatlanması gerekmesine karşın bu yönde herhangi bir delil ya da yazılı belge sunulmadığını, arabuluculuk görüşmelerinin usulüne uygun olarak yürütüldüğünü, davacının arabuluculuk sürecinde evrakta yazan tutarların davacının hakkını yansıtmadığını iddia ettiğini oysa arabuluculuk uygulamasının temel amacının tarafların hak ettikleri tutarın tam olarak kendilerine ödenmesini temin etmek olmadığını, temel amacın tarafların iradi olarak anlaşma sağladığı hususlarda karşılıklı şekilde kazançlı çıkılarak anlaşma tutanağı düzenlenmesini ve uyuşmazlığın barışçıl çözüm yollarıyla nihayete erdirilmesini sağlamak olduğunu, ayrıca davacının iddia ettiği üzere; tarafların alacaklarının tam olarak karşılanmaması sebebiyle anlaşma belgesinin iptal edilebilmesi hâlinde arabuluculuk kurumunun tamamen ortadan kaldırılmasına yol açılacağını, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 21. maddesinde; "Arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca belirlenir" düzenlenmesinin yer aldığını, taraflarca belirlenen hususun daha sonra dava yoluyla iptal edilmeye çalışılmasının Kanun ve Yönetmelik hükümlerine aykırı olacağını, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağını, arabuluculuk faaliyetinin iptalinin ancak usule ilişkin bir aykırılık olması hâlinde mümkün olacağını ancak davacı tarafın bu yönde bir iddiada bulunmadığını, davacının imzasını taşıyan toplantı tutanaklarında da yer aldığı üzere tarafların farklı şehirde olması nedeniyle toplantının telekonferans yöntemi ile yapıldığını, bunun usule aykırılık teşkil etmediğini, tutanağın davacı yana 09.03.2022 tarihinde imzalatılmış olduğunu ve sonraki 4 ay boyunca kendisine her ay anlaşma belgesine binaen 2.000,00 TL olmak üzere toplam 8.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacının ödemeleri aldıktan sonra arabuluculuk belgelerinin kendisine okutulmadığı ve imzalatılmadığını iddia ederek dava açtığını, davacıya sürece ilişkin tüm bilgilendirmelerin yapılmış olduğunu, arabuluculuk aşamasında tarafların eşit durumda olduklarını, işçinin korunması ilkesinin sadece hukuk yargılamasında anlam ifade ettiğini, arabuluculuk sürecinde işçinin korunması ilkesinin bulunmadığını, dava dilekçesinde her ne kadar davacının işe alınacağını düşünerek tutanaklara imza attığı beyan edilmiş ise de, davacının işe yeniden başlaması şartıyla uyuşmazlık konusu tutanakları imzaladığını ispata yönelik tutanaklarda bir ibare ya da başkaca yazılı bir evrak bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; iptali istenen arabuluculuk anlaşma tutanağının 09.03.2022 tarihinde telekonferans yolu ile görüşmeden sonra imzalandığı, anlaşmada işçilik alacaklarından bahsedildiği ve anlaşma gereği işçinin alacağı tutarın belirlendiğinin anlaşıldığı, her ne kadar davacı tarafça arabulucunun tarafsız olmadığı, anlaşma belgesinin davalı firmadaki şef tarafından ...'ye getirilerek imzalandığı, arabulucuk sürecinin usule uygun olmadığı, anlaşılan tutarın hayatın olağan akışına uygun düşmediği ve işe alınacağı vaadi ile imza attırıldığı iddiasıyla işbu dava açılmış ise de, tanık beyanları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; arabulucuk sürecinin telekonferans yöntemi ile yapılmasının kanunen bir engel oluşturmadığı, imzaların sonradan atılabileceği, arabuluculuk sürecinin tarafsız olmadığı hususunun ispatlanamadığı, arabulucuk sürecinin uyuşmazlığı hızlıca sonlandırmayı amaçladığı için tarafların birbirlerinin iradelerinin uymasının yeterli olduğu, anlaşılan hususu tutanağa geçmesinden sonra miktarın çok az olduğu iddia edilerek gabin iddiasında bulunulmasının Kanunun amacına uygun olmayan bir talep olduğu, davacı tanıklarından bir kısmının anlaşma belgesinin davalı firmadaki şef tarafından ...'ye getirilerek işe tekrar girecekleri vaadinde bulunulduğu için imzaladıklarını belirtikleri, ancak anlaşma belgesinde davacının tekrar işe gireceğinin taahhüdünün yer almadığı, tanık olarak dinlenen arabulucunun tarafların anlaştıklarını beyan ettiği, davacı tanıklarının davalılara yönelik davalarının olduğunu belirttiklerinden davacı ile menfaat birliği içindeki tanık beyanlarına itibar edilmediği, işçilerin imza atarken evrakın içeriği bilmedikleri hususunun hukuki dayanaktan yoksun olduğu, tarafların rızası doğrultusunda anlaşma belgesinin imzalandığı kanaatine varıldığı, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçeleriyle ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptali istemine ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Müvekkilinin 13.01.2022 tarihinde nedensiz olarak işten çıkarıldığını, asıl şirkette işe başlatacağız şeklinde söylemler ile iradesi sakatlanmak suretiyle arabuluculuk evrakının imzalanmasının sağlandığını,
2. Arabuluculuk sürecinin usulüne aykırı olarak yürütüldüğünü, belgelerin davacının bulunduğu ...'de davalı firmada çalışan şef tarafından imzalattırıldığını, V.D. ve H.K'nın bu duruma tanık olduklarını, işverenin çalışanı ile evrakın gönderilmesinin arabulucunun tarafsızlık ve eşit davranma zorunluluğu ilkesine aykırı olduğunu, davacının durumun ciddiyetini anlayabilecek bilgi ve tecrübede olmadığını, tekrar işe alınacağına dair beyan üzerine davaya konu tutanağın imzalandığını, dosya içerisine sunulan mesaj kayıtlarının bu iddiayı desteklediğini, müvekkilinin iradesinin fesada uğratıldığını, 4 yıl çalışan müvekkilinin toplam alacaklarının 8.000,00 TL olması ve sözleşmeden doğan başka bir alacağının olmadığını beyan etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin aldatıldığını, arabulucunun görevinin başladığı tarihin 20.01.2022, anlaşma belgesinin düzenlenerek sonuçlandırıldığı tarihin ise 09.03.2022 olduğunu, Kanun'da belirtilen süreye uyulmadığını ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle ;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Davacı işçi, dava dilekçesi ile işveren tarafından süreci başlatılan ihtiyari arabuluculuk sonunda düzenlenen anlaşma belgesinin gerçek iradesini yansıtmaması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince anlaşma belgesinin geçersizliğine yönelik iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin bu karara karşı istinaf başvurusu da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir.
Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar onanmış ise de aşağıda belirttiğim sebeplerle karara katılamıyorum:
6100 sayılı Kanun’un 106/2 hükmüne göre, kanunda belirtilen durumlar dışında tespit davası açan davacı, dava açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunduğunu açıkça ortaya koymak zorundadır. Bu nedenle diğer davalarda aranan hukuki yarar yanında tespit davası açan davacının, kendisi için söz konusu olan tehlike veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın ancak tespit davası ile giderilebileceğini ispat etmesi gerekir. Şayet davacı, kendisini tehdit eden tehlikenin tespit davası ile giderilebileceğini ispat ederse hukuki yararının varlığından söz edilebilir. Tespit davası ile elde edilecek hukuki koruma başka bir yolla veya başka bir davayla sağlanabiliyorsa bu konuda tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmamaktadır. Bir dava içerisinde iddia veya savunma olarak ileri sürülebilecek hususlar da tespit davasının konusu olamaz (... Usûl, ..., On Beşinci Baskı, 2018, s. 976-977).
Arabuluculuk yoluyla yapılan anlaşmanın iptaline yönelik dava, niteliği itibarıyla bir tespit davasıdır. Bu dava ile borçlar hukuku sözleşmesi niteliğindeki anlaşmanın geçersizliğinin tespiti istenmektedir. Her tespit davasında olduğu gibi burada da 6100 sayılı Kanun'un 106. maddesi uyarınca güncel hukuki yararın varlığı aranacaktır. Davacı söz konusu davayı açmakta güncel hukuki yararının varlığını ortaya koymak durumundadır.
Dairemiz uygulamasına göre arabuluculuk yoluyla yapılan anlaşmanın geçerli olup olmadığı alacak veya işe iade davasında ön sorun olarak incelenebilir. Anlaşmanın geçersizliğinin tespiti alacak veya işe iade davasında ön sorun olarak incelenebildiğine göre tespit davası ile elde edilecek hukuki korumanın başka bir yol veya dava ile sağlanabildiği açıktır. Bu durumda, davacının anlaşmanın iptali istemiyle ayrı bir dava açmasında güncel hukuki yararının varlığından söz edilemeyeceğinden davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddi gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre, arabuluculuk yoluyla yapılan anlaşmanın geçersizliğinin tespitine ilişkin ayrı bir dava açmak için güncel hukuki yararın mevcut olduğu gerekçesiyle davanın esastan reddine dair kararın onanması yönündeki Sayın Çoğunluğun görüşüne çkatılamıyorum.