Logo

9. Hukuk Dairesi2024/14264 E. 2025/1716 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İşçinin işverene ait makineye verdiği zararın tazmini isteminde zamanaşımı süresinin belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: İşçinin işverene ait makineye verdiği zararın tazmini davasının hukuki sebebi taraflar arasındaki iş sözleşmesine aykırılığa dayandığından, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekirken, mahkemece haksız fiile ilişkin 2 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması hatalı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı/birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352/1-(b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Asıl dava dosyası içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen alacak toplamının Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 378.290,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; asıl dava bakımından davalı/birleşen davada davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Birleşen dava bakımından ise davalı/birleşen davada davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı/birleşen davada davalı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirkette 01.08.2015-31.03.2016 tarihleri arasında makine mühendisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız şekilde işveren tarafından feshedildiğini, ödenmeyen bir kısım işçilik alacaklarının da bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin, asgari geçim indirimi, fazla çalışma ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalı Şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı/birleşen davada davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; davalı işçinin 31.03.2016-06.05.2019 tarihleri arasında müvekkili Şirket nezdinde makine operatörü/proje sorumlusu sıfatı ile çalıştığını, iş sözleşmesinin 12.03.2020 tarihinde sona erdiğini, davalı işçinin çalışmasını sürdürmekte iken 02.09.2016 tarihinde kendisinin sorumluluğunda bulunan CNC makinesine kusurlu hareketleri sonucunda ciddi manada zarar verdiğini, bu durumun tutanak ile sabit olduğunu, olay sonrasında söz konusu CNC makinesinin tamiri için yetkili servisin çağrıldığını, tamir ve değişen parçalar nedeni ile müvekkili Şirkete 23.459,78 Euro fatura kesildiğini; ancak bunun sadece 2.870,50 Euro kadarının sigorta tarafından karşılandığını, kalan masrafların müvekkili Şirket tarafından ödenmek zorunda kalındığını, söz konusu makinenin tamir sürecinin 45 gün sürdüğünü, müvekkilin bu süreçte makineyi kullanamamasından dolayı da zarara uğradığını, davalı işçinin 20.589,28 Euro tamir ve onarım bedeli ile makinenin tamir süresince kullanılamaması sebebi ile de zarardan tam olarak sorumlu olduğunu ileri sürerek maddi zararının davalı işçiden tahsile karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı/birleşen davada davacı Şirket vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının 31.03.2016-06.05.2019 tarihleri arasında makine operatörü/proje sorumlusu sıfatı ile çalıştığını, davacının işsizlik ödeneği almak için sürekli olarak iş sözleşmesinin işveren tarafından sona erdirilmesi baskısında bulunması, işyerinde 02.09.2016 tarihinde operatörlüğünü yaptığı makineye büyük oranda zarar vermesi ve müvekkili Şirketten almış olduğu borçlar nedeniyle iş sözleşmesinin sona erdirildiğini, kıdem ve ihbar tazminatlarının ödendiğini, davacının ödenmeyen herhangi bir alacağının bulunmadığını savunarak asıl davanın reddini istemiştir.

2. Davacı/birleşen dosya davalı işçi vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, olayın 02.09.2016 tarihinde meydana gelmesine rağmen dava tarihinin 28.06.2021 olduğu dikkate alındığında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 72/1 hükmü uyarınca iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, müvekkili işçinin de söz konusu hasardan sorumlu olmadığını; zira dava konusu makinenin rutin bakımlarının davacı Firma tarafından yaptırılmadığını, dava konusu makinenin kullanımı konusunda müvekkiline gerekli olan eğitim ve talimat da verilmediğini, ileri sürülen zarar miktarının fahiş olduğunu, talep edilen faize de itiraz ettiklerini savunarak birleşen davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl dava bakımından yapılan yargılamada, davacı işçinin davalı Şirkete ait işyerinde 01.01.2016-06.05.2019 tarihleri arasında çalıştığı, işverence iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedildiği, davacının bakiye kıdem ve ihbar tazminatı alacaklısı olduğu; ayrıca davacının ödenmeyen yıllık izin ücreti, asgari geçim indirimi, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının da bulunduğu sabit olduğundan asıl davanın kısmen kabulüne; birleşen dava bakımından yapılan yargılamada ise tazminat istemine konu olayın 02.09.2016 tarihinde meydana geldiği, davanın 28.06.2021 tarihinde açıldığı, ilgili sigorta şirketi tarafından dosyaya sunulan ekspertiz raporuna göre de işverence zararın öğrenildiği tarihten itibaren 6098 sayılı Kanun'un 72/1 hükmüne göre 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle birleşen dosyanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin 02.06.2023 tarihli ek kararı ile; birleşen dava yönünden "Birleşen dosyada A.A.Ü.T. 12/1-2 maddeleri gereğince kendisini vekille temsil ettiren davalı taraf için red edilen miktarlar üzerinden tayin ve takdir olunan nispi 5.000,00 TL'nin davacıdan tahsili ile davalı birleşen dosya davacısına verilmesine" şeklinde karar verilmiş ise de 6100 sayılı Kanun'un 305. maddesi uyarınca ilgili kısımda yer alan "davacıdan tahsili ile davalı birleşen dosya davacısına verilmesine" ibaresi çıkarılarak yerine "davacıdan tahsili ile birleşen dosya davalısına verilmesine" ibaresi eklenmek suretiyle hükmün düzeltilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; asıl dava dosyası yönünden yapılan incelemede, İlk Derece Mahkemesince hüküm altına alınan ve reddedilen miktarların 6100 sayılı Kanun'un 341. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 17.830,00 TL'nin altında kaldığı anlaşıldığından asıl davaya ilişkin taraf vekillerinin istinaf başvurularının reddine; haksız fiil nedeniyle zararın tazminine ilişkin açılan birleşen dava yönünden yapılan incelemede ise haksız fiilde zamanaşımı süresinin zararı ve faili öğrenmeden itibaren başlayacağı, 02.09.2016 tarihi itibarıyla işverence failin ve zararın öğrenilmiş olduğu, birleşen davanın ise 28.06.2021 tarihinde açıldığı, 6098 sayılı Kanun'un 72/1 hükmü uyarınca zamanaşımı süresinin dolduğu, bu nedenle davanın reddine ilişkin kararın isabetli olduğu; davalı/birleşen davada davacı vekili tavzihle birleşen dava yönünden kendi lehlerine hükmedilen vekâlet ücretinin birleşen dosya davalısı lehine olacak şekilde değiştirilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de birleşen dava reddedildiği hâlde "birleşen dosya davalısı" yazılacakken "birleşen dosya davacısı" yazılarak vekâlet ücretine hükmedilmesinin açık hata olduğu, 6100 sayılı Kanun'un 304/1 hükmü değerlendirildiğinde gerekçeli kararın henüz tebliğ edilmediği, dolayısı ile bu yöndeki hatanın ek kararla düzeltilmesinde hukuka aykırılığın bulunmadığı gerekçesiyle birleşen dosyaya ilişkin davalı/birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davalı/birleşen davada davacı vekilinin asıl davaya ilişkin temyizi miktardan reddedildiğinden, asıl davaya yönelik temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.

2. Davalı/birleşen davada davacı vekili birleşen davaya ilişkin temyiz dilekçesinde;

a. Davalı işçinin kusurlu olarak makineye zarar verdiğini,

b. Zararın bir kısmı sigorta şirketi tarafından ödenmiş ise de davacı Şirket tarafından ödenen ve davalı işçiden tahsili gereken 20.589,28 Euro zararın bulunduğunu,

c. Zamanaşımı süresinin başlangıcına ilişkin değerlendirmenin hatalı yapıldığını, sigorta şirketiyle iletişime geçilerek zararın tespit edilmesi ve bu zararın müvekkiline yansıtılmasının da zaman aldığını, zararın tamamıyla belirlendiği tarihin esas alınması gerektiğini, emsal Yargıtay içtihatlarına göre de haksız fiile ilişkin zamanaşımında zararın öğrenildiği tarihin, zararın niteliği ve diğer esaslı unsurları hakkında yeterli bilgiye sahip olunduğu tarih olarak anlaşılması gerektiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, haksız fiilden kaynaklanan tazminat talebinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığına ilişkindir.

Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesine dayandığı sabit olup davalı/birleşen davada davacı vekili, davacı/birleşen davada davalı işçinin çalışmasını sürdürmekte iken 02.09.2016 tarihinde kendisinin sorumluluğunda bulunan CNC makinesine kusurlu hareketleri sonucunda ciddi zarar verdiğini, makinenin tamir ve değişen parçaları nedeni ile müvekkili Şirkete 23.459,78 Euro fatura kesildiğini; ancak bunun sadece 2.870,50 Euro kadarının sigorta tarafından karşılandığını, kalan masrafların müvekkili Şirket tarafından ödenmek zorunda kalındığını, söz konusu makinenin tamir sürecinin 45 gün sürdüğünü, müvekkilinin bu süreçte makineyi kullanamamasından dolayı da zarara uğradığını ileri sürerek maddi zararın tazminini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, davacı/birleşen davada davalı işçinin eyleminin haksız fiil niteliğinde olduğunun kabulü ile 6098 sayılı Kanun'un 72/1 hükmüne göre 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince de davalı/birleşen davada davacı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.

Ancak işçinin işini yaparken işverene verdiği zararın tazmini davasının hukuki sebebi taraflar arasındaki iş sözleşmesine aykırılığa dayandığından, 6098 sayılı Kanun'un 146. maddesi uyarınca söz konusu alacak bakımından 10 yıllık zamanaşımı süresinin dikkate alınması gerekmektedir.

İlk Derece Mahkemesince dosya içindeki deliller, tarafların iddia ve savunmaları bir değerlendirmeye tâbi tutularak birleşen dava dosyasındaki tazminat talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, 6098 sayılı Kanun'un 72/1 hükmüne göre 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

A. Asıl Dava Yönünden

Davalı/birleşen davada davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

B. Birleşen Dava Yönünden

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.