Logo

9. Hukuk Dairesi2024/14445 E. 2025/2000 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İhtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin davacının gerçek iradesini yansıtıp yansıtmadığı ve bu bağlamda geçerli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tanıklarının beyanları ve benzer davalardaki emsal kararlar değerlendirilerek, davacının iradesinin fesada uğratıldığı ve usulüne uygun bir ihtiyari arabuluculuk görüşmesi yapılmadığı sonucuna varılarak, Bölge Adliye Mahkemesi'nin ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptaline ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılardan ... ... Nakliyat Madencilik İnş. San. ve Tic. AŞ, ... İnş. Danışmanlık .... İç ve Dış Tic. Ltd. Şti., ... Yapı San. ve Tic. AŞ ile ... Mad. Turz. İnş. Nak. San. ve Tic. AŞ ortak vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin aralarında asıl işveren alt işveren ilişkisi olan davalı Şirketler nezdinde metro tüneli inşaatında 26.03.2021 tarihinde elektrikçi olarak çalışmaya başladığını ve 24.05.2022 tarihine kadar çalıştığını, bilgisi olmadan farklı tarihlerde işten ayrılışının bildirilip tekrardan işe girişinin yapıldığını, fazla çalışma yaptığını, davalı işverenlerden işçilik alacakları ve tazminatlarının eksiksiz olarak ödenmesini talep etmesi üzerine müvekkilinin de içinde bulunduğu 50 işçinin muhasebe birimine gittiklerini ve orada muhasebeci, şantiye şefi ve bir Şirket avukatının bulunduğunu, kendisine işçilik alacaklarının ödenmeyeceği yönünde baskı uygulanması sonucu iradesinin sakatlanarak içeriğini dahi bilmediği ve okunmasına bile izin verilmeyen bir kısım evrakı imzalamak zorunda kaldığını, UYAP kayıtlarında başvurucu kurum olarak davalılardan ... ... Nakliyat Madencilik İnş. San. ve Tic. AŞ ile ... Yapı Madencilik ve İş ... San. ve Tic. Ltd. Şti. görünmesine rağmen arabuluculuk tutanaklarında tüm davalıların başvurucu olarak gösterildiğini, telekonferans yoluyla yapıldığı söylenen görüşmeler sırasında arabulucuyla hiçbir şekilde görüştürülmediği gibi süreç hakkında da bilgilendirilmediğini, tüm işçilerle aynı formatta tutanaklar imzalandığını ileri sürerek kanuna ve usule uygun olmayan ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ... ... Nakliyat Madencilik İnş. San. ve Tic. AŞ, ... İnş. Danışmanlık .... İç ve Dış Tic. Ltd. Şti., ... Yapı San. ve Tic. AŞ ile ... Mad. Turz. İnş. Nak. San. ve Tic. AŞ ortak vekili cevap dilekçesinde; arabuluculuk görüşmelerinin usulüne uygun yapıldığını, tarafların hazır bulunması ile tarafsız bir arabulucu eşliğinde yapılan görüşme neticesinde ihtiyari arabuluculuk tutanağının tarafların hür iradesi ile okunup imza altına alındığını, aynı şekilde arabuluculuk faaliyetindeki arabulucunun seçimi hususunda bir usulsüzlük olmadığını, arabuluculuğun temel esaslarına göre yüz yüze başkaca kimse olmadan iradi ve menfaat temelli şekilde yapıldığını gösterir telekonferans ekran görüntülerini sunacaklarını, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiği iddiasının ispatlanamadığını, davacının müvekkili Şirketler çalışanı olmadığını, bu nedenle herhangi bir alacağının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... Yapı Madencilik ve İş ... San. ve Tic. Ltd. Şti. cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafça irade fesadı iddiasında bulunulmuş ise de irade fesadına dayalı iddiaların ancak somut ve kesin delillerle ortaya konulması gerektiği, dosyada irade fesadını ispata yönelik somut ve kesin delil bulunmadığı ve ihtiyari arabuluculuk görüşmesinin kanuna uygun yapılmadığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tanıkları .... ve ...'nın beyanları, asıl işveren farklı olmakla birlikte alt işvereni işbu dosyanın davalısı olan ... ile aynı olan, aynı konuda açılmış tespit davalarında işçilerin iradelerinin fesada uğratılarak ihtiyari arabuluculuk tutanaklarının tutulduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemelerince verilen kabul kararlarının istinaf ve temyiz denetiminden geçerek onandığı, işbu dosyada da davacı ile beraber birçok işçinin görüşmeye çağrıldığı, görüşme esnasında, görüşmenin arabuluculuk toplantısı olduğunun bildirildiği, arabulucunun telefonla toplantıya katıldığı, toplantıya katılan davacı ve diğer işçilere "Alacağın bu kadar, ya bunu kabul edersin, ya da mahkemeye gidersin." denildiği, ihtiyari arabuluculuk tutanağındaki imzaların davacının gerçek iradesinin yansıtmadığı, usulüne uygun ihtiyari arabuluculuk görüşmesi yapılmadığı, davacının iradesinin fesada uğratılarak ihtiyari arabuluculuk tutanaklarının imzalatıldığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne ve ihtiyari arabuluculuk son tutanağı ile anlaşma belgesinin iptaline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalılardan ... ... Nakliyat Madencilik İnş. San. ve Tic. AŞ, ... İnş. Danışmanlık .... İç ve Dış Tic. Ltd. Şti., ... Yapı San. ve Tic. AŞ ile ... Mad. Turz. İnş. Nak. San. ve Tic. AŞ ortak vekili temyiz dilekçesinde;

1. Bölge Adliye Mahkemesi kararının kanuna uygun bir gerekçe içermediğini ve gerekçeli karar hakkının ihlâl edildiğini,

2. Davacının alt işveren çalışanı olmakla, müvekkili Şirketlerin bu kapsamında hukuki ve mali bir sorumluluğu bulunmadığını, aksi kanaatle hüküm kurulacaksa dahi davacıya hak ettiği tüm işçilik alacaklarının müvekkili Şirketler tarafından ihtiyari arabuluculuk neticesinde ödendiğini,

3. Arabuluculuk görüşmelerinin kanuna aykırı biçimde yürütüldüğü ve davacının iradesinin fesada uğratıldığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacının çalışmasının olduğu şantiyede müvekkili Şirketlerin asıl işveren konumunda olduğunu, işçilerin hak ve alacaklarının tahsili için ayaklanma çıkarması, şantiye görevlerinde taşkınlık göstermesi ve tehdit içeren beyanları sebebi ile müvekkili Şirketin üst işveren sıfatı ile, sorumlulukları kapsamında olmamasına rağmen işçilerin tutumlarının daha büyük zararlara sebebiyet vermemesi açısından, hak ve alacaklarını usulüne uygun ihtiyari arabuluculuk yolu ile ödediğini, ödenmesi gereken tutarları personelin belirlediğini,

4. Davacının iddiasının aksine arabulucunun tarafsız olduğunu, arabulucu seçimine davacının itirazı olmadığını, herhangi bir baskı veya tehdit durumu söz konusu olmamakla, davacının kötüniyetli şekilde arabuluculuk neticesinde ödenen miktardan daha fazla kazanç elde etme çabasında olduğunu,

5. Arabuluculuk sürecinin hak temelli değil, menfaat temelli bir süreç olduğunu, tarafların hür iradesiyle yapılan teklifi kabul etmesi sonucu nihayetlenen sürecin kanuna ve usule uygun biçimde yürütüldüğünü, personelin mağduriyet yaşamaması adına işçiler müvekkili Şirketlerin sorumluluğunda olmamasına rağmen kendilerine ödeme yapıldığını ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki arabuluculuk görüşmelerinin kanuna uygun yürütülüp yütülmediği, bu bağlamda 25.05.2022 tarihli ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/5 hükmü kapsamında geçerli bir anlaşma belgesi olup olmadığı ile gerekçeye ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz eden davalılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Davacı işçi, işveren tarafından süreci başlatılan ihtiyari arabuluculuk sonunda düzenlenen anlaşma tutanağının gerçek iradesini yansıtmaması nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi hükmü ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ve bu karar Dairemizce onanmıştır.

6100 sayılı Kanun’un 106/2 hükmüne göre kanunda belirtilen durumlar dışında tespit davası açan davacı, dava açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunduğunu açıkça ortaya koymak zorundadır. Bu nedenle diğer davalarda aranan hukuki yarar yanında tespit davası açan davacının, kendisi için söz konusu olan tehlike veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın ancak tespit davası ile giderilebileceğini ispat etmesi gerekir. Şayet davacı, kendisini tehdit eden tehlikenin tespit davası ile giderilebileceğini ispat ederse hukuki yararının varlığından söz edilebilir. Tespit davası ile elde edilecek hukuki koruma başka bir yolla veya başka bir davayla sağlanabiliyorsa bu konuda tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmamaktadır. Bir dava içerisinde iddia veya savunma olarak ileri sürülebilecek hususlar da tespit davasının konusu olamaz (... Usûl, ..., On Beşinci Baskı, 2018, s. 976-977).

Arabuluculuk anlaşma belgesinin iptaline yönelik dava niteliği itibarıyla bir tespit davasıdır. Bu dava ile borçlar hukuku sözleşmesi niteliğindeki anlaşmanın geçersizliğinin tespiti istenmektedir. Her tespit davasında olduğu gibi burada da davacı söz konusu davayı açmakta güncel hukuki yararının varlığını ortaya koymak durumundadır.

Dairemiz uygulamasına göre anlaşma belgesinin geçersizliğinin tespiti alacak veya işe iade davasında ön sorun olarak incelenebilmektedir. Bu durumda tespit davası ile elde edilecek hukuki korumanın başka bir yol veya dava ile sağlanabildiği açıktır. Bu durumda davacının anlaşma belgesinin iptali istemiyle ayrı bir dava açmasında güncel hukuki yararının varlığından söz edilemez. Bu nedenle arabuluculuk anlaşma belgesinin iptaline ilişkin açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi gerekir.

Yukarıda açıklanan sebeplerle kararın bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan, Sayın Çoğunluğun davanın kabulüne dair kararın onanması yönündeki görüşüne katılamıyorum.