Logo

9. Hukuk Dairesi2024/14568 E. 2025/2381 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yurt dışında çalışan bir işçinin iş sözleşmesinin feshi nedeniyle açtığı işçilik alacakları davasında, yabancı hukukun uygulanması ve azami çalışma süresinin aşılması nedeniyle fazla mesai ücretinin hesaplanması uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yabancı hukukun uygulanmasının Türk kamu düzenine, özellikle de iş sağlığı ve güvenliği kapsamında azami çalışma süresine ilişkin düzenlemelere aykırı düştüğü, sürekli ve aşırı fazla çalışma yükünün Anayasal haklarla da çeliştiği gerekçesiyle, Türk hukukunun uygulanması gerektiği ve fazla çalışma alacağının buna göre hesaplanması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/3073 E., 2024/2980 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 7. İş Mahkemesi

SAYISI : 2020/312 E., 2023/631 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirket nezdinde 13.06.2016-30.10.2017 tarihleri arasında ... Şirketi özerk Acaristan bölgesi ... Hidroelektrik projesinde kalıpçı elemanı olarak çalıştığını, müvekkilinin aylık net ücretinin 1.600,00 USD olduğunu, iş sözleşmesinin iş bitimi gerekçesiyle tek taraflı olarak feshedildiğini, istifa dilekçelerinin gerçek fesih iradesini yansıtmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirkette çalışmasının bulunmadığını, dava dışı ... CO. LLC isimli Şirketin Gürcistan kanunlarına göre kurulmuş ayrı bir bağımsız Şirket olduğunu ve iş bu davada Gürcistan hukukunun uygulanması gerektiğini, kabul manasına gelmemekle birlikte zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının 800,00 USD ücretinin olduğunu, ücretinin fazla çalışma, izin, hafta tatili ve varsa resmî tatillerde çalışma ücretlerini de içerdiğini, davacının tüm yasal haklarını alarak Şirketten ayrıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının çalışmasının 13.03.2016 tarihinde başladığı ve 31.10.2017 tarihine kadar dönem dönem uzatılarak devam ettiği, davaya konu olan işlerin Gürcistan'da yapılması nedeniyle eldeki uyuşmazlığa yabancı hukuk uygulanmasına karar verildiği, davacıya ait bordrolar incelendiğinde; davacıya ödenen toplam tutarın 1.600,00 USD olduğu, bordro açıklamasında bu ücretin içerisine fazla çalışma ücreti ve hafta tatili ücreti olarak ödeme yapıldığı ve bordrodaki miktarın davacının banka hesabına ödendiğinin anlaşıldığı, davacının aylık ücretinin 1.600,00 USD olarak esas alındığı, fazla çalışma ve hafta tatili için ödenen miktarların mahsup edildiği, mahsup yapıldıktan sonra davacıya ödenmemiş fazla çalışma ücreti bulunmadığı, tanık beyanları esas alınarak davacının ayda bir hafta tatili ücretinin ödenmediğinin anlaşıldığı, diğer alacak taleplerinin varlığı ispatlanamadığından reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Davacının temel ücretinin 1.600,00 USD olduğunu,

2. Gürcistan hukukuna göre normal çalışmanın haftalık 40 saat olduğu, bu çalışma süresini aşan kısmın fazla çalışma olarak kabulü gerektiğini, ara dinlenmenin 30 dakika olarak düşülmesi gerektiğini, davacının fazla çalışma ücreti alacağı talebinin reddinin hukuka aykırı olduğunu,

3. İhbar tazminatı talebinin kabul edilmesi gerektiğini,

4. Hafta tatili ücreti hesabında ödemesi yapılmayan ikinci 10 saatlik hafta sonu çalışmasının hesaplanması gerektiğini,

5. Davacı aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, davacının ücreti, talep ettiği alacaklara hak kazanıp kazanmadığı, alacakların hesaplanması ve yargılama gideri ile vekâlet ücretine ilişkindir.

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle temyiz edenin sıfatına göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Diğer taraftan gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması nedeniyle ret kararı verilmesi durumunda bu ret sebebi ile davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.

Somut uyuşmazlıkta, dava tarihinin 11.09.2020 olması ve davanın yabancı hukukun uygulanması nedeniyle kısmen reddedilmiş olması karşısında, Dairenin önceki uygulamasına güvenerek dava açan davacı aleyhine, davalı yararına vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi hakkaniyete aykırıdır.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/2 hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. Davacı tarafın İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinin hükümden çıkartılarak yerine "4-Davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına," bendinin yazılması,

Hüküm fıkrasının (7) numaralı bendinin hükümden çıkartılarak yerine "7-Davalı tarafından yapılan 200,00 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına," bendinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Dosya içeriğine göre davacının yurt dışında çalıştırılması Türkiye İş Kurumu aracılığıyla gerçekleşmemiştir. Taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde davacıya her ay 1.600,00 USD ödeneceği ancak bunun 800,00 USD’lik kısmının temel ücret, 800,00 USD’lik kısmının ise haftada 20 saat fazla çalışma ve ayda iki hafta tatilinde 10 saatlik çalışma karşılığı olduğu belirtilmiştir. İlk Derece Mahkemesince uyuşmazlığa Gürcistan hukuku uygulanması gerektiğinin kabulü ile davacının aylık ücreti 1.600,00 USD olarak esas alınarak hafta tatili ücreti alacağının kabulüne, fazla çalışma ve diğer alacak taleplerinin ise reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yabancı unsurlu uyuşmazlıklarda kamu düzeni, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 5. maddesi uyarınca uygulama alanı bulmakta olup söz konusu hüküm “Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku uygulanır.” şeklindedir.

Yabancılık unsuru taşıyan hukuki uyuşmazlığa uygulanacak hukuk yabancı devletin hukuku ise kural, yabancı hukukun uygulanmasıdır. Bununla birlikte yabancı hukukun uygulanmasının sınırı, doğacak hukuki sonuçların Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamasıdır. Bir yabancı hukuk kuralı Türk hukukunun temel değerlerine, genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda (Anayasa) yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ahlak ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine aykırı olması hâlinde kamu düzenimize aykırılığı söz konusu olabilir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar sayılı kararı).

Avrupa Adalet Divanının bir kararında belirtildiği üzere azami çalışma süresi işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgilidir (14.10.2010, Günter Fuß v Stadt Halle, Case C-243/09, EU:C:2010:609, p. 32-33). Ülkemizde de çalışanların sağlık ve güvenliğini korumak amacıyla çalışma süreleri sınırlandırılmıştır. Bu kapsamda 4857 sayılı İş Kanunu'nda (4857 sayılı Kanun) günlük çalışma için en çok 11 saat, haftalık çalışma için ise en çok 45 saatlik bir süre öngörülmüştür. İşçinin onayı ile yılda 270 saati geçmemek üzere fazla çalışma yapılabileceği göz önünde bulundurulduğunda 4857 sayılı Kanun'a tâbi işçiler bakımından haftalık azami çalışma süresinin 50 saat olduğu söylenebilir.

Dairemiz uygulamasına göre aylık ücretin asgari ücretten ayda en az 22,5 saatlik fazla çalışmayı karşılayacak miktarda yüksek olması kaydıyla fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dâhil olduğuna yönelik sözleşme hükmü geçerlidir. Böyle bir durumda yılda 270 saat fazla çalışma karşılığının aylık ücret içinde ödendiği kabul edilmektedir. Yine Dairemiz uygulamasına göre aylık ücretin fazla çalışmayı da kapsadığı şeklinde bir düzenleme olması durumunda temel ücret yılda 270 saatlik fazla çalışmayı de içine alan ücrettir. İşçilik alacakları bu temel ücret üzerinden hesaplanmaktadır. Yani temel ücret belirlenirken fazla çalışma karşılığı olarak ödenen miktar ayrıştırılmamaktadır. Gerçekten işçiye, fazla çalışma yapmasa dahi aynı ücretin ödenmesi, ayrıştırma yapılmamasını gerektirir.

Somut olayda taraflarca imzalanan iş sözleşmesinde davacı işçiye her ay 1.600,00 USD ödeneceği ve bunun için davacının ayda iki hafta 57 saat iki hafta ise haftalık 67 saat çalışacağı düzenlenmiştir. İlk Derece Mahkemesince, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 1.600,00 USD ücretin içinde aylık 80 saat fazla çalışma ücreti ve ayda iki hafta hafta tatili çalışması karşılığı 20 saatlik hafta tatili ücreti olduğu kabul edilerek Gürcistan İş Kanunu’na göre yapılan hesaplamaya itibarla fazla çalışma ücretinin bulunmadığı kabul edilmiş; hafta tatili ücreti alacağı ise hüküm altına alınmıştır.

Davacının sürekli biçimde bu şekilde çalıştırılması Türk hukukunda öngörülen azami çalışma süresini ihlal eden bir durumdur. Türk hukuku bakımından da azami çalışma sürelerine ilişkin kurallar iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanabilmesinin bir gereğidir. Azami çalışma süresi, ihlali hâlinde ortaya çıkabilecek kazalar dikkate alındığında, sadece işçinin değil üçüncü kişilerin de sağlık ve güvenliğini ilgilendirdiğinden Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ve vücut bütünlüğünün dokunulmazlığı ile doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle kamu düzenine ilişkin bir düzenleme olarak kabul edilmelidir.

Yukarıda belirtildiği üzere 5718 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca belirli bir uyuşmazlığa uygulanacak yabancı hukuk hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, gerekli görülen hâllerde, o kural yerine Türk hukuku uygulanmalıdır. Davacı işçinin her ay sürekli olarak iki hafta 57 saat, iki hafta ise 67 saat çalışması gerektiğinin kararlaştırılması, Türk hukukunda yer alan ve kamu düzenine ilişkin azami çalışma süresini açıkça ihlal ettiğinden, uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması ve davacı tarafından kanıtlanan 270 saati aşan fazla çalışma alacağının temel ücret olan 1.600,00 USD üzerinden hesaplanıp hüküm altına alınması gerekir. Bu durumda aylık temel ücretin 1.600,00 USD olduğu ve bunun sadece yıllık 270 saat fazla çalışma ücretini kapsadığı kabul edilmeli, hesaplama da buna göre yapılmalıdır.

Belirtilen nedenlerle kararın bozulması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan Sayın Çoğunluğun kararın düzeltilerek onanması yönündeki görüşüne katılamıyoruz.