"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/198 E., 2024/399 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.08.1997 tarihinden itibaren davalı Şirket bünyesinde satış sorumlusu olarak çalıştığını, 31.07.2006 tarihinden itibaren mesul müdürlük görevini de yürüttüğünü, dinî bayramların ilk günleri dışındaki tüm ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, cadde mağazalarında 09.00-20.30 saatleri arasında hafta içi 6 gün, .... mağazalarında 10.00-22.00 saatleri arası, cuma ve cumartesi günleri ise 10.00-21.00 saatleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin 21.08.2014 tarihinde davalı işverence haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, son 1,5 yıllık çalışmasına ilişkin kıdem ve ihbar tazminatı dışındaki hak ve alacaklarının ödenmediğini, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretleri, yıllık izin ücreti ve asgari geçim indirimlerinin ödenmediğini, mesul müdürlük görevini de yaptığı hâlde bu göreve ilişkin ücretlerinin de verilmediğini, aylık ücretine ilaveten prim ödendiğini, yol ve yemek yardımı yapıldığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ödenmeyen ücret alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, fazla çalışma, hafta tatili ve asgari geçim indirimi alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının 01.06.1998-21.08.2014 tarihleri arasında satış personeli olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenerek feshedildiğini ve dilekçe ekinde sundukları miktar içeren ibraname ile davacının başkaca hiçbir hak ve alacağı kalmadığını belirterek müvekkilini ibra ettiğini, davacının ücretinin imzalı bordrolarda yer aldığı gibi aylık brüt 1.155,00 TL olduğunu, dava dilekçesinde ücrete ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını, işyerinde kesinlik ve devamlılık arz edecek prim ödemesi uygulaması olmadığını ve davacıya hiçbir zaman belirtilen miktarlarda prim ödemesi yapılmadığını, hizmet süresi içinde doğmuş olan ücret alacakları tümüyle ödendiğinden davacının ücret alacağı isteminin reddi gerektiğini, ayrıca yine her ne kadar dava dilekçesinde davacının yasal iş süreleri üzerinde ve tatil günlerinde de çalıştığı iddia edilmiş ise de,dilekçe ekinde sunulan ücret bordrolarından görüleceği gibi davacıya her ay değişik miktarlarda fazla çalışma ücreti tahakkuk ettirilerek ödenmesi ve bunların da itirazsız olarak alınması nedeniyle davacının iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerektiğini, sundukları bordrolara göre asgari geçim indirimi alacaklarının da ödendiğini, yıllık izinlerinden kullanmadığı kısmın ücretinin 2014 yılı Ağustos ayı bordrosunda tahakkuk ettirilip ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 04.10.2016 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 04.10.2016 tarihli kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 04.10.2016 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 30.06.2020 tarihli kararıyla; davalının diğer temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, davacının tazminata esas ücretine prim ilavesi yapılmasının eksik incelemeye dayalı olduğu, bu hususta dosyaya sunulan belgelerin taraflara gösterilip hesaplamaya etki edecek sair unsurların da gözetilerek yeniden değerlendirme yapılması gerektiği, fazla çalışma alacağı hesaplanırken davacı talebinin aşılmasının hatalı olduğu ve tanıklarının davacı ile birlikte çalıştıkları süre gözetilerek fazla çalışma alacağı hesaplanması gerektiği gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesinin 12.10.2022 tarihli kararı ile; davalı Şirket yetkilisinin Mahkeme huzurunda alınan beyanında dosyada mübrez "Prim sistemi" başlıklı belgeleri hatırlamadığını ve belgedeki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını beyan ettiği, prim miktarının tespitine yönelik dosyada somut delil olmadığı, işveren tarafından ödenen tutarların mahsubu sonrasında davacının bakiye kıdem ve ihbar tazminatlarının bulunduğu, tanıkların davalı işyerinde çalıştıkları belirlenen süre ile sınırlı hesaplama yapılarak fazla çalışma ve genel tatil alacaklarının hüküm altına alındığı açıklanarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 12.10.2022 tarihli kararına karşı taraf vekillerince temyiz başvurusunda bulunulması üzerine Dairemizin 23.01.2023 tarihli kararıyla; tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, davalı Şirket yetkilisinin, 30.11.2020 tarihli duruşmada, "2001 yılından itibaren Devletin çalışanlarına verdiği gözlük katkısı aynı olduğu için bizim de prim sistemimiz aynı şekilde devam ediyordu." şeklindeki beyanı gözetilerek var olduğu kabul edilen prim ödeme sisteminin hesaplamaya esas unsurlarının belirlenmesi gerektiği, diğer taraftan bordrodaki fazla çalışma süresi üzerinden davacının gerçek ücreti esas alınarak hesaplanan fazla çalışma ücretinden bordrodaki fazla çalışma ücreti ödemesinin mahsubu gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma uyan İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararında belirtilen esaslar çerçevesinde bilirkişi raporu aldırılmış ve prim alacağının hesaplanmasına ilişkin Şirket kayıtları dosyaya sunulmadığından, dosya kapsamı ve Yargıtay ilâmında belirtilen açıklamalar ile Şirket yetkilisinin 30.11.2020 tarihli duruşmadaki beyanı da dikkate alındığında, davalı işyerinde prim uygulaması olduğunun anlaşıldığı, fazla çalışma alacağı bakımından bozma kararında belirtilen açıklamalar dikkate alınarak düzenlenen bilirkişi raporunda bordrolarda yazılı saate göre yapılan hesaplamaya göre ödendiği ispat edilemeyen fark fazla çalışma alacağının hüküm altına alındığı açıklanarak ve bozma dışı kalan gerekçeler tekrar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin alacaklarının zamanaşımına uğradığını,
2. Tazminata esas ücret hesabının hatalı yapıldığını, davacının aylık 850,00 TL primi aldığı kabulüyle hesaplamaya yapılmasının eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalı olduğunu, zira gerek davacı gerek davalı tanıklarının beyanlarından işyerinde düzenli olarak prim ödemesi uygulaması olmadığının anlaşıldığını, dosyada aylık 850,00 TL prim ödemesi olduğuna ilişkin somut bir veri de bulunmadığını, konuya ilişkin emsal içtihatlar gereği davacının ücretine prim ilavesi yapılmayacağını,
3. Davacıya fazla çalışma ödemesi yapıldığını, davacının ücret bordrolarında yer alan süreden daha fazla çalışma yaptığını yazılı belge ile kanıtlaması gerektiğini, buna rağmen davacı tarafça fazla çalışmaya ilişkin hiçbir yazılı belge sunulmadığını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, prim ödeme sisteminin hesaplamaya esas unsurlarının belirlenmesi ile davacının tazminata esas ücretinin tespiti ve fazla çalışma ücreti alacağının hesaplanmasına ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
14.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.