Logo

9. Hukuk Dairesi2024/14796 E. 2025/658 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, davalı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'ndan 6772 sayılı Kanun uyarınca ilave tediye alacağı talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı vakfın 6772 sayılı Kanun kapsamında olup ilave tediye ödeme yükümlülüğü altında olduğu ve mahsuba konu ikramiye ödemelerinin doğru şekilde hesaplanması gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin davacı işçi lehine kısmi kabul kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1701 E., 2024/1527 K.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde işçi olarak çalıştığını, davalı işverenin kamu hukuku tüzel kişisi olup 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun (6772 sayılı Kanun) gereği müvekkiline ilave tediye yapılması gerektiği hâlde ödemediğini ileri sürerek ilave tediye alacağının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... (Vakıf); usulüne uygun yapılan tebligata rağmen davaya cevap vermemiş, yargılama aşamasında kendisini bir vekille temsil ettirmiş ve davalı vekili duruşmada zamanaşımı def'inde bulunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mardin 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 23.10.2020 tarihli kararı ile; sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının 6772 sayılı Kanun kapsamında sayılan işyerlerinden olduğu, ilave tediye alacağının kapsamı, yararlanacaklar, yararlanma şartları, miktarı ve ödeme zamanının bu Kanun ile düzenlendiği, davalı Vakfın niteliği itibarıyla kamu kurumu vasfı taşıdığından davacıya ilave tediye

yapılması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 23.10.2020 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 07.10.2021 tarihli kararı ile; sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının hukuki dayanağı, vakıfların ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonunun yapısı açıklandıktan ve 7144 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un (7144 sayılı Kanun) 7. maddesi ile 09.06.2017 tarihli ve 2016/3 Esas, 2017/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında değerlendirme yapıldıktan sonra davacının 13.12.2012 (10.01.2005) tarihinde davalıya ait işyerinde işçi olarak çalışmaya başladığı ve çalışmasının hâlen devam ettiği, kamu kurumu niteliği 3294 Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu'nun (3294 sayılı Kanun) 7. maddesine eklenen fıkra ile de açıklığa kavuşturulan davalı Vakfın 6772 sayılı Kanun kapsamında ilave tediye ile yükümlü olduğu, davalı tarafından sunulan, davacının imzası bulunan bordrolardaki ikramiye adı altında yapılan ödemelerin Yargıtay içtihatları kapsamında ilave tediye gibi kabul edilip dönemleri itibarıyla dışlanması gerektiği, bilirkişi raporunda mahsup işleminin buna göre yapıldığı, bu durumda İlk Derece Mahkemesince ilave tediye alacağının hüküm altına alınması isabetli olmakla birlikte 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 355. maddesi uyarınca kamu düzeni yönünden yapılan incelemede davalının harçtan muaf olmadığı hâlde harçtan muaf tutulmasının, dava şartı olan arabuluculuk ücretinin fazla hüküm altına alınmasının, davada tek davalı olmasına rağmen infazda tereddüt yaratacak şekilde davalılar ibaresinin kullanılmasının, ıslah dilekçesi ile dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz istenmesine rağmen talebi aşar şekilde tüm alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin, kısmen kabul kararı verilmesine rağmen tam kabul gibi yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin 07.10.2021 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 19.01.2022 tarihli kararı ile; davalı Vakfın 6772 sayılı Kanun kapsamında olmaması sebebiyle, davacının 6772 sayılı Kanun'dan doğan ilave tediye alacağına hak kazanmasının mümkün olmadığı, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne dair hüküm kurulmasının, Bölge Adliye Mahkemesince de davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin 05.07.2022 tarihli kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.11.2021 tarihli ve 2016/(22)9-2292 Esas, 2021/1494 Karar sayılı ve 14.12.2021 tarihli ve 2018/(22)9-551 Esas, 2021/1662 Karar sayılı emsal kararlarında da aynı vasıftaki sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının 6772 sayılı Kanun kapsamında ilave tediye ile yükümlü olduğunun kabul edildiği belirtilerek direnme kararı verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin 05.07.2022 tarihli direnme kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2022 tarihli kararı ile; kamu kurumu niteliği 3294 sayılı Kanun’un 7. maddesine eklenen fıkra ile de açıklığa kavuşturulan davalı Vakıf, 6772 sayılı Kanun kapsamında ilave tediye ödemekle yükümlü olup aksi yöndeki Özel Daire bozma kararı yerinde bulunmamış, bozma nedenine göre hüküm altına alınan alacağın miktarına ve diğer hususlara ilişkin temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.

Dairemizin 06.04.2023 tarihli kararı ile; Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fon Kurulu kararı gereğince davacıya ikramiye ödenip ödenmediğinin araştırılması, ikramiye ödemesi yapıldığının anlaşılması hâlinde Fon Kurulu kararı gereğince "ikramiye" adı altında yapılan ödemelerin hesaplanan ilave tediye alacağından mahsubu suretiyle sonuca gidilmesi ve arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği 03.08.2018 tarihinden sonraki dönemler için dava şartının da gerçekleşmediği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin 05.03.2024 tarihli kararı ile; bozma kararına uyularak davacının özlük dosyası kayıtları ve ödeme kayıtları getirtilmiş, arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği tarihe kadar davacının hak etmiş olduğu ilave tediye alacak miktarı ile ikramiye adı altında yapılan ödemelerin tespiti için bilirkişi raporu alınmış ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin 05.03.2024 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 09.05.2024 tarihli kararı ile; 06.04.2023 tarihli bozma kararı da dikkate alınarak 16.02.2012 tarihli Fon Kurulu kararı gereğince ikramiye adı altında yapılan ödemelerin doğru şekilde mahsubu için Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararı doğrultusunda 16.02.2012 tarihli Fon Kurulu kararı gereğince ikramiye adı altında yapılan ödemelerin mahsubu ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taleplerin 7144 sayılı Kanun'un 7. maddesinin yürürlük tarihinden önceki döneme ilişkin olduğu ve müvekkili Vakfın özel hukuk tüzel kişiliğine sahip ayrı işyeri olan bağımsız bir işveren olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu ilave tediye alacağının hesabına ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalı tarafa yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,16.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.