Logo

9. Hukuk Dairesi2024/15057 E. 2025/433 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, Rusya'da bulunan işyerinde çalıştığı dönemden kaynaklanan işçilik alacakları davasında, uygulanacak hukuk, ücret miktarı, ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile kıdem tazminatı alacaklarının hesaplanması hususlarında ihtilaf bulunması.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının gerçek ücretinin tespitinde ve fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ücreti alacaklarının hesaplanmasında eksik inceleme yapıldığı, ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığının değerlendirilmediği, işçilik alacaklarının hesaplanmasında uygulanacak hukukun yanlış uygulanarak eksik inceleme yapıldığı gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2024/219 E., 2024/520 K.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341/2 hükmü uyarınca, İlk Derece Mahkemeleri tarafından verilen ve miktar veya değeri 28.250,00 TL'yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352/1-(b) hükmü uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dairenin bozma kararından sonra İlk Derece Mahkemesince, 6100 sayılı Kanun’un 373/4 hükmü uyarınca bozmaya uyularak verilen kararda hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 16.716,45 TL olup bu miktarın, İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 28.250,00 TL’nin kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Kanun'un 369/2 hükmü gereğince duruşma isteğinin miktardan reddi ile davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 22.06.2008-29.06.2019 tarihleri arasında davalı Şirketin Rusya'da bulunan işyerinde demir ustası olarak aylık net 2.500,00 USD ücret ile çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak işveren tarafından feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, ücret, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirkette çalışmadığını, zamanaşımı def'i ve husumet itirazında bulunduklarını, yurt dışında çalışması geçen işçilerin çalıştıkları ülkenin koruyucu hükümlerinden faydalanarak çalışıp daha sonra Türk hukukunun olanaklarını da tüketmek için Türkiye’de dava açmalarına ve Türk hukukuna göre alacak takibi yapmalarına müsaade edilmemesi gerektiğini, yabancı hukuk ile yetki itirazında bulunduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli kararı ile; davacının iş sözleşmesi kapsamında davalının Rusya Federasyonu'nda bulunan işyerinde 22.06.2008-29.06.2019 tarihleri arasında çalıştığı, mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Rusya Federasyonu olduğu, davacının iş sözleşmesinin 29.06.2019 tarihinde sonlandığı, davanın ise 06.12.2019 tarihinde açıldığı, fesih tarihi ile dava tarihi arasında geçen süre dikkate alındığında Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesindeki 3 aylık dava açma süresine göre davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 04.05.2023 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin 08.12.2023 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesince talep edilen alacakların zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin 08.12.2023 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece; davacının iş sözleşmesinin 29.06.2019 tarihi itibarıyla sona erdiği dikkate alındığında bu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve tazminat talepleri hakkında 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmekte olup dava tarihi itibarıyla da 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, davalı tarafın yasal süresi içinde ileri sürdüğü zamanaşımı def'i gözetilerek dava konusu alacakların hesaplatılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, kabule göre de yabancı hukukun uygulanması sonucunda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi karşısında Dairenin önceki uygulamasına güvenerek dava açan davacı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; uyuşmazlığın Rusya Federasyonu İş Mevzuatına göre incelendiği, davacının 22.06.2008-29.06.2019 tarihleri arasında aylık net 1.552,50 USD ücretle çalıştığı, davanın süresinde açıldığı, iş sözleşmesinin işveren tarafından iş bitimi nedeniyle feshedildiği, davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, süresinde ihbar öneli verildiğinden ihbar tazminatının reddi gerektiği, imzalı ücret bordrolarındaki fazla çalışma ücreti gerçek ücrete göre tahakkuk ettirildiğinden fark fazla çalışma alacağı bulunmadığı, davacının imzasını havi puantaj kayıtlarında hafta tatilinde çalışma yapılmadığı dikkate alındığında bu alacak talebinin reddi gerektiği, tanık beyanlarına göre Rusya ulusal bayram günlerine göre çalışma yapılıp yapılmadığı tespit edilemediğinden bu alacağın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

a. Davalı tarafça süresinde sunulmayan cevap dilekçesi içeriğinde ve ön inceleme duruşmasında yabancı hukuka dair bir itirazda bulunulmadığından Türk hukukuna göre karar verilmesi gerektiğini,

b. Davacı işçiye ihbar öneli kullandırılmadığını,

c. Ücret bordrolarının gerçeğe aykırı düzenlendiğini, gerçek ücretin bordrolarda yazılı olandan daha fazla olduğunun dosyada tespit edildiğini,

d. Müvekkilinin fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ödenmediğini, bu alacaklarının ödendiğine ilişkin yapılan tespitin kabulünün mümkün olmadığını, alacakların tanık beyanlarına göre yeniden hesaplanması gerektiğini,

e. Müvekkilinin ücreti hem tanık beyanları hem de emsal ücret araştırması ile sabit hâle geldiğinden ücretin talep gibi aylık 2.500,00 USD olarak kabul edilmesi gerektiğini,

f. Kıdem tazminatı kamu düzeninden kaynaklandığından hesaplamanın Türk hukukuna göre yapılması gerektiğini,

g. Ücret alacağının ödenmediğini,

h. Bilirkişi raporunda Türk ve Rusya iş hukuku harmanlanarak yeni bir hukuk yaratıldığını ileri sürmüştür.

2. Davalı tarafın temyiz dilekçesi miktardan reddedildiğinden, temyiz sebeplerine yer verilmemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, aylık ücretin miktarı, davacının ihbar tazminatı, ücret, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı ile kıdem tazminatının hesaplanmasına ilişkindir.

1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek ünvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususların imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesini ortaya çıkarması durumunda, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve gerekirse işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek ünvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek ilgili meslek odaları, işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.

Somut uyuşmazlıkta; dava dilekçesinde davacının ücretinin aylık net 2.500,00 USD olduğu iddia edilmiş; davalı ise davacının ücret bordrolarında belirtildiği üzere aylık 1.552,50 USD ile çalıştığını savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince davacının son ücretinin aylık net 1.552,50 USD olduğu kabulü ile sonuca gidilmiştir.

Dosya kapsamına göre davacı tanıkları davacının ücretinin 2.400,00 USD olduğunu beyan etmiş olup emsal ücret araştırması da davacının iddiasını desteklemektedir. Davacı işçinin ise Ankara 42. İş Mahkemesinin 2019/1151 Esas sayılı dosyasında tanık olarak dinlendiği ve kendi ücretinin en son aylık 2.300,00 USD olduğunu beyan ettiği görülmektedir. Şu hâlde dosyadaki mevcut delil durumu, davacının kıdemi, yaptığı işin niteliği ve işyerinin özellikleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının aldığı son ücretin aylık net 2.300,00 USD olarak kabul edilmesi dosya kapsamına daha uygun olacaktır. Açıklanan nedenle dava konusu alacakların bu ücrete göre yeniden değerlendirilmesi için kararın bozulması gerekmiştir.

3. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 180. maddesinde, işçiye işten çıkarılmadan en az iki ay öncesinde işveren tarafından şahsen ve imza karşılığında ihbar edileceği (bildirim yapılacağı) düzenlenmiştir. Dosya içeriğinde ise Kanun'da belirtildiği şekilde davacıya iki aylık ihbar öneli verilmediğinden davacının ihbar tazminatına hak kazandığının kabulü gerekmektedir. Bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalıdır.

4. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş ve işyerinden çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

Ücret bordrosundaki ücretin, davacının gerçek ücret miktarını yansıtmadığının anlaşılması hâlinde, bordroların imzalı ve imzasız oluşuna göre bir ayrım yapılması gerekmektedir. Bu hâlde imzalı bordroda yer alan fazla çalışma saati davacıyı bağlayacağından, davacı bordrodaki süreden daha fazla süre ile çalıştığını ancak yazılı bir delil ile ispat edebilir. Davacının imzalı bordrodaki süreden daha fazla çalıştığını yazılı delil ile ispat etmesi hâlinde, bordroda ödendiği belirtilen fazla çalışma ücreti davacının gerçek ücreti üzerinden hesaplanan alacaklardan mahsup edilir. İmzalı bordrodaki fazla çalışma süresinden daha fazla çalışma yapıldığının yazılı kayıtlar ile ispat edilememesi durumunda, bordrodaki fazla çalışma saati ile bağlı kalınarak değerlendirme yapılır. Yani bordrodaki fazla çalışma süresinin işçinin gerçek fazla çalışma süresini yansıttığı, ancak karşılığı olan ücretin gerçek fazla çalışma ücretini yansıtmadığı kabul edilir. Davacının bordrodaki fazla çalışma süresinin karşılığı olan fazla çalışma ücreti gerçek ücret miktarı üzerinden yeniden hesaplanır. Bu hâlde de bordrodaki tahakkuk miktarı hesaplanan alacaktan mahsup edilir.

Ücret bordrosunun imzasız olması hâlinde ise davacının bordroda görünen fazla çalışma süresinden daha fazla çalıştığını tanık delili dâhil olmak üzere her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Bu durumda ispat edilen fazla çalışma ücretinin davacının gerçek ücreti üzerinden hesaplanması gerektiğinde tereddüt olmamalıdır. Ayrıca hesaplanan bu alacaklardan bordroda tahakkuk eden ve ödendiği banka kayıtları ile sabit olan miktarın mahsubu gerektiği de göz ardı edilmemelidir.

Diğer yandan, Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 91. maddesine göre haftalık çalışma süresi 40 saattir. Aynı Kanun'un 152. maddesinde ise fazla çalışma ücretinin; ilk iki saatlik fazla çalışma süresinin normal çalışma ücretinin 1,5 katı olarak, sonraki fazla çalışma saatlerinin ise normal çalışma ücretinin iki katı olarak ödeneceği düzenlenmiştir.

Belirtilen açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; davacının ücreti ücret bordrolarında görünen ücretten farklı olarak net 2.300,00 USD tespit edilmiş olduğundan, dosya kapsamında yer alan ücret bordrolarındaki çıplak ücretin gerçek ücreti yansıtmadığı görülmektedir. Böyle olunca puantaj içerir imzalı ücret bordrolarında yer alan tahakkuklar gerçek ücret yerine düşük ücretten yapıldığından imzalı bordrolarda yazılı olan fiili çalışma süresi ile bağlı kalınarak haftalık 40 saati aşan fazla çalışma saatleri tespit edilmeli ve davacının belirlenen gerçek ücreti üzerinden Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 152. maddesine göre hesaplama yapılmalıdır. Bu hâlde ücret bordrolarındaki mevcut tahakkuklar da hesaplanan alacaktan mahsup edilmelidir. Bu yön gözetilmeden yetersiz bilirkişi raporuna göre eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

5. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 111. maddesinde haftada 6 gün çalışan işçilere bir gün hafta tatili izni verileceği belirtilmiş, Kanun'un 153. maddesinde de hafta tatili günlerinde yapılan çalışmalarda günlük ücretin iki katı olarak ödeme yapılacağı düzenlenmiştir. Hafta tatili için de (4) numaralı paragrafta belirtilen ispat kuralları geçerlidir. Buna göre dosyada mevcut imzalı ücret bordrolarında yer alan tahakkuklar gerçek ücret yerine düşük ücretten yapıldığından, bordrolardaki çalışılan hafta tatili gün sayısı ile bağlı kalınarak gerçek ücret miktarı üzerinden Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 153. maddesine göre hafta tatili ücretinin hesaplanması ve bordrodaki tahakkuk miktarının hesaplama sırasında mahsup edilmesi gerekir. İlk Derece Mahkemesince bu esaslara göre bir değerlendirme yapılmadan hafta tatili alacağı talebinin reddine karar verilmesi isabetsizdir.

6. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 112. maddesinde Rusya Federasyonu genel tatil günleri sayılmıştır. Kanun'un 153. maddesinde genel tatil günlerinde yapılan çalışmalarda günlük ücretin iki katı olarak ödeme yapılacağı düzenlenmiştir. Ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı için de (4) numaralı paragrafta belirtilen ispat kuralları geçerlidir. Buna göre Rusya Federasyonu'nda çalışmış olan davacının Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun öngördüğü genel tatil günlerindeki çalışmalarının imzalı ücret bordroları içerisinde yer alan puantaj kayıtlarına göre tespit edilerek gerçek ücret miktarı üzerinden Kanun'un 153. maddesine göre hesaplama yapılması gerekirken, tanık beyanlarına göre bu alacak talebi ispatlanamadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

7. İlk Derece Mahkemesince hükmüne uyulan bozma kararında belirtildiği üzere Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392. maddesine göre dava konusu alacak ve tazminat talepleri hakkında 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmekte olup, dava konusu alacak ve tazminatların hesaplatılması sırasında davalı tarafın yasal süresi içinde ileri sürdüğü zamanaşımı def'inin gözetilmesi gerektiği de gözden kaçırılmamalıdır.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı Temyizi Yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalı tarafa iadesine,

B. Davacı Temyizi Yönünden

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacı tarafa iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

15.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.