Logo

9. Hukuk Dairesi2024/2947 E. 2024/6831 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İş müfettiş raporuna itiraz davasında husumetin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na yöneltilip yöneltilemeyeceği ve raporu düzenlenmesine sebebiyet veren işçinin davaya dahil edilip edilmemesi gerektiği hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 4857 sayılı Kanun'un 92. maddesi kapsamındaki iş müfettişi raporuna itiraz davalarında, Bakanlığın yasal hasım olduğu, ayrıca kimliği belirlenebilen şikayetçi veya ihbar eden işçinin de davaya dahil edilmesi gerektiği, aksi halde şekli anlamda zorunlu dava arkadaşlığına aykırı davranılmış olacağı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2394 E., 2023/2090 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 33. İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/1591 E., 2023/306 K.

Taraflar arasındaki müfettiş raporuna itiraza ilişkin tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bakırköy 9. İş Mahkemesinin 22.05.2019 tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 03.06.2020 tarihli karar ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda yeniden yargılama yapan Bakırköy 33. İş Mahkemesince 20.04.2021 tarihli karar ile davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 07.10.2021 tarihli karar ile, İlk Derece Mahkemesi kararının ikinci kez ortadan kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda yeniden yargılama yapan Bakırköy 33. İş Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; çalışanların ödenmeyen bakiye fazla çalışma ücretlerinin bulunmadığının belirlenmesi amacıyla iş bu davanın açıldığını, iptali istenen raporun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının hak alanını ilgilendirdiğinden bu Kuruma karşı dava açıldığını, raporda yer alan tespitlerin kendi içerisinde tamamen çelişkili ve hatalı olduğunu, fazla çalışma ücretlerinin çalışanlara ödendiğini ileri sürerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulunun 26.07.2013 tarihli ve 9681-İNC-19 sayılı raporunun iptaline karar verilmesi talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava şartı arabuluculuk başvurusu yapılmadan işbu davanın açıldığını, davanın usul yönünden reddi gerektiğini, Bakanlık tarafından yapılan işlemlere karşı davalıya husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığının 26.07.2013 tarihli ve 9681-İNC-19 numaralı inceleme raporunda davacıya ait işyerinde yapılan inceleme neticesinde 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 41 inci maddesi gereğince içerisinde davalının da bulunduğu işçilerin yapmış oldukları fazla çalışmalar karşılığındaki ücretlerinin ücret bordrolarında düşük gösterilmesi suretiyle eksik gösterildiğinin, işçilerin hak etmiş oldukları fazla çalışma ücretlerinin en kısa sürede ödenmesi gerektiğinin belirtildiği, 4857 sayılı Kanun'un 68 inci maddeye aykırı olarak cumartesi günleri öğleye kadar yapılan çalışmalarda ara dinlenmesi kullandırılmadığının belirlendiği, bu aykırılıklar nedeniyle davacı işyerine idari para cezası uygulandığı, Mahkeme dosyasında davalı olan Nurten Şişli'nin Bakırköy 32. İş Mahkemesinin 2020/82 Esas, 2022/24 Karar sayılı dosyasında bu dosya davacısı aleyhine açtığı alacak davasında 2.157,67 TL fazla çalışma alacağının bulunduğunun tespit edildiği, kararın 11.01.2023 tarihinde kesinleştiği, dosyada mevcut bütün delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığının 26.07.2013 tarihli ve 9681-İNC-19 numaralı inceleme raporunda davacı aleyhine yapılan tespitlerin subuta erdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; somut olayda şikayetçi olan çalışanın, beyanında fazla çalışma ücretinin ödenmediğini değil yapılan ödemelerin kayıtlarda gösterilmediğini ileri sürdüğünü, işçinin belirttiği çalışma şekli, çalışma gün ve saatleri konusundaki beyanlarının kendisini bağlayacağını, bu tutanaktaki beyanlar esas alınarak sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, inceleme raporundaki beyanlara göre fazla çalışma ücretlerinin çalışanlara ödendiğini, bu itibarla beyanları alınan çalışanların duruşmaya davet edilerek sonuca göre değerlendirme yapılması gerektiğini, raporun belgeye dayanmadığını bu yönüyle soyut olduğunu, müfettiş tarafından çalışma saatlerinin belirlenmediğini, müfettiş raporunda kaç saat çalışma yapıldığının belli olmadığı gibi ücretin ne kadarının elden ödendiğinin de belli olmadığını, raporda her ay fazla çalışma yapıldığı beyan edilmekle beraber haftanın hangi günleri fazla çalışma yapıldığı, haftalık ya da aylık ne kadar fazla çalışma yapıldığının da belli olmadığını, bu durumda işçilerin beyanlarının müfettiş tarafından yanlış yorumlandığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamında yer alan tüm bilgi belgelerden davalının davacı işyerinde işçi olarak çalışırken başvurusu üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş ve Kurulu Başkanlığınca 26.07.203 tarihli ve 9681-İNC-19 sayılı rapor düzenlendiği, raporda davalı işçinin fazla çalışma yaptığı ancak karşılığı ücretlerin gerektiği gibi ödenmediğinin tespit edildiği, davalı işçi tarafından açılan alacak davasında da bir kısım fazla çalışma ücreti alacağına hükmedildiği, bu hâlde davalı lehine yapılan tespitin yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf başvurusunda belirttiği gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı teftiş raporuna itirazın yerinde olup olmadığına ve husumete ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi

2. 4857 sayılı Kanun'un 91 inci maddesinin ikinci fıkrası şu şekildedir:

"...

(Ek fıkra: 13/2/2011-6111/77 md.; Değişik fıkra: 12/10/2017-7036/13 md.) İşçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin başvuruları üzerine, iş sözleşmesinin devam etmesi kaydıyla birinci fıkra hükmü uyarınca işlem yapılabilir.

..."

3. 4857 sayılı Kanun'un 92 nci maddesi ise söyledir:

"91 inci madde hükmünün uygulanması için iş hayatının izlenmesi, denetlenmesi ve teftişiyle ödevli olan iş müfettişleri, işyerlerini ve eklentilerini, işin yürütülmesi tarzını ve ilgili belgeleri, araç ve gereçleri, cihaz ve makineleri, ham ve işlenmiş maddelerle, iş için gerekli olan malzemeyi 93 üncü maddede yazılı esaslara uyarak gerektiği zamanlarda ve işçilerin yaşamına, sağlığına, güvenliğine, eğitimine, dinlenmesine veya oturup yatmasına ilişkin tesis ve tertipleri her zaman görmek, araştırmak ve incelemek ve bu Kanunla suç sayılan eylemlere rastladığı zaman bu hususta Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte açıklanan şekillerde bu halleri önlemek yetkisine sahiptirler.

(Değişik ikinci fıkra: 13/2/2011-6111/78 md.) Teftiş, denetleme ve incelemeler sırasında işverenler, işçiler ve bu işle ilgili görülen başka kişiler izleme, denetleme ve teftişle görevli iş müfettişleri (…)tarafından çağrıldıkları zaman gelmek, ifade ve bilgi vermek, gerekli olan belge ve delilleri getirip göstermek ve vermek; iş müfettişlerinin birinci fıkrada yazılı görevlerini yapmaları için kendilerine her çeşit kolaylığı göstermek, bu yoldaki isteklerini geciktirmeksizin yerine getirmekle yükümlüdürler.

(Değişik üçüncü fıkra: 13/2/2011-6111/78 md.) Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri (…) tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. İş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı taraflarca otuz gün içerisinde yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İş mahkemesinin kararına karşı taraflarca 5521 sayılı Kanunun 8 inci maddesine göre kanun yoluna başvurulabilir. Kanun yoluna başvurulması iş mahkemesince hüküm altına alınan işçi alacağının tahsiline engel teşkil etmez."

4. 31.10.2012 tarihli ve 28543 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin 43, 44, 45, 46 ve 47 nci maddeleri.

5. 19.04.2022 tarihli ve 31814 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren İş Teftişi Hakkında Yönetmelik hükümleri.

3. Değerlendirme

1. 4857 sayılı Kanun’un 91 inci maddesinin ilk fıkrasına göre Devlet, çalışma hayatı ile ilgili mevzuatın uygulanmasını izler, denetler ve teftiş eder. Devletin bu ödevinin kaynağı, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 49 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” hükmüdür.

2. Anayasa ve Kanun ile Devlete verilen çalışma hayatının denetimi ve teftişi ödevi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı yetkili iş müfettişleri aracılığıyla yerine getirilir. Biçimi bakımından iş teftişi faaliyetleri, programlı teftiş ve incelemelerden oluşan program dışı teftiş olmak üzere planlanır. Programlı teftiş, genel çalışma planı kapsamında programlanan ve çalışma hayatındaki sorunların değerlendirilmesi ve önceliklendirilmesi sonucu işyerlerinde gerçekleştirilen teftişlerdir. Buna karşılık incelemelerden oluşan teftiş ise programlı teftiş dışında çalışma mevzuatı ile ilgili talep üzerine veya İş Teftiş Kuruluna intikal ettirilen evraklardan teftiş hizmetiyle bağdaşır nitelikte olanların teftiş programına alınması sonucu işyerlerinde gerçekleştirilen teftişlerdir.

3. 4857 sayılı Kanun'un 92 nci maddesinin üçüncü fıkrasının açık hükmü gereğince iş müfettişleri tarafından tutulan tutanaklar, teftişin türünün herhangi bir etkisi olmaksızın, aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. Bu karinenin aksi, ancak yetkili iş mahkemesine itiraz yolu ile ileri sürülebilir.

4. Kanun’da, iş müfettişi tarafından tutulan tutanaklar ile raporlardan ayrı ayrı söz edildiğine göre sadece tutanaklara karşı dava açılmasının önünde bir engel bulunmamaktadır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 20.03.2024 tarihli ve 2024/1979 Esas, 2024/5195 Karar sayılı kararı).

5. Diğer taraftan 92 nci madde kapsamında düzenlenen tutanak ve raporlara karşı dava açılabilmesi, bunların “işçi alacaklarına ilişkin kısımları” bakımından mümkündür. Kanun’un "İş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı taraflarca otuz gün içerisinde yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir.” hükmündeki “işçilik alacaklarına ilişkin kısımları” ifadesi ile “taraflar” ifadesini birbirinden ayrı değerlendirmek mümkün değildir.

6. Kanun hükmünde sözü edilen taraflar arasında öncelikle ve şüphesiz, tutanak veya raporu düzenleyen müfettişlerin bağlı olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bulunmaktadır. Devletin çalışma hayatını izleme ve denetleme ödevinin sağlanması amacıyla yapılan teftişler sırasında düzenlenen rapor ve tutanaklara itiraz edilmesi hâlinde ilgili Bakanlığın yasal hasım olması kaçınılmazdır. Bu sebeple 4857 sayılı Kanun’un 92 nci maddesi uyarınca gerek işçiler gerekse işverenlerce açılacak davalarda, davanın ilgili Bakanlığa yöneltilmemesi durumunda taraf teşkili sağlanmış olmaz.

7. Dairemiz uygulamasına göre 92 nci madde kapsamındaki davalarda husumetin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yanında kimliği belirlenebilen şikâyetçi veya ihbar eden işçiye de yöneltilmesi gerekir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 15.04.2024 tarihli, 2024/2742 Esas, 2024/6814 Karar sayılı kararı). Ancak şikâyetçi veya ihbar eden işçi konumunda olmadığı sürece, sırf tutanakta veya teftiş raporunda adı geçen işçilere husumet yöneltilmesi gerekli değildir. Dava konusu rapor ve tutanaklarda, şikâyetçi veya ihbar eden konumunda olmayan işçilerin işçilik alacaklarına ilişkin tespitlere yer verilmesi de bu sonucu değiştirmez.

8. Şu hâlde, bir taraftan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının uyuşmazlık konusu tutanak veya rapor bakımından yasal hasım olması diğer taraftan da tutanak veya raporların yalnızca işçilik alacaklarına ilişkin kısımlarına itiraz edilebilir oluşu, açılacak davada kimliği belirlenebilen şikâyetçi veya ihbar eden işçinin de davada Bakanlık ile birlikte yer almasını gerektirmektedir. Aksi takdirde ihbar veya şikâyeti ile iş müfettişlerini harekete geçiren işçinin yokluğunda yargılama yapılmak suretiyle dava konusu edilen teftiş raporu veya tutanağın, aynı işçinin işçilik alacaklarına ilişkin kısımları da tartışılarak hukuka uygun olup olmadığı mahkeme kararı ile tespit edilecektir. Oysa devletin çalışma hayatını izleme ve denetleme ödevi gereği Bakanlığın kendiliğinden hasım olması gereken bir davada, Devletin denetim mekanizmalarını ihbar veya şikâyeti ile harekete geçiren işçiye, kendi hukukunu koruyacak açıklama ve ispat ... tanınması hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma ... ve hem de 6100 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinde öngörülen hukuki dinlenilme hakkının bir gereğidir.

9. Açıklanan sebeplerle, bir veya birden fazla kimliği belirlenebilen işçinin şikâyet veya ihbarı üzerine düzenlenen rapor veya tutanağa itiraza ilişkin davada, davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile kimliği belirlenebilen şikâyetçi veya ihbar eden işçiler arasında şekli anlamda zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunun kabulü gerekir. Görüldüğü üzere bu çözüm tarzı maddi ve usulî bakımdan her iki tarafın haklarının korumasını sağlayan bir çözümdür.

10. Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına karşı açılmış ise de İlk Derece Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesinin 03.06.2020 tarihli ortadan kaldırma kararı dikkate alınarak Bakanlığın davada taraf olmaktan çıkarılmış ve davalı işçi davaya dâhil edilmek suretiyle yargılama yapılmıştır.

11. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava konusu teftiş raporunun davalıya ait işyerinde çalışan işçilerden birinin şikâyeti üzerine yapılan teftiş sonucunda düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, şikâyette bulunan işçi ile davalı Bakanlık arasında şekli anlamda zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu açıktır. Yargılamanın, şekli anlamda zorunlu dava arkadaşları olan şikâyetçi işçi ile birlikte Bakanlık aleyhine sürdürülüp sonuçlandırılması gerekir. Mahkemece açıklanan maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek hatalı değerlendirme ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının davada taraf olmaktan çıkarılması isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.