Logo

9. Hukuk Dairesi2024/3317 E. 2024/7419 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı şirketler arasında imzalanan ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Arabuluculuk sürecinin usulüne uygun yürütülmediği, davacının arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında gerektiği gibi aydınlatılmadığı ve gerçek bir hukuki uyuşmazlık olmadan davalı şirketin tasarrufuyla devam eden iş ilişkisinde işçilik haklarının arabuluculuğa taşındığı gözetilerek, ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptaline ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2717 E., 2023/2849 K.

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 2. İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/152 E., 2023/392 K.

Taraflar arasındaki ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, 14.03.2023 tarihli ara karar ile davalı Nurettin Sezer yönünden davanın tefrikine karar verilmiş olup işbu dosya üzerinde yargılamasına devam olunan davalılar ... Plastik San. ve Tic. AŞ ve Neo Plas Levha Üretim Sit. İth. ve İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden ise davanın kabulü ile ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptaline karar verilmiştir.

Kararın davalı Şirketler vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Şirketler vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 18.06.2007 tarihinden itibaren davalıya ait işyerinde çalıştığını, işverence 2014 yılında hak ve alacaklarını ortadan kaldırma amacıyla işyerinden çıkış ve giriş işlemi yapıldığını, 27.12.2021 tarihinde de davacıya işverenin baskısı ve zorlaması ile ihtiyari arabuluculuk anlaşması imzalatıldığını, ancak arabuluculuk herhangi bir görüşmesi ve süreci yürütülmediği gibi müvekkilinin arabulucuya başvurusunun da olmadığını, tutanakların mesai saatleri içerisinde zorla imzalatıldığını ileri sürerek ihtiyari arabuluculuk görüşmesi neticesinde tutulan anlaşma belgesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkilleri tarafından bazen işçilerin ihtiyaçlarının durumuna göre işyerinde girdi çıktı işlemi yapılarak tazminat ödemeleri yapıldığını, ancak bu durumun iş sözleşmesi devam ettiği için kargaşaya sebebiyet verdiğini, bu nedenle davacı tarafla da yapılan arabuluculuk görüşmeleri sonucunda 28.02.2014 tarihinde işten çıkış yapılarak tüm haklarının ödendiğini ve hiçbir baskı yapılmadığını, arabuluculuk sürecinin anlaşma ile sonuçlandığını, davacının kendi iradesi ile tutanağı imzaladığını, davacıya işe giriş tarihinden 28.02.2014 tarihine kadar tahakkuk etmiş tüm hak ve alacaklarının ödendiğini, 01.03.2014 sonrasında doğmuş bulunan alacakların ise anlaşma kapsamı dışında tutulduğunu, arabulucu tarafından belirlenen saat ve yerde toplantının gerçekleştiğini, her iki tarafa da süreçle ilgili bilgilerin sözlü ve yazılı verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; arabulucu tarafından davacının usulüne uygun olarak görüşmelere davet edilmeden, davalı işyerinde arabuluculuk görüşmesi yapıldığı, ortada gerçek anlamda bir hukuki anlaşmazlık olmadığı hâlde davalı tarafın tasarrufu ile devam eden bir iş ilişkisinde işçilik haklarının arabuluculuğa taşındığı, faaliyetin ne olduğu, nelerin müzakere edildiği, anlaşmaya varamadıkları hususların neler olduğu açıklanmadan, yine arabuluculuğun hukuki sonuçları konusunda davacı tarafa bilgilendirme yapılmadan arabuluculuk son tutanağının davacı tarafa imzalatıldığı, arabuluculuk sürecinin davacının hür iradesi ile gerçekleşmediği, iş sözleşmesinin devamı sırasında geçmiş dönemi tasfiye etmeye yönelik yasal şartları taşımayan ibra niteliğinde olduğu gerekçesiyle 2021/341015 numaralı ihtiyari arabuluculuk tutanağının iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Şirketler vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Şirketler vekili; davacı tanıklarının müvekkilleri ile derdest davaları olmasına rağmen beyanlarına itibar edildiğini, davalı tanıklarının ise beyanlarının hiçbir gerekçe gösterilmeden değerlendirilmediğini, arabuluculuk sürecinde toplantılara davet gönderilmesi şeklinde bir usul olmadığını, somut olayda işçilerin işe giriş çıkış tarihlerinde yaşanan zorulukların giderilmesi için başvurmaları üzerine arabuluculuk sürecinin yürütüldüğünü, işçilerin işyerinden ayrılmak istememeleri nedeni ile arabulucunun işyerine davet edildiğini ve toplantı odasında görüşmelerin gerçekleştiğini, tüm tutanaklarda davacı imzasının yer aldığını ve arabuluculuk sürecinden haberdar olduğunu, arabulucu ile müvekkili Şirketlerin hiçbir ilişkisi bulunmadığını, arabuluculuk sürecinin tamamen usul ve hukuka uygun yürütüldüğünü belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ibra hükümleri taşıyan her sözleşmenin ne isim altında yapılırsa yapılsın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 420 nci maddesinde aranan şartları taşıması gerektiği, iş sözleşmesinin devamı sırasında işçilerden alınan ibra niteliğinde geçmiş dönemi tasfiye etmeyi amaçlayan arabuluculuk tutanağının irade fesadı nedeni ile geçersiz olduğu, usulüne uygun görüşmelere davet gerçekleşmeden davalı işyerinde arabuluculuk görüşmesi yapıldığı, arabuluculuk süreci ile ilgili bilgilendirmeler yapılmadan son tutanağın davacı tarafa imzalatıldığı anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davalı Şirketlerin istinaf başvurularının esastan reddine arar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Şirketler vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Şirketler vekili; istinaf başvurusunda belirttiği gerekçeleri ile tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan ihtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun (6325 sayılı Kanun) "Tarafların aydınlatılması" kenar başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabulucu, arabuluculuk faaliyetinin başında, tarafları arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında gerektiği gibi aydınlatmakla yükümlüdür.

3. 6325 sayılı Kanun'un 3, 15, 17 ve 18 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. İhtiyari arabuluculuk anlaşma belgesinin, 6098 sayılı Kanun'un ibrayı düzenleyen 420 nci maddesine göre bir değerlendirmeye tâbi tutulması mümkün olmamakla birlikte; tüm dosya kapsamına göre arabuluculuk sürecinin usulüne uygun bir şekilde yürütülmemiş olması nedeniyle arabuluculuk anlaşma belgesinin iptali yönünde kurulan hüküm isabetli olmuştur.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Şirketler vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.