Logo

9. Hukuk Dairesi2024/3467 E. 2024/4489 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Birden fazla işyerine sahip işverene karşı açılan yetki tespiti iptal davasında, işyerlerinin tek bir işyeri mi yoksa işletme mi oluşturduğuna ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İşyerlerinin tek bir işyeri mi yoksa işletme mi oluşturduğunun tespiti için yeterli araştırma yapılmadığı ve işyerlerinin işleyişine, yönetim birliğine ve bağımsız faaliyetlerine ilişkin tespitlerin yapılmadan hüküm kurulduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2721 E., 2023/2458 K.

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 4. İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/77 E., 2023/320 K.

BİRLEŞEN DAVA

MAHKEMESİ : İstanbul 4. İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/80 E., 2022/90 K.

Taraflar arasındaki yetki tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili asıl ve birleşen dava dilekçesinde; yetki tespiti işleminin davacı Şirkete tebliğ edilmediğini, yetki tespiti işleminden 18.02.2022 tarihinde haberdar olduklarını, müvekkili Şirketin Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) adresinin elektronik ileti alma ve gönderme özelliğinin 12.07.2021 tarihinde ortadan kalktığını, davalı Bakanlıkça 12.07.2021 tarihinden sonra bu KEP adresine gönderilen tebligatların hiç yapılmadığını, somut olayda yetki tespiti kesinleşmişçesine yetki belgesi düzenlendiğini, yetki belgesine ilişkin tebligatın da usulsüz yapıldığını ve toplu iş sözleşmesi görüşme sürecinin başlatıldığını, bu durumun hak arama özgürlüğüne aykırı bulunduğunu, yetki tespitinde belirtilen 1068949.021 Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) sicil numaralı işyerinin doğrudan davacı Şirkete ait olmadığını, yetki tespitinde belirtilen diğer üç işyerinden İstanbul ilinde bulunan 1400878.034 ile 1429392.034 SGK sicil numaralı işyerlerinin ise aynı işyeri olduğunu, 1429392.034 SGK sicil numaralı işyerinin davacı Şirketin faaliyetlerinin tamamının yürütüldüğü ve yönetildiği işyeri olduğunu, Şanlıurfa'daki işyerinin ise Şirket merkezine bağlı, Şirket merkezinden yönetilen, yönetim kadrosu bulunmayan, faaliyetlerini İstanbul merkezden aldığı talimatlar ile yürüten, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesine taahhüt edilen ilaçlama işinin ifasında çalışan beden işçileri, kamyonet şoförleri, teknik servis şefi ve koordinatörden oluştuğunu, bu birimin ayrı bir işyeri olarak değerlendirilemeyeceğini ileri sürerek davalı Bakanlığın 09.12.2021 tarihli ve 68773 sayılı olumlu yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Bakanlık vekili cevap dilekçesinde; yetki tespitinde yer alan 1068949.021 SGK sicil numaralı işyerinde yetki tespit tarihi itibarıyla çalışan işçi bulunmamakla beraber 1429392.034 SGK sicil numaralı işyerinde 10 işçi, 1082925.063 SGK sicil numaralı işyerinde ise 107 işçi bulunduğunu, işletme toplu iş sözleşmesi yapılmasının kamu düzenine ilişkin olduğunu, işverenin İşkolları Yönetmeliği'nin 20 sıra numaralı genel işler işkolunda birden fazla işyeri bulunması sebebiyle işletme düzeyinde yetki tespitinin düzenlendiğini, söz konusu işyerlerinde 117 işçinin çalıştığını, 53 işçinin davalı Sendikaya üye olduğunun tespit edildiğini, buna ilişkin 09.12.2021 tarihli ve 68773 sayılı yetki tespiti yazısının davacı işverene ait sistemde kayıtlı KEP adresine gönderildiğini, davacının herhangi bir itirazda bulunmaması üzerine Bakanlık tarafından Sendikanın işletme toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olduğunu gösteren 06.01.2022 tarihli ve 76439 sayılı yetki belgesinin düzenlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde; davacı Şirket tarafından, 09.12.2021 tarihli ve 68773 sayılı yetki tespiti kararına karşı yasal süre içerisinde dava açılmadığını, davacı Şirketin toplu iş sözleşmesi görüşmelerine çağrı yazısı ile yetki belgesini tebliğ aldığını, dolayısıyla yetki tespiti kararını da tebliğ alarak 24.01.2022 tarihinde yetki tespitini öğrenmiş bulunduğunu, toplu iş sözleşmesi görüşmesi başladıktan sonra yetki tespitinin iptalinin talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın, yetki tespitinde belirtilen 1068949.021 SGK sicil numaralı biriminin işyeri niteliğinin bulunmadığı, davacının Şanlıurfa'daki birimi ile İstanbul'daki biriminin yönetim birliği nedeni ile tek bir işyeri olduğu ve yetki tespitinin işyeri düzeyinde yapılması gerektiğine ilişkin beyanların kanuna aykırı olduğunu, davacı Şirketin, İstanbul, Şanlıurfa, Diyarbakır'da olmak üzere birden fazla işyerlerine sahip olduğu ve işyerleri bir işletme oluşturduğundan davalı Bakanlığın işletme toplu iş sözleşmesi yetkisine ilişkin işleminin hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı Şirketin 4 işyeri için yetki tespiti yapıldığı, 1400878.034 ve 1068949.021 SGK sicil numaralı işyerinde yetki tespit başvuru tarihinde çalışan olmadığı, yetki tespit başvuru tarihinde 1429392.034 SGK sicil numaralı birimde 9 işçi, 1082925.063 SGK sicil numaralı işyerinde ise 107 işçi olmak üzere toplam 116 işçi olduğu, davalı Sendika üyesi işçi sayısının 53 olarak tespit edildiği, incelemeye dâhil edilen İstanbul’da bulunan 1429392.034 SGK sicil numaralı işyerine kayıtlı çalışanların genel olarak yönetsel pozisyonlarda ve ofis çalışanı pozisyonunda olduğu, Şanlıurfa’daki 1082925.063 SGK sicil numaralı işyeri çalışanlarının ünvanlarının ise 7’si dışında tamamının şoför ve beden işçisi olduğu, bu işyerinde Hukuk, Muhasebe, Sekreterya gibi yönetim bölümlerinde yer alan çalışanların bulunmadığı, Şirketin yönetim kadrosunun İstanbul adresli işyerinde görev yaptığı ve İstanbul işyerinde ise Şanlıurfa’daki gibi operasyonel faaliyet ifasına ilişkin personel bulunmadığı, bu nedenle Şanlıurfa'da bulunan birimin İstanbul ilinde bulunan ofisten yönetildiği, her iki birimin birbirine bağlı tek işyeri olduğu, buna göre yetki tespitinin işyeri düzeyinde yapılması gerektiği, bu nedenle davalı Sendikanın işyerinde yarıdan fazla üye çoğunluğunu sağlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı Bakanlığın 09.12.2021 tarihli ve 68773 sayılı yetki tespitinin iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın açıldığı sırada yetki belgesine istinaden davalı Sendika tarafından toplu iş sözleşmesi süreci devam ettirildiğini, bu sebeple müvekkili Şirketin yetki belgesinin iptalini istemesinde hukuki yararının bulunduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalı Bakanlık vekili istinaf dilekçesinde; davacı Şirketin davayı yasal süreyi geçirdikten sonra açtığını ve bu hususun gözetilerek davanın süre yönünden reddedilmesi gerektiğini beyanla davanın kabulüne ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Davalı Sendika vekili istinaf dilekçesinde; davacının yetki tespitinin iptali davasını yasal süre içerisinde açmadığını, davacı Şirketin dava dilekçesinde yetki tespitinden 18.02.2022 tarihinde haberdar olduklarına ilişkin beyanlarının maddi gerçeğe ve hukuka aykırı olduğunu, toplu iş sözleşmesi görüşmesi başladıktan sonra yetki tespitinin iptalinin talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı işveren Şirket tarafından 22.02.2022 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 09.12.2021 tarihli ve 68773 sayılı yetki tespitinin iptaline yönelik dava açıldığı, 23.02.2022 tarihli birleşen dosyada ise aynı davalılar hakkında yetki belgesinin iptalinin talep edildiği, asıl davaya konu yetki tespitinin iptali talepli yargılamada, yetki belgesinin geçerliliği sorunu ele alınıp inceleneceğinden, İlk Derece Mahkemesince birleşen davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddinde isabetsizlik bulunmadığı, yetki tespiti başvurusunda bulunan Sendikanın genel işler işkolunda kurulu bulunduğu ve Bakanlık yetki tespitinin davacı Şirkete ait Diyarbakır, Şanlıurfa, İstanbul/Kadıköy ve İstanbul/Esenler'de bulunan işyerleri hakkında ve işletme düzeyinde yapıldığı, anılan işyerlerinin de genel işler işkolunda bulunduğu, Diyarbakır ve Kadıköy'deki işyerlerinde çalışan bulunmadığı, Esenler'deki işyerinde çalışan 9 işçinin ünvanlarının yönetici, proje yöneticisi, mesul müdür, avukat, muhasebe elemanı, sekreter, ürün uygulayıcısı, araç sorumlusu, mutfak görevlisi olduğu ve esasen buranın yönetim kadrosu niteliğini taşıdığı, Şanlıurfa'daki işyerinde çalışan sayısının 109 olduğu ve çalışanların 7'si hariç tamamının şoför ve beden işçisi olduğu, yönetim kadrosuna dâhil çalışan bulunmadığı, Esenler'deki işyerinde mal ve hizmet üretimine ilişkin bir faaliyet bulunmadığı, yönetim kadrosunun yer aldığı gözetildiğinde, İlk Derece Mahkemesince her iki işyerinin bağlı işyeri olarak kabulünde ve yetki tespitinin işyeri düzeyinde ele alınmasında bir isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle taraf vekilleinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı Bakanlık vekili temyiz dilekçesinde; davacı Şirketin yasal süreyi geçirdikten sonra davayı açtığını, bu husus gözetilerek davanın süre yönünden reddedilmesi gerektiğini, davacı Şirketin aynı işkolunda İstanbul ve Şanlıurfa’da olmak üzere birden fazla işyerine sahip olduğundan müvekkili Bakanlığın işletme toplu iş sözleşmesi yetki tespitine karar vermesinde isabetsizlik olmadığını beyanla Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı Sendika vekili temyiz dilekçesinde; davacı tarafın, yetki tespitinin iptali davasını yasal süre içerisinde açmadığını, davacı Şirketin toplu iş sözleşmesi görüşmelerine çağrı yazısı ile yetki belgesini ve yetki tespiti kararını 24.01.2022 tarihinde tebliğ aldığını, davacı Şirketin, birden fazla işyerinin, tek bir işyeri olarak kabul edilmesi hukuka aykırı olduğunu beyanla Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun (6356 sayılı Kanun) 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında yetki tespitine itiraz istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”

2. 6356 sayılı Kanun'un “Tanımlar” kenar başlıklı 2 nci maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı da şöyledir:

“Bu Kanunun uygulanmasında;

...

d) İşletme toplu iş sözleşmesi: Bir gerçek veya tüzel kişiye ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait aynı işkolundaki birden çok işyerini kapsayan sözleşmeyi,

...

ifade eder.”

3. 6356 sayılı Kanun'un “Toplu iş sözleşmesinin kapsamı ve düzeyi” kenar başlıklı 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası ise şöyledir:

“Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yapılabilir.”

4. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrası da şöyledir:

“Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”

5. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki tespiti için başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi ise şöyledir:

“(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.

(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir.

(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.

(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.

(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”

6. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki itirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesi de şöyledir:

“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.

(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.

(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.

(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.

(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”

7. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. İnceleme konusu davada ... tarafından; 15.11.2021 başvuru tarihi itibarıyla davacıya ait 4 birimin işletme teşkil ettiği, işletmede toplam 117 işçi çalıştığı ve 53 sendika üyesi bulunduğu gerekçesiyle davalı Sendikanın işletme toplu iş sözleşmesi yapabilmek gerekli çoğunluğu sağladığına dair 09.12.2021 tarihli ve 68773 sayılı olumlu yetki tespit kararı verilmiştir.

3. Somut uyuşmazlıkta davacı işveren tarafından, yetki tespitine esas alınan birimlerin tek bir işyeri niteliğinde olduğu ve Sendika tarafından yarıdan fazla çoğunluğun sağlanması gerektiği iddia edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince davacıya ait 4 birimden 2'sinin yetki tespit başvuru tarihi itibarıyla faal olmadığı, 1082925.063 SGK sicil numaralı birimin ise 1429392.034 SGK sicil numaralı işyerine bağlı yer niteliğinde olduğu, davalı Sendikanın işyerinde yarıdan fazla çoğunluğu bulunmadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de dosya kapsamına göre tespite konu birimlerin tek bir işyeri niteliğinde olup olmadığı yahut işletme niteliğinde olup olmadığı hususu duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmediğinden yapılan araştırma eksik olup hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır.

4. Bu noktada bir toplu iş sözleşmesi ünitesi olarak işyeri ve işletme kavramlarının açıklanması faydalı olacaktır. 6356 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasında işyeri kavramı yönünden 4857 sayılı İş Kanunu'na (4857 sayılı Kanun) atıf yapılmıştır. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin gerekçesinde işyeri, teknik bir amaca diğer bir deyişle mal ve hizmet üretimine yönelik ve değişik unsurlardan meydana gelen bir birim olarak belirtilmiştir. İşyerinin sınırlarının saptanmasında işyerine bağlı yerler ile eklentiler ve araçların bir birim kapsamında oldukları belirtildikten sonra, özellikle bir işyerinin mal ve hizmet üretimi için ayrı bir alanı da kullanması hâlinde bunların tek işyeri mi yoksa birbirinden bağımsız işyerleri mi sayılacağı konusunda amaçta birlik yani aynı teknik amaca bağlı olarak üretimde bulunma, nitelik yönünden bağlılık ve yönetimde birlik yani aynı yönetim altında örgütlenmiş olma şartlarının aranacağı düzenlenmiştir. Öte yandan, teknolojik ve ekonomik gelişmeler doğrultusunda bir işyeri çerçevesinde mal ve hizmet üretimi, pazarlama ve müşterilere sunum hususlarının çok yönlü bir yapısal değişikliği gerektirmesi sebebiyle, bir işyerinin amacının gerçekleşmesinde işlerin görülmesi işyerinin kurulu bulunduğu yerin dışına taşmıştır. Bu bağlamda 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde “İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür.” hükmü düzenlenmiştir.

5. İşyerini oluşturan eklentiler ve araçların tespiti kolay ise de “işyerine bağlı yer’in işyerinden sayılması tek başına yeterli bir kriter değildir. Aynı zamanda bu bağlı yerin de niteliği yönünden işyerine bağılılığı bulunmalı ve aynı yönetim birliği altında örgütlenmiş olması gereklidir. Bundan anlaşılması gereken işin niteliği ve yürütümü gereği yapılan işlerin aynı yönetim altında örgütlenmiş bulunmasıdır. Eğer yönetim birliği altında örgütlenme sağlanamamış ya da farklı ve birbirinden bağımsız iki ayrı yönetim oluşmuşsa artık tek bir işyerinden değil bağımsız olan yönetim sayısınca işyerinden bahsedilecektir. Bu bağlamda birbirinden tamamen bağımsız bir organizasyon yapılanması söz konusu ise ayrı işyerlerinden, buna mukabil tek bir yönetim birliği altında yapılanma söz konusu ise işyerine bağlı yer kabulü ile tek işyeri bulunduğu kabul edilmelidir.

6. Diğer taraftan 6356 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesinin ancak işletme düzeyinde yapılabileceği ifade edilmiştir. Belirtilen düzenleme emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkindir (Talat Canbolat, Toplu İş Sözleşmesinin Düzeyi ve Türleri, İstanbul, 2013, s.128; Kübra Doğan Yenisey, İş Hukukunda İşyeri ve İşletme, İstanbul, 2007, s.344). Dairemizin uygulaması da işletme toplu iş sözleşmesine ilişkin hükmün kamu düzenine ilişkin olduğu yönündedir.

7. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında, Mahkemece tespit konusu birimlerin işleyişine yönelik bilgi ve belgeler söz konusu birimlerden getirtilmeli, tespit konusu iki birimde de keşif suretiyle bilirkişi incelemesi icra edilmeli, tespit konusu birimlerin bağımsız şekilde faaliyetinin bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, iki birimin de merkezden yönetilip yönetilmediği ve yönetim birliği hususu belirlenmeli, yukarıda belirtilen ilkeler ışığında tespit konusu iki birimin iş organizasyonu kapsamında tek bir işyeri niteliğinde bulunup bulunmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde ve somut olgularla denetime elverişli şekilde tespit edilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalı Sendikaya iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.