"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1487 E., 2023/3173 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/30 E., 2022/29 K.
Taraflar arasındaki kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının İş Teftiş Kurulu tarafından 25.01.2018 tarihinde müvekkili Şirketin; "Bademlik Mah. Hastane Cad. No:31/A ..." ve "Devlet Mah. Atatürk Cad. No:1 Vize/..." adreslerinde yer alan ve marketçilik faaliyetlerinin sürdürüldüğü işyerlerinde yapılan denetleme sonucu tanzim edilmiş olan usul ve kanuna aykırı tutanakların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... (SGK) Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından açılan davanın mesnetsiz olduğunu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş teftiş Kurulu tarafından yapılan işlem nedeniyle tutulan iki adet tutanağın iptalini talep ettiğini, ancak anılan tutanakların vekil eden tarafından düzenlenmediğini, dava dilekçesinde de belirtildiği ve ek olarak da sunulmuş olan tutanaklardan açıkça görüleceği üzere dava konusu iptali talep edilen tutanakların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu tarafından düzenlendiğini, vekil eden Kurumla bir ilgisi bulunmadığını, vekil eden Kurumun kanun gereği ayrı bir tüzel kişilik olup anılan Bakanlığa bağlı olmadığını, bu nedenle husumet nedeniyle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde; davacı işverenlik nezdinde yapılan teftiş sonucunda hazırlanan 25.01.2018 tarihli 2 adet tutanak ile fazla çalışma ücretinin ödenmediğinin tespit edildiğini, davanın teftiş tutanaklarının iptali için açıldığını, ancak tutanakların tek başlarına iptal davasına konu olamayacağını, iptal davasının sadece müfettiş raporlarına karşı açılabileceğini, somut durumda ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerince davacının işyerlerinde teftişe başlandığını, kanuna aykırı hususların tespit edilerek tutanak altına alındığını, dava tarihinde henüz raporun hazırlanmadığını ve taraflara tebliğ edilmediğini, hukuki yararın bir dava şartı olduğunu ve yokluğu hâlinde davanın reddedileceğini, dava konusunun müfettiş tutanağının iptali olduğunu, ancak Bakanlığın bu davada taraf sıfatı bulunmadığını, bu tür davaların taraflarının ancak işçi ve işveren olacağını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının bu davaların tarafı olamayacağını savunarak haksız ve hukuka aykırı davanın müvekkili Bakanlık yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; eldeki davaya konu edilen tutanaklar 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 92 nci maddedeki şartları taşımadığından bir başka deyişle söz konusu tutanaklar sadece eksiklik bildirimi niteliğinde olup hangi işçi için miktar olarak ne kadar fazla çalışma alacağı olduğuna dair bir tespit içermediğinden, davacının dava konusu tutanaklar için dava açmakta hukuki yararı olmadığı, 4857 sayılı Kanun'un 92 nci maddesinde açıkça "... işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı taraflarca kanun yoluna başvurulabileceği" hususunun düzenlendiği, davaya konu raporlar/tutanakların hiçbiri işçi alacağı içermediğinden, davacının bu raporlara/tutanaklara karşı iş mahkemesinde dava açmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yönünden hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, davalı SGK Başkanlığı yönünden ise feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; itiraza konu iş müfettişi tarafından tanzim edilen tutanaklarda müvekkili Şirketteki çalışma saat ve koşullarının hatalı tespit edildiğini, bu tespitlerin dayanağının ne olduğunun belirtilmediğini, çalışma saat ve koşullarına ilişkin tespitlerin dayanağı işçi beyanları ise bu beyanlara da tutanakta yer verilmediğini, ayrıca müvekkili Şirket kayıt ve beyanlarının hiçbir şekilde göz önünde bulundurulmadığını, dava konusu rapora konu denetimin işçilerin şikâyetine dayalı olarak gerçekleştirilmediğini, çalışan işçiler ile müvekkili işveren arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığını müfettiş raporunun yalnızca işçi beyanları dikkate alınarak düzenlendiğini, müvekkili Şirket yetkilisi tarafından konulan şerhler, yapılan itirazlar ve beyanların dikkate alınmadığını, müvekkili Şirkette personelin fazla çalışma yapması hâlinde yapmış oldukları fazla çalışma ücretlerinin, genel tatil günlerinde çalışılması hâlinde genel tatil ücretlerinin bordrolarda tahakkuk ettirilerek karşılıklarının yine banka kanalı ile ödendiğini, ara dinlenmelerin yasal sürelere uygun olarak kullandırıldığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; itiraza konu teftiş sonucu genel tespit ve durumun tutanak altına alındığı, buna göre söz konusu işyerinde çalışan işçilerin açacakları işçilik alacakları davasında ayrıntılı inceleme yapılabileceği, mevcut duruma göre İlk Derece Mahkemesi kararına dayanak bilirkişi raporunun dosya içeriği ile uyumlu olduğu ve hükme esas alınmaya yeterli olduğu, SGK Başkanlığı aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine diğer davalılar aleyhine açılan davanın esastan reddine ilişkin kararına yönelik itirazların yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince tesis edilen kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesine uygun olup olmadığı noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un "Kanun yolları" başlıklı sekizinci kısmının istinafa ilişkin birinci bölümünde yer alan “Duruşma yapılmadan verilecek kararlar” başlıklı 353 üncü maddesi şöyledir:
“(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, karar verilmiş olması.
6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.
b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir.”
2. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1), (2) ve (3) üncü alt bentlerinde bölge adliye mahkemesinin verebileceği karar türleri açıklanmıştır. Bölge adliye mahkemesi incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu sonucuna vardığı takdirde başvurunun esastan reddine; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında ya da yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında karar verebilir.
2. Dosyanın incelenmesinde İlk Derece Mahkemesince davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yönünden davanın hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesince bir taraftan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği diğer taraftan davanın esasına ilişkin değerlendirme yaparak İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirildiği görülmektedir. 6100 sayılı Kanun'da buna cevaz veren bir düzenleme mevcut değildir.
3. İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirildiğine göre Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulması gerekirken anılan hükme aykırı şekilde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.
4. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendine aykırı olduğundan, 6100 sayılı Kanun'a uygun şekilde karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.