"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/52 E., 2022/503 K.
KARAR : Davanın kabulü
TEMYİZ EDENLER : Davalılar vekilleri
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 19.02.2018 tarihli ve 2017/1216 Esas, 2018/149 Karar sayılı kararı ile; bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından İlk Derece Mahkemesi kararı hukuka uygun bulunmuş ancak alacağa ilişkin temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından dosya Dairemize gönderilmiş olmakla Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 16.06.1989 tarihinden 08.02.2005 tarihine kadar davalı .... AŞ'de (... A.Ş.) forklift operatörü olarak çalıştığını, işin diğer davalı alt işveren ... Lojistik Hizmetleri AŞ'ye (... AŞ) verilmesi üzerine aynı çalışma koşulları ile alt işverende çalışmasına devam ettiğini, iş sözleşmesinin emeklilik nedeni ile 01.07.2016 tarihinde sona erdiğini, davalı ... AŞ'nin davalı ... AŞ’deki çalışma koşullarını bir yıl uyguladıktan sonra ücretlere zam yapmadığını, sosyal hak ve yardımların emeklilik tarihi yaklaştıkça kademeli olarak kesildiğini, bu şekilde çalışma koşullarında esaslı değişiklik yapıldığını, emsal dosyada aynı durumdaki işçi hakkında verilen fark alacağın reddine ilişkin kararın Yargıtay tarafından 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 22 ve 62 nci maddelerine aykırı olduğu gerekçesi ile bozulduğunu ileri sürerek fark ücret ve fark kıdem tazminatının davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... AŞ vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından emsal olduğu belirtilen kararın somut olayda dikkate alınmayacağını, çalışma koşullarında yapılan esaslı değişikliğin işçi tarafından 01.03.2006 tarihinde yazılı olarak kabul edildiğini, değişiklik ile öncesinde yılda dört kez ödenen ikramiyenin on ikiye bölündüğünü, yapılan aynı yardımların ise değerleri tespit edilerek nakdi ödemeye dönüştürülmesi suretiyle bordroya yansıtıldığını ve aylık ücret ile birleştirilerek ödenmeye başlandığını, işyeri uygulamasındaki bu değişikliğin davacının kabulüne sunulduğu ve yazılı onayı alınarak uygulandığını, iş sözleşmesini davacının istifası ile sona erdirdiğini ancak uzun süre çalıştığı için hak kazanmamış olduğu hâlde kıdem tazminatı ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ... AŞ cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.07.2018 tarihli ve 2017/183 Esas, 2018/348 Karar sayılı kararı ile; davalı tanıklarının beyanları ve işyeri kayıtlarından davacının yararlandığı sosyal hak ve yardımlar ile birlikte davalı ... AŞ’ye geçişinin yapıldığının belirlendiği, emsal dosyanın incelemesinden aynı işyerinde çalışan A.A. tarafından davalılara karşı açılan fark kıdem tazminatı ve fark ücret alacaklarının tahsiline ilişkin davada Yargıtay tarafından fark ücret alacağı ve fark kıdem tazminatının hesaplanarak hüküm altına alınması gerektiği yönünde bozma kararı verildiği, davacının bilirkişi raporunda hesaplanan fark ücret ve kıdem tazminatı alacaklarının bulunduğu, davalı Şirketler arasında organik bağ bulunduğundan müteselsilen sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 24.09.2021 tarihli ve 2018/3035 Esas, 2021/2187 Karar sayılı kararı ile; emsal işçi tarafından açılan davada davalılar arasında asıl işveren alt işveren bulunduğuna yönelik tespitin Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davacının işten ayrılış bildirgesinde çıkış kodu "08-emeklilik" olarak bildirildiği gibi kıdem tazminatı adı altında ödeme yapıldığı da dikkate alındığında, iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle sona erdirildiği, 28.02.2006 tarihli davacının imzasını taşıyan belgenin ücretin düşürülmesine muvafakat niteliğinde olmayıp bordronun sadeleştirmesine ilişkin olduğu, bu nedenle 4857 sayılı Kanun'un 22 nci maddesi kapsamında kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 25.01.2022 tarihli ve 2021/12570 Esas, 2022/1017 Karar sayılı ilâmı ile; Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde 28.02.2006 tarihli davacının ismi ve imzasını taşıyan belgenin ücretin düşürülmesine muvafakat niteliğinde olmadığı, bordro sadeleştirmeye ilişkin olduğu, çalışma koşullarında esaslı değişiklik kapsamında kabul edilemiyeceğinin belirtildiği, belge içeriği incelendiğinde ücret miktarının ve sosyal yardımların hangi miktar üzerinden ödeneceğinin tespit edildiği, yeni çalışma şartlarına ilişkin olarak teklifin bulunduğu, bu nedenle çalışma koşullarında değişiklik içerdiği, buna göre İlk Derece Mahkemesince davacının talep ettiği fark ücret ve kıdem tazminatı alacaklarının reddine karar verilmesi gerekli iken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 21.10.2022 tarihli ve 2022/52 Esas, 2022/503 Karar sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten 28.02.2006 tarihli belge incelendiğinde ilk paragrafında "... Yönetim Kurulu kararınca şirket içerisindeki dengeleri oturtmak, ücret bordrolarındaki karmaşayı ortadan kaldırıp daha basit ve anlaşılır hale getirmek amacıyla, kabulünüz halinde Mart 2006 ve devamındaki bordrolarınızda uygulanacak değişiklikleri ekte sunarız" ifadesine yer verildiği, içeriğinde ise iş sözleşmesini alt işverene devreden asıl işveren nezdindeki çalışmalarda geçerli olan sosyal hak ve yardımların tek tek yazıldığı, bu yardımların tek bir rakam altında toplanarak her ay bordronun “diğer gelirler” hanesinde gösterilerek ödeneceğinin belirtildiği, belge içeriği ve kullanılan hukuki dil incelendiğinde bu belgenin açıkça bordrolarda uygulanacak değişiklik ve çalışma şartına ilişkin olduğu, belgeye göre yılda dört maaş şeklinde ödenen ikramiyenin on iki aya bölünerek her aya eşit dağıtılacağının teklif edildiğinin anlaşıldığı, belgenin sosyal hak ve yardımların her yıl belirlenecek rayiç bedellerinin gözetilmeyeceği hususunda açıklık içermediği, yalnızca tek bir rakam altında toplanacağının ve bordroda bu şekilde yer alacağının ve bu durumun da ücret bordrolarındaki karmaşayı ortadan kaldırmak amacıyla yapıldığının açıkça belirtildiği, elle yazılıp doldurulan sosyal haklarla ilgili rakamın o yıl için işçiyi bağlaması gerektiği, belgenin bordronun sadeleştirilmesine ilişkin muvafakat belgesi olduğu, sosyal yardımların toplamının her yıl değişmeyen tek bir rakam olarak ödeneceğine, sosyal yardımların ekonomik değerlerinin bu şekilde yıl bazında düşürüldüğüne dair çalışma koşullarında esaslı değişiklik içeren belge niteliğinde olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... AŞ vekili; davacının çalışma koşullarında yapılan esaslı değişikliği yazılı olarak kabul ettiğini, eldeki davanın tarafı olmayan başka bir işçi hakkındaki karara istinaden verilen direnme kararına hukuki değer atfedilmesinin mümkün olmadığını, davanın müvekkili yönünden taraf sıfatı yokluğundan reddedilmesi gerektiğini belirterek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... AŞ vekili; davacının yapılan değişikliği kabul ettiğini, iradesinin sakatlandığı yönünde bir beyanının bulunmadığını, emsal olarak belirtilen dosyanın davacısı olan işçinin yapılan değişikliğe yazılı muvafakati olmadığını belirterek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 14.03.2023 tarihli ve 2023/3911 Esas, 2023/3826 Karar sayılı ilâmı ile; Dairemiz kararının usul ve kanuna uygun olduğu, direnme kararına yönelik temyiz incelemesinin Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna ait olduğu gerekçesiyle dava dosyasının Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.01.2024 tarihli ve 2023/9-310 Esas, 2024/2 Karar sayılı kararı ile; davacının imzaladığı 28.02.2006 tarihli belgede bordrolardaki karmaşayı ortadan kaldırıp bordroları daha basit ve anlaşılır hâle getirmek amacıyla sosyal hak ve yardımların tek bir rakam altında toplanacağı, ikramiyenin ise on iki aya bölünerek ödeneceği belirtildiğinden, bu belgenin 4857 sayılı Kanun'un 22 nci maddesi kapsamında sosyal hak ve yardımlar ile ücretin miktarı konusunda esaslı değişiklik içeren bir belge niteliğinde olmadığı, bozma nedenine göre hüküm altına alınan alacak miktarına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından bu yönde inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme uygun bulunduğundan hüküm altına alınan alacakların miktarları yönünden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
D. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Direnmenin uygun bulunmasına dair Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının mahiyeti ve içeriğine göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının ücret fark alacağı bulunup bulunmadığı ve kıdem tazminatının eksiksiz ödenip ödenmediğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un "Ücretten indirim yapılamayacak haller" kenar başlıklı 62 nci maddesi şöyledir:
"Her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen yasal bir yükümlülüğün yerine getirilmesi nedeniyle ya da bu Kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamaz."
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı imzalı 28.02.2006 tarihli belgede daha önce ayrı kalemler şeklinde hesaplanarak davacıya ödenen sosyal hak ve yardımların, tek bir rakam altında ve bordroda "diğer gelirler" hanesinde gösterilerek 234,60 TL olarak, dört maaş ikramiyenin ise 2006 yılında geçerli olacak zamlı ücret üzerinden her aya dağıtılmak suretiyle bordronun "diğer gelirler" hanesinde gösterilerek ödeneceği, yeni çalışma şartlarının, kabul edilmesi hâlinde 01.03.2006 tarihinden itibaren geçerli olacağı açıklanmıştır. Belgenin en alt kısmında ise 2005 yılı brüt ücreti 932,00 TL, 2006 yılı brüt ücreti ise 950,00 TL olarak belirtilmiştir.
3. Öte yandan taraf vekillerince sunulan bordroların incelenmesinden, sosyal hak ve yardım olarak nitelendirilen alacakların 2006 yılı Nisan ayında "DİĞER (2)" sütununun karşısında 316,70 TL, 2007 yılı Şubat ayı ila 2013 yılı Mart ayı arasındaki dönemde "Diğer gelirler 2" yazılı sütunun karşısında 551,30 TL, 2014 yılı Nisan ayında 595,00 TL, 2015 yılı Ocak ayında 586,00 TL, 2015 yılı Mart ayında 386,00 TL, 2016 yılı Ocak ayında 239,00 TL, 2016 yılı Haziran ayında ise 258,00 TL olarak tahakkuk ettirilip ödendiği görülmüştür.
4. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda dosya kapsamındaki bordrolara göre zam oranının tespit edilemediği, bu nedenle 2005 yılı 9. Ay bordrosundaki ücret ve davacının talebine göre belirlediği ücreti asgari ücrete oranlayarak davacının ücreti tespit edilerek ücret farkı ve kıdem tazminatı farkı hesaplanmıştır. Ne var ki işverenin, her hâlükarda işçinin ücretine (asgari ücret oranında) zam yapma zorunluluğu olduğu şeklindeki bir kabul ile sonuca gidilmesi yerinde değildir.
5. Dosya kapsamında bulunan ücret bordrolarına göre davacının ücret miktarının yıllara göre tespit edilmesi gereklidir. Diğer yandan 28.02.2006 tarihli belgede ikramiye ve sosyal hakların, her yıl için oranlanacağına ve zamlı ücret üzerinden ödeneceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Buna göre asgari ücrete oranlama yapılarak ikramiye ve sosyal hakların belirlenmesi de hatalı olup bu sebeplerle İlk Derece Mahkemesince verilen kararın bozulması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.