Logo

9. Hukuk Dairesi2024/3959 E. 2024/7868 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçi aleyhine başlatılan kambiyo takiplerine dayanak yapılan senetlerin teminat senedi olup olmadığı ve davacının bu senetler nedeniyle borçlu olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının zararları kabul edip bu zararlar karşılığında senet vermeyi taahhüt ettiği, senetlerin baskı altında imzalandığı iddiasını ispatlayamadığı ve davalı işverenin senetlerin zimmet nedeniyle verildiğini ispatladığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/868 E., 2024/60 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Malatya 1. İş Mahkemesi

SAYISI : 2019/373 E., 2022/209 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 2004 yılından 31.01.2019 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, müvekkilinin davalı Şirkete ait ürünlerin Elazığ ve çevresinde satışını yaptığını, kendisine ücret ve prim ödendiğini, müvekkilinin 31.01.2019 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiğini, şirket yetkilisi tarafından üzerinde miktar olmayan boş senetlerin müvekkiline imzalatıldığını, söz konusu senetlerin vade ve miktar kısmının sonradan davalı tarafça doldurulduğunu, senetlerden birinin iş sözleşmesinin fesih tarihini, diğerinin fesih tarihinden bir hafta sonraki tarihi taşıdığını, 31.01.2019 tanzim tarihli senedin 156.000,00 TL, 06.02.2019 tanzim tarihli senedin 199.560,00 TL bedelli olduğunu, müvekkilinin işyerini zarara uğratma gibi bir kastının olmadığını, peşin veya veresiye mal sattığını, veresiye satışlarda fatura veya senet aldığını, aldığı fatura ve senetleri Şirkete teslim ettiğini, davalı tarafından müvekkilinin teslim ettiği senetlere karşılık icra takibi başlatıldığını, kendilerinin tespit edebildikleri kadarı ile bu senetlerin büyük bir kısmının tahsil edildiğini, müvekkilinin takibe konulan bonolardan dolayı borcu olmadığını belirterek davacının borçlu olmadığının tespitine, davalı kötüniyetli hareket ederek icra takibi başlattığından her iki takip yönünden ayrı ayrı %20’den az olmamak üzere davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 31.01.2005-31.01.2019 tarihleri arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi ile Elazığ ili pazarlama görevlisi olarak çalıştığını, davacının gönderilen ürünleri belirtilen müşteriler yerine başka kişilere satışını yapması, yapmış olduğu tahsilatın bir kısmını firma hesaplarına gönderirken büyük bir kısmını uhdesinde tutarak zimmetine geçirmesi, düşük fiyatlardan toplu satış vaadi vererek para tahsil etmesi nedeni ile iş sözleşmesinin müvekkili tarafından feshedildiğini, davacının bu durum ortaya çıktıktan sonra firmaya zimmetine geçirdiği miktarlar karşılığında vermiş olduğu senetlerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle hakkında icra takibine geçildiğini, davacının iş sözleşmesine aykırı davranarak firmanın müşterilerine göndermiş olduğu ürünleri kendi adına başka fırınlara sattığını ve tahsil ettiği paraları uhdesinde tutarak zimmetine geçirdiğini, bu durumun ortaya çıkması üzerine müvekkili firmaya 31.01.2019’da kendi el yazısı ile savunmasını vererek paraları nasıl zimmetine geçirdiğini anlattığını, aynı yazıda bu borç karşılığı miktarları belirterek senet verdiğini kabul ettiğini, davacının iddia ettiği gibi senetlerin teminat senedi olmadığını, firmaya ait paraları zimmetine geçirmesi nedeniyle kendi rızası ile vermiş olduğu senetler olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu bonoların taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisi nedeni ile verildiği, bu ilişkinin davacının Şirkete verdiği zarara dayalı olduğu, davacının paralel kayıtlar tuttuğunun bizzat kendi tanıkları tarafından da beyan edildiği, durumun kendi el yazısı ile ikrar edildiği, bu belgelerin baskı ile alındığı iddia edilse de hata, hile ve ikrah ile alındığının ispat edilemediği, neticeten davacının davalıya borçlu olduğunun dosya kapsamındaki bilgi ve beyanlardan ve yapılan bilirkişi incelemesinden anlaşıldığı, davalı Şirketin davacıdan alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; 2017-2018 yılları içinde ekonomik sebeplerle piyasada daralma olunca, veresiye alışveriş yapan bazı müşterilerin ödeme yapmamasının davalı işverence müvekkili ve diğer satış elemanlarının üzerine bırakıldığını, bu bağlamda piyasadan tahsil edilemeyen alacaklara karşılık müvekkilinden boş senetler alındığını, söz konusu senetlerin vade ve miktar kısmının sonradan davalı tarafça doldurulduğunu, bu hususta bilirkişi incelemesi taleplerinin hukuka aykırı bir şekilde reddedildiğini, müvekkilinin iş sözleşmesinin feshedilmesi ile davalı işverenin senetlerden kaynaklı icra takibi başlattığını, işçi olan müvekkilinin takip konusu meblağ kadar işverene karşı borçlanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin takibe konu bonolardan dolayı borcu olmadığını, "31.01.2019 tarihi itibarı ile yukarıdaki belirtilen şahıslardan belirtilen miktarları tahsil ederek kendi hesapları yerine daha önce açık verdiğim hesaplardan düşüm yaptım. ..." şeklindeki yazının altındaki imzanın müvekkili tarafından atıldığını ancak yazının müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının davalı Şirkete verdiği zararları kendi el yazısı ve imzasını taşıyan beyanı ile kabul ettiği ve bu zararlar karşılığı davalı tarafa senet vereceğini de beyan ettiği, bu belgelerin baskı sonucu alındığı ileri sürülmüş ise de bu iddianın davacı tarafından ispat edilemediği, davalı işveren tarafından takibe konulan senetlerden biri davacının iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte diğerinin ise fesih tarihinden sonra düzenlendiği, davalı işveren davacıdan aldığı bu senetleri ticari defter kayıtlarına da işlediği, davacı tarafın davalı işverenin takibe koyduğu senetlerin teminat senedi olduğunu ispat edemediği, davalı işveren bu senetlerin davacının Şirkete ait paraları zimmetine geçirmesi nedeniyle davacının kendi rızası ile vermiş olduğu senetler olduğunu ispatladığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı işçi aleyhine Malatya İcra Müdürlüğünün 2019/4502 Esas ve 2019/3643 Esas sayılı dosyalarında kambiyo takibine dayanak yapılan 199.560,00 TL ve 156.000,00 TL bedelli senetlerin teminat senedi olup olmadıkları ile davacının bu senetler nedeniyle borçlu olup olmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve temyiz sebeplerine göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple,

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.