"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/296 E., 2024/12 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
İlk Derece Mahkemesi tarafından kabul edilen ve davalı tarafça temyize konu edilen miktar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, karar tarihi itibarıyla ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 28.250,00TL'nin altında kaldığından; 6100 sayılı Kanun'un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin yurt dışı şantiyelerinde 2008-2019 yılları arasında alçıpan ekip başı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiğini ve davacının Türkiye'ye gönderildiğini, son saat ücretinin net 5,50 USD olduğunu, üç öğün yemek, barınma, ısınma ve benzeri giderlerinin davalı işverence karşılandığını, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretlerinin ödenmediğini iddia ederek 10,00 USD kıdem tazminatı, 10,00 USD ihbar tazminatı, 10,00 USD yıllık ücretli izin ücreti olmak üzere toplam 30,00 USD alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... AŞ vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı Şirket çalışanı olmadığını, talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını, husumetin davacının çalıştığı Şirkete yönlendirilmesi gerektiğini, çalıştığı ülke mevzuatına göre sosyal haklardan faydalanabileceğini, müvekkili şirketler bünyesinde çalışması olmadığından son ücretinin bilinmediğini, nitekim dava dilekçesinde yer alan iddiaların kabul edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2. İhbar olunan ... Taahhüt İnşaat ve Ticaret AŞ vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, zira Rusya Federasyonu İş Kanunu kapsamında işten çıkarma uyuşmazlıklarında tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde mahkemeye başvurma hakkına sahip olunduğunu, hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın reddi gerektiğini, bununla birlikte davacının istihdam edildiği şirketin Rus Kanunlarına göre kurulmuş bir Rus şirketi olduğunu, davacının davalı Şirket bünyesinde çalışmadığı gibi, müvekkili şirket bünyesinde de çalışmadığını ve davacının çalıştığını iddia ettiği şirketin ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğundan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, öte yandan bilirkişi tarafından kıdem ve ihbar tazminatı hesaplanmasının kabul edilemez olduğunu, zira müvekkili Şirketin davacının işvereni olmadığını, bununla birlikte davacının proje bazlı ve belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, sözleşmenin feshi olgusunun bulunmadığını, iş sözleşmesinin işin sona ermesini müteakip kendiliğinden sona erdiğini, ayrıca Rus İş Kanunu'nda açıkça davacının kıdem tazminatına hak kazanabilmesinin şartının 2 ay boyunca işsiz kalması olduğunun düzenlendiğini, kaldı ki Rus mevzuatında ihbar tazminatına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından hesaplama yapılmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, ayrıca menfaat birliği içindeki tanık beyanlarının hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, yıllık izin ücreti alacağına ilişkin davacının yurt içerisinde bulunduğu sürelerin mahsubu ile hesaplama yapılması gerektiği iddiasıyla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Ankara 26. İş Mahkemesinin 12.01.2024 tarihli ve 2022/296 Esas, 2024/12 Karar sayılı kararı ile; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin 23.12.2021 tarihli ve 2021/2805 Esas, 2024/12 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 05.10.2017 tarihli ve 2017/1881 Esas, 2021/3363 Karar sayılı ilâmı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 18.04.2022 tarihli ve 2022/2865 Esas, 2022/4576 Karar sayılı ilâmı ile; davacının davalının yurt dışında bulunan şantiyelerinde çalıştığını ve ücretinin Amerikan doları olarak ödendiğini ileri sürerek ödenmeyen işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istediği, davalı işverenin ise davacının çalıştığı yerin yurt dışı olması sebebiyle uyuşmazlığın yabancı hukuka göre çözümlenmesi gerektiğini savunduğu, İlk Derece Mahkemesince, davalı vekilinin bu savunmasına değer verilmeksizin uyuşmazlığa Türk hukuku uygulanmak suretiyle yargılamanın sonuçlandırıldığı, istinaf incelemesinde ise dosya içerisinde yabancı hukukun uygulanması yönünde bir sözleşme bulunmadığı gerekçe gösterilerek davalı itirazının reddedildiği, ancak varılan sonucun dosya kapsamına uygun düşmediği, zira davacının 20.11.2011-16.12.2018 tarihleri arasındaki fasılalı çalışma dönemi yönünden bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan, dava konusu alacakların ait olduğu söz konusu çalışma dönemi hakkında Rusya hukukunun uygulanması gerektiği gerekçesiyle sair yönler incelenmeksizin Bölge Adliye Mahkemesi ve İlk Derece Mahkemesi kararlarının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Rus hukuku ile ilgili mevzuat hükümlerinin dosya arasına alındığı ve Rusya hukuku alanında uzman bilirkişiden rapor alındıktan, Rus ve Türk hukuku bir bütün olarak değerlendirildikten sonra davalı tarafın zamanaşımı def'i ve Rus hukuku mevzuatı dikkate alınarak 1 yıl dava açma süresinin uygulanması gerektiği, dava tarihi itibarıyla zamanaşımı koşullarının oluşmadığı, ancak ıslah tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin dikkate alındığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; davalı yanın cevap ve ıslaha karşı beyan dilekçelerinde işçilik alacaklarına 10 yıllık zamanaşımı uygulanması gerektiğini ileri sürerek itirazda bulunduğunu, bu kapsamda müvekkili lehine usuli kazanılmış hak oluştuğunu, dolayısıyla bu aşamada yabancı hukukta yer alan zamanaşımının uygulanmaması gerektiğini, diğer yandan dava konusu uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, aksi kanaatte ise Rusya iş hukukunda zamanaşımı sürelerinin yeniden başlatılmasına ilişkin hâkime takdir yetkisi veren sürelerin yeniden başlatılması gerektiğini, öte yandan Rus hukukunda ıslah diye bir kurumun bulunmadığını, dolayısıyla, alacak-ıslah ile arttırılan miktar ayrımı yapılmasının mümkün olmadığını, Rus hukukunda düzenlenen 1 yıllık sürenin dava açılmasına ilişkin olup bu süre içerisinde dava açıldığında tüm alacaklar yönünden davanın süresinde açıldığının kabul edilmesi gerektiğini, diğer yandan İŞKUR nezdinde imzalanmış matbu sözleşmeye dayanarak taraflar arasında hukuk seçimi yapıldığından söz edilemeyeceğini, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede yer alan koşulların da genel işlem koşulu niteliğinde olduğu, ayrıca müvekkili işçiden Rus iş mevzuatını bilmesinin beklenemeyeceği gibi işçinin bu hususta aydınlatıldığına dair başkaca bir delil de dosyaya sunulamadığını, bu durumda işçinin gerçek bir hukuk seçimi iradesi gösterdiğinden bahsedilemeyeceğini, nitekim davalı lehine karşı vekâlet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; mevcut alacak taleplerinin tümden zamanaşımına uğradığını, zira davacının alacak davasının Rus hukukuna göre açılması gereken sürede açılmadığını, bunun yanı sıra müvekkili Şirketten bağımsız bir tüzel kişiliği olan diğer davalı Şirkette çalışmış olan davacı hakkında yürütülen yargılamada müvekkiline sorumluluk yüklenmesinin kabul edilemez olduğunu, diğer yandan hükme esas raporda bilirkişinin davacının ücretini nasıl tespit ettiğinin anlaşılamadığını, zira Rus mevzuatında kıdem ve ihbar tazminatına esas ücretin giydirilmesi yahut brütleştirilmesinin söz konusu olmadığını, ayrıca Rus İş Kanunu'nda açıkça davacının kıdem tazminatına hak kazanabilmesinin şartının 2 ay boyunca işsiz kalması olarak düzenlendiğini, kaldı ki Rus mevzuatında ihbar tazminatına ilişkin hiçbir düzenleme yapılmadığını, yıllık izin ücreti alacağı hesaplanırken davacının yurt içerisinde bulunduğu sürelerin mahsubu ile hesaplama yapılması gerektiği nedenleriyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş sözleşmesine uygulanacak hukuk, husumet, hizmet süresi ve aylık ücret miktarının tespiti, dava konusu işçilik alacaklarına hak kazanılıp kazanılmadığı, zamanaşımı ve vekâlet ücreti noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326 ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 17 ve 59 uncu maddeleri.
4. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 27 nci maddesi şöyledir :
"(1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seçtikleri hukuka tâbidir.
(2) Tarafların hukuk seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uygulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz.
(3) İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bulunduğu ülke hukukuna tâbidir.
(4) Ancak hâlin bütün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir."
5. 5718 sayılı Kanun'un 2, 5, 8, 24, 40 ve 44 üncü maddeleri.
6. Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun 392 nci maddesi şu şekildedir:
“Çalışan, hakkının ihlal edildiğini öğrendiği veya öğrenmesi gerektiği günden itibaren üç ay içinde bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
Çalışan, ücretlerin ve diğer ödemelerin ödenmemesi veya eksik ödenmesine ilişkin bireysel işçi ihtilaflarının çözümü için, işten çıkarılma nedeniyle ödenmesi gereken ücretlerin ve diğer ödemelerin yapılmaması veya eksik ödenmesi de dahil olmak üzere, bu tutarların ödenmesi için belirlenen tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye başvurma hakkına sahiptir. (03.07.2016 tarihli Kanun ile değişiklik yürürlüğe girmiştir)
İşveren, çalışanın işletmeye verdiği zararın tazminine ilişkin uyuşmazlıklarda, zararın tespit edildiği tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye gitme hakkına sahiptir.
Bu maddede belirtilen sürelerin geçerli bir nedenle kaçırılması durumunda, bu süreler mahkeme tarafından tekrar başlatılabilir.”
3. Değerlendirme
1. Taraf vekillerinin iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Mahkemece verilen karar, davacının, bir hukuk seçimi anlaşması bulunan 20.11.2011-16.12.2018 tarihleri arasındaki fasılalı çalışma dönemi yönünden Rusya hukukunun uygulanması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda davacının 27.12.2009-20.11.2011 dönemine ilişkin çalışma süresi bakımından Türk hukuku, 21.11.2011-16.12.2018 tarihleri arasındaki çalışma süresi bakımından Rus hukuku uygulanmak suretiyle kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti tespit edilmiştir. Ancak belirlenen alacaklara Rus hukukunda uygulanan 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı, buna karşılık ıslah tarihi itibarıyla zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davalının ıslaha karşı zamanaşımı def'i dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
3. Maddi hukukun bir müessesesi olan zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tâbidir (Vahit Doğan, Milletlerarası Özel Hukuk, Ankara, 2022, s.315; Gülin Güngör, Türk Milletlerarası Özel Hukuku, Ankara, 2021, s.127). Buna göre Rus hukukunun uygulandığı dönem bakımından Rusya Federasyonu İş Kanunu'nun ve bu konudaki hükümlerinin uyuşmazlıkta uygulanması, 5718 sayılı Kanun'un 2 ve 8 inci maddelerinin bir gereğidir.
4. Belirtmek gerekir ki farklı ülke hukuklarına tâbi birden fazla çalışma dönemi bakımından iş sözleşmesine uygulanacak hukukun tespitinde, bu çalışma dönemleri arasındaki sürenin uzun veya kısa oluşunun herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Her bir çalışma dönemi için uygulanması gereken ülke hukuku, her hâlükârda ayrı ayrı değerlendirilerek talep edilen alacaklar tespit edilir.
Ancak tarafların farklı ülke hukukuna tâbi talepleri bakımından zamanaşımı süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağı hususu, bu konuda ikili bir ayrım yapılmasını gerektirir:
Sözleşmenin sona ermesine bağlı olmayan alacaklar bakımından her ülke hukukunun öngördüğü zamanaşımı süresi, farklı çalışma dönemleri arasında geçen sürenin uzunluğu veya kısalığı dikkate alınmaksızın, o ülke hukukunun öngördüğü başlangıç tarihine göre belirlenir. Sözleşmenin sona ermesine bağlı alacaklar bakımından ise aynı sonuca varmak mümkün değildir. Bu alacaklar bakımından, çalışma dönemleri arasında makul bir sürenin geçip geçmediği dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır. Buna göre bir ülkede çalışması sona erdikten sonra bir ay veya bir aydan daha kısa süre (makul süre) içinde başka bir ülkede çalışmaya başlamış işçinin sözleşmenin sona ermesine bağlı alacakları yönünden zamanaşımı süresinin başlangıcı, önceki çalışmaların tasfiye edilip edilmediğine bakılmaksızın, son dönem çalışmanın sona erdiği tarihe göre belirlenir. Sözü edilen makul sürenin geçirilmiş olması durumunda ise zamanaşımı süresi, her bir çalışma döneminin bitim tarihinden itibaren başlatılmalıdır.
Şüphesiz işçinin aynı ülke hukukuna tâbi birden fazla çalışma döneminin, o ülke mevzuatında imkân tanındığı takdirde birleştirilmesi mümkündür.
5. Bu açıklamalara göre somut olay değerlendirildiğinde, davanın kısmi dava olarak açıldığı açıktır. Davacının talep ettiği alacaklar sözleşmenin sona ermesine bağlı alacaklardır. Ayrıca Türk hukukuna tâbi çalışma dönemi 20.11.2011 tarihinde sona erdikten hemen sonra, 21.11.2011 tarihinde Rus hukukuna tâbi çalışma dönemi başlamıştır. Bu durumda işçinin sözleşmenin sona ermesine bağlı alacakları yönünden zamanaşımı süresinin başlangıcı, önceki çalışmaların tasfiye edilip edilmediğine bakılmaksızın, son dönem çalışmanın sona erdiği tarihe göre belirlenmelidir.
6. Türk hukukuna tâbi alacaklar bakımından, son dönem çalışmanın sona erdiği 16.12.2018 tarihinde başlayan 5 yıllık (4857 sayılı Kanun'un ek 3 üncü maddesi ile geçici 8 inci maddesi uyarınca) zamanaşımı süresi dava veya ıslah tarihi itibarıyla dolmamıştır. Bu sebeple Türk hukukuna göre hesaplanan alacakların hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir.
7. Rus hukukuna tâbi alacaklar bakımından ise zamanaşımı süresi 16.12.2018 tarihinden itibaren 1 yıl olup dava tarihi olan 22.05.2019 tarihi itibarıyla zamanaşımı süresi sona ermemiştir. Diğer taraftan davacı tarafça 15.02.2021 tarihli ıslah dilekçesi sunulmuş, davalı vekili ise 22.02.2021 tarihli dilekçesi ile yasal süresi içerisinde ıslaha karşı zamanaşımı def'i ileri sürmüştür. Hâl böyle olunca Rus hukukuna göre hesaplanan alacaklar bakımından dava dilekçesi ile talep edilen alacakların kabulü, ıslah edilen alacakların ise ıslaha karşı zamanaşımı def'i nedeniyle reddi gerekir.
Açıklanan ilke ve esaslara aykırı şekilde yazılı gerekçeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı Temyizi Yönünden
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
B. Davacı Temyizi Bakımından
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
26.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.