"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2730 E., 2023/3045 K.
KARAR : İstinaf başvurularının kabulü ile davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 39. İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/3 E., 2023/483 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 07.12.2022 tarihli ve 2022/741 Esas, 2022/797 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalının yurt dışında bulunan şantiyelerinde ambar görevlisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesine haksız olarak son verildiğini, hak ettiği işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ile sadakat primi alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının işten ayrıldıktan sonra ibraname imzalayarak davalıyı ibra ettiğini, davacının davalı işverenden herhangi bir alacağının bulunmadığını, tüm ücret alacaklarının bordrolarda tahakkuk ettirilerek ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yurt dışı iş sözleşmesine göre davacının davalı Şirketin Irak'taki şantiyesinde çalıştığından taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde Irak iş mevzuatının uygulanması gerektiği, davacının hizmet süresinin 16.01.2015-13.08.2018 tarihleri arasında 3 yıl 6 ay 27 gün olduğu, davacının son net ücretinin 2.250,00 TL olduğu, Irak İş Kanunu'na göre giydirilmiş brüt ücret tanımı olmadığından, hesaplamaların tespit edilen net ücret üzerinden yapıldığı, davacının karşılığı ödenmeyen yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerine hak kazandığı, ikramiyelerinin ödendiğini ispat yükünün davalıya ait olduğu, davalının bunu ispatlayamadığı, davacının ikramiye (sadakat primi) alacağına da hak kazandığı, davacıya fesihten sonra ihbar tazminatı ödendiğinden, ihbar tazminatı talebinin ise reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; davalı yanca uyuşmazlığa Irak mevzuatının uygulanması itirazının ilk kez istinaf dilekçesi ile yapıldığını, Yargıtayın son içtihatları doğrultusunda somut olayda Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, kaldı ki dosyadaki bordrolar, çalışma belgeleri, çıkış belgeleri incelendiğinde tamamının 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) hükümlerine göre düzenlendiğini, ihbar tazminatı hesabının giydirilmiş ücret üzerinden ve 56 gün üzerinden yapılması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ücreti hesabında 13 saatlik çalışma karşılığında 2 saat ara dinlenme süresi düşülmesinin hatalı olduğunu, Irak hukukunda hakkaniyet indirimi yapılacağına dair bir hüküm bulunmadığını, bu nedenle hakkaniyet indirimi yapılarak sonuca gidilmesinin de yerinde olmadığını, hakkaniyet indirimi sebebiyle reddedilen kısım yönünden vekâlet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili; alacakların Irak İş Kanunu uyarınca zamanaşımına uğradığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile kaldırılan karar ve dayanak bilirkişi raporlarının üzerinde alacak miktarları hesaplanarak usuli kazanılmış hakların dikkate alınmadığını, dosyada mevcut ibranamelere itibar edilmemesinin hatalı olduğunu, ücret miktarının isabetsiz olduğunu, giydirilmiş ücretin de hatalı belirlendiğini, davacının sadakat pirimi almadığını, iş sözleşmesinde de böyle bir hüküm bulunmadığını, davacının fazla çalışma alacağının bulunmadığını, hafta tatili çalışmalarının 7,5 saati aşan kısmının değil tamamının fazla çalışmaya dâhil edildiğini, davacının yurtta bulunduğu sürelerin hesaplamadan dışlanmadığını, hakkaniyet indiriminin %50 oranında yapılması gerektiğini, ibraname ile yapılan ödemelerin ve yıllık izin sürelerinin hesaplamada dışlanmadığını, yıllık izin alacağına yasal faiz hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçiminin taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabileceği, somut olayda, davalı tarafça cevap dilekçesinde yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde bir itiraz bulunmadığı, her ne kadar Dairece mutad işyeri hukuku ve yurt dışı iş sözleşmesi dikkate alınarak yabancı hukukun değerlendirilmesi gerektiği yönünden gönderme kararı verilmişse de Yargıtayın son içtihatları doğrultusunda, cevap dilekçesinde davalının yabancı hukukun uygulanmasına yönelik bir talebi bulunmadığı dikkate alındığında, somut uyuşmazlıkta Türk hukukunun uygulanması gerektiği, bu yöne ilişkin davacı istinaf başvurusunun kabulü gerektiği, buna göre davacının ücret iddiasını kanıtladığı ve ücretinin net 2.250,00 USD olduğu, tüm dosya kapsamı ve davacıya yapılan ödemeler birlikte değerlendirildiğinde, davacının sadakat primine hak kazandığı, davacıya ödenen ihbar tazminatı mahsup edildiğinde davacının bakiye ihbar tazminatı alacağı bulunduğu, karşılığı ödenmeyen yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin mevcut olduğu, 08.02.2021 tarihli ek rapordaki hesaplamaların dosya kapsamına uygun olduğu, davacının, davalının zamanaşımı def'i dikkate alınarak alacakları ıslah ettiği, dava konusu alacakların yabancı parayla tahsili talep edildiğinden söz konusu alacaklara "Devlet bankalarınca USD üzerinden açılmış bir yıllık vadeli mevduata uygulanan en yüksek faize" hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; yabancı hukuk itirazlarının bulunduğunu, Türk hukukuna göre uyuşmazlık çözümünün hatalı olduğunu, Irak hukukuna göre tüm alacakların zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, ibranamenin değerlendirilmemesinin isabetsiz olduğunu, davacının tüm alacaklarının zamanında ödendiğini, ücret tespitinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı tespitler içerdiğini, tanıkların menfaat birliği içinde olup beyanlarının esas alınamayacağını, giydirilmiş ücret hesaplanırken yılda iki kez sadakat primi karşılığı ilave yapılmasının hatalı olduğunu, işyerinde sadakat primi diye bir uygulama bulunmadığını, davacı ile menfaat birliği içinde olan tanık beyanlarının esas alınamayacağını, fazla çalışma ücreti hesabında saat ücretinin hatalı hesaplandığını, davacının yurt içinde bulunduğu sürelerin hesaplamada dışlanmadığını, ara dinlenme süresinin hatalı belirlendiğini, takdiri indirim oranının en az %50 olması gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk, ücretin tespiti, davacının talep konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı, hak kazanmışsa alacakların hesaplanması ile hesap dönemi ve takriri indirim oranı hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 5718 sayılı Kanun'un 24 ve 27 nci maddeleri.
3. 4857 sayılı Kanun'un 17, 32, 41, 44, 46, 47, 53, 59 ve 63 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 5718 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3. Hükme esas alınan 08.02.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda 16.01.2015-13.08.2018 tarihleri arasındaki döneme ilişkin fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları hesaplanırken davacının yurt içinde bulunduğu sürelerin dikkate alınmadığı görülmektedir. Mahkemece davacının davalı nezdinde geçen çalışma döneminin tamamında, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil çalışması yaptığının kabulü yerinde değildir. Yurt dışı giriş çıkış kayıtları dosyaya getirtilmeli ve bu kayıtlara göre yurt içinde geçirilen süreler dışlanarak hesaplanacak alacaklar hüküm altına alınmalıdır. Hesaplama yapılırken, davalının zamanaşımı def'i gözetilmeli ve davacı tarafından sunulan ıslah dilekçesinde belirtilen çalışma dönemlerinin, yani 01.11.2015 tarihi ve sonrası dönemin dikkate alınması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.