"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1063 E., 2024/487 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 54. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/1155 E., 2022/599 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine İlk Derece Mahkemesince 23.01.2023 tarihli ek karar ile davalının istinaf başvurusunun süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Ek kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince ek kararın yerinde olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı davalı ... Kurumunda 15.04.2014 tarihinden itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesi ile 4857 sayılı İş Kanunu'na (4857 sayılı Kanun) tâbi kamu işçisi statüsünde büro personeli olarak çalıştığını, ünvanında ve yaptığı işte bir değişiklik olmadığı hâlde muvafakati olmaksızın 2020 Ocak ayından itibaren ücretinin düşürülerek maddi zarara uğradığını, yanı sıra 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun'a (6772 sayılı Kanun) dayalı olarak dönemsel biçimde ödenen ilave tediyenin 2020 Aralık, 2021 Ocak ve Mayıs ayı dönemine ilişkin taksitlerinin ödenmediğini ileri sürerek eksik ödenen aylık ücret alacakları ile ödenmeyen ilave tediye alacaklarının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, 15.07.2018 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 256 ve 257 nci maddeleri gereğince 4857 sayılı Kanun'a tâbi olarak istihdam edilen davalı Kurum personeli ücretlerinin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) ek 11, 23 ve 28 inci maddelerine uygun olarak Bakanlık merkez teşkilatlarında belirlenen emsallerini aşmamak üzere yönetim kurulunca belirleneceğini, anılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin yürürlüğe girmesiyle daha önceki ücret tespitine ilişkin yönetim kurulu kararlarının 2016/94 sayılı sayılı kararla yürürlükten kaldırıldığını, Ocak/2020'den itibaren 375 sayılı KHK'nın ek 11 23 ve 28 inci maddelerine uygun olarak ödemelerin gerçekleştirildiğini, davalı Kurum personelinin bir kısmının Tez - Koop İş Sendikasına üye olduklarını, 2010 yılında imzalanan toplu iş sözleşmesinde katsayı cetvelinde personelin ünvanlarına göre belirlenen taban ve tavan katsayılarına göre ilave tediye ödenmesinin kararlaştırıldığını, emsal Yargıtay ilâmlarında davalı Kurum Kanunu'nun özel kanun olması gerekçe gösterilerek personele taban ve tavan katsayıları dikkate alınmak suretiyle ilave tediye ödenmesi gerektiği yönünde karar verildiğini, 2016 yılından sonra bağıtlanan toplu iş sözleşemesi çerçevesinde Kurum personeline taban ve tavan katsayılarına bakılmaksızın 6772 sayılı Kanun çerçevesinde ilave tediye ödemeleri gerçekleştirildiğini, diğer yandan Sayıştayın 375 sayılı KHK'nın ek 11 inci maddesinin (c) ve (ç) bentleri gereği Kurum personeline ilave tediye ödemesi yapılamayacağı görüşünde olduğunu, bir taraftan davalı Kurum personelinin işçi statüsünde olması, 6772 sayılı Kanun'a tâbi olması, Anayasa'dan kaynaklı sendika üyesi olma hakkına sahip olması, davalı Kurumla bağıtlanan toplu iş sözleşemelerinde ilave tediye ödeneceğine dair hüküm bulunması, diğer taraftan davalı Kurum personelinin mali ve sosyal haklarına ilişkin ayrı bir düzenleme yapılmış olmasının dava konusu uyuşmazlığa sebebiyet verdiğini, bu uyuşmazlığın çözümü için bir düzenleme yapılması gerektiğinin düşünüldüğünü, ancak davalı Kurumun tâbi olduğu mevzuat hükümleri ve yargı kararları gereğince ilave tediye ödemesi yapılmasının bu aşamada mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının 2020 Aralık ayı ve sonrasında ilave tediye alacağının ödenmediğini ve ücretinin düşürüldüğünü iddia ettiği, davalı Kurumun ilave tediye alacağından sorumlu olan kurumlardan olduğu, 6772 sayılı Kanun'un ilave tediye konusunda kapsam dâhilinde bulunan tüm çalışanlarla ilgili genel bir kanun olduğu, davalı Kurum Kanunu'nun ise özel bir kanun niteliğinde olup Kurum çalışanlarının ücretlerine yönelik birtakım sınırlamalar getirdiği, düzenlemenin ilave tediye ödemelerinde de dikkate alınması gerektiğinin sabit olduğu, davacıya Aralık 2020 ve Mayıs 2021 dönemlerinde ilave tediye ödemesi yapıldığını gösterir belge bulunmadığından bu alacak kaleminin hüküm altına alındığı, 2020-2022 yılları arasında davalı Kurumda geçerli toplu iş sözleşmesinin ekinde her yıl Ocak ayında belirlenen ücret tutarının Kurumda çalışanların ünvanlarına ve kıdem yıllarına göre katsayı cetvelinde yer alan oranlar ile çarpımı sonucunda oluşan tutarın aylık ücret olarak yılın on iki ayında sabit ve net olarak ödeneceğinin düzenlendiği ve davacı bakımından bu katsayısının 0,44 olduğunun anlaşıldığı, bilirkişi hesap raporunda davacının aldığı ilk ay ücretinin 0,44 katsayısıyla çarpılarak davacının yıl boyunca alması gereken ücretin belirlendiği ve fark ücretin hesaplanmış olduğunun belirlenmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin 10.01.2023 tarihli kararıyla; davacı vekilinin talebi doğrultusunda 22.11.2022 tarihli gerekçeli karara ; "Davacı tarafından karşılanan başvurma harcı 59,30 TL, peşin harç 59,30 TL ve ıslah harcı 819,00 TL olmak üzere toplam 937,60 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine" hükmünü içeren 9 No.lu bendin eklenmesi suretiyle hükmün tamamlanmasına karar verilmiştir.
3. Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine İlk Derece Mahkemesince 23.01.2023 tarihli ek karar ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun süre yönünden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; İlk Derece Mahkemesinin 21.06.2022 tarihli duruşmasında bilirkişi raporunun dönüşünün beklenmesine ve rapor geldiğinde ek rapor alınıp alınmayacağının değerlendirilmesine karar verilerek 22.11.2022 tarihine bırakılan sonraki celsede tahkikatın bitirileceğinin bildirilmediğini, 22.11.2022 tarihli duruşmaya sağlık problemi sebebi ile katılım sağlanamadığını ve doktor raporu sunulduğu hâlde yokluklarında karar verilmesinin hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, davacı vekilinin 30.12.2022 tarihli tavzih/hükmün tamamlanması talebi dilekçesinin davalıya tebliğ edilmediğini, Mahkemenin harç konusunda hüküm kurmayı atladığını, bu eksikliğin tavzih yolu ile sonradan tamamlanmasının mümkün olmadığını, Mahkemenin gerekçeli kararına karşı yasal süresinde istinaf başvurusunda bulunulduğunu, hükmün tamamlanma kararı sonrası gerekçeli kararın 11.01.2023 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda (6100 sayılı Kanun) tavzih müessesini düzenleyen maddelerde; hüküm ek bir karar ile tamamlanırsa, esas hükmün istinaf süresinin yeniden işlemeye başlayıp başlamayacağına ilişkin açık bir düzenleme yer almadığını, bu hususta kanunda bir boşluk bulunduğunu, ancak bu konuda açık hüküm içeren Alman Medeni Usul Kanunu'nda yer alan istinafa başvuru süresinin yeniden başlayacağına dair düzenlemenin emsal niteliğinde olması gerektiği, somut uyuşmazlıkta hükmün tamamlanması kararının esas hükümde değişiklik yaptığını, bu kararla davalının haklarının artırıldığını, ek kararın esasına ilişkin tamamlayıcı bir karar niteliğinde olduğu ve esas kararla birlikte değerlendirildiği göz önünde bulundurularak istinaf başvuru süresinin ek karardan itibaren başlaması gerektiğini, bu nedenle Mahkemenin 18.01.2023 tarihli istinaf başvurusunun süre bakımından reddine ilişkin 23.01.2023 tarihli kararının yerinde olmadığını, davacının 15.04.2014 tarihinden itibaren Kurum bünyesinde büro görevlisi olarak çalıştığını, davalı Kurumun 21.09.2006 tarihli ve 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun ile kurulduğunu ancak 15.07.2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yeniden düzenlendiğini, mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; 15.07.2018 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 256 ve 257 nci maddeleri gereğince 4857 sayılı Kanun'a tâbi olarak istihdam edilen Meslek Yeterlilik Kurumu personelinin ücretlerinin, 375 sayılı KHK’nın ek 11, 23 ve 28 inci maddelerine uygun olarak Bakanlık merkez teşkilatlarında belirlenen emsallerini aşmamak üzere yönetim kurulunca belirleneceğinin açık olarak düzenlendiğini, 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin yürürlüğe girmesi ile birlikte daha önce belirlenen ücret tespitine ilişkin yönetim kurulu kararlarının 2016/94 sayılı karar ile yürürlükten kaldırıldığını ve 2020 yılı Ocak ayından itibaren 375 sayılı KHK’nın ek 11, 23 ve 28 inci maddelerine uygun olarak ödemeler gerçekleştirildiğini, ilave tediyelerin Kurum Kanunu gözetilerek taban ve tavan katsayıları dikkate alınarak ödenmesi gerektiği yönünde emsal Yargıtay kararları bulunduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının somut gerekçe içermediğini, maddi olguların nasıl değerlendirildiğinin açıklanmadığını belirterek belirtilerek İlk Derece Mahkemesinin asıl ve ek kararlarının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar davalı tarafça İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş ise de gerekçeli kararın taraflara 01.01.2023 tarihinde tebliğ edilmesine karşın davalı vekilinin istinaf dilekçesini UYAP üzerinden yasal süre geçtikten sonra 18.01.2023 tarihinde sunduğu, bu nedenle Mahkemenin 23.01.2023 tarihli ek kararı ile istinaf talebinin süresinde olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine dair verilen kararının yerinde olduğu belirtilerek davalı vekilinin ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, İlk Derece Mahkemesi tarafından davalı Kuruma gerekçeli kararın usulune uygun şekilde tebliğ edilip edilmediği ve buna göre davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Elektronik tebligat" başlıklı 7/a maddesi şöyledir:
" Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.
1. 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar.
2. 5018 sayılı Kanunda tanımlanan mahallî idareler.
3. Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları.
4. Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri.
5. Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar.
6. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları.
7. Kanunla kurulanlar da dahil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri.
8. Noterler.
9. Baro levhasına yazılı avukatlar.
10. Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler.
11. İdareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birim.
Birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri hâlinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır.
Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.
Bu Kanun uyarınca yapılan elektronik tebligat işlemleri, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi tarafından kurulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi üzerinden yürütülür. Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, sistemin güvenliğini ve bu sistemde kayıtlı verilerin muhafazasını sağlayacak her türlü tedbiri alır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir."
3. Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) "Tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olanlar" kenar başlıklı 5 inci maddesi şöyledir:
" (1) Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur:
a) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cet-vellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar.
b) 5018 sayılı Kanunda tanımlanan mahallî idareler.
c) Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan fonlar ve kefalet sandıkları.
ç) Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri.
d) Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar.
e) Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları.
f) Kanunla kurulanlar da dâhil olmak üzere tüm özel hukuk tüzel kişileri.
g) Noterler.
ğ) Baro levhasına yazılı avukatlar.
h) Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler.
ı) İdareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birim.
(2) Birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri hâlinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur."
4. Yönetmelik'in "Elektronik tebligatın hazırlanması ve muhataba ulaştırılması" kenar başlıklı 9 uncu maddesinin beşinci fıkrası ise şu şekildedir:
"Elektronik yolla tebligat, idareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birime yapılır. Temsile yetkili olan kişilerin ayrı bir elektronik tebligat adresinin bulunması bu kuralın uygulanmasına engel olmaz."
3. Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararı, davalı Kurum vekilinin şahsına ait elektronik posta adresine tebliğ edilmiştir.
2. Kararın İlgili Hukuk bölümünün (2) numaralı paragrafında belirtilen 7201 sayılı Kanun'un 7/a maddesinin on birinci fıkrası ile (3) ve (4) numaralı paragraflarında açıklanan Elektronik Tebligat Yönetmeliği'nin 5 ve 9 uncu maddelerine göre, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının elektronik yolla ve davalı ... vekil sıfatıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu birime yapılması gerekmektedir.
3. Şu hâlde davalı Kurumun Ulusal Elektronik Tebligat Sisteminde (UETS) kayıtlı adresi yerine davalı vekili adına şahsi elektronik posta adresine yapılan tebligat, usulune uygun olmadığından davalı tarafın istinaf başvurusunun süresinde olduğu kabul edilmelidir.
4. Açıklanan sebeple Bölge Adliye Mahkemesince, davalı Kurum vekiline İlk Derece Mahkemesi kararının usulune uygun şekilde tebliğ edilmediği anlaşıldığından, davalı tarafın istinaf başvurusunun süresinde olduğu kabul edilerek ek kararın kaldırılması ve işin esasına girilmesi gerekirken yaızlı şekilde ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi hatalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.