Logo

9. Hukuk Dairesi2024/5238 E. 2024/6750 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının ıslah talebine karşı ileri sürülen zamanaşımı def'i dikkate alınarak usulüne uygun hesaplama yapılıp yapılmadığı, usuli kazanılmış hakka aykırı karar verilip verilmediği ve vekâlet ücretinin paylaştırılmasına ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Hukuk Genel Kurulu kararına uygun olarak davacının ıslah talebine karşı ileri sürülen zamanaşımı def'ini dikkate alarak usulüne uygun hesaplama yaptığı ve usuli kazanılmış hakka aykırı hüküm kurmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın davalı ... (Bakanlık) vekili tarafından temyiz edilmesine üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına Mahkemece direnilmesi üzerine karar, davalı Bakanlık vekili tarafından temyiz edilmekle dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan incelemede, davalı Bakanlık vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Bakanlık vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 05.09.2003 tarihinden emekliliğe hak kazanması sebebiyle iş sözleşmesini feshettiği 06.09.2013 tarihine kadar asıl işveren Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı engelsiz yaşam ve aile dayanışma merkezinde alt işveren davalı ... Çağlar İnş. Elek. Üret. Tic. ve San. Ltd. Şti. (Şirket) nezdinde bakım elemanı olarak çalıştığını, alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık izin, ücret, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Bakanlık vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin asıl işveren olmayıp ihale makamı olduğundan taraf sıfatının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Davalı Şirket vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin taraf sıfatı bulunmadığını, diğer davalı Bakanlık ile müvekkili arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi muvazaalı olduğundan davacının alacaklarından tek başına diğer davalının sorumlu olduğunu, davacı ile müvekkili arasındaki sözleşmenin belirli süreli iş sözleşmesi olduğunu, davacının alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 27.05.2015 tarihli ve 2013/1613 Esas, 2015/452 Karar sayılı kararı ile; emeklilik sebebiyle iş sözleşmesini feshettiğinden davacının kıdem tazminatına hak kazandığı ancak ihbar tazminatına hak kazanamadığı, ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarının bulunduğu, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının tanık beyanlarına göre hesaplandığı, davalı Şirket yönünden ıslaha karşı zamanaşımı def’inin dikkate alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 20.03.2018 tarihli 2015/26878 Esas, 2018/7209 Karar sayılı kararıyla; sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, davacı vekilinin davasını 07.04.2010 tarihli dilekçesiyle ıslah etmiş olduğu, davalı Şirket vekilinin ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı def'inde bulunduğu, Mahkemece de talebi değerlendirilerek fazla çalışma ve ulusal bayram ile genel tatil alacakları için zamanaşımı uygulanarak karar verildiği, ancak asıl işverenin sorumluluğu kanun gereği alt işverenin sorumluluğunu aşamayacağından alacakların zamanaşımına uğradığı yönündeki zamanaşımı def'inin asıl işveren Bakanlık yönünden de incelenmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.

B. Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 03.12.2019 tarihli ve 2018/200 Esas, 2019/521 Karar sayılı kararı ile; bozma kararına uyulmasına karar verildikten sonra yapılan yargılama sonucunda bilirkişi ek raporu uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Bakanlık vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 20.02.2020 tarihli 2020/1010 Esas, 2020/3109 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyan Mahkemece aldırılan ve hükme esas teşkil eden bilirkişi ek raporunda fazla çalışma ve genel tatil alacakları yönünden 01.01.2019 – 06.09.2013 tarihleri arasındaki dönem için hesaplama yapıldığı, ıslah talebi 07.10.2014 tarihi olduğundan, ıslaha karşı zamanaşımı def'i dikkate alınırken 07.10.2009-06.09.2013 tarihleri arasındaki dönem için hesaplama yapılması gerektiği ve bozmadan önceki kararın davacı tarafından temyiz edilmediği göz önünde bulundurulduğunda, belirlenen tutarların davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeden karar verilmesinin isabetli olmadığı, usulî kazanılmış hakka aykırı şekilde ve hatalı hesaplama içeren bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.

D. Mahkemece Verilen Direnme Kararı

Mahkemenin 23.10.2020 tarihli ve 2020/174 Esas, 2020/302 Karar sayılı kararı ile; 11.06.2019 tarihli ek raporda ıslaha karşı zamanaşımı def’i gözetilerek fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hesaplandığı, söz konusu hesabın 07.04.2010-06.09.2013 tarihleri arası dönem için yapıldığı, buna rağmen bozma kararında 07.10.2009-06.09.2013 tarihleri arası dönem için hesaplama yapılması gerektiğinin belirtildiği, ıslah tarihi olan 07.04.2015 tarihinden geriye doğru 5 yıl gidildiğinde 07.04.2010 tarihinden itibaren hesaplama yapılmasının dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

E. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

1. Direnme kararının davalı Bakanlık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.

2.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.09.2022 tarihli, 2021/9-728 Esas, 2022/1182 Karar sayılı kararıyla; davacı vekilinin 07.04.2015 harç ve havale tarihli dilekçesi ile ihbar tazminatı hariç olmak üzere 20.03.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda hesaplanan miktarlar üzerinden davasını ıslah ettiği, davalı Şirket vekilinin ise süresinde sunduğu 08.05.2015 havale tarihli dilekçesi ile ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunduklarını belirttiği, bununla birlikte davalı Bakanlık vekilinin 27.04.2015 havale tarihli dilekçesi ile açıkça ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunmadığı, birinci bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda 11.06.2019 tarihli bilirkişi ek raporuna göre karar verildiği, davacının 07.04.2015 tarihli ıslah talebinde bulunmasına ve iş sözleşmesinin 06.09.2013 tarihinde feshedilmesine göre ıslaha karşı zamanaşımı def’i dikkate alındığında hesaplama döneminin 07.04.2010-06.09.2013 tarihleri arasında olması gerektiği, hükme esas alınan 11.06.2019 tarihli bilirkişi ek raporunda da hesaplama dönemi 07.04.2010-06.09.2013 olarak belirtilmiş ise de bu dönem için hesaplanan miktarların 20.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda 01.01.2009-06.09.2013 tarihleri arasındaki dönem için hesaplanan alacak miktarları ile aynı olduğu gözetildiğinde hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesap hatası olduğu ve ıslaha karşı zamanaşımı def’i dikkate alınarak denetime elverişli ve usulüne uygun şekilde fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının belirlenmediği, diğer taraftan, Mahkemece ilk kararda ıslaha karşı zamanaşımı def’i davalı Şirket yönünden dikkate alınarak 3.320,43 TL fazla çalışma, 1.650,87 TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı, davalı Bakanlık yönünden ise 7.784,94 TL fazla çalışma ve 3.370,30 TL ulusal bayram ve genel tatil alacağı hüküm altına alındığı, ilk kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmeyip davalılar tarafından temyiz edildiği, bozmaya uyularak verilen ikinci kararda ise her iki davalı yönünden fazla çalışma alacağının 4.413,85 TL, ulusal bayram ve genel tatil ücretinin ise 2.047,75 TL olarak hüküm altına alındığı gözetildiğinde ilk karar ile davalı Şirket ve dolayısıyla diğer davalı Bakanlık lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlal edilemeyeceğinin de göz önünde bulundurulması gerektiği, Özel Daire kararında ıslah tarihi “07.04.2015” olmasına rağmen “07.04.2014” olarak, ek raporda hesaplanan dönemin “07.04.2010-06.09.2013” olmasına rağmen “01.01.2019-06.09.2013” olarak ve ayrıca ıslaha karşı zamanaşımı def’i dikkate alınırken hesaplama döneminin “07.04.2010-06.09.2013” tarihleri arasında olması gerekirken “07.10.2009-06.09.2013” olarak belirtilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

F.Mahkemece Hukuk Genel Kurulu Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 01.09.2023 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, bozma ilâmında belirtilen eksikliklerin giderildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Bakanlık vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Bakanlık vekili; müvekkilinin ihaleyi alan şirketlerin işçilerine karşı asıl işveren ilişkisi içerisinde olmadığını, şirket işçilerinden şirketlerin bizzat ve tek başlarına sorumlu olduklarını, davacının işvereninin davalı Şirket olduğunu, davalı Bakanlık bakımından davanın husumet bakımından reddine karar verilmesi gerektiğini, diğer davalı Şirketin vekilinin bulunmamasına rağmen verilen vekâlet ücretinin 1/2 şeklinde pay edilmesinin hatalı olduğunu, vekâlet ücretinin tamamının davalı Bakanlığa verilmesi gerektiğini ileri sürerek Mahkeme kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, Hukuk Genel Kurulu kararı ile bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, Mahkemece davacının ıslah talebine karşı ileri sürülen zamanaşımı def’i dikkate alınarak usulüne uygun şekilde hesaplama yapılıp yapılmadığı, usuli kazanılmış hakka aykırı şekilde karar verilip verilmediği ile vekâlet ücretine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 41, 44, 47, 63 üncü maddeleri.

3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin ilgili maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

15.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.