Logo

9. Hukuk Dairesi2024/6652 E. 2024/9590 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalılar tarafından davacı sendikanın zarara uğratıldığı iddiasına dayalı tazminat davasında, davalıların sorumluluk oranları ve miktarlarının belirlenmesi ile yargılama giderlerinin paylaştırılmasına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin hüküm fıkrasında hesaplama hataları ve yargılama giderlerinin paylaştırılmasında usulsüzlükler bulunması nedeniyle, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararıyla hesaplama hatalarının düzeltilmesi ve yargılama giderlerinin davalıların sorumluluk oranlarına göre paylaştırılmasına karar verilerek, yerel mahkeme kararı düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/83 E., 2024/95 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

MAHKEMESİ : Ankara 14. İş Mahkemesi

SAYISI : 2014/632 E., 2014/420 K.

Taraflar arasında görülen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın, süresi içinde davacı vekili ile davalılar ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili ile davalılar ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı ... vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Davalı ... temyiz harçlarını yatırmaksızın kararı temyiz etmiş ise de, dosya kapsamına göre Mahkemece davalı ...’ın bütün malvarlığı hakkında ihtiyati tedbir kararı verildiğinden, anılan davalı temyiz harç ve giderlerini karşılayabilecek durumda değildir. Bu itibarla davalı ... vekilinin adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı ... vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 11.06.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı ... adına vekilleri Avukat ... ve Avukat ... , davalı ... adına vekili Avukat ... ile davacı adına vekilleri Avukat ... ve Avukat ... geldiler. Davalı ... ve fer'î müdâhil ... adına kimse gelmedi.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili Sendikanın muhasebe kayıtları ve banka hesapları üzerinde usulsüzlük yapılmış olabileceği hususunda Sendikanın Genel Başkanı M.A’ya ihbarda bulunulduğunu, Genel başkan tarafından 1. Hukuk Müşaviri Avukat ... ’ün 25.03.2013 tarihli yazıyla; sendikanın hesapları, kasa kayıtları ve harcama belgelerini tetkik etmek, ilgili kişi ve kuruluşlardan bilgi ve belge istemek, ilgililerin bilgisine başvurmak, çalışma sırasında personel görevlendirmek, çalışanların bilgisine başvurmak, incelemek ve araştırma yapmak, rapor hazırlamak ve sunmak üzere görevlendirildiğini, müvekkili Sendikanın 1. Hukuk Müşaviri tarafından, banka hesapları, kasa kayıtları ve harcama belgeleri incelenmek suretiyle hazırlanan raporun 30.04.2013 tarihinde Genel başkana sunulduğunu, Genel başkan tarafından, raporun, ilk Yönetim Kurulu toplantısında görüşülmek üzere havale edildiğini, 1. Hukuk Müşaviri tarafından hazırlanan 30.04.2013 tarihli raporda "... İş Sendikasının banka hesapları, kasa kayıtları, harcama belgeleri ve tediye fişleri üzerinde yapılan incelemede, ... İş Sendikası genel mali sekreterliğine bağlı muhasebe bürosunda görev yapmış olan mali müşavir ... ile muhasebe görevlisi ... tarafından, muhasebe kayıtları üzerinde, klasik muhasebe tekniği olarak adlandırılan yöntemlerle oynamalar yapıldığı, ... İş Sendikasının banka hesaplarından yapılan havale işlemlerinde de ilk bakışta fark edilemeyecek şekilde yöntemler kullanıldığı, incelemenin genişletilmesi halinde, yapılan usulsüzlüklerin gerçek boyutunun tespit edilebileceği..." açıklanmış olup Genel Yönetim Kuruluna, yapılması gereken işlemler ile ilgili önerilerde bulunulduğunu, müvekkili Sendika Genel Yönetim Kurulunun 03.05.2013 tarihli toplantısında, 1. Hukuk Müşaviri tarafından hazırlanan raporda önerilen hususlar değerlendirilmek suretiyle, 11/75 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile diğer tedbirler yanında, ... İş Sendikasının banka hesapları, muhasebe ve kasa kayıtları üzerinde inceleme yaptırılması, öncelikle son 5 yıla ait kayıtlar yönünden inceleme yapılmak üzere bir bağımsız mali müşavirlik firması ile sözleşme yapılmasına karar verildiğini; müvekkili Sendikanın 01.01.2008-31.03.2013 dönemine ait kasa ve banka hesaplarına ait işlemler üzerinde, genel kabul görmüş muhasebe ilke ve standartlarına uygun olarak, kontrol ve gerekli görülecek diğer denetleme yöntem ve tekniklerini içerecek şekilde denetleme yapmak üzere ... Yeminli Mali Müşavirlik AŞ (... AŞ) ile müvekkili Sendika arasında 03.05.2013 tarihinde denetim sözleşmesi imzalandığını; ... AŞ tarafından hazırlanan ön raporun 20.05.2013 tarihinde müvekkili sendikaya sunulduğunu, YMM firmasınca hazırlanan raporda (A. Kasa hesabına ilişkin tespitler) kısmında ... İş Sendikasının muhasebe kayıtlarında muhtelif tahrifatların yapıldığı, bazı işlemlerin muhasebe sistemine hiç aktarılmadığı ve yapılan ödemelere ilişkin bir kısım belgelerin eksik olduğu ya da hiç bulunmadığı, Sendika kasasından bazı maaş ve avans ödemelerinin gerçekleştirildiği, ancak bazı makbuzlarda tahsil eden veya teslim eden kişilere ait imzaların bulunmadığının tespit edildiği, bu kapsamda; belgesiz gider kayıtlarının bulunduğu, sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge (SMİYB) kullanıldığı, mükerrer gider kaydı yapıldığı, şahsi harcamaların gider kayıtlarına sokulduğu; bu şekilde incelenen dönemlere ilişkin örnekleme olarak seçilen ve incelemesi tamamlanan dönemlere ilişkin kasa farkları toplamının 1.092.520,25 TL olarak tespit edildiğinin açıklandığını, (B. Banka hesabına ilişkin tespitler) Sendikanın banka hesapları üzerinde yapılan incelemeler neticesinde, “Şahsi hesaplara yapılan para transferleri” kısmında muhasebe yetkililerinin şahsi hesaplarına muhtelif tarih ve miktarlarda paraların aktarıldığı, muhasebe yetkililerine fazladan maaş ve prim ödemelerinin yapıldığı, bu tutarların muhasebe kayıtlarına hiç intikal ettirilmediği veya muhasebe hileleri ile gizlenmeye çalışıldığı, “Bankadan şahsen çekilen tutarlar” kısmında banka hesaplarından çekilen bazı tutarların muhasebe hesaplarına hiç aktarılmadığı ve çekilen tutarların havale veya EFT yapılmış gibi muhasebe hesaplarına aktarıldığı, belgesiz gider kaydı yapıldığı, nakit girişlerinin kayıtlara alınmadığı, incelenen dönemlere ait banka hesaplarından yersiz gider yazılan farklar toplamının 248.292,46 TL olduğu, Sendikanın muhasebe kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde, muhasebe sorumlularının banka işlemleri ve muhasebe kayıtlarında yaptıkları işlemlerle zimmetlerine para geçirdiklerinin tespit edildiği, söz konusu şahısların yönetiminde olan muhasebe sisteminde yapılan usulsüzlükleri gizlemek amacıyla, birçok muhasebe hilesine başvurdukları, incelenen dönemlere ilişkin kasa farkları toplamının 1.092.520,25 TL olduğu, banka hesaplarından yersiz gider yazılan farklar toplamının 248.292,46 TL olduğu, banka ekstrelerine göre yersiz aktarılan tutarlar toplamının ... ... Vakıfbank (bankomat) 389.000,00 TL, ... Vakıfbank (bankomat) 940.000,00 TL olmak üzere, toplam 1.329.000,00 TL olduğunun açıklandığını, sonuç itibarıyla inceleme konusu dönemlerle ilgili olarak, kasa kayıtlarında ve banka hesaplarından yapılan usulsüzlüklerin, söz konusu usulsüzlüklere ilişkin tutarların belirlenebilmesi için, bütün dönemlerin detaylı bir şekilde incelenmesi gerektiği, bu sebeple 2008-2013/03 döneminin tamamının incelenmekte olduğu, nihai rapor tamamlandığında Sendikaya sunulacağının açıklandığını, davalı mali müşavir ...’nın müvekkili Sendikanın genel mali sekreterliğine bağlı muhasebe bürosunda 02.01.1995-31.01.2012 tarihleri arasında iş sözleşmesi ile muhasebe sorumlusu olarak çalıştığını, davalı ...’nın 31.01.2012 tarihinde emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini feshetmek suretiyle işyerinden ayrıldığını, davalı ...’ın müvekkili Sendika yanında 01.08.1990 tarihinde çalışmaya başladığını, dava konusu 01.01.2003-31.03.2013 tarihleri arası dönem içerisinde genel mali sekreterliğe bağlı muhasebe bürosunda, muhasebe sorumlusu olarak görev yaptığını, davalı ...’in dava konusu 01.01.2003-31.03.2013 tarihleri arası dönem içerisinde, müvekkili Sendikanın genel mali sekreteri olarak görev yaptığını, davalı ...’in genel mali sekreterlik görevinden 08.05.2013 tarihinde istifa etmek suretiyle ayrıldığını, davalılardan mali müşavir ...’ya, müvekkili Sendika adına bankacılık işlemlerini yapmak üzere, 27.02.1997 tarihli, 12.09.1997 tarihli ve 27.01.2000, 31.12.2002 tarihli, 03.01.2005 tarihli, 28.12.2005, 08.01.2007 tarihli, 27.12.2007 tarihli yazılarla yetki verildiğini; ...’nın emeklilik nedeniyle işyerinden ayrıldığından, 16.02.2012 tarihli yazıyla, Türkiye Vakıflar Bankası ... Şube Müdürlüğüne bilgi verildiğini, davalılardan ...'e, müvekkili Sendikanın Türkiye Vakıflar Bankası ... Şube Müdürlüğünde bulunan hesabın internet kullanım yetkisinin, Genel Yönetim Kurulunun 31.12.2010 tarihli kararı ile 31.12.2011 tarihine kadar geçerli olmak üzere verildiğini ve yetkinin 31.12.2013 tarihine kadar uzatıldığını; genel mali sekreterlik görevini yürüten ve muhasebe bürosunun faaliyetlerinden doğrudan sorumlu olan ...’in internet işlemlerini yürütememesi ve cep telefonu ile şifreli işlemleri yapamaması nedeniyle müvekkili Sendikanın internet hesabı üzerinden bankacılık işlemleri ile diğer bankacılık işlemlerinin muhasebe bürosu sorumluları ... ile ... tarafından yapıldığını; davalılardan ...’nın 02.01.1995-31.01.2012 tarihleri arası dönem içerisinde muhasebe sorumlusu olarak görev yaptığını, davalı ...’ın 01.01.2003-31.03.2013 tarihleri arası dönem içerisinde muhasebe görevlisi ve muhasebe sorumlusu olarak görev yaptığını, davalı ...’nın ve ...’ın, müvekkili Sendikanın banka hesaplarından, kendi hesaplarına maaş, ikramiye, ödül, avans, fatura karşılığı, noter harcama belgesi karşılığı vb. gibi isimler adı altında virman ve havale işlemleri yapmak suretiyle müvekkili Sendikanın muhasebe işlemleri üzerinde ve kasa kayıtlarında muhasebe yöntemlerini kullanmak ve usulsüz işlemler yapmak suretiyle, müvekkili Sendikanın mülkiyetinde bulunan paraları zimmetine geçirdiklerini, zimmetlerine geçirmiş oldukları net miktarın, incelemenin henüz devam ediyor olması nedeniyle tespit edilemediğini, bu nedenle 4857 sayılı iş Kanunu (4857 sayılı Kanun) hükümleri gereğince iş sözleşmesinden doğan sorumlulukları yanında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (6098 sayılı Kanun) hükümleri gereğince haksız fiil sorumluluklarının bulunduğunu; davalılardan ...’in, müvekkili Sendikanın genel mali sekreteri olarak görev yaptığını, görev yapmış olduğu dönem içerisinde, Ana Tüzük'ün 23 üncü maddesi hükmü gereğince, muhasebe bürosunun yönetiminden ve denetiminden birinci derecede sorumlu olduğunu; muhasebe sorumlusu ve muhasebe personeli olarak görev yapmış olan ... ile ... tarafından, müvekkili Sendikanın banka hesaplarından, şahsi hesaplarına usulsüz havaleler yapılmak suretiyle, yine muhasebe kayıtları ve kasa kayıtları üzerinde, muhasebe yöntemleri kullanılmak suretiyle, usulsüz işlemler yapılarak, müvekkili Sendikanın mülkiyetinde bulunan paraların bu şahıslar tarafından zimmete geçirildiğini; bu şahısların yapmış olduğu iş ve işlemlerden ...’in Ana Tüzük'ün 23 üncü maddesinde yer alan düzenleme gereğince, birinci derecede sorumlu olduğunu, genel mali sekreterlik görevini 6098 sayılı Kanun hükümleri gereğince, vekâlet sözleşmesi hükümlerine göre yerine getirdiğinden, müvekkili Sendikanın uğramış olduğu zararlar nedeniyle sorumluluğu bulunduğunu; ... AŞ tarafından yapılan ön inceleme sonucunda hazırlanan 16.05.2013 tarihli rapor sonucunda, davalılardan muhasebe sorumlusu yeminli mali müşavir ... ve muhasebe görevlisi/sorumlusu ... tarafından, müvekkili Sendikanın banka hesaplarından, muhasebe kayıtları ile oynanmak suretiyle kasasından çıkartılarak zimmete geçirildiği tespit olunan miktar 2.669.812,71 TL olmakla birlikte, her iki davalı tarafından müvekkili Sendikanın banka hesaplarından, şahsi banka hesaplarına virman ve havale edilen miktarın 3.444.711,72 TL ve 10.896,15 Euro olup toplam miktarın TL bazında 3.470.415,73 TL olduğunu; yargılama sırasında, davalıların müvekkili Sendikanın mülkiyetinde bulunan paraları zimmetlerine geçirmek suretiyle, elde ettikleri taşınmazları, araçları, menkul kıymetleri, devre mülkleri ve banka hesaplarında bulunan paraları ellerinden çıkarmaları hâlinde, müvekkili Sendikanın zararının davalılardan tahsilinin mümkün olamayacağını, bu nedenle, davalıların mülkiyetinde bulunan mal varlıklarını, ellerinden çıkarmalarını, üçüncü kişilere devretmelerinin önlenebilmesi amacıyla, ihtiyati tedbir talebinde bulunduklarını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle müvekkili Sendikanın banka hesaplarından ve muhasebe yöntemleri kullanılarak muhasebe kayıtlarıyla oynanmak suretiyle kasa kayıtlarından, davalılardan muhasebe sorumlusu mali müşavir ... ve muhasebe görevlisi/sorumlusu ... tarafından usulsüz şekilde çıkarılmak suretiyle zimmete geçirildiğinden, diğer davalı genel mali sekreter ... tek yetkili olduğu gibi muhasebe bürosunun ve çalışanlarının faaliyetlerinden doğrudan sorumlu olduğundan, kontrol, gözetim ve denetim görevini gereği gibi yerine getirmediğinden, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, 3.470.415,73 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili aynı davalılara karşı 12.05.2014 tarihinde açmış olduğu ve asıl dava dosyası ile birleştirilen Ankara 14. İş Mahkemesi dosyası ile de aynı gerekçelerle 4.549.193,60 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının iddiasını haksız fiile dayandırdığını, müvekkilinin 31.01.2012 tarihinde emekliye ayrıldığını ve işyeri ile herhangi bir ilgisi kalmadığını, işverenin banka hesaplarından ve ticari defter ve kayıtlardan haberinin olamayacağı düşünülemeyeceğinden mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) haksız fiilde zamanaşımına ilişkin 60 ıncı maddesindeki bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, ayrıca davacının delil olarak ibraz ettiği havale ve EFT bilgilerinde ödemelerin daha ziyade maaş, pirim ikramiye vs. işçi ücretleri olduğunun görüldüğünü, 818 sayılı Kanun'un 126 ncı maddesi gereğince davacının beş yılın üzerindeki taleplerinin zamanaşımına uğradığını, ayrıca işveren Sendika Tüzüğü'ne göre üç aylık periyotlarla muhasebe ve banka kayıtları üzerinde denetim yaptırdığından ve dört yılda bir de Genel Kurul tarafından ibra edildiğinden bu denetim ve ibralardan sonra müvekkilinden böyle bir talepte bulunamayacağını, zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının iddialarını birden fazla olaya dayandırdığını ve gerek dilekçesindeki beyanlarla gerekse dilekçesi ekindeki delillerle bu olayların sorumlularını belirlediğini iddia ettiğini, müvekkili ile ilgi ve alakası olmayan hatta müvekkilinin emekli olduğu 31.01.2012 tarihinden sonra meydana gelen olaylar nedeniyle müvekkilinden de talepte bulunulduğunun görüldüğünü, öncelikle yargılamada karışıklığa mahal vermemek için konusu ve tarafları farklı davaların ayrılmasını talep ettiklerini, her bir davalı yönünden davaların ayrılmasını talep ettiklerini, müvekkilinin davacı işverenin muhasebe biriminde 4857 sayılı Kanun hükümlerine tâbi olarak ve diğer davalı ...'e bağlı, onun denetim ve gözetimi altında muhasebe görevlisi olarak çalıştığını, davalı ...’in ise seçimle gelmiş mali sekreter olup müvekkilinin işvereni konumunda olduğunu, görev tanımı belli ve sınırlı olan müvekkilinin tüm iş ve işlemleri mali sekreter ... dolayısıyla işverenin denetimi ve gözetimi altında gerçekleştirdiğini, işverenden habersiz, işverenin bilgisi olmadan kendi başına gizli saklı iş ve işlem yapmasının söz konusu olmadığını, müvekkilinin 31.01.2012 tarihinde emekli olup işveren ve tüm çalışanlarla helalleşip işten ayrıldığını, tüm belge ve bilgileri eksiksiz olarak teslim ettiğini, denetim raporları ile Genel Kurulun ibrasından sonra müvekkilinden bu tür taleplerde bulunulmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının tüm iddialarını YMM özel amaçlı raporuna dayandırdığını, tümüyle taraflı olarak düzenlenen raporun müvekkili dinlenmeden davacı işverenin gerçek dışı beyanlarına itibar edilerek düzenlendiğini, raporun dokuzuncu sayfasında yer alan “sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı vesika kullanımı” başlıklı anlatımın suizan ile taraflılığı ve gerçek dışılığı çok iyi gösterdiğini, nitekim anlatıma örnek olarak gösterilen (Ek 5) incelendiğinde, sahte yada muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge bulunmadığı, Sendika faaliyetleri ile ilgisi bulunmayan kayıtların söz konusu olabileceğinin görüldüğünü, müvekkilinin muhasebe görevlisi olup gelen harcama belgelerini kaydetmekle görevli olduğunu, harcama belgelerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını, işveren tarafından belirli periyotlarda yaptırılan denetimlerde müvekkiline bu ve benzeri kayıtlarla ilgili hiçbir itirazda bulunulmadığını, kaldı ki tekel ve giyime ilişkin kayıtların müvekkilinin emekli olup ayrıldığı tarihten sonrasına ait olduğunu, bilgisayar ortamındaki muhasebe kayıtları ile arşivlenen mahsup fişlerindeki farklılıkların cevabını işverenin vermesi gerektiğini, örnekleme yoluyla gösterilen (Ek 2) incelendiğinde tediye fişlerinde hiçbir imzanın yer almadığının görüleceğini, kasanın işveren konumundaki ...’de olduğundan böyle bir eylemden istifade edebilecek kişinin kasa sorumlusu olduğunu, gerek müvekkilinin çalıştığı dönemde gerekse emekli olduktan sonra yapılan denetimlerde yer almayan böyle bir hususun yeni ortaya çıkmasının manidar olduğunu, maaş ve avans ödemelerinde tahsil eden veya teslim alanın imzalarının bulunmamasından dahi müvekkilinin sorumlu tutulmasının raporun suizanna dayalı ve taraflı olarak düzenlendiğinin başka bir göstergesi olduğunu, müvekkilinin aleyhine konuşanların ifadesini alıp dosyaya ibraz etmeye üşenmeyen davacı işverenin örnek olarak sunulan (Ek 1) ismi yazılı işçilerden beyan almaya gerek duymadığını, çalışanların elden aldıkları avansları, işveren konumundaki diğer davalı ...’in ajandasına kaydedip ödeme günlerinde muhasebeye liste gönderip avansların ilgili kişilerin ikramiyelerinden düşüldüğünü, YMM özel amaçlı raporunun “kasa hesabına ilişkin tespitler” başlıklı anlatımda “...kasa işlemlerine ilişkin dokümanların ve muhasebe kayıtlarında muhtelif tahrifatlar yapıldığı, bazı işlemlerin muhasebe sistemine hiç aktarılmadığı veya yapılan ödemelere ilişkin bir kısım belgelerin eksik olduğu ya da hiç bulunmadığının tespit edildiği. Sendika kasasından da bazı maaş ve avans ödemelerinin gerçekleştirildiği, ancak bazı makbuzlarda tahsil eden veya teslim eden kişilere ait imzaların bulunmadığına” ifadesinin yer aldığını, tespitlerin doğruluğu bir yana; tespit edilen usulsüzlüklerin müvekkili tarafından yapıldığı ya da bu usulsüzlüklerde bulunduğu iddiasının somut hiçbir kanıta dayanmadığını, müvekkilinin bütün işlemleri işverenin sözlü veya yazılı talimatları ve bilgisi doğrultusunda gerçekleştirdiğini, ayrıca işverenin, müvekkilini çalıştırdığı süre içerisinde bir kez dahi uyarmamış olması, işverenin yapılan işlemlere rıza gösterdiği, işlemlerin işverenin talimatı, gözetimi ve denetimi ile yapıldığını gösterdiğini, nitekim raporda bahsi geçen işlerin tamamının çok basit bir inceleme ile rahatlıkla tespit edilecek hususlar olduğunu, çocuğunu okutmaya çalışmak dışında boşandığı eşine nafaka ödemekte olan müvekkilinin bütün taşınmazları ile banka hesaplarına tedbir konulmasının müvekkilini büyük sıkıntılara soktuğunu, tedbir kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, YMM özel amaçlı raporunda toplam 2.669.812,71 TL’lik bir zarar tespit edilmişken davacı işveren tarafından 3.470.415,73 TL talep edildiğini, raporda ayrıntıları verilmemiş olmakla birlikte sene itibarıyla bakıldığında müvekkilinin emekliye ayrıldıktan sonra yapılan işlemlerden de sorumlu tutulmaya çalışıldığını, nitekim raporun 14 üncü sayfasında yer alan banka hesapları yersiz gider farkının 459.764,46 TL’lik kısmının müvekkili emekliye ayrıldıktan sonraki döneme ait olduğunu, kaldı ki müvekkilinin özellikle 2011 yılında yapılan Kongreden sonra işyerinde adeta misafir olarak bulunduğunu, işlemleri diğer muhasebe personelinin yaptığını, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu ifade tutanaklarını ve ifadelerde yer alan beyanları da kabul etmediklerini, davacının hangi yetki ile ifade alabildiğini anlayamadıklarını, müvekkilinin tüm banka hesaplarının ekstresinin celbine yönelik karar nedeniyle müvekkilinin özel hayatının alenileştiğini, hesap ekstresinin celbinde davacının korunmaya değer hiçbir hakkının bulunmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinden anlaşıldığı üzere davaya konu edilen iddiaların hemen tamamının mülga 818 sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu döneme ilişkin olduğunu, dava dilekçesinde her ne kadar 6098 sayılı Kanun'un 49 uncu maddesine de yollamada bulunulmuş ise de davaya konu iddiaların hemen tamamının 818 sayılı Kanun'un yürürlükte olduğu döneme ilişkin bulunması ve her olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasa hükümlerine tâbi olduğu genel hukuk kuralı gereğince; mülga 818 sayılı Kanun'un 41 inci maddesine dayalı taleplere ilişkin zamanaşımını düzenleyen 60 ıncı maddesinin olayda tatbikinin gerekeceğinin açık olduğunu, dava dilekçesinde de belirtilmiş olduğu üzere davalı ...’ın davacı Sendikanın muhasebe biriminde 4857 sayılı Kanun hükümlerine tâbi olarak ve diğer davalı mali müşavir ...’ya bağlı, onun denetim ve gözetimi altında muhasebe görevlisi olarak çalıştığını, davalı ...’in ise Sendikanın seçimle gelmiş mali sekreteri olup her iki davalının işvereni konumunda olduğunu, görev tanımı belli ve sınırlı olan müvekkili ...’ın tüm iş ve işlemleri mali müşavir ve mali sekreterin denetimi ve gözetimi altında gerçekleştirdiğini, onlardan habersiz, onların bilgisi olmadan kendi başına gizli saklı iş ve işlem yapmasının söz konusu olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere davaya konu edilen ve müvekkili ile ilişkilendirilen bir usulsüzlük var ise amiri konumundaki mali müşavir ile işvereni konumundaki mali sekreterin bilgisi, gözetimi ve denetimi altında gerçekleştiğinin kabulü gerektiğini, bu durumda davanın öğrenme tarihinden itibaren bir yıllık zamanaşımına tâbi olup somut olayda bu süre geçtikten sonra dava açıldığını, bu sebeple zamanaşımı def'inde bulunduklarını, 940.000,00 TL’nin davacı ... İş Sendikasının 14438539 No.lu hesabına iade edildiğini, davaya dayanak gösterilen YMM özel amaçlı raporunun 7. sayfasında “Kasa Hesabına İlişkin Tespitler” başlığı altında “…kasa işlemlerine ilişkin dokümanların ve muhasebe kayıtlarında muhtelif tahrifatlar yapıldığı, bazı işlemlerin muhasebe sistemine hiç aktarılmadığı veya yapılan ödemelere ilişkin bir kısım belgelerin eksik olduğu ya da hiç bulunmadığının tespit edildiği, sendika kasasından da bazı maaş ve avans ödemelerinin gerçekleştirildiği, ancak bazı makbuzlarda tahsil eden veya teslim eden kişilere ait imzaların bulunmadığı ve bu şekilde 1.092.520,25 TL kasa farkı tespit edildiğine” yer verildiğini, tespitin doğru olup olmadığı, bu miktarda bir açık bulunup bulunmadığı bir yana; tespit edilen usulsüzlüklerin müvekkili tarafından yapıldığı ya da bu usulsüzlüklerde onun da sorumluluğu bulunduğu iddiasının somut hiçbir kanıta dayanmadığını, müvekkilinin muhasebe görevlisi olup gelen harcama belgelerini kaydetmekle görevli olduğunu, harcama belgelerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının onun sorumluluğunda bir husus olmadığı gibi, bilgisayar sistemi üzerinde varsa bir değişiklik ya da tahrifat bundan müvekkilinin sorumlu tutulmasını gerektiren somut hiçbir kanıt bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere davaya dayanak oluşturan YMM raporunda davacı Sendikanın zararının 2.669.812,71 TL olarak tespit edildiğini, buna göre dahi davacının talebinin gerçek zarardan 800.603,00 TL fazla olduğunu, Mahkemenin 21.05.2013 tarihli ara kararıyla müvekkilinin bütün malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulduğunu, müvekkilinin yakın aile fertlerinin uzun yıllardan bu yana yurt dışında yaşadıklarını ve birikimlerini değerlendirmesi için müvekkiline gönderdiklerini, müvekkili ile yurt dışında yaşayan aile fertleri arasında bu anlamda yoğun iş ilişkisi/ortaklık bulunduğunu, ayrıca devlet memuru olan eşinin evlendiklerinden bu yana düğünlerinde takılan ziynet eşyalarından ailesinden kalanlara kadar tüm birikimlerini yatırım yapması için müvekkiline verdiğini, müvekkilinin gerek aile fertlerinin aktardığı ve gerek kendisinin ve eşinin birikimleriyle uzun yıllardan bu yana borsada yatırım yaptığını, borsadan ciddi paralar kazandığını, kazandıklarını yeniden yatırıma dönüştürdüğünü, Ankara Sitelerde banka kredisi ile satın almış olduğu bir mobilya mağazası bulunduğunu, buradan kazandığı parayla ayda 46.000,00 TL kredi ödediğini, Mahkemece davalının kredi ile satın almış olduğu bu mağaza üzerine de tedbir konulduğunu, davalının tedbir konulan malvarlığının dava konusu edilen miktarın çok üzerinde olduğunu, müvekkilinin malvarlığı üzerine konulmuş bulunan ihtiyati tedbirin tümden kaldırılmasını, bu talebin kabul edilmemesi hâlinde banka lehine ipotekli Ankara Sitelerdeki mağaza üzerine konulmuş bulunan ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep ettiklerini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.

3. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesi ile davalılardan ... ve ...’ın muhasebe hileleri kullanarak Sendikanın banka hesapları ve kasasından kendilerinin, yakınlarının ve anlaşmalı oldukları kişilerin hesaplarına para aktararak zimmetlerine para geçirdikleri, davacıyı zarara uğrattıkları, müvekkilinin de bu iki davalı üzerindeki denetim görevini ihmal ettiği beyan edilerek meydana gelen zararın tüm davalılardan müteselsilen tahsilinin talep edildiğini, müvekkilinin Sendikanın Genel Kurullarında seçilmek suretiyle genel mali sekreterlik görevini yürütmekte iken 08.05.2013 tarihinde istifa ederek görevinden ayrıldığını, huzurdaki davada da sadece bu sebeple davalı konumunda olduğunu, diğer davalılardan ...’nın Sendikada muhasebe sorumlusu olup; Sendikanın banka hesaplarından doğrudan havale, EFT yapabilen maaş, ikramiye, ödül gibi her türlü ödeme yapmaya yetkili olan birisi olduğunu, davalı ...’ın da Sendikada muhasebe görevlisi ve sorumlusu olarak aynı yetkilerle görev yaptığını, müvekkilinin yaklaşık 30 yıldır davacı Sendikada genel mali sekreter olarak görev yaptığını, bu süre içerisinde en küçük bir usulsüzlük veya yolsuzluk yapmadığını, müvekkilinin malvarlığının da bu gerçeği açıkça ortaya koyduğunu, dava dilekçesi ile müvekkiline denetim görevini gereği gibi yapmadığı iddia edilerek kusur olarak ihmal suçlaması yöneltildiğini, ancak müvekkilinin hukuka aykırı bir fiilinden hiç bahsedilmediğini, çünkü müvekkilinin haksız fiil sorumluluğunu doğuracak hiçbir hukuka aykırı fiilin bulunmadığını, bu nedenle de davacının uğradığı zarardan müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davaya konu olayda müvekkilinin de zarar gördüğünü ve görevinden istifa etmek zorunda kaldığını, bu olayın tipik bir üçüncü şahıs hilesi olduğunu, diğer davalılar tarafından çeşitli muhasebe hileleri ve yanıltıcı belge kullanılarak davacının banka hesaplarından para çekildiği ve diğer davalıların kendilerinin, yakınlarının ve ilişkide oldukları kişilerin hesaplarına aktarıldığının sabit olduğu, bu hususun kendilerince de kabul edildiğini, davacı tarafından müvekkilinin hile ile ya da yanıltıcı belge kullanarak zimmetine para geçirdiğinin iddia edilmediğini, davacının tek iddiasının müvekkilinin diğer iki davalının işlemlerini yeterince denetlememesi ve ihmal etmesi olduğunu, bu iddianın doğru olmadığını, zira her iki davalının çeşitli muhasebe hileleri ve yanıltıcı belgeler kullanarak davacının zararına neden olduğunu, müvekkilinin ve diğer denetçi ve ilgililerin meydana gelen zararı fark etmesini engellediklerini, müvekkilinin dava konusu zarardan haberdar olmamasının son derece normal olduğunu, zarara neden olan eylemlerin zaten muhasebe hileleri ile usule uygun gibi görünen işlemler olduğunu, nitekim meydana gelen zararın ancak bir ihbar üzerine konusunda uzman olan YMM incelemesi ile anlaşılabildiğini, dava dilekçesi ve dayanak özel inceleme raporu incelendiğinde, müvekkiline ait hesaplara Sendikanın hesaplarından hiçbir ödeme EFT, havale yapılmadığının ortada olduğunu, müvekkilinin diğer davalılar ile birlikte işlediği hiçbir fiilinin bulunmadığını, her bir davalının sorumluluğunun ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin diğer davalıların Sendikanın paralarını hesaplarına geçirdiklerini sonradan öğrendiğini, nitekim Sendika tarafından verilen cevap dilekçesinde, diğer davalıların bir miktar parayı Sendika hesabına iade ettikleri yönünde kabulünün bulunduğunu, meydana gelen zarardan Sendika Genel Yönetim Kurulundan sadece müvekkilinin sorumlu tutulmasının da kabul edilemeyeceğini, Sendikanın Denetim Kurulu tarafından tüm muhasebe işlemlerinin usulüne uygun görüldüğünü, müvekkilinin bu güne kadar tüm Genel Kurullarda olduğu gibi en son 31.03.2013 tarihinde yapılan Genel Kurulda da ibra edildiğini, müvekkilinin kendisinin ibra edilmesi için hile de kullanmadığını, ibranın tüm dava ve talep haklarını ortadan kaldıran yenilik doğurucu bir işlem olduğunu, müvekkiline ait hiçbir hesaba davacı Sendikanın hiçbir hesabından tek kuruş havale yapılmadığını, müvekkilinin malvarlığına konulan ihtiyati tedbirin kaldırılması gerektiğini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 17.03.2016 tarihli ve 2015/187 Esas, 2016/120 Karar sayılı kararı ile; davanın kısmen kabulü ile 1.528.716,19 TL'sinden davalı ... tek başına; 3.775.882,81 TL'sinden davalı ... tek başına; 2.548.123,48 TL'sinden davalılar ... Eser ve ... ... müşterek; 6.614.772,27 TL'sinden her 3 davalı müşterek sorumlu olmak üzere; 14.467.542,27 TL toplam davacı Sendika zararının 09.02.2016 tarihli bilirkişi 2. ek raporunda ay olarak belirtilen miktarların o ayı takip eden ayın ilk gününden, yıl olarak belirlenen miktarların takip eden yılın ilk gününden itibaren yasal faizleri ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 09.02.2016 tarihli bilirkişi ikinci ek raporunun temerrüt tarihleri yönünden kararın eki olarak kabul edilmesine, 6100 sayılı Kanun'un 367 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince tüm ihtiyati tedbir kararlarının nihai kararın kesinleşmesine kadar aynen devamına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... İş Sendikası vekili ile davalı ... vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 16.05.2019 tarihli ve 2019/2947 Esas, 2019/10846 Karar sayılı kararı ile; sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, Mahkemece davalı ... vekilinin sunmuş olduğu uzman görüşünün 8 ve 9 uncu sayfalarında yer alan somut itirazlarla sınırlı olmak üzere, bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak itirazların değerlendirilmesi gerektiğine; kabule göre de 2003-2007 arası dönemdeki belgesiz gider kaydı tutarının 530.357,22 TL olarak esas alınması, bununla birlikte (2) numaralı paragraftaki bozma gerekçesi de dikkate alınarak her üç davalının sorumlu olduğu toplam miktarın belirlenmesinin gerektiğine; Mahkemece 2.548.123,48 TL’nin davalı ... ve davalı ...’den müteselsilen tahsiline karar verilmesi isabetli ise de münferiden davalı ...’dan tahsiline karar verilmesi gereken tutarın 1.227.759,33 TL olduğuna, bu hususlara göre toplam zarar miktarının da 11.919.371,27 TL olarak tespit edilmesi gerektiğine; Mahkemece hüküm fıkrasında her bir davalının münferiden ve müştereken sorumlu olduğu miktarlar ayrıntılı olarak gösterilmesine karşın daha sonra “14,467,542,27 TL toplam davacı Sendika zararının .... davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” denilmek suretiyle hüküm fıkrasında karışıklığa sebebiyet verilmesinin doğru olmadığına; hüküm fıkrasında yer alan miktarların toplam tutarının 14.467.494,75 TL olması gerekirken, hatalı olarak 14.467.542,27 TL olarak belirtilmesinin de doğru olmadığına; davalıların sorumlu olduğu miktarların farklı olmasına karşın yargılama gideri ve vekâlet ücreti belirlenirken bu hususun gözetilmemesinin de isabetsiz olduğuna dair bozma kararı verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 05.03.2021 tarihli ve 2019/95 Esas, 2021/41 Karar sayılı kararı ile; uyulan bozma kararı doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi davacı ... İş Sendikası vekili ile davalı ... vekili ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 20.01.2022 tarihli ve 2021/9667 Esas, 2022/895 Karar sayılı kararı ile; sair temyiz itirazlarının reddine; Mahkemece uyulan bozmanın gereği yerine getirilerek ... ve ...’in birlikte sorumlu olduğu tutarın 2.548.123,48 TL olarak kabul edilmesi ve bu doğrultuda hüküm kurulması gerektiği; bozmanın (2) numaralı paragrafı kapsamındaki mahsup işlemi ayrıntısı gerekçede belirtilen sair kalemler yönünden isabetli ise de, mahsubuna karar verilen 171.814,27 TL bakımından yapılan araştırmanın eksik ve hüküm kurmaya yeterli bulunmadığı, hüküm altına alınan tutarlar ile örtüşen ve infazda tereddüde mahal bırakmayacak şekilde bilirkişilerden ek rapor alınması gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; uyulan bozma kararı doğrultusunda yapılan araştırma neticesinde daha önce mahsup edilen 171.814,27 TL’nin bozma kararı ve sonrasında yapılan incelemede mahsubunun hatalı olduğu, Ocak 2012 dönemindeki belgesiz gider kaydı olarak hesaplanan miktardan sadece 8.400,00 TL’lik kısmının mahsup edilebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılar ... ve ... vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davalılardan ... vekilinin sunmuş olduğu uzman görüşünün 8 ve 9 uncu sayfalarında yer alan toplam 419.192,95 TL'den belgelerinin bulunduğu gerekçesiyle, mahsuba konu olabilecek miktar 255.778,68 TL'nin davalıların sorumlu olduğu miktardan mahsup edilmesinin hatalı olduğunu, söz konusu harcama belgelerinin de muhteviyatı itibarıyla sahte ve yanıltıcı belge niteliğinde olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili; cevap dilekçesinde belirttiği sebeplerle ve davanın reddi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalı ... vekili; cevap dilekçesinde yazılı sebeplerin yanı sıra hükme esas rapora karşı davacı tarafça itiraz edilmediğinden lehlerine oluşan usuli müktesep hak ilkesinin ihlal edildiğini, bilirkişilerce ısrarla bozma kararının gereklerinin yerine getirilmediğini, hükme esas alınan raporun denetime elverişsiz olarak tanzim edildiğini, kararın gerekçesiz olduğunu, derdestlik itirazının dikkate alınmamasının usule aykırı olduğunu, 171.814,27 TL'lik tutarın tamamının mahsup edilmesi gerektiğini, hükme esas raporun 6 ncı sayfasında yer alan tablolardaki temerrüt tarihi hesabının da açıkça hukuka aykırı olduğunu, usuli müktesep hak ilkesinin ihlal edildiğini, derdestlik söz konusu olduğunu, önceki temyiz dilekçelerindeki esasa yönelik tüm itirazlarının aynen devam ettiğini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin hatalı hesaplandığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davalılar tarafından, davacı Sendikanın zarara uğratıldığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Mülga 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 44 ve 45 inci maddeleri.

2. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 28 inci maddesinin altıncı fıkrası.

3. 6098 sayılı Kanun’un 506 ncı maddesi ile mülga 818 sayılı Kanun’un 390 ıncı maddesi.

4. Sendika Tüzüğü.

5. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı ile davalılar ... ve ... vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Hüküm fıkrasında "D) 430.300,00 TL’den," başlığı altında yer alan dökümün toplamı 429.800,00 TL olduğu hâlde, toplamın hatalı yazılması doğru değildir. Bu hataya dayalı olarak üç davalıdan tahsiline karar verilmesi gereken toplam tutar da 6.183.173,34 TL olarak belirlenmelidir.

3. Tahsiline karar verilen harçlar bakımından; ... ve ...'dan müştereken tahsiline karar verilmesi gereken tutarların, ... ve ...'dan müştereken tahsiline karar verilmesi ve ayrıca davalıların sorumluluk tutarları ile örtüşmeyecek şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

4. Vekâlet ücreti bakımından; ... ve ...'dan müştereken tahsiline karar verilmesi gereken tutarın, ... ve ...'dan müştereken tahsiline karar verilmesi ve ayrıca davalıların sorumluluk tutarları ile örtüşmeyecek şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

5. Davalılara yükletilen yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre belirlenmemesi de doğru değildir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı ile davalılar ... ve ...'ın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı ile davalılar ... ve ...'ın Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının,

Hüküm fıkrasında yer alan "6.183,673,34 TL’den" ibaresinin çıkartılarak yerine "6.183.173,34 TL'den" ibaresinin yazılması,

Hüküm fıkrasında yer alan "D) 430.300,00 TL’den" ibaresinin çıkartılarak yerine "D) 429.800,00 TL'den" ibaresinin yazılması,

Hüküm fıkrasının "Harç, Vekalet Ücreti ve Yargılama gideri Yönünden;" başlığı altındaki (1) numaralı bendinin içeriğinin tamamen çıkartılarak yerine "Alınması gerekli 784.763,88 TL harçtan asıl ve birleşen dosyada peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan 279.954,95 TL'nin mahsubu ile bakiye 504.808,93 TL'nin davalılardan sorumlulukları oranında (67.164,83 TL'sinden ..., 53.938,84 TL'sinden ..., 111.991,85 TL'sinden ... ve ... müştereken, kalan 271.713,41 TL'sinden her 3 davalı müştereken sorumlu olmak üzere) alınarak Hazineye gelir kaydına" ibaresinin yazılması,

Hüküm fıkrasının "Harç, Vekalet Ücreti ve Yargılama gideri Yönünden;" başlığı altındaki (2) numaralı bendinin içeriğinin tamamen çıkartılarak yerine "Davacının yatırdığı 279.954,95 TL harcın davalılardan sorumlulukları oranında (37.248,00 TL'sinden ..., 29.913,20 TL'sinden ..., 62.108,00 TL'sinden ... ve ... müştereken, kalan 150.685,75 TL'sinden her 3 davalı müştereken sorumlu olmak üzere) alınarak davacıya verilmesine," ibaresinin yazılması,

Hüküm fıkrasının "Harç, Vekalet Ücreti ve Yargılama gideri Yönünden;" başlığı altındaki (3) numaralı bendinin içeriğinin tamamen çıkartılarak yerine "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 418.882,72 TL vekâlet ücretinin davalılardan sorumlulukları oranında (55.732,35 TL'sinden ..., 44.757,62 TL'sinden ..., 92.929,13 TL'sinden ... ve ... müştereken, kalan 225.463,62 TL'sinden her 3 davalı müştereken sorumlu olmak üzere) alınarak davacıya verilmesine," ibaresinin yazılması,

Hüküm fıkrasının "Harç, Vekalet Ücreti ve Yargılama gideri Yönünden;" başlığı altındaki (5) numaralı bendinin içeriğinin tamamen çıkartılarak yerine "Davacı tarafından yapılan 91.277,00 TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre belirlenen 64.076,45 TL'nin takdiren ve davalılardan sorumlulukları oranında (8.522,16 TL'sinden ..., 6.843,36 TL'sinden ..., 14.212,15 TL'sinden ... ve ... müştereken, kalan 34.498,78 TL'sinden her 3 davalı müştereken sorumlu olmak üzere) alınarak davacıya verilmesine, " ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dairemiz kararı ile hüküm kesinleştiğinden, ihtiyati tedbir kararına yönelik temyiz itirazları bakımından karar verilmesine yer olmadığına,

Davalı ... yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacı ve davalı ...'ya iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.