"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2152 E., 2024/405 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 60. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/72 E., 2022/159 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacı ile işveren davalı arasında 07.03.2017 tarihli iş sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca davacının 01.04.2017 tarihinden itibaren elektrik mühendisi ve işyeri yöneticisi olarak aylık brüt 2.500,00 Euro ücretle çalışmaya başladığını, çalışma bildiriminin ve sigorta girişinin daha sonra 21.04.2017 tarihinde yapıldığını, iş sözleşmesinin 16.12.2017 tarihinde davalı tarafça sonlandırılarak 17.12.2017 tarihinde tekrar işe giriş yapılmış gibi gösterildiğini ve meslek kodu ile prime esas kazanç tutarlarının değiştirildiğini, iş sözleşmesinin 09.01.2019 tarihinde işverence haksız olarak feshedildiğini, sözleşmenin feshine ilişkin 2 nci maddesinde "...taraflarca 6 ay öncesinden olmak suretiyle herhangi bir ayın sonuna feshedilebilir" şeklinde kararlaştırıldığını, bu nedenle davacının erken fesihten dolayı altı aylık ücretinden mahrum kaldığını, çalıştığı dönem boyunca da ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ödenmeyen ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının hizmet süresi ve görev tanımının işyeri kayıtlarındaki gibi olduğunu, davacının işyerinde çalışanlardan B.E. ve H.E'nin çalıştığı odaya ses kayıt cihazı yerleştirdiğini, davacının söz konusu olay neticesinde işverenle anlaşarak işten ayrıldığını, şahitler huzurunda, davacının ses kayıt cihazı yerleştirmeye ilişkin itirafını ve özrünü içerir tutanak düzenlendiğini ve ayrılma isteğinin tutanak altına alınarak imzalandığını, ücretlerin tamamının ödendiğini, bir yıllık çalışma süresini doldurmadığı için kıdem tazminatına hak kazanmadığını, davacının yönetici konumda çalıştığını ve ücretini alamadığını, işyeri kayıtlarının aleyhine düzenlendiği yönündeki iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacıya tahsis edilen otomobil ve bilgisayarı teslim etmemesi nedeniyle şikayette bulunulduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 01.04.2017-09.01.2019 tarihleri davalı Şirket nezdinde çalıştığı, aylık ücretinin brüt 2.500,00 Euro olduğu, giydirilmiş brüt ücretinin 15.944,75 TL olduğu, işverence ibraz edilen 02.01.2019 tarihli tutanakta davacının tanıklar huzurunda verdiği ifadesi tutanak altına alınmış ise de; davacının tutanakta imzasının bulunmadığı, davalı tarafça ibraz edilen 31.12.2018 tarihli davacının imzasını havi savunma isteme yazısı “... OSB fabrikasında görevli olduğunuz süre içerisinde 27.12.2018 tarihinde şirket çalışanlarından ... ve ... tarafından kullanılan odaya USB ses kayıt cihazı koyduğunuz tespit edilmiştir. Bu durum kabul edilemez bulunmuş olup, lütfen bu cihazı ne maksatla koyduğunuzu izah ediniz” şeklinde olduğu, iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı gerektirmeyecek şekilde feshedildiğinin ispat yükünün işverene ait olduğu, tanıkların beyanlarının görgüye dayalı olmadığı ve işverenin ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği, davacının sözleşme hükmü uyarınca erken fesihten dolayı altı aylık ücretinden mahrum kaldığını, çalıştığı dönem boyunca da ücretlerinin ödenmediğini iddia ettiği, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshi ispat edilemediğinden davacının erken fesihten dolayı altı aylık ücret alacağının kabul edildiği, ücretlerin ödendiğinin ispat yükü üzerinde olan davalı işverenin ödemeye ilişkin belge ibraz edemediği, ibraz edilen bir kısım ücret bordroları imzasız olduğundan hesaplamaya esas alınmadığı davacının tespit edilen ücreti ve çalışma süresi dikkate alınarak çalışma süresince talep edebileceği ücret alacağının hesaplandığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; müvekkili Şirketin haberleşme sistemleri üzerine çalıştığını ve yapılan işin niteliği gereği gizlilik gerektirdiğini, davacının çalışma arkadaşları olan B.E. ve H.E'nin odalarına gizlice ses kayıt cihazı yerleştirdiğinin tespit edildiğini, bu hususun tanık anlatımları ve durum tespitine ilişkin tutanak ile sabit olduğunu, tutanak mümzi tanığın Mahkeme huzurunda dinlenildiğini, aynı zamanda Alman vatandaşı olan davacının bu davranışının Milli Savunma Bakanlığının işini yapan müvekkili Şirket için sakıncalı bulunduğunu, davacının olayı doğrulamak suretiyle özür dileyerek işten ayrıldığını, iş sözleşmesinden anlaşılan ihbar önelinin altı aylık süreyi kapsayacağı şeklinde belirlenmiş olmasına rağmen bunun ücret olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, davacı dava dilekçesinde sadece ücret alacağı talebinde bulunduğunu, mahrum kalınan ücret talebinin olmadığını dosyaya davacıya çalıştığı döneme ilişkin bütün ücretlerinin ödendiğine dair banka kayıtları sunulduğunu, davacının Alman vatandaşı olması ve oradan emekli olması isteği üzerine, 02.05.2017-03.08.2017 tarihleri arasındaki ücretlerinin Türkiye'deki banka hesabından, sonraki dönem ise Almanya'daki banka hesabından ödendiğini, ödeme belgelerinin tamamının dosyaya sunulduğunu, bankaya yazılan müzekkerede hesap numarasının hatalı yazıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tanığının işten ayrılış tarihi itibarıyla feshe yönelik bizzatihi bilgisinin bulunmadığı, feshe konu olaya yönelik bizzat görgüleri bulunan davalı tanıklarının davacının işveren Şirket sahibinin akrabasının odasına ses kayıt cihazı yerleştirdiğini, cihazı kendisinin yerleştirdiğini itiraf ettiğini ve bu olay üzerine işten ayrıldığını belirttikleri, her ne kadar İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçeyle kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiş ise de; mevcut delil durumu itibarıyla, davacının davalı işyerinde bir diğer çalışan (işyeri sahibinin yeğeni) B.E'nin odasına ses kayıt cihazı yerleştirdiği, olayın ortaya çıkması üzerine işten ayrıldığı, kaldı ki feshin işveren tarafından gerçekleştirildiği kabul edilse dahi açıkça suç teşkil eden feshe konu olayın doğruluk ve bağlılığa uymadığı, bu davranış nedeniyle işverenin gerçekleştirdiği feshin haklı olduğu kanaatine varıldığından davacının tazminat isteklerinin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabul edilmesi hatalı olduğu, öte yandan ibraz edilen sözleşmesinin 2 nci maddesinde “Sözleşme, her iki tarafça 6 ay öncesinden olmak suretiyle herhangi bir ayın sonuna feshedilebilir.” şeklinde düzenleme olduğu, İlk Derece Mahkemesince davacının erken fesihten dolayı altı aylık ücreti tutarında alacak hesaplanarak hüküm altına alınmış olup bu sürenin bildirim süresi olduğu anlaşıldığından bu talebin erken fesihten doğan ücret alacağı olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığından bu talebin de reddinin gerektiği gerekçeleriyle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; Bölge Adliye Mahkemesince karar gerekçesine dayanak yapılan tutanak incelendiğinde, tutanakta dört kişinin imzası bulunmasına rağmen sadece C.D'nin Mahkeme huzurunda dinlenildiğini, diğer tutanak mümziilerinin beyanlarına başvurulmadığını, odaya yerleştirildiği iddia olunan ses kayıt cihazına delil olarak başvurulmadığını, dosyaya dahi ibraz edilmediğini, karara gerekçe olan tutanağın, gerçekliğinin ve sıhhatinin ispatı açısından davalı uhdesinde bulunduğu iddia olunan ses kayıt cihazının dosyaya ibrazının mümkün olduğunu, tutanağın geçerliliğini ve sıhhatini destekleyen tek bir somut delil olmadığı gibi davalı tarafça ispat yükümlülüğünün de yerine getirilmediğini, iddiaların asılsız olup müvekkili tarafından böyle bir eylemin gerçekleştirilmediğini, aksi hâlde müvekkili davacı hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiğini, davalının bu husustaki müvekkili ile arasındaki uzun döneme dayanan tanışıklık nedeniyle şikayetçi olunmadığı yönündeki savunmasının samimi olmayıp, müvekkili hakkında otomobil ve bilgisayarın teslim edilmemesi sebebiyle emniyeti suistimal suçundan suç duyurusunda bulunulduğunu, bu hususların başlı başına müvekkil hakkında tutulan tutanağın gerçeği yansıtmadığını gösterdiğini, davacıya psikolojik taciz (mobbing) uygulandığını, rızası dışında işe giriş ve çıkış işlemleri yapılarak meslek kodunun değiştirilip, prime esas kazancının düşük gösterildiğini ve ücretlerinin ödenmediğini, gerçeğe aykırı şekilde tazminatsız olarak iş sözleşmesinin feshi için izinsiz ses kayıt cihazı yerleştirilmesi iddiasına dayanıldığını, sadece erken feshe dayalı altı aylık döneme ilişkin olmayıp tüm çalışma süresine ilişkin ücret talep edildiğini, çalışılan süre için hükmedilen ücret alacağı yönünden herhangi bir inceleme ve değerlendirme dahi yapılmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş sözleşmesinin davalı tarafça haklı nedenle feshedilip feshedilmediği, davacının feshe dayanak eylemini ispatı ile ödenmeyen ücret alacağı bulunup bulunmadığı konularına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17 ve 32 nci maddeleri ile 120 nci maddenin atfıyla uygulanmaya devam olunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dosya içeriğine göre, davacı tarafından, iş sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiası ile kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte ödenmeyen ücret alacağının da tahsili talep edilmiş; bu alacağın sözleşme hükmüne aykırı olarak altı aylık süreye riayet edilmediğinden mahrum kalınan ücret alacağı ile hizmet süresi boyunca ödenmeyen ücretlerinden ibaret olduğu açıklanmıştır.
3. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada, davacının ücret alacağının ödendiği hususunun davalı işverence ispat edilemediği gerekçesiyle hem hizmet süresine ilişkin ücret alacağı hem de sözleşmede öngörülen bildirim süresine riayet edilmeden feshedildiği iddiasına dayalı ücret alacağı hesaplanarak hüküm altına alınmıştır.
4. Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden kurulan hükümde, davacının erken fesihten dolayı altı aylık ücret alacağının hesaplanarak hüküm altına alınmasının doğru olmadığı, zira bu sürenin bildirim süresi olduğu gerekçesiyle ücret alacağına ilişkin talebin tümüyle reddine karar verilmiş ise de; hizmet süresinin tamamı yönünden talep edildiği anlaşılan ücret alacağına ilişkin talebin hangi nedenle reddedildiğine dair herhangi bir gerekçeye de yer verilmemiştir.
5. Yargılama aşamasında, davacıya ait hesabın bulunduğu bankaya yazılan müzekkereye, müşterek hesap olduğu gerekçesiyle olumsuz cevap verilmiş ise de; davalı tarafça, davacının Alman vatandaşı olması ve oradan emekli olmak isteği üzerine, 02.05.2017-03.08.2017 tarihleri arasındaki ücretlerinin Türkiye'deki banka hesabından, sonraki dönem ise Almanya'daki banka hesabından ödendiği savunulmuştur.
6. Şu hâlde yapılması gereken, davacının, davalı Şirket nezdinde geçen çalışmalarına ilişkin ödenmeyen ücret alacağı bulunup bulunmadığının yöntemince tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesidir. Bu noktada davalı tarafın davacıya ödeme yaptığı hususundaki savunmaları gereğince, bildirilen banka hesap numaraları üzerinden davacıya yapılan ödemeleri gösterir banka hesap hareketlerine ilişkin kayıtlarının celbedilmesi gerektiği de gözetilmelidir. Belirtilen yönler üzerinde durulmayıp, gerekçesiz biçimde yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.