Logo

9. Hukuk Dairesi2024/8298 E. 2024/13138 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tasfiyesi tamamlanıp ticaret sicilinden silinen davalı şirketin yargılamanın tarafı olup olamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Tasfiyesi tamamlanıp ticaret sicilinden silinmek suretiyle hukuk alemindeki varlığı sona eren şirketin yargılamanın tarafı olma ehliyetinin de sona erdiği ve bu durumda davacıya, şirketin ihyası ve tasfiye memuru atanması için ayrı bir dava açması gerektiği gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 3. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 21.02.2020 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalı ... ve Tic. Müh. Mim. Müş. Ltd. Şti. (... Şirketi) vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Kaldırma kararı sonrasında İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılamada, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı ... Şirketi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... Şirketi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin aralarında alt işveren asıl işveren ilişkisi bulunan davalılar nezdinde Türkmenistan'daki inşaat işlerinde 21.10.2005 tarihinden 21.09.2013 tarihine kadar formen-kaynakçı olarak çalıştığını, iş bitimi nedeni ile iş sözleşmesinin feshedildiğini, aylık ücretinin 3.000,00 USD olduğunu, yemek, barınma ve her türlü ihtiyaçlarının davalılarca karşılandığını, müvekkilinin işyerinde fazla çalışma yaptığını, ayda iki hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığını, söz konusu çalışmalarının karşılığı ile bir yıllık ücret alacağının ödenmediğini, yıllık izinlerinin eksik kullandırıldığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... Şirketi cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, müvekkili Şirket ile diğer davalı Şirket arasındaki herhangi bir ilişki bulunmadığını, davacının 27.03.2009-31.07.2010 tarihleri arasında müvekkili Şirket nezdinde çalıştığını, aylık ücretinin 575,00 USD olduğunu, davacının istifa etmek suretiyle işten ayrıldığını, davacının çalışma şartlarına ilişkin iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının ödenmeyen hak ve alacağı bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... İnşaat Tur. San. Taah. Ltd. Şti.'ne (... Şirketi) 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35 inci maddesi uyarınca tebligat yapılmış olup davalı Şirket tarafından davaya cevap verilmemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin 07.06.2022 tarihli kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama sonucunda, davacının davalı ... Şirketinde 1 yıl 3 ay 6 gün, ... Şirketinde ise 5 yıl 3 ay 3 gün olmak üzere toplam 6 yıl 6 ay 9 gün çalışması bulunduğu, davacının ücretinin emsal ücrete ilişkin yazı cevapları dikkate alındığında net 2.583,75 USD olduğu, davacının istifa suretiyle işten ayrıldığını gösterir istifa dilekçesi vs sunulmadığı gibi tanık anlatımlarına göre iş sözleşmesinin haksız şekilde feshedildiği anlaşıldığından davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, dinlenilen tanık beyanlarına göre davacının haftalık 2 saat fazla çalışma yaptığı, ayda iki hafta tatilinde ve dinî bayramların ilk günü hariç diğer ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığının sabit olduğu, söz konusu çalışmaların karşılığı ücretlerin davalılar tarafından ödendiğinin ispat edilemediği; ayrıca hizmet süresi ve davacı beyanı gözetilerek davacının ödenmeyen 90 gün yıllık izin ücreti alacağının da bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... Şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalılar arasında alt işveren asıl işveren ilişkisi bulunduğu, tanık beyanları ile emsal ücret yazıları ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında kabul edilen ücret miktarının somut olaya uygun olduğu, davalılar tarafından, davacının iş sözleşmesinin tazminat gerektirmeyecek şekilde sona erdiğinin ispatlanamaması nedeni ile kıdem ve ihbar tazminatlarına hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı, fazla çalışma yaptığını, genel tatiller ve hafta tatillerinde çalıştığını iddia eden davacı işçinin bu iddialarını tanık beyanları ile ispatladığı, tanıklardan birinin davacıyla menfaat birliği içinde olmasının tek başına beyanlarına itibar edilmemesi sonucunu doğurmayacağı, ayrıca söz konusu tanığın beyanlarının diğerlerinin beyanlarıyla birebir ile örtüştüğü, dolayısıyla bahsi geçen alacakların hüküm altına alınmasının yerinde olduğu, ispat yükü üzerinde bulunan davalılar tarafından davacıya yıllık izinlerinin tamamının kullandırıldığının veya karşılıklarının ödendiğinin yazılı belgeler ile ispatlanamadığı, söz konusu alacağa indirim uygulanamayacağı gibi davacı asılın beyanı dikkate alındığında yazılı şekilde yıllık izin ücreti alacağına hükmedilmesinde de bir hata olmadığı, davanın tamamen ıslahına ilişkin dilekçe, temerrüt ihtarnamesi ile kaldırma kararı ile oluşan usuli kazanılmış haklar dikkate alındığında, alacaklara uygulanan faizin türü ile başlangıç tarihinde de bir hata bulunmadığı ve davacının zamanaşımına uğrayan alacağının olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... Şirketi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 6100 sayılı Kanun'un "Dava şartları" başlıklı 114 üncü maddesi şöyledir:

"(1) Dava şartları şunlardır:

a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.

b) Yargı yolunun caiz olması.

c) Mahkemenin görevli olması.

ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.

d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu

olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.

e) Dava takip yetkisine sahip olunması.

f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip

olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.

g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.

ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.

h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.

ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.

i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.

(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.

"

3. 6100 sayılı Kanun'un "Dava şartlarının incelenmesi" başlıklı 115 inci maddesi ise şöyledir:

"(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.

(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.

(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez."

4. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 547 nci maddesi ile geçici 7 nci maddesi.

2. Değerlendirme

1. Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında Mahkemece resen dikkat edilmesi gereken bir olgudur ve Mahkemenin, taraf teşkilini sağlaması, gerek mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun gerekse 6100 sayılı Kanun'un amir hükmü gereğidir (Hukuk Genel Kurulu'nun 04.03.2009 tarihli, 2009/9–52Esas,  2009/105 Karar; 14.04.2010 tarihli, 2010/21–200 Esas ve 2010/216 Karar sayılı kararları). Bu husus kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden, usuli kazanılmış hakkın da istisnasıdır.

2. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, Ticaret Sicil Memurluğunun 16.11.2017 tarihli yazı cevabına göre davalı ... Şirketinin 06.08.2014 tarihli kararla tasfiyeye girdiği, R.Y'nin tasfiye memurluğuna atandığı, bu durumun 11.08.2014 tarihinde tescil edildiği, 03.09.2015 tarihinde tasfiye kapanışı yapılarak Şirketin müdürlükteki sicil kaydının silindiği ifade edilmiştir. İşbu dava tarihi 13.10.2017 olup dava dilekçesinde ... Şirketinin yanı sıra ... Şirketinin de davada taraf olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.

3. Ancak tasfiyesi tamamlanıp ticaret sicilinden silinmek suretiyle hukuk alemindeki varlığı sona eren (münfesih) Şirketin, yargılamanın tarafı olma ehliyeti de sona ermektedir. Dosya içeriğindeki ticaret sicili kayıtlarının incelenmesinden, davalı Şirketin 03.09.2015 tarihi itibarıyla ticaret sicilinden resen terkin edildiği anlaşılmaktadır. Davalı Şirketin tüzel kişiliği, ticaret sicilinden terkin edilmesi ile sona ermiş olup buna bağlı olarak taraf ehliyeti de son bulmuştur.

4. Bu durumda davacı vekiline 6102 sayılı Kanun'un 547 nci maddesine göre ek tasfiye hükümleri dikkate alınmak suretiyle, tüzel kişiliği sona eren şirketin ihyası ile tasfiye memuru atanması için ayrı bir dava açmak üzere uygun süre verilmelidir. Dava açıldığı takdirde alınacak sonuca göre eldeki davaya devam edebilme imkânı bulunduğu belirlendiğinde, tüzel kişiliğe tebligat yapılarak usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek davanın sonuçlandırılması gerekir. Taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek yazılı gerekçe ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.